16 Nisan 2013 Salı

İRADE-İ MİLLİYE'DEN, HAKİMİYETİ MİLLİYE'YE

İrade-i Milliye-4 Eylül 1919
                         Hakimiyet-i Milliye-10 Ocak 1920                 

                 
İRADE-İ MİLLİYE'DEN,  HAKİMİYETİ  MİLLİYE'YE 


    Eylül 1919 tarihinde  Sivas Kongresi'nden sonra çıkan "İrade-i Milliye" gazetesinden sonra Mustafa Kemal'in Anadolu'da çıkartığı ikinci gazete Şubat 1920 "Hâkimiyet-i Milliye"dir. Her iki gazetenin de çalışmalarında yer alan Kansu ailesine mensup iki değerli şahsiyeti burada anmak istiyorum. 
     Bu şahsiyetlerden birisi Sivas Kongresinde Mustafa Kemal Atatürk ile beraber olan ve Bitlis Valiliğinden istifa ederek Ulusal Kurtuluş Savaşına katılan "Mazhar Müfit Kansu" bir diğeri de Kurtuluş Savaşının başlaması ile İstanbul'da Darüleytam Gn.Md.lüğünden ayrılarak Anadolu'ya geçen "Nafi Atuf Kansu"dur.
      Mazhar Müfit bey, Sivas Kongresi sonrasında Temsil Heyeti Başkanı Mustafa Kemal Paşa tarafından 14 Eylül 1919 da Sivas ta kurulan gazetenin yazı işleri müdürlüğünü üstlenmiştir. İlk yazıları Mustafa Kemal Paşa tarafından dikte ettirilen gazete bailangıçta haftalık bir süre haftada iki sayı ve daha sonraları da günlük olarak çıkmaya başlamıştır. 1922 yılının sonlarına kadar yayın hayatını sürdüren gazete Ulusal Kurtuluş Savasını açık ve net bir şekilde destekleme konusunda büyük bir görev üstlenmiştir. 
   Nafi Atuf Kansu ise Ankara'da 1920'de yayın hayatına başlayan Hakimiyet-i Milliye gazetesinin günlük olarak yayınlanmaya başladığı 1921 yılının ilk aylarından itibaren gazetede Yazı İşleri Md. olarak kurtuluş basınına hizmet etmiştir.
İrade-i Milliye 9 Şubat 1336 Sayı 34

İrade-i Milliye Gazetesi  (Sivas - Eylül 1919)

(Sn.Hüseyin YILDIRIM'dan alınmıştır.)
     Anadolu’da başlayan kurtuluş hareketinin yayın organı olan “İrade-i Milliye” Mustafa Kemal’in çalışmaları sonucunda Sivas’ta çıkmıştı. Sivas Valisi Elhaç Ahmet İzzet Paşa tarafından 1878 yılında tesis edilen vilayet matbaası(1) milli mücadele döneminin ilk gazetesi olan İrade-i Milliye’nin basım yeri oluyordu. Basının önemini çok iyi bilen Mustafa Kemal, henüz Sivas Kongresi’nin toplandığı ilk günkü oturumda bu konuyu ele almıştı. İsmail Hami Bey:
"-Efendim, bendeniz hem yakında neşredilecek gazetemizde (İrade-i Milliye) meşgul olacağım"(2) diyordu. Bu konu, diğer günler araya önemli konuların girmesi üzerine böylece kapanmıştı. Nihayet 11 Eylül’de Rauf Bey,:

"-Propaganda için bir gazete çıkarılacaktı. Arkadaşlarımızdan bir heyet bazı evrakımızın neşri ve yazılar yazılmasıyla meşgul olmalıdır, kongre dağıldıktan sonra herkes hususi işleriyle meşgul olur, bunu şimdiden halletmelidir."(3) diyordu.

     Mustafa Kemal’de 11 Eylül’de Sivas Kongresi sona ererken bu önemli silahtan mahrum olunduğunu görüyordu. Kongre azalarından Sivas’ın emektar muallimi Rasim Bey’e başvurarak:

"- Bir gazete çıkaracağım. Mesul müdürlüğünü üzerine alacak itimada şayan biri lâzım."(4)

     Rasim Bey de, derhal araştırmaya başlayarak, öğrencilerinden yirmi iki yaşındaki Selahattin Bey’i bulmuş, güvendiği bu gence teklifini yapmıştı. Selahattin Bey o günleri şöyle anlatmaktadır: "-Atatürk, kendisiyle teması olan zevata Sivas’ta bir gazete çıkarmak kararında olduklarını ve bunun içinde bir münasip kimsenin kendisine tanıtılmasını emretmişler. Hemşehrilerim bu zata beni münasip görerek arz ettiler ve Sivas Kongresi’nin naşiri efkarı olmak üzere bir gazetenin çıkarılması ve imtiyazının adıma alınmasını Büyük Ata bana emrettiler Derhal mahalli hükümete müracaat ettim. İhtidamızı tahkikat bahanesiyle geciktiriyorlardı Nihayet Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin beyannamesinin muamelesi ikmal edilirken bir yandan da bizim imtiyazımızı verdiler.

     Gazetenin ebadı 30X50 santimetre genişliğinde dört sayfadan ibaretti. Başlığı da, elde mevcut harflerin en büyüğü ile dizilmişti.(5)

     Bir klişe yaptırmak mümkün olmadığından 36 punto nesih harflerle “İrade-i Milliye” adı dizilmişti. Gazetenin şekil ve sütunlarının durumu sermürettip Mahmut Efendi tarafından yapılıyordu.6 Sivas Vilayet matbaasında bulunan baskı makinası meşrutiyet döneminde getirilmişti. Anadolu’daki pek çok köhne makina gibi bu da kolla çevriliyordu. Matbaada bu köhne makina yanında iki kasa harf ve iki mürettib vardı. Vilayet matbaa müdürü Abdülkadir yanında, baş mürettip Mahmut ve ikinci mürettip Nadir Efendi’lerden oluşan üç kişinin çalışması sonucu kol dönmüş ilk nüsha çıkmıştı. “ Mustafa Kemal’in yaveri Ruhi Bey, daha mürekkebi yaş gazeteyi alarak, koridorun hemen ötesindeki bir odaya girmişti. Vilayet matbaasının bulunduğu binanın sağı mürettiphane, makine dairesi, solu da, idarehane idi. Başka yer bulunamamış; Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin merkezi bu idarehanenin bir odasına yerleşmişti Mustafa Kemal de, sık sık buraya gelirdi. İrade-i Milliye’nin ilk nüshasına şöyle bir göz gezdirdiğinde canı da sıkılmamış değildi. Bir prensip kararı vardı: Gazetede imzalı yazı yok. Buna rağmen verdiği direktifle yazılmış yazının altında koca bir imza duruyordu: İsmail Hami."(7)
     “Harekât-ı Milliye’nin Esbabı” adlı yazıyı Mustafa Kemal’den aldığı direktif üzerine yazan, İstanbul delegesi olarak kongreye katılan ve aynı zamanda bir gazeteci olan İsmail Hami idi. 14 Eylül 1919 da dört sayfa halinde çıkan İrade-i Milliye gazetesinin bu ilk sayıda bu yazıdan başka, kongre haberleri, Mustafa Kemal Paşa’nın kongreyi açış nutku, kongrenin Padişah’a çektiği tel, millete hitab eden beyanname, Mustafa Kemal’in Mayıs ayında Havza’dan Padişah’a yolladığı telgraf ve pek çok önemli yazı yer alıyordu.


Atatürk İrade-i Milliye matbaasında

     Gazete, ilk zamanlarda baskı bakımından pek çok sıkıntıya uğramıştı. Bunlar malzeme olduğu kadar, özellikle iki çalışanı olan Mahmut ve Nadir Efendi’lerin korkutulmasıydı. "bu iki çalışkan mürettibi bazı fesatçılar ve bozguncular korkutmuşlar demişler ki :
- "Padişah’a isyan mahiyetinde yazılar ile dolu olan İrade-i Milliye gazetesini çıkaranlarla beraber mürettipleri de ipe çekecekler"
     Bunun üzerine elleri işten soğuyan bu mürettipleri, müdür Abdülkadir ve Selahattin, aydınlatarak durumun böyle olmadığını ve
- "Tuttuğumuz ve takip ettiğimiz bu yoldan başka vatanın kurtuluş yolu yoktur. Eğer vatan kurtulmazsa ne matbaa kalır, ne mürettip Sizler millet yolunda birer kahraman işçilersiniz. Kahramanlar ne menfaat ve ne de korku bilmezler"(8) 


diyerek çalışmalarını temin etmişlerdi. Eğer bu iki mürettip işten çekilseydiler, İrade-i Milliye gazetesinin neşriyatı uzun süre aksayacaktı.

     İlk devrede bin kadar nüsha çıkarılan İrade-i Milliye gazetesine yurdun her tarafından telgraf ve mektuplarla abone talepleri ve tebrikler geldi. Bunun üzerine baskı sayısı gittikçe arttırıldı. Birinci ve ikinci nüshalarda sürüm tahmin edilemeyeceği için ve bir de bir vilayet matbaasında hayli fazla basılması mübalağalı göründüğü için az basılmıştı. Yapılan müracaatlar bunun yetmediğini gösterdiği gibi, günü geçmiş nüshaları yirmi değil, ikiyüz kuruşa dahi arayanlar vardı. Özellikle İstanbul’dan çok isteniyordu. (9)

     Çıkan nüshaların önemli bir kısmı propaganda için her tarafa, Müdafaa-i Hukuk Cemiyet’lerine, belediyelere, diğer cemiyet ve halk birliklerine gönderiliyordu. İşgal altındaki yerlerde uygulanan sansür, gazetenin buralara gitmesini engellediği için nafia başmühendisliği, maarif ve ziraat ve evkaf müdürlükleri gibi resmi damgalı zarflar içine koyarak yollama yolu benimsendi. Çünkü, İstanbul telgrafhanesi almış olduğu emir üzerine Sivas Kongresi’nin şehir postahanesinden yollamaya çalıştığı telgrafları dahi kabul etmiyordu. Onun için şüphe çekmeyecek bir yol düşünülmüş ve bu yol bulunarak vilayetin Nafia, Ziraat ve Baytar dairelerinin mühürlü zarfları içinde Anadolu ihtilalinin lideri Mustafa Kemal Paşa’nın gazetesi istenilen yere gönderilebilmişti.

     O günlerde Sivas Ziraat Çiftlik Mektebi Müdürü olan Süleyman Fahri: 
"-Bir gün Heyet-i Temsiliye, bir tamimle İstanbul’la resmi muhaberesi olan dairelerden ellişer adet başlıklı resmî zarf istedi. Ben de, “Sivas Ziraat Çiftlik Mektebi” başlıklı zarflardan elli tane verdim. Bunların ne olacağını bilmiyordum. Fakat günün birinde İstanbul’daki “Halkalı Ziraat Mektebi Âlisi” müdürü Nazım Bey’den bir mektup aldım. Kendisine gönderdiğim İrade-i Milliye gazetesine teşekkür ediyordu. O zaman bu zarflar ile İstanbul’a İrade-i Milliye gazetesinin gönderildiğini anladım."(10)

     Bu gazetenin bir nüshasını ele geçiren İngiliz’ler Bâb-ı Âli’ye gelerek protesto vermişlerdi. Üstelik kendilerinin Merzifon ve Samsun’u boşaltmalarından sonra Sivas halkının “Kahrolsun İşgal.” diye bağırdığını ve bunu İrade-i Milliye gazetesinin dahi yazdığını belirtmişlerdi. Dahiliye Nazın Damat Şefik Paşada, Sivas Valisi’ne gönderdiği telgrafta “Kahrolsun işgal.” diye bağırıldığını, bu gazetenin yazmasından şikayet ediyor, bu gibi neşriyatın önlenmesini istiyordu.

     Osmanlı devletinin malı ve onun kontrolü altında bulunan, bulunması gereken Sivas Vilayet matbaası bunları dinlemeyerek çalışmalarına devam ediyor, altmışlık mürettip Nadir Efendi kendisine verilen yazılan diziyordu. Yine böyle bir gün tezgah üzerinde duran kağıda iyice eğilmiş, okumuş, bir daha okumuştu:
“— Allah, Allah. Bakalım. Yanlış mı, nedir?” Hemen matbaa müdürü Abdülkadir Bey’i bularak,
“— Baksana şuraya.. “Hain Ferit” mi diyor? Bu, bizim sadrazam Damat Ferit Paşa olmaya?
“— Evet. Sadrazam Damat Ferit için söylüyor.”
     Osmanlı devletinin bir vilayetinde, hem de Vilayet matbaasında Sadrazam için “haindir” diyen bir yazı nasıl dizilirdi? Bunu dizenin başına neler gelmezdi? İhtiyar mürettibin aklı bir türlü bunu almıyordu. Matbaanın genç müdürü onu iknaya çalışmıştı:
“— Bunu Mustafa Kemal Paşa yazdırmış, sen korkma, dizmeye bak.” Nadir Efendi yine de elleri titreyerek yazıyı dizip tamamlayabilmişti.(12)

     İrade-i Milliye, Heyet-i Temsiliye’nin Sivas’ta bulunduğu müddet zarfında 19 sayı kadar çıktı. Bunlarda Ulusal Bağımsızlık Savaşı ile ilgili bilgiler, Mustafa Kemal Paşa’nın bildirileri, Heyet-i Temsiliye’nin kararları ve çeşitli yazılar yer alıyordu. İrade-i Milliye’nin ne olduğu, niçin bağımsızlık savaşına girişildiği, neler yapıldığı, memleketin neden bu duruma düştüğü, şu andaki durum, kamuoyuna bu gazete vasıtası ile duyurulmaktaydı.     Mustafa Kemal, Heyet-i Temsiliye ile birlikte İrade-i Milliye’yi de Ankara’ya götürmek istemişti. Fakat Sivas ileri gelenleri “İrade-i Milliye Sivas’ta intişara başlamakla bu memlekete tarihî bir şeref vermiştir, biz bu yüksek şerefi memleketde ebedileştirmek istiyoruz. Gazetenizi bize bağışlayınız. Aynı maksad uğrunda bu ışığı burada devam ettirelim”13 dediler. Mustafa Kemal de, bu isteğe uyarak gazeteyi Sivas’ta bıraktı.
     Önceleri haftada bir defa çıkan gazete sonraları haftada iki ve daha sonra da günlük olarak çıkmaya başladı. Fakat, Mustafa Kemal’in Ankara’ya hareketinden sonra gazete Mustafa Kemal’in kontrolünden de uzak kaldığı için bazı istek ve yakınmalara neden oldu. İrade-i Milliye hakkındaki yakınmalar kısa sürede Mustafa Kemal’e iletilmişti. Nitekim Niğde’deki II. Fırka Komutanı Mümtaz Bey, 30 Ocak 1920’de Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği şifre telde, Sivas’ta yayınlamakta olan İrade-i Milliye gazetesi adına abone olan kişilerin, abone bedeli olan ikibinaltmış kuruşu 8 Aralık 1919 da Sivas’taki İrade-i Milliye Gazetesi Müdürlüğüne gönderildiğini, ama bu gazetenin kendilerine yollanmadığını, artık bu gazete yönetimine itimadı olmadığını, bu yüzden de abone kaydının başarılı olamayacağını belirtmekteydi. Mustafa Kemal Paşa, Sivas Heyet-i Merkezi'yesine 15 Ocak 1920 de yazdığı bir yazıda İrade-i Milliye Gazetesinin abonelere sürekli gönderilmesi gerektiğini hatırlatmıştı. Mustafa Kemal Ankara’da olmasına rağmen, bu yakınmalarla yakından ilgilenmiş Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın önemli yayın organlarından biri olan İrade-i Milliye’nin her yere ulaşmasını sağlamak amacıyla gerekli girişimlerde bulunmuştu.(14)
     İrade-i Milliye Gazetesi 1922 yılı sonuna kadar üç yıl Sivas’ta çıkmaya devam etti. Yalnız bölücülüğe kayan ve aynı zamanda şahsi çekişmelere giden guruplardan birinin aleti oldu. Ankara’da “Hakimiyet-i Milliye” çıkmaya başlayınca da her geçen gün daha da söndü. İstiklal mahkemesince mahkum edilen Halis Turgut’un, müdür-ü mesul olduğu dönemde iki defa kapatıldı. 1921 yılının Şubat başındaki kapanışı iki buçuk ay devam etti.


"-Nihayet vilayet matbaasında gazetenin basılması imkanı olmadı ve yeni bir matbaa açmağa da malî kudretim müsait olmayınca gazeteyi kapadım. Sonraları memuriyetle taşrada iken matbaanın içindeki mevcut nüshalarla birlikte yandığını esefle öğrendim."(15)

     İrade-i Milliye’nin kapanması ile diğer bir gurubun sözcülüğünü yapmak üzere Gaye-i Milliye gazetesi, 2 Mart 1921 de çıkmaya başladı. Milli Mücadele’nin en buhranlı günlerinde Sivas halkı ikiye ayrılmış ve bu gazetelerde bu ikiliği körükleyici neşriyat yapıyorlardı. Halis Turgut’un idaresi altında olan İrade-i Milliye özellikle Büyük Taarruz’dan altı ay önce bölücü faaliyetlerini şiddetlendirmiş, 1922 ilkbaharındaki belediye seçimlerinde şahsi kavgalara daha da bağlanmıştı. Son nüshasının ne zaman çıktığı ve kapandığı bilinmemektedir. 1922’nin Mart ayında son nüshasının çıktığı tahmin olunuyor.(16)

     Bugün Ankara’da Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde 1-42 sayılar, ayrıca Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü kitaplığında da 1-42 sayılar bulunmaktadır.(17)

     Sivas İl Kültür Müdürlüğü de, bu gazetelerin günümüz Türkçesine çevrilmesi ve bilim dünyasına kazandırılması konusunda uğraş vermektedir.



 (1) “1973 Sivas İl Yıllığı”, Önder Matbaa, Ankara, 173, ss. 197-198,

 (2)Uluğ İğdemir, “Sivas Kongresi Tutanakları” Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1969, s. 1.

 (3) İğdemir, a.g.e., s. 2.

 (4) Ömer Sami Coşar, “Milli Mücadele Basını”, Gazeteciler Cemiyeti Yayını, No 5 (tarihsiz), s. 113.
 (5) Selahattin Ulusalerk, “Ulus, 14.9.1941”, s. 5.
 (6) Abdülkadir Sansözen, “Ulus, 14.9.1941”, s. 5.
 (7) Coşar, a.g.e., s. 114.
 (8) Ulusalerk, a.g.e., s. 5.
 (9) Sansözen, a.g.e., s. 5
 (10) Mahmut Goloğlu, “Sivas Kongresi”, Başnur Matbaası, Ankara, 1969, s. 254.
 (11) Coşar, a.g.e., s. 115-118.
 (12) Coşar, a.g.e., s. 112-113.
 (13) Sansözen, a.g.e., s. 5.
 (14) Yücel Özkaya, “Milli Mücadele Başlangıcında Basın ve Mustafa Kemal Paşa’nın Basınla İlişkileri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, cilt 1, sayı 1, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1984, ss. 903-904; Yücel Özkaya, “Milli Mücadele’de Atatürk ve Basın”, (1919-1921) Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1989, ss. 60-61.
 (15) Ulusalerk, a.g.e., s. 5.
 (16) Coşar, a.g.e., s. 118 - Enver Behnan Şapolyo, “Türk Gazetecilik Tarihi ve Her Yönü ile Basın”, Güven Matbaası, Ankara, 1969, s. 192. Halis Turgut daha sonra İzmir Suikasti nedeniyle idam edilmiştir.
 (17) İzzet Öztoprak, “Kurtuluş Savaşında Türk Basını”, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları No 230, Ankara, 1981, s. 385





     İrade-i Milliye gazetesinin 1335 ila 1338 yılları arasındaki sayılarından 47 nüshasının tıpkı basımı ve Türkçe'ye tercümesi Sivas Belediyesi tarafından 2010 yılında gerçekleştirilmiş ve kitap haline getirilmiştir. Yazıdaki resimler bu kaynaktan alınmıştır.

Metin A. KANSU




Hakimiyet-i Milliye Gazetesi (Ankara-Ocak 1920)

Hakimiyet-i Milliye Gazetesi

      Hakimiyet-i Milliye gazetesi ilk olarak 10 Ocak 1920'de Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankara'da yayımlanmış bir gazetedir. Adı daha sonra "Ulus" şeklinde değiştirilmiştir. Daha sonra İrade-i Milliye gazetesinde olduğu gibi toplanmıştır. Adının Ulus olma sebebi ise ulusa yönelik bir yayın olmasıydı. Gazetenin başyazarı Falih Rıfkı Atay idi.
              Hâkimiyet-i Milliye gazetesi, İrade-i Milliye'nin devamı olarak kuruldu. İrade-i Milliye'nin 19. sayısından itibaren yayımlanmaya başlayan Hakimiyet-i Milliye bir süre sonra İrade-i Milliye ile birleştirildi. 
       Genç topluluk tarafından 2004'te yeniden yayımlanmaya başlayan Hâkimiyet-i Milliye'de Atatürk'ün 1920'lerdeki Hâkimiyet-i Milliye'deki yazılarına da yer verilmiştir.
          Heyet-i Temsiliye, Sivas’tan ayrılıp Ankara'ya geldikten sonra, mücadelenin durumu hakkında halkı ve dış dünyayı bilgilendirmek, milli mücadele lehinde propaganda yapmak için Ankara’da yeni bir gazetenin çıkarılmasına karar verdi. Gazetenin adı; Sivas’taki İrade-i Milliye'yi çağrıştırdığı için “Hakimiyet-i Milliye” olarak belirlendi.
            Haftada iki gün ve dört sayfalık olarak çıkarılmaya başlayan gazetenin ilk sayıları, Ankara valiliğinin alt katındaki Vilayet Matbaası’nda basıldı. Vilayet Matbaasının bütün makineleri ve çalışanları Hakimiyet-i Milliye'ye devredilmişti. Gazetenin yazıhanesi Ulus Meydanı'ndaki Veli Han'da bulunuyordu. Gazetenin Mesul Müdürü Recep Zühtü Bey, yazı işleri müdür Nizamettin Nazif idi.
           Yazıların yayınlanması ve dağıtılması ile Heyet-i Temsiliye üyesi Hakkı Behiç Bey ilgilenmekteydi . Mustafa Kemal kendi düşüncelerini Hakkı Behiç’e not ettirmekte; diğer yazıları da tek tek incelemekteydi. Yazıların altına Mustafa Kemal’in imzası konmuyordu; bazı yazıların altına yıldız konmuştur; bu yazıların Mustafa Kemal’in kaleme aldığı veya not ettirdiği yazılar olduğu düşünülür.

          Gazete, başlangıçta 57 x 82 boyutlu kağıdın ikiye katlanışı ile 4 sütun üzerinden hazırlanıyordu10 Ocak 1920 Cumartesi günü gazetenin ilk sayısı yayınlandı. Gazete adının altında “mesleği milletin iradesini hakim kılmaktır” alt başlığı yer alıyordu. İlk sayı, iki yaprak olarak çıkmıştı. Mustafa Kemal’in not ettirdiği başyazı, bütün ilk sayfayı kaplıyordu. Yazıda, Milli Mücadele’nin hedefleri anlatılmıştı. Bursalı hanımların Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Temsil Heyeti’ne çektikleri işgali protesto eden uzun telgrafı ile Fransızların Maraş’ı işgallerini protesto eden Pazarcık Müftüsü, Belediye Başkanı ve halkın telgrafı da ilk sayıda yer alıyordu.  Gazete, 47. Sayıdan sonra 18 Temmuz 1920’den itibaren haftada üç gün yayımlanmaya başladı. Teknik yetersizlikler yüzünden 6 Eylül 1920 – 30 Ekim 1920 arasında yine haftada iki gün yayınlandı.

           Eskişehir'de Arif Oruç’un çıkardığı Yeni Dünya Gazetesi'ne Çerkeş Ethem olayı'ndan sonra el konulunca dizgi kasaları ve makineleri Hâkimiyet-i Milliye gazetesine devredildi. Yeni matbaa makinasının gelişi ve İstanbul'dan usta mürettiplerin getirilmesinden sonra Hakimiyet-i Milliyet'nin günlük gazete halini alması mümkün oldu. Hazırlıklar için 22 Ocak 1921’de çıkarılan 100. sayıdan sonra yayına iki hafta ara verildi; yeni matbaa Veli Han'ın içinde kuruldu. 6 Şubat 1921'de tek yapraklı ilk günlük gazete yayımlandı. Gazete, Cumartesileri hariç her gün çıkmaya başladı.

         6 Şubat 1921'den itibaren derginin yazı işleri müdürlüğüne sırasıyla Hüseyin Ragıp Baydur, Nafi Atuf Kansu ve Ziya Gevher Etili atandı.
23 Temmuz 1921'de Yunanlılar'ın Sakarya'ya doğru ilerleyişi nedeniyle gazetenin Cumartesi günü olmasınra rağmen çıkması uygun görülmüştü. Küçük boyutlu bir sayı hazırlandı. Gazete, kağıt sıkıntısı nedeniyle 11 Ocak 1922'ye kadar küçük boyutlu olarak yayımlanmaya devam etti.

          2 Eylül 1928'den itibaren gazetenin başlığı Latin harlferi ile, yazılar ise Latin ve Arap harfleri karışık olarak dizildi. Gazete, 1 Kasım 1928'den itibaren tamamen Latin alfabesi ile basıldı.

Yazı Kadrosu

          Kurulduğu günlerde Hakimiyet-i Milliye'nin yazı kadrosu Recep Zühtü, Hüseyin Ragıp, Sabri Ethem Ertem, Ahmet Hakkı, Hamdi Osmanzade, Aşki Naili, İsmail Suphi, Ağaoğlu Ahmet Bey, Nafi Atuf Kansu, Nasuhi Baydar, Ziya Gevher Etili, Mahmut Esat Bozkurt yer alıyordu.
             Ankara’da bulunan aydınlar ve gazeteciler Hakimiyet-i Milliye'ye yazı verdiklerinden yazı kadrosu zenginleşmişti. Hakimiyet-i Milliye'ye katkıda bulunanlar arasında şu isimler yer alır :  Foto muhabiri Ethem Tem, Mehmet Akif, Halide Edip Hanım, Dr. Adnan Bey, Müfide Ferit Hanım, Ahmet Ferit Bey, İsmail Müştak Mayakon, Yakup Kadri, Ruşen Eşref,Hamdullah Suphi Mehmet Emin, İsmail Habip, Celal Nuri İleri, İsmail Hami, Cemal Hüsnü Taray, Hayrettin Taran.
          Gazetenin ilk sayısının 1200-1500 adet basıldığı sanılmaktadır . Zamanla günlük 5000-6000 tirajı olan bir gazete haline gelmiştir
       Gazete, 28 Kasım 1934’ten itibaren Ulus adını aldı; CHP’nin izlediği tek parti politikasının sözcüsü oldu 14-15 Aralık 1953’te Demokrat Parti’nin çıkardığı bir kanun doğrultusunda Cumhuriyet Halk Partisi'nin mallarıyla birlikte Ulus matbaası, binası ve tesisleri de hazineye devredildiğinden gazete kapandı. 10 Haziran 1955’te tekrar yayın hayatına dönebildi (kimi kaynaklarda 14-15 Haziran 1953 ile 10 Haziran 1955 arasında Nihat Erim tarafından çıkarılan “Yeni Ulus” ve “Halkçı” gazeteleri de Ulus’un devamı olarak ele alınır. 1955-1971 arasında Ulus ismi ile yayınına devam etti.
            Gazete, 29 Temmuz 1971’den itibaren Barış adıyla yayınını sürdürdü. Barış, Ankara, İstanbul, Samsun ve Mersin gibi illerde çıkan bir yerel gazete görünümündeydi 1975 yılında 18752. sayıya kadar yayını sürdürdü.


Faydalanılan kaynak: http://tr.wikipedia.org/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder