tag:blogger.com,1999:blog-24793462030090328282024-02-20T17:52:43.127-08:00 Kansu'danMetin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.comBlogger19125tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-55307530315626998832020-04-25T06:45:00.003-07:002020-04-25T07:57:25.289-07:00ÇOCUK BAYRAMI<br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; tab-stops: 76.5pt center 3.15in; text-align: center; text-autospace: none;">
<b><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 18.0pt;">Darüleytamlardan
Çocuk Bayramına<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; tab-stops: 76.5pt center 3.15in; text-align: center; text-autospace: none;">
<b><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 18.0pt;"><br /></span></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-OGCaDuSQFjU/XqQ8zieSiVI/AAAAAAAAKr8/FN6cg7RVlXcSaodpgHeWPZZBxpOedAZfQCLcBGAsYHQ/s1600/11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="214" data-original-width="655" height="130" src="https://1.bp.blogspot.com/-OGCaDuSQFjU/XqQ8zieSiVI/AAAAAAAAKr8/FN6cg7RVlXcSaodpgHeWPZZBxpOedAZfQCLcBGAsYHQ/s400/11.jpg" width="400" /></a></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; tab-stops: 76.5pt center 3.15in; text-align: center; text-autospace: none;">
<b><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 18.0pt;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Darüşşafaka’dan </span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Himaye-i Etfal’e <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Çocukların içinde korunmaya daha çok muhtaç
olanlar yetim, öksüz ve kimsesiz çocuklardır. </span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Tarihsel
sürecimizde çocukların himayesi fikri etrafında<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>gelişen çocuk bayramı konusundaki ilk düşüncelerin <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yetim ve öksüz evlerinin kurulması ile
netleştiği görülmektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Balkan Savaşları sonunda büyük toprak
kaybının bir sonucu olarak yaşanan göç hadisesi ile hem göçmenlerin iskânı hem
de çocukların (eytamın) korunması konusu gündeme gelmiştir. Osmanlı daha bu
sorunların üstesinden gelememişken Birinci Dünya Savaşı’na girmiştir. Nihayetinde
</span><span style="background: white; color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Osmanlı Devleti’nin
son dönemlerde yaptığı savaşlarda çok sayıda şehit verip, Birinci Dünya
Savaşı’nda da açlık ve sefalete maruz kalınması, düşmanın girdiği yerlerde
öksüz ve yetim sayısını arttırmıştır.</span><span style="background: white; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="background: white; color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">“Darüşşafaka” ve ardında 1895 da
kurulan “Darülaceze”’nin bu tablo karşısında çocukların barınması için yetersiz
kalması nedeniyle, özellikle şehit eş ve çocuklarının barındırılması için
devlet yeni çareler aramıştır. Öncelikle ç</span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">ocukların korunması, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>barınması için <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Darüşşafaka ve Darülaceze’nin yanında <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“Darüleytam”’ kurumlarının kurulması
kararlaştırılmıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="background: white; color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Yetimhane veya yetimler yurdu
anlamına gelen Darüleytamlar Osmanlı Devletinde dünya savaşından sonra şehit
veya asker çocuklarının himayesi ve eğitimi için </span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Enver Paşa’nın katkılarıyla 1917 de <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kararlaştırılmış ve </span><span style="background: white; color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">kurum o dönemde kurulan
birçok eğitim kurumu gibi İttihat ve Terakki Partisine bağlı çalışmaya başlamıştır.
Cumhuriyet döneminde ise darüleytamlar TBMM Hükümeti’nin himayesinde
varlıklarını devam ettirmiş, 1922 tarihinde hazırlanan “Darüleytamlar
Talimatnamesi” <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ile bu kurumlara sahip
çıkılmıştır. Darüleytamların gelirlerine, devlet bütçesinden tahsis edilecek desteklere
ilaveten bağış ve belediye yardımları da bağlanmıştır. Kurum yine şehit,
muhacir ve mültecilerin, fakir ve yetim evlatlarının barınma, eğitim ve yaş gruplarına
göre meslek edindirme görevini de üstlenmiştir. 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat
Kanunu ile Milli Eğitime bağlanan Darüleytamlar, varlıklarını değişik adlarla
günümüze kadar devam ettirmişlerdir. </span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="background: white; color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="background: white; color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-TA33U5Dd7sU/XqQ8znXk-2I/AAAAAAAAKsA/o-s6Z20dnpAvzF1Kpk84ohlHjDQR0cQyACEwYBhgL/s1600/12.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="549" data-original-width="809" height="271" src="https://1.bp.blogspot.com/-TA33U5Dd7sU/XqQ8znXk-2I/AAAAAAAAKsA/o-s6Z20dnpAvzF1Kpk84ohlHjDQR0cQyACEwYBhgL/s400/12.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i style="font-size: medium;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 10pt;">Nafi Atuf (ortada) Bursa Darüleytamında-Bursa-1917</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="background: white; color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="background: white; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><o:p> </o:p></span><span style="background-color: white; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12pt;">Cumhuriyet öncesi gerek fiziksel
koşulların gerekse maddi olanakların yetersizliği nedeniyle bu kurumlara ilave
olarak “Himaye-i Etfal Cemiyeti” de çeşitli misafirhaneler ve koruma evleri ile
bu sürece katkıda bulunmuştur.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="background: white; color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">1917’de devlet idaresine geçen bu
cemiyet, diğer kurumlar gibi cephede savaşanların çocukları ile kaybedilen
topraklardan Anadolu’ya göç eden ailelerin kimsesiz ve yoksul kalan çocuklarına
bakmak amacıyla işe başlamış ancak zaman zaman faaliyetleri kesintiye
uğramıştır.</span><span style="background: white; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="background: white; color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Kuruluşu bir hayli eskiye
dayanmasına rağmen Kurtuluş Savaşı sırasında da öksüz ve yetim kalan çocukların
korunması, yetiştirilmesi amacıyla Millet Meclisi’nin bazı üyelerinin
girişimiyle 1921’de “Himaye-i Etfal Cemiyeti”nin yeniden yapılanması gerçekleştirilmiştir.</span><span style="background: white; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Cumhuriyetimizin
kuruluşundan itibaren <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ülkenin ilk ve
önemli milli bayramlarından biri olan ve her yıl coşku ve etkinliklerle
kutlanan 23 Nisan Hakimiyet Bayramı, Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin gayretiyle
kapsamı genişletilerek çocuk haftasına dönüştürülmüştür. </span><span style="background: white; color: #212121; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Yetim ve öksüz çocuklar için kurulan bu cemiyetin 23 Nisan’larda yardım
toplamaya başlaması ve yardım amaçlı rozetlerin çocuklar tarafından satılması
23 Nisan’da çocukları daha da ön plana çıkarmıştır.</span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"> 23 Nisan gününün ilk defa çocuklarla anılmaya
başlanmasının nedeni ise Himaye</span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">-</span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">i
Etfal Cemiyeti’nin bu Milli Bayramı fırsat bilerek Osmanlı döneminden beri
biriken ve toplumsal bir yara haline gelen yetim çocuklar için işte bu yardım
toplama faaliyetleriyle olmuştur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">1925’lerden
itibaren 23 Nisan’a “Milli Hâkimiyet Bayramı” yanında “Çocuk Bayramı” da
denilmeye başlanmıştır. </span><span style="color: #212121; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">İlk kapsamlı çocuk bayramı kutlamaları 1927 yılında yapılmıştır.
</span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">“Çocuk Bayramı” Mustafa Kemal ve hükümetin de desteği ile
1929 yılında “Çocuk Haftası” adıyla yedi güne çıkarılmış ve kutlama hazırlıklarına
çok öncesinden başlanmıştır. Çocuk Haftası, Türk Ocakları’nın ve sonrasında
Halkevleri’nin katkılarıyla 1929 yılında İstanbul ve Ankara başta olmak üzere
yurdun her yerinde büyük bir coşku ve etkinliklerle kutlanmıştır. Çocukların
korunması ve bu korumanın bir anlamda mali desteğinin sağlanabilmesini sağlayan
çocuk haftaları böylece milli hakimiyetin bir sembolü haline gelen milli bir
bayram olgusuna evrilmiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqn6hQX6euC4DWYZgh8MI5LaKV-AnC115vphv7ZRg5uL5yZo-IGOv8WrM7_y6uIyxJ-4Yb-AfD1vRlqxcQXZ5vLAKSBlAnNbEM2NuuSS_onBWUA3hnxlO4kikqKHEFWDHyYMjMULGu8OpW/s1600/14.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="394" data-original-width="283" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqn6hQX6euC4DWYZgh8MI5LaKV-AnC115vphv7ZRg5uL5yZo-IGOv8WrM7_y6uIyxJ-4Yb-AfD1vRlqxcQXZ5vLAKSBlAnNbEM2NuuSS_onBWUA3hnxlO4kikqKHEFWDHyYMjMULGu8OpW/s200/14.jpg" width="142" /></a><span style="mso-fareast-language: TR; mso-no-proof: yes;"><v:shape alt="himaye i etfal cemiyeti ile ilgili görsel sonucu" id="Resim_x0020_2" o:spid="_x0000_i1030" style="height: 196pt; mso-wrap-style: square; visibility: visible; width: 286pt;" type="#_x0000_t75">
<v:imagedata o:title="himaye i etfal cemiyeti ile ilgili görsel sonucu" src="file:///C:/Users/METINK~1/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image002.jpg">
</v:imagedata></v:shape></span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span></div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisPnsZzQtZSdk9I2hn9Pk3UsbQy3kGRzVULLSOnGuSbcB_oBUQuv2rsIpz8n15jkMmlAHi58jl8YxUFJu7GHL0H3QWmFyFunT8HVdBWVajG8O08jrxRoo04SFt-5tCBDPd6nPakj6ZV6Lf/s1600/13.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="186" data-original-width="271" height="273" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisPnsZzQtZSdk9I2hn9Pk3UsbQy3kGRzVULLSOnGuSbcB_oBUQuv2rsIpz8n15jkMmlAHi58jl8YxUFJu7GHL0H3QWmFyFunT8HVdBWVajG8O08jrxRoo04SFt-5tCBDPd6nPakj6ZV6Lf/s400/13.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i style="font-size: medium;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 10pt;">Himaye-i Etfal Cemiyeti Önünde Bayram Geçidi<br />Ankara-1928</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<br />
<span style="background: white; color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><v:shape id="Resim_x0020_12" o:spid="_x0000_i1029" style="height: 196pt; mso-wrap-style: square; visibility: visible; width: 141pt;" type="#_x0000_t75">
<v:imagedata o:title="çocuksesi3" src="file:///C:/Users/METINK~1/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image003.jpg">
</v:imagedata></v:shape></span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span><br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Nafi Atuf Bey’in Çocuklar
İçin Bir Bayram Önerisi </span></b><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 18.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Çocuk,
aile, ahlak, pedagoji bahislerine ait batılı fikirlerini mümkün olan her
yayınında dile getirmeye çalışan Nafi Atuf (Kansu), </span><span style="background: white; color: #222222; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">bir eğitimci olarak, çocukları doğayla buluşturmanın ve doğayla bağ
kurmalarını sağlamanın, hem eğitimcilerin hem de anne-babaların öncelikli
hedefleri arasında yer alması gerektiğine inanmıştır. Böylelikle öğrenmekten
zevk alan, meraklı, araştırmacı, gözlem yapan, çözümler üretebilen, daha
sağlıklı, yaratıcı, mutlu, çevre ve doğaya önem veren çocukların yetişmesini
hedeflemiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Balkan
Savaşından sonra Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye’nin yönetimine geçenler
Darüşşafaka’ya yeni bir soluk getirmek istemişlerdir. O dönemde çocukların
himayesini üstlenen Darüşşafaka’nın yönetimini alan Mustafa Satı bey, 1914
yılında Nafi Atuf<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>beyi Darülşafaka Müdür
yardımcısı olarak görevlendirmiştir. Modern ve reformist görüşleriyle eğitim
tarihinde önemli bir yeri olan Satı bey’in Darüşşafaka’daki bürokratik
düzenlerin değişiminden<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>rahatsız olan
dönemin eğitim yöneticileri ile anlaşamayınca kısa süre sonra görevinden
ayrıldı. Ardından Nafi Atuf<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bey de
Darüşşafaka’daki görevinden ayrılmıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">1916
da Bursa Darüleytamı’nın kuruluşu için görevlendirilen eğitimci Nafi Atuf Bey,
işgal yıllarında Kadıköy, ardından Ortaköy<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>Darüleytam’larını da yönetmiştir. Darüşşafaka’nın reformu sürecine
bilfiil katılan eğitimci Nafi Atuf bey’in çocukların, doğanın canlandığı bahar
aylarını bir törenle kutlamalarını önemli bir eğitim etkinliği olarak görmekte
olduğunu 1914 yılında Mustafa Satı beyin idaresindeki “Terbiye Dergisi”nde
rastlıyoruz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Satı
beyin önderliğinde 15 günde bir çıkartılan ancak Satı bey’in<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>büyük savaş öncesinde Avrupa’ya
gitmesiyle<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ömrü 6 sayı kadar kısa olan
“Terbiye Mecmuası”nda ahlak aile ve çocuk terbiyesi üzerine yazılar
çıkmaktaydı. Bu mecmua daha sonraki yıllarda “Terbiye” olarak yayın hayatına
devam etmiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal;">
<span style="color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Yaşamı boyunca eğitimci ve eğitim
düşünürü olarak Türk eğitimine hizmet veren <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Nafi Atuf bey’in “Türk Eğitim Tarihi” ve
“Pedagoji Tarihi” eserlerinde ve makalelerinde çocukları kırlarla kaynaştırarak,
açık hava etkinliklerini ve doğal ortamları eğitim amaçlı kullanmalarının ne
kadar önemli ve etkili olduğunu ısrarla belirtmektedir. </span><span style="color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Çocukların doğadaki bitkileri, hayvanları,<span style="letter-spacing: .45pt;"> </span>diğer canlı ve cansız<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>varlıkları keşfetmeye her zaman ilgi duyduklarını,
doğadan öğrenmenin öneminden<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bahseden Comenius,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Rousseau ve Pestalozzi<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>gibi filozofların fikirlerine sık sık yer
vererek vurgulamıştır<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white;">
<span style="color: black; font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Balkan Savaşı öncesinde <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Edirne’de çıkardığı dergide geleceği
şekillendirecek olan çocukların eğitimine verilecek önemi şu cümleleri ile
vurgulamaktadır. </span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">“Çocuklar nasıl yetiştirilirlerse
gelecekte o şekilde şekillenir…Mazisi fikir hayatı itibariyle pek fakir geçmiş
Osmanlılar için çocuk terbiyesi en mühim bir düşünce olmalıdır….Çocuklarımız
için esirgeyeceğimiz ufak bir gayret, yarın başmıza öldürücü bir bela olarak
iner… </span></i><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">(Bknz. Say ve Tetebbu
Sayı 2-1911)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Nafi
Atuf (Kansu) Cumhuriyet sonrasında siyasete girmeden önce öğretmen okullarının
yanı sıra uzun müddet<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Darüşşafaka ve
sonraları darüleytamlarda eğitimci ve idareci olarak bulunmuştur. Ayrıca
yurtdışı gezilerindeki gözlemlerini eğitim dergilerinde yayınlamıştır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Avrupa
gezisi gözlem ve izlenimlerini kaleme aldığı Terbiye Mecmuasının<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>birinci sayısında Nafi Atuf bey Çocuk Bayramı
kavramı üzerinde durmuş ve belki de bu konuda bir fikir öncüsü olmuştur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQSAbLqhJO59VwGFIQqVoHQHt8Ur0hBlvzSxRnA7GFcX3pr_tJ7DH_OsXDPp6CQDZM6drgWzAhMxI4Sz5bboL4AQu4o3o4V6yuEDWnwejfvp6fsiHLSnad8nF_ycapgX0ZmjpSdXFm41lt/s1600/15.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="427" data-original-width="262" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQSAbLqhJO59VwGFIQqVoHQHt8Ur0hBlvzSxRnA7GFcX3pr_tJ7DH_OsXDPp6CQDZM6drgWzAhMxI4Sz5bboL4AQu4o3o4V6yuEDWnwejfvp6fsiHLSnad8nF_ycapgX0ZmjpSdXFm41lt/s200/15.jpg" width="122" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i style="font-size: medium; text-align: start;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 10pt;">Mustafa Satı Bey (1884-1966)</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-mS2uGm6DPfA/XqQ8069VQpI/AAAAAAAAKsk/yOfZnQztY203bCb2P0n_C0ajYVkv-GCPgCEwYBhgL/s1600/17.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="514" data-original-width="378" height="200" src="https://1.bp.blogspot.com/-mS2uGm6DPfA/XqQ8069VQpI/AAAAAAAAKsk/yOfZnQztY203bCb2P0n_C0ajYVkv-GCPgCEwYBhgL/s200/17.jpg" width="146" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i style="font-size: medium; text-align: start;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 10pt;">Nafi Atuf Bey (1890-1949)</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhW7d6G5i6N0FWD_BTQCIwqxts3ZYZ94AXFN8P8T22ZPwKg_vzry3lYl5etfYruWrTcaBdD6ePZ5sHucIVNp03mVWdxgaxv6G40q2dJdbuaRJK_4o0hpsHcWAKrDeIbT8MHsN6FpU9gpS42/s1600/16.jpg" imageanchor="1" style="font-size: 12pt; margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="624" data-original-width="415" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhW7d6G5i6N0FWD_BTQCIwqxts3ZYZ94AXFN8P8T22ZPwKg_vzry3lYl5etfYruWrTcaBdD6ePZ5sHucIVNp03mVWdxgaxv6G40q2dJdbuaRJK_4o0hpsHcWAKrDeIbT8MHsN6FpU9gpS42/s320/16.jpg" width="211" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><div class="MsoNormal" style="font-size: medium; line-height: normal; margin-bottom: 0in; text-align: start;">
<div style="text-align: center;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 10pt;"> Terbiye Mecmuasında<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></i></div>
</div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: medium; line-height: normal; margin-bottom: 0in; text-align: center;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 10pt;">Nafi Atuf’un Bayram Önerisi<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: medium; line-height: normal; margin-bottom: 0in; text-align: center;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 10pt;">Sayı 1-1330(1914)</span></i></div>
</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Yazılarında okul ile hayat arasında
kuvvetli bir münasebetin bulunmasının gerekliliğine ve Osmanlı’da mekteplerin
hayattan ne kadar uzak olduğuna dikkat çeken</span> <span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Nafi
Atuf bey bu derginin 1. Sayısında “Çocuklar İçin Bir Bayram” , <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>4. Sayısında <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ise “Bizde Aile” isimli makaleleri <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bulunmaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">1914
yılında çocuklara ait bir bayram konusundaki ilk önerilerden birini adlandıran
Nafi Atuf Bey yazısında öncelikle bayram olgusu üzerine eğilerek <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bayramların çocuklar kadar yetişkinler için de
bir eğitim süreci olduğunu şu cümlelerle özetlemiştir:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 6.0pt; text-align: justify; text-indent: 35.45pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">“Bayramlar
çocuklar için olduğu kadar büyükler için de mühim bir terbiye amilidir.
Evvelleri, daha ziyade, halkı heyecan ve faaliyete sevk için bir vasıta gibi
telakki olunurken bugün bayram, terbiyevî kıymeti haiz tabii bir ihtiyaç haline
girmiştir. Asrımızın tekdüze ve yeknesak faaliyetlerini dinlendirmek ve
şenlendirmek için sık sık bayramlara muhtacız. Ve bunlar ne kadar ince bir düzenle
tertip olunur ve ne kadar güzel idare edilirse tesiri o kadar çok ve derin
olur; bayramların çekiciliğini muhafaza <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>etmek, yükseltmek için de her seneki bayramın
geçmişlerinden daha güzel idaresine çalışmalıdır.”<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Nafi
Atuf bey yazısının devamında gençleri de önemseyerek 23 Nisan Çocuk Bayramı’nın
yanında belkide Spor ve Gençlik Bayramı’nın da bizlere ilk ipuçlarını veriyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 6.0pt; text-align: justify; text-indent: 35.45pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">“Çocuklar
ve gençler için de bayramlar düşünmek ve onları özel bir itina ile tertip ve
tanzim etmek vazgeçilmezdir.<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 6.0pt; text-align: justify; text-indent: 35.45pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">“Edmont
Goblot” senede bir defa, yirmi yaşına gelmiş genç kızları ve erkekleri toplamak
için bir bayrama lüzum görüyor ve bu bayram için de ilkbaharı münasip buluyor:
Hayatın tatlı devrelerine girmiş gençler şarkı söyleyecekler, dans edecekler ve
gençliğin bu kıymettar senesini kutlayacaklardır.”<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Özellikle
5-7 yaş grubu çocukların bayramlarını örnek alarak Nafi Atuf bey Çocuk Bayramı
önerisini daha da netleştirerek yazısına şöyle devam ediyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 6.0pt; text-align: justify; text-indent: 35.45pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">“Ben,
gençlik ve çocukluk için bilhassa ilkbaharda bir bayramın lüzumunu bu sene, pek
açık duydum. Havalar şubat içinde pek müsait gidiyordu. Tabiatın uyandığı ve
canlandığı bir zamanda çocukların da bütün hislerinin ve faaliyet-i
masumenelerinin dirildiğini gördüm. Onlar, bahçelerde topraklarla uğraşıyorlar,
çiçeklere ve yeşilliklere daha çok bir ilgi gösteriyorlardı.<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 6.0pt; text-align: justify; text-indent: 35.45pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Russo’nun,
Froebel’in, Pestalozzi’nin… Bütün bu pedagoglar terbiyede koydukları “çocuklara
tabiatı sevdirelim” esası ne kadar doğru ve tabiidir! …Hayatın ve tabiatın bu
inkılaplarını doydurmak, tabiatın hayatı ile beşerin hayatı arasında samimi bir
münasebet ve irtibatın mevcut olduğunu çocuklara anlatmak için ben, bilhassa
ilkbaharda… <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Bütün çocuklar için bir
bayrama büyük bir lüzum gördüm…<o:p></o:p></b></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; text-align: justify; text-indent: 35.45pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span></i><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><v:shape id="Resim_x0020_14" o:spid="_x0000_i1025" style="height: 189pt; mso-wrap-style: square; visibility: visible; width: 265.5pt;" type="#_x0000_t75">
<v:imagedata o:title="Adsız-2" src="file:///C:/Users/METINK~1/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image007.jpg">
</v:imagedata></v:shape></span></i><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; text-align: justify; text-indent: 35.45pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 10.0pt;"><span style="mso-spacerun: yes;"> <table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-Nx8w-AnOQIo6vsBNbzWPeXDj-JkZMSZ1vrkN9BCdz_tpX11buqG7HcX3MKDotJK943u62kJ9zB24DrM6QUSGTCez9zhyphenhyphenTVGE1IlQD9F689wtrCJhMvKdAOiK6tNW6OP2yO27maHzp2Lh/s1600/18.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="392" data-original-width="551" height="283" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-Nx8w-AnOQIo6vsBNbzWPeXDj-JkZMSZ1vrkN9BCdz_tpX11buqG7HcX3MKDotJK943u62kJ9zB24DrM6QUSGTCez9zhyphenhyphenTVGE1IlQD9F689wtrCJhMvKdAOiK6tNW6OP2yO27maHzp2Lh/s400/18.jpg" width="400" /></a></td></tr>
</tbody></table>
</span></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify; text-indent: 35.45pt;">
<div style="text-align: center;">
<i><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 10pt;"> Nafi Atuf’un Yazısında Paylaştığı Anvers-Belçika’da <o:p></o:p></span></i></div>
</div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td class="tr-caption"><div class="MsoNormal" style="font-size: medium; line-height: normal; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify; text-indent: 35.45pt;">
<i><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 10pt;">Bir Çocuk Bayramı Geçidi</span></i></div>
</td></tr>
</tbody></table>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; text-align: justify; text-indent: 35.45pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; text-align: justify; text-indent: 35.45pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Nafi
Atuf bey’in 1. Dünya savaşının birkaç ay öncesinde, 15 Mart 1914 tarihinde
yazdığı bu makalede Çocuk Bayramını önerirken belki de savaşta yetim ve öksüz
kalacak binlerce çocuğun Cumhuriyet döneminde gerçek bir “Çocuk Bayramına”
kavuşabileceklerini hayal etmişti.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Cumhuriyete sahip çıkan çocuklar yetiştirme a</span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">rzusuna paralel olarak</span><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">
ne mutlu ki Nafi Atuf bey ilerleyen senelerde hem Halkevleri başkanı hemde
siyasetçi olarak her zaman çocuk bayramlarını tüm gücüyle desteklemeye devam
edecektir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: right; text-autospace: none;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Metin Atuf
Kansu <o:p></o:p></span></i></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: right; text-autospace: none;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;">Mart 2020</span></i><span style="font-family: "georgia" , serif; font-size: 12.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<br />Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-11937730941351572252020-04-25T05:15:00.002-07:002020-04-28T02:10:55.074-07:00TONGUÇ İLKOKULU<br />
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: 22.0pt; line-height: 107%;">TONGUÇ İLKOKULU <o:p></o:p></span><br />
<a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><span style="font-size: 22.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<div style="text-align: left;">
<span style="font-size: 14pt; line-height: 107%;">1920’de Cumhuriyetin ilanından hemen sonra genç ve
idealist Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati ile başlayan aydınlanma ve eğitim
hamleleri Atatürk’ün vefatıyla yeni bir hız kazanmışsa da 1945’lerden sonra
başlayan siyasi bunalımların içinde giderek maalesef ivmesini yitirdi. </span><br />
<span style="font-size: 14pt; line-height: 107%;"><br /></span>
<span style="font-size: 14pt; line-height: 107%;">Cumhuriyet
döneminin cefakar ve fedakar maarif ordusu bu süreçte yurt sathında
aydınlanmanın meşalesini her şartta ayakta tutmaya çalışmışlardır. </span><span style="font-size: 14pt;">1939’da
bakan olan yetkin bir kültür ve eğitim adamı olan Hasan Ali Yücel, kendisi de
katkıda bulunarak, 1940’da Köy Enstitüleri Yasasının çıkmasını sağladı ve işin
başındaki eğitimci Tonguç’u yetkilerle donatarak çalışmalara hız verdi. “Köye
yarayışlı öğretmen yetiştirmeyi amaçlayan” bu yasanın ve 1942’de çıkarılan “Köy
Okulları ve Köy Enstitüleri Teşkilat Yasası” nın hayata geçirilmesiyle köyde
eğitime, öğretmen yetiştirme ve istihdamına da önemli bir açılım getirildi. </span><span style="font-size: 14pt;"> </span><span style="font-size: 14pt;"> </span><span style="font-size: 14pt;"> </span><span style="font-size: 14pt;"> </span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUGIF-ujNHts9-QHU-stH48NfBJMgLq8Xge3KT93UjWgA8atvn-TehNqmdRLQa9Rof2ifde8VlYLDu4oujwlwueEM39HrxSlwYsDEq-a1mtzC7BU2NQ8ShbCg9AhVWj1iLqsqRyoDMZx_g/s1600/4.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="649" data-original-width="473" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUGIF-ujNHts9-QHU-stH48NfBJMgLq8Xge3KT93UjWgA8atvn-TehNqmdRLQa9Rof2ifde8VlYLDu4oujwlwueEM39HrxSlwYsDEq-a1mtzC7BU2NQ8ShbCg9AhVWj1iLqsqRyoDMZx_g/s320/4.jpg" width="233" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i style="font-size: medium; text-align: start;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 17.12px;"><i style="font-size: medium;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 17.12px;">Mustafa </span></i>Necati (1897-1929)</span></i></td></tr>
</tbody></table>
</span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-top: 6.0pt;">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">1940 yılında dünyanın büyük bir bölümü savaşa tutuşmuşken,
Türkiye’de eğitim yoluyla geriliğe karşı açılacak bir savaş için “İlköğretim
Seferberliği” nin hazırlıkları yapılıyordu. 1942 yılında başlayan ilköğretim seferberliği
hazırlıkları ve sonrasında 1943 de çıkan Köy Enstitüsü kanununun devamı niteliğinde
Bakanlar Kurulu kararı ile 1945 yılından 1954 yılına kadar sürecek bir
ilköğretim seferberlik planı yapıldı. Bu dönemde Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı,
İsmail Hakkı Tonguç ise İlköğretim Genel Müdürüydü.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">II. Dünya
Savaşı’nın sona ermesiyle birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’nin de siyasal
yaşamında köklü değişiklikler başladı. 1946 seçimlerinden sonra muhafazakarların
da etkisi altında maalesef Hasan Ali Yücel bakanlıktan alındı ve ardından
Tonguç da pasif bir göreve atandı. Türkiye o dönemde çok partili döneme
geçti.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>1947 yılından sonra da zaten <a href="https://www.blogger.com/null" name="_Hlk1575455">Köy Enstitüleri </a>için de olumsuz dönem başlamış ve bu süreç
1954 de Köy Enstitülerin kapanmasına kadar devam etmiştir.<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span>
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOqpSao4Bc5uEobGdKyQJsj1Zlmjfrd0q-XM3XMZafzdLgRqbca3lzHhwErCQsFXH_rQFSXAibVQRTVUqHuPFq4nVK_7zf_SmbAe_jT0kYWFbrZlnaj8HMi8r6u9g8IvX6TJDhynYv0q97/s1600/3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="512" data-original-width="800" height="408" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOqpSao4Bc5uEobGdKyQJsj1Zlmjfrd0q-XM3XMZafzdLgRqbca3lzHhwErCQsFXH_rQFSXAibVQRTVUqHuPFq4nVK_7zf_SmbAe_jT0kYWFbrZlnaj8HMi8r6u9g8IvX6TJDhynYv0q97/s640/3.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i style="font-size: medium;"><span style="font-size: 12pt;">Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç bir Köy Enstitüsünde</span></i></td></tr>
</tbody></table>
</div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">1945 lerde
başlayan işte bu ilköğretim seferberliğinin etkisiyle Balıkesir’in şirin ilçesi
Gö</span><span lang="EN-US" style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: EN-US;">me</span><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">ç’de şimdiki
Yaya mahallesinde yöre halkı kendi imkanları ile bir ilkokul yaptılar. Okula
daha sonraları Savaştepe Köy Enstitüsünden yetişen genç bir öğretmen geldi ve bu
köy okulunda öğretmenlik yaparak çağdaş ve aydınlık gençler yetiştirdi. <o:p></o:p></span><br />
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Aydınlık
düşünceyle donanmış bucak halkının kendi yaptıkları okuldan çağdaş, uygar,
aydın, ilerici çocukların yetişmesi Gömeç’li aileleri çok memnun etti. Mütevazi
tek katlı okulun aile birliği, okullarına “Tonguç İlkokulu” adı verilmesini
teklif ederler.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">1961 yılında
bucağın ilerici genci Nuri Bozyel’in de desteğiyle bu şirin okula “Tonguç
İlkokulu” adının konmasına karar verilir.<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">1963 yılında
Gömeç’li bir çiftçi ailesinin aydın ve ilerici oğlu Nuri Bozyel, daha 26
yaşındayken Gömeç Belediye başkanı olur. Başkan olduktan hemen sonra Nuri
Bozyel <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Gömeç’in merkezi ile Yaya
mahallesini birleştiren ana caddeye de “Hasan Ali Yücel Caddesi” adını verdirir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<!--[if gte vml 1]><v:shape id="Resim_x0020_5" o:spid="_x0000_s1029"
type="#_x0000_t75" style='position:absolute;margin-left:353pt;margin-top:57pt;
width:142.75pt;height:195.7pt;z-index:251661312;visibility:visible;
mso-wrap-style:square;mso-width-percent:0;mso-height-percent:0;
mso-wrap-distance-left:9pt;mso-wrap-distance-top:0;mso-wrap-distance-right:9pt;
mso-wrap-distance-bottom:0;mso-position-horizontal:absolute;
mso-position-horizontal-relative:margin;mso-position-vertical:absolute;
mso-position-vertical-relative:margin;mso-width-percent:0;
mso-height-percent:0;mso-width-relative:margin;mso-height-relative:margin'>
<v:imagedata src="file:///C:/Users/METINK~1/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image005.jpg"
o:title=""/>
<w:wrap type="square" anchorx="margin" anchory="margin"/>
</v:shape><![endif]--><!--[if !vml]--><!--[endif]--><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Gömeç’in efsane Belediye Başkanı 1963-1977 yılları
arasında iki dönem görev yapar. Görev süresi boyunca hem Gömeç’e hem Ayvalık’a
hem de Balıkesir ölçeğinde yöresine büyük katkıları ve yararlılıkları dokunur. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Nuri Bozyel 1977
de Balıkesir milletvekili olarak Meclise girer. 1980 darbesine kadar mecliste
aktif olarak çalışan Bozyel 1984 yılında kalbine yenilir ve cenazesi doğup
büyüdüğü ve büyük hizmetler verdiği Gömeç’e defnedilir.<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-right: -22.5pt;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Değerli aydın Nuri Bozyel’in 1960’larda Tonguç ve Yücel’e
yaptığı bu kadirşinaslık maalesef bir süre sonra muhalif kesimlerde karşılığını
bulur. 1965 yılı genel seçimlerinde Adalet Partisinin, “anti-komünizm
sloganlarına dayanan” yoğun seçim kampanyası ve sonrasındaki uygulamalar hem
mecliste hem de Balıkesir ölçeğinde Köy Enstitüleri karşıtlığı kampanyasına
dönüşür.<span style="mso-tab-count: 7;"> </span></span><br />
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><span style="mso-tab-count: 7;"><br /></span></span>
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><span style="mso-tab-count: 7;"> </span></span><br />
<div style="text-align: left;">
</div>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-bottom: 0.5em; margin-right: 1em; padding: 6px; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-nOzaMNUvm5Q/XqQe0xDxBNI/AAAAAAAAKrY/YuOCCu9zo205u6bqNvDYs_I9pFnD9sp3wCEwYBhgL/s1600/5.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="196" data-original-width="143" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-nOzaMNUvm5Q/XqQe0xDxBNI/AAAAAAAAKrY/YuOCCu9zo205u6bqNvDYs_I9pFnD9sp3wCEwYBhgL/s320/5.jpg" style="cursor: move;" width="233" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="font-size: 12.8px; padding-top: 4px; text-align: center;"><i style="font-size: medium; text-align: start;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 17.12px;">Nuri Bozyel (1938-1984)</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-size: 14pt;">1965 </span><span style="font-size: 14pt;">yılı Nisan ayında</span><span style="font-size: 14pt;"> TBMM de yapılan oturumda Adalet Partisi Balıkesir
milletvekili Osman Cihat Turgut “Son günlerde inkişaf gösteren sol cereyanlar”
başlığı ile gündem dışı söz alarak</span><span lang="EN-US" style="font-size: 14pt;">;</span><br />
<span lang="EN-US" style="font-size: 14pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-size: 14.0pt;">“</span><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Balıkesir'e
bağlı bir ilçe olan Burhaniye'nin Gömeç bucağında inşa edilen yeni bir okula “Tonguç
İlkokulu” adının kimler tarafından verilip vaftiz edildiğini Hükümetten sormak
isterim. Köylülerin okullarına Atatürk adının verilmesini ısrarla istemelerine</span></i><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt;"> karşı
yetkililerce verilen Tonguç adı nereden gelmektedir? Kimdir bu millî kahraman?</span></i><span style="font-size: 14.0pt;"> , <i style="mso-bidi-font-style: normal;">Sayın
Hükümetten bütün imkânları ile halkı uyarmasını, hazırlıklı bulundurmasını “Atatürk'ün
komünizm nerede görülürse ezilmeli” vasiyetini yerine getirmesini bütün samimiyetimle
istirham ediyorum.”<o:p></o:p></i></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-size: 14.0pt;">diyerek Tonguç karşıtlığının ve verilen isimlerin değiştirilmesi sürecinin işaretini vermiştir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-size: 14.0pt;">Nisan ayındaki bu meclis konuşmasının hemen ardından 1965 yılının Aralık ayında Balıkesir
İl Genel Meclisinde yapılan bir oturumda Tonguç isminin değişikliği gündeme getirilmiş
ve bu değişikliğin Milli Eğitim Bakanlığına onay için bildirilmesine karar
verilmiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-size: 14.0pt;">1966 yılının ilk günlerinde göreve gelen Adalet Partili Milli Eğitim
Bakanlığı yöneticileri isim değişikliğini onaylamakta gecikmez ve okulun adını
“Tonguç İlkokulu” yerine “İlkkurşun İlkokulu” olarak değiştirdiler. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-size: 14.0pt;">Günümüzde bu okul yeni binasında “İlkkurşun Anaokulu” olarak işlev
görmekte.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-size: 14.0pt;">Eğitimci, yazar Mehmet Başaran “Kuşatılmış Yaşam-Dersliğim Zeytin Ülkesi”
anı kitabından 1950 sonrasında DP’nin sıcak döneminde bir müddet Edremit,
Havran ve Gömeç’te öğretmenlik ve gezici başöğretmenlik yaptığını anımsamaktayız.
Bu dönemde de iktidarın süregelen baskılarına maruz kalan Başaran bu isim
değişikliğine olan tepkisini Mayıs 1966 da İMECE dergisinde yazdığı yazısında</span><span lang="EN-US" style="font-size: 14.0pt; mso-ansi-language: EN-US;">;<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-size: 14.0pt;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Evet Tonguç, gericiliğin, sömürücülüğün, halk düşmanlığının alnına sıkılan
kurşundur. Yücel bu kutsal savaşın Mehmetçiğidir. Adlarına böylesine «alerji»
duyulması bundandır.<o:p></o:p></i></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 14.0pt;">Bakanlık bir ulusu ulus yapmağa çalışan,
dünya önünde alnını ağartan değerlere karşı girişilen bu «milli eğitim» e
aykırı hareketi belki de Balıkesir İl Genel Meclisinin şerefini düşünerek onaylayacaktır.
Alınan kararı, alanlar da, onaylayanlar da tarihin ağır yargısından
kurtulamayacaklardır.</span></i><span style="font-size: 14.0pt;">” </span><span style="font-size: 14pt;">diye kaleme alacaktır.</span><span style="mso-no-proof: yes;"> <span style="mso-tab-count: 6;"> </span><span style="mso-tab-count: 3;"> </span><span style="mso-tab-count: 4;"> </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-size: 14.0pt;">1966 yılının ilk günlerinde Tonguç İlkokulunun adının değiştirilmesine
bir tepki de İzmir Öğretmenler Sendikası-TÖS’den gelmiş ve devrin başbakanı
Süleyman Demirel’e gönderdikleri telgrafta</span><span lang="EN-US" style="font-size: 14.0pt; mso-ansi-language: EN-US;">;</span><span lang="EN-US" style="font-size: 14.0pt;"> </span><span style="font-size: 14.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-size: 14.0pt;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Bir arsa bağışlayanların bile
isimlerinin okullara verildiği bir devirde 20 bin öğretmenin yetiştiği Köy Enstitülerini
kuran, binlerce köylümüzün öğretmene ve okula kavuşmasını sağlayan İsmail Hakkı
Tonguç’un adının bir kadirşinaslık örneği olarak verildiği okuldan
kaldırılmasına müsaade etmemenizi saygıyla dileriz.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-size: 14.0pt;">diyerek değişikliğin geri alınmasını istemişlerse de bu konuda olumlu bir
gelişme sağlanamamıştı</span><span style="font-size: 13.0pt; mso-bidi-font-size: 14.0pt;">.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-size: 14.0pt;">Aynı günlerde Balıkesir Öğretmen Derneği de yayınladığı bildiride; <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span style="font-size: 14.0pt;">“<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Yücel, sadece klasiklerin
dilimize kazandırılmasında bile gördüğü görevle Türk eğitim tarihine geçecek
yüce değerlerimizden biridir. Tonguç ise uluslararası pedagoji ansiklopedisinde
yer almış tek Türk eğitimcisidir. Bu bakımdan Yücel ve Tonguç isimlerinin
değiştirilmesini Balıkesir’in eğitim tarihine geçecek kara bir leke olarak
niteliyoruz.</i></span><span lang="EN-US" style="font-size: 15.0pt; mso-ansi-language: EN-US; mso-bidi-font-size: 14.0pt;">”<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 14.0pt; mso-ansi-language: EN-US;">diyerek eğitimci önderleri
Tonguç ve Yücel özelinde olay hakkındaki haklı mesleki hassasiyetlerini dile
getirmişlerdir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-align: center; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<!--[if gte vml 1]><v:shape
id="Resim_x0020_7" o:spid="_x0000_s1028" type="#_x0000_t75" style='position:absolute;
margin-left:364pt;margin-top:3.5pt;width:138.4pt;height:208.5pt;z-index:251659264;
visibility:visible;mso-wrap-style:square;mso-width-percent:0;
mso-height-percent:0;mso-wrap-distance-left:9pt;mso-wrap-distance-top:0;
mso-wrap-distance-right:9pt;mso-wrap-distance-bottom:0;
mso-position-horizontal:absolute;mso-position-horizontal-relative:text;
mso-position-vertical:absolute;mso-position-vertical-relative:text;
mso-width-percent:0;mso-height-percent:0;mso-width-relative:margin;
mso-height-relative:margin'>
<v:imagedata src="file:///C:/Users/METINK~1/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image007.jpg"
o:title=""/>
<w:wrap type="through"/>
</v:shape><![endif]--><!--[if !vml]--><!--[endif]--><span style="background: white; color: black; font-size: 13.5pt;">Eğitimci anne babanın oğlu ve bu yıl
100. doğum yılında andığımız ozan, yazar, aydınlanmacı, çocuk hekimi Ceyhun
Atuf Kansu</span><span style="font-size: 14.0pt; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"> da </span><span style="font-size: 14.0pt;">bu elim
olay üzerine sıcağı sıcağına o günlerde kaleme aldığı “Tonguç İlkokulu”
şiirinde Balıkesir-Gömeç köylülerine kutsal bir görevi yeniden üstlenmelerini önermektedir.<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-size: 14.0pt;"><br /></span>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBfi5hKfHo82ukWsyyXcDm3t9HQF-d1fO-00LE93afwVEJpAwubKPr9vH0L4wVO1jyY96kcgUakPqrSDT_Xh0TYpQe5Q3Sw6pXVQTk08jdfpOPYy_MaufIeJysu_pR30E_1FEUbx7BLY-z/s1600/6.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="607" data-original-width="404" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBfi5hKfHo82ukWsyyXcDm3t9HQF-d1fO-00LE93afwVEJpAwubKPr9vH0L4wVO1jyY96kcgUakPqrSDT_Xh0TYpQe5Q3Sw6pXVQTk08jdfpOPYy_MaufIeJysu_pR30E_1FEUbx7BLY-z/s320/6.jpg" width="212" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i style="font-size: medium; text-align: start;"><span style="color: black; font-size: 12pt; line-height: 17.12px;">Ceyhun Atuf Kansu (1919-1978)</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-size: 14.0pt;"></span><br />
<span style="font-size: 14.0pt;"></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<b><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">TONGUÇ İLKOKULU</span></b><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span><br />
<b><span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Ben olsam, Gömeç köylüleri, ben olsam yerinizde<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Ak kireç, kavak dalı, yepyeni<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Bir okul yapıp verirdim Tonguç adını<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Bu güzel güç vardır ellerinizde.<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Balıkçılar Edremit körfezinde<span style="mso-tab-count: 5;"> </span><o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; margin-left: 0in; margin-right: -31.5pt; margin-top: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Zeytin ırgatları, bağ belleyenler<span style="mso-tab-count: 5;"> </span><span style="mso-tab-count: 1;"> </span></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Sizin adınızdı o, köylü adı<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Kazıyıp silseniz de, bilmeseniz de.<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Onlar olacak, bir gün gelecek,<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Ayçiçeği kızlar ve oğlanlar<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Nerde bir gökyüzü görürlerse<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Boşluğa adını yazanlar onlar olacak.<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Güneyde en güzel harmanda<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Işımış buğdaya adını verecekler<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Yaprak dökmez ağaçlara adını verecekler<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">İnebolu’ya doğru bir ormanda.<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Milyonlarca çocuk Muş’tan Bingöl’lerden,<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Yürüyüp gelecekler üniversiteye<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Onun adını söyleye söyleye<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Okullarda ve alfabelerde anısı güllerden.<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Zeytin gölgesinden merhaba<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Halk sevgisi, barış dalı<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Ve eğitimin koca çınarı<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Pırıl pırıl Tonguç baba!<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black;"> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">İmece Sayı 58, 1966 <o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black;">
</span><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">1960’lı
yıllarda yaşanan bu olayların izlerini yıllardır yazlarımı geçirdiğim Gömeç’te tekrar
tekrar aradım. Gömeç okullarını tek tek dolaştım. Maalesef son 5 yıldır kentsel
dönüşüm ve yık yap rüzgarı Gömeç’in yerel mimari dokusunu ve kültürel
birikimini tamamen önüne katmış ve ilçeyi yöresel özelliklerinden ve kişiliğinden
çok uzaklara götürmekte. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">İlçe
ise bugünlerde tamamen yap-sat’çı müteahhit apartmanlarına teslim olmuş
durumda. </span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-U8xVhKPaG8g/XqQe1LvbCQI/AAAAAAAAKrU/hQC9-ZtzQR4jyHWnwTw968-KBqmKBOlLwCEwYBhgL/s1600/7.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="675" height="211" src="https://1.bp.blogspot.com/-U8xVhKPaG8g/XqQe1LvbCQI/AAAAAAAAKrU/hQC9-ZtzQR4jyHWnwTw968-KBqmKBOlLwCEwYBhgL/s320/7.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i style="font-size: medium;"><span style="color: black; font-size: 12pt; line-height: 17.12px;">Eski Gömeç’ten </span></i></td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxMDAZyQS_jL-CytCoNyh-1reIHISx2An9UhjEHbwYoRtAtqEY7IObjNKYZNOBv7gmumPEU6VDTpMlHrOoaM-BtyC0XSoCic62MJHHuuLLoHiHk8HEn9PkzzYaA6kLOSZIJ0YIgaXXO3f9/s1600/8.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; display: inline; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="454" data-original-width="683" height="211" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxMDAZyQS_jL-CytCoNyh-1reIHISx2An9UhjEHbwYoRtAtqEY7IObjNKYZNOBv7gmumPEU6VDTpMlHrOoaM-BtyC0XSoCic62MJHHuuLLoHiHk8HEn9PkzzYaA6kLOSZIJ0YIgaXXO3f9/s320/8.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i style="font-size: medium;"><span style="color: black; font-size: 12pt; line-height: 17.12px;">Yeni Gömeç’e</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRfwFRVYLi93Ntmhg_SFBG2oINUVC6huVUifoIJSVYpfdKqQwBlpxSvvAtmsd9LE7sslsGSwsIUbkUoqk86nK_qtBwnQyGkVbNixmQ__RSwAwWDOsqE-2-DDFS20UHIa7Np1-HIloqeDBa/s1600/9.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="639" data-original-width="851" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRfwFRVYLi93Ntmhg_SFBG2oINUVC6huVUifoIJSVYpfdKqQwBlpxSvvAtmsd9LE7sslsGSwsIUbkUoqk86nK_qtBwnQyGkVbNixmQ__RSwAwWDOsqE-2-DDFS20UHIa7Np1-HIloqeDBa/s320/9.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i style="font-size: medium; text-align: start;"><span style="font-size: 12pt;">Gömeç’te Tonguç İlkolulu şimdi <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İlkkurşun Anaokulu</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span>
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span>
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span>
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span>
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Bu
hoyrat yıkımlar içinde ne yazık ki Tonguç İlkokulu da artık yok, maalesef o da yıkılmış.
Yerine birkaç yıl önce yeni yapılan “İlkkurşun Anaokulu” çocuklara yuva olmuş. <o:p></o:p></span><span style="font-size: 18.6667px;">Hasan Ali Yücel caddesinin de ismi Atatürk caddesi olarak değişmiş.</span><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 12.0pt; mso-no-proof: yes;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 12.0pt; mso-no-proof: yes;"><span style="mso-spacerun: yes;"></span></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0in; margin-left: 106.2pt; margin-right: 0in; margin-top: 0in; mso-layout-grid-align: none; text-autospace: none; text-indent: 35.4pt;">
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span>
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span>
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span>
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span>
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span>
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span>
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Merhum
başkan Nuri Bozyel’in çabaları ile verilen Tonguç ve Yücel isimlerine uzun
yıllardır Gömeç’te rastlamak artık mümkün değil.<o:p></o:p></span><br />
<br />
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"></span></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Ama
bütün bunlardan daha acı olanı ise geçmiş yıllarda bu şirin ilçenin şehir parkına
efsane başkan hatırasına yapılan “Nuri Bozyel Kültür Evi” adının da aynı kaderi
paylaşmış olması</span></div>
<div class="MsoNormal">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: right; text-indent: 35.4pt;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=2479346203009032828" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgvYSYBzhv2Y3WVdwb7yjyws5hbhlNOHm3MBI3Rq2dPq6BEQLLR5WtG_svUbW8z7R54qTcSwdEM8S6h7TPo399sGBp68aEc0nyviUuWtZoHkjI-uHNVGnQXV2a36cpimdNk9rcdwR9a_p-U/s1600/10.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="619" data-original-width="825" height="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgvYSYBzhv2Y3WVdwb7yjyws5hbhlNOHm3MBI3Rq2dPq6BEQLLR5WtG_svUbW8z7R54qTcSwdEM8S6h7TPo399sGBp68aEc0nyviUuWtZoHkjI-uHNVGnQXV2a36cpimdNk9rcdwR9a_p-U/s640/10.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i style="font-size: medium; text-align: start; text-indent: 47.2px;"><span style="font-size: 12pt;">Gömeç’te adı değiştirilen Kültür Merkezi</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<span lang="EN-US" style="color: black; font-size: 14pt; line-height: 107%;">“</span><span style="color: black; font-size: 14pt; line-height: 107%;">Nuri Bozyel Kültür Evi” de son 2014 yerel
seçimlerden sonra, yıllar geçse de içimizden bir türlü atamadığımız kadim isim levhası
değiştirme hastalığına tutulmuş ve iktidar partisinin Balıkesir milletvekiline
ithafen adı “İsmail Özgün Kültür Merkezi” olarak değiştirilmiş…</span><span style="font-size: 14pt;"><br /> </span><br />
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Metin Atuf KANSU-Şubat
2019</span></i><br />
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></i>
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></i>
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></i>
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></i>
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: black; font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">TEŞEKKÜR NOTU:</span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgerwcSNfteNYy15gxKxxIBc2G8dIVSVOwR2418NOXObRv8MskXuAdzjcikQOy_Zyg10-f-0I-NqqcNkYk8vsnGBtBk0IgiN3pfgHSeUTogqI6KAuSL8OyUgyhsfdRPeMXNWGSdNimMhKz9/s1600/IMG_20190823_182813.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgerwcSNfteNYy15gxKxxIBc2G8dIVSVOwR2418NOXObRv8MskXuAdzjcikQOy_Zyg10-f-0I-NqqcNkYk8vsnGBtBk0IgiN3pfgHSeUTogqI6KAuSL8OyUgyhsfdRPeMXNWGSdNimMhKz9/s400/IMG_20190823_182813.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i><span style="font-size: small;">Gömeç'te Nuri Bozyel Kültür Merkezi (2019)</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><span style="mso-tab-count: 5;"><br />Bu yazıyı yazdığım bir ay sonra yapılan </span></span><span style="font-size: 14pt;">2019 Mart yerel seçimlerinde Gömeç halkı yıllar sonra tekrar aydınlık ve cumhuriyete bağlı yöneticilerini seçmiş ve M.İrem Himam </span><span style="font-size: 14pt;">belediye başkanı olarak Sn.Nuri Bozyel adına yapılan Kültür Merkezini ait olduğu isme iade etmiştir. </span><br />
<span style="font-size: 14pt;"><br /></span>
<span style="font-size: 14pt;">Teşekkürler Sn.Başkan.. </span><br />
<span style="font-size: 14pt;"></span><br />
<span style="font-size: 14pt;"></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<br />
<span style="color: black; font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><span style="mso-tab-count: 5;"> </span><o:p></o:p></span></div>
<br />Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-10116094804141277922013-12-09T19:27:00.003-08:002020-04-28T02:28:22.453-07:00MİMAR BRUNO TAUT ve TÜRKİYE <div class="MsoNormal">
<i style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: small; line-height: 24px;">(Kısmen Sn.Mimar Önder Kaya'nın yazısından alıntılanmıştır)</i><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgyaN6fVk_b4RNXtjRuXD_xKP0y3c1Rka_HBFrTw5urMI5-UnK-HBRFKE9Hqo6niArq2XzYX3Ck842C5IfHBHtWGc02GLtBxnFgf0hANfsMH0gOTaV8_WK7U-wNeuAF1ImAoQrdfQqcBOp/s1600/g%25C3%25BCzel+sanatlar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1279" data-original-width="1600" height="510" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgyaN6fVk_b4RNXtjRuXD_xKP0y3c1Rka_HBFrTw5urMI5-UnK-HBRFKE9Hqo6niArq2XzYX3Ck842C5IfHBHtWGc02GLtBxnFgf0hANfsMH0gOTaV8_WK7U-wNeuAF1ImAoQrdfQqcBOp/s640/g%25C3%25BCzel+sanatlar.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i style="line-height: 24px; text-align: start;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: small;">Bruno Taut ve F.Hillenger Akademi öğrencileri ile - 1937</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<i style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: small; line-height: 24px;"> </i></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; text-align: justify;">Bruno Taut, 4 Mayıs 1880’de genç Alman İmparatorluğu'nun Baltık
Denizi kıyısında kalan Prusya bölgesindeki Könnigsberg şehrinde doğdu. Hayata
gözlerini açtığı kent, aynı zamanda meşhur Alman filozofu Kant’ın yaşama
gözlerini yumduğu yerdi. Hatta Taut’un okuduğu lisenin bahçesinde bu ünlü Alman
filozofun mezar taşı bulunmaktaydı(3). Taut, Könnigsberg’de Yapı Meslek Okulu’nu
bitirdikten sonra Berlin’e gelmiş ve burada çeşitli bürolarda çalışmıştı. Aynı
zamanda Berlin Üniversitesi’nde kent planlaması alanında da dersler almıştı.
1909’dan itibaren kendi bürosunu açarak çalışmalara başlayan Taut, Birinci
Dünya Savaşı’nın sonuna kadar ülkesinde çeşitli projelere imza attı. Alman Werkbund'un en eski üyelerinden biri olan Taut modernizmin en önemli mimarlarından sayılır. Deutscher Werkbund 1907 yılında Münih'te sanayileşme ve modernizasyon süreci içindeki historizme ve kültür yozlaşmasına bir protesto olarak önde gelen mimarlar, sanayiciler tarafından kuruldu.</span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwDqKItqRwkr-Or6yyBvOf_jNg7nrWxnOQKNZO8FQ5PlQ_sH1cZC-L9DMItWcLo9RXTR3Xj0TQxoK0KnDcK8TQpW_FN_gURt_gpUJgASHMCIPHu4kZnkUM7oZNwsdXypb7z4CgCnZqh90T/s1600/taut-bruno_glass-pavilion_werkbund-exhb_19141.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwDqKItqRwkr-Or6yyBvOf_jNg7nrWxnOQKNZO8FQ5PlQ_sH1cZC-L9DMItWcLo9RXTR3Xj0TQxoK0KnDcK8TQpW_FN_gURt_gpUJgASHMCIPHu4kZnkUM7oZNwsdXypb7z4CgCnZqh90T/s1600/taut-bruno_glass-pavilion_werkbund-exhb_19141.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Cam Pavyon-Glashaus- Köln Werkbund Sergisi - 1914</td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Savaş
sonrasında ülkede ekonomik durumun bozulması sebebiyle Moskova’ya gitmesi,
ilerleyen yıllarda kendisinin ‘Komünizm’le itham edilmesinin ve Nazilerin
iktidara gelmesi sonrasında dışlanmasının önünü açtı(4).<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">1921’de yeniden ülkesine dönen Taut, her vesile ile
silahlanmanın ve yeni bir savaş macerasının karşısında yer aldı(5). Bu tutumu
takınmasında hem kişiliğinin, hem de doğduğu bölgenin savaş sonrasında
Almanya’da koparılmasının önemli etkisi olduğu tahmin edilmekte. Almanya’da
bulunduğu süre içerisinde Magdeburg kentinin yeniden yapılandırılması sırasında
baş mimar olarak görev aldı. Sonrasında da Charlottenburg Teknik Yüksek
Okulu’nda dersler verdi(6). Bu arada ilerleyen yıllarda Türkiye’de olduğu gibi
kendi ülkesinden de pek çok okulun inşasına imza atarak bu alanda uzmanlaştı.
1932’de tekrar Moskova’ya gitti ve kısa bir süre sonra yeniden Berlin’e döndü.
1933’te Nazilerin iktidara gelmesi üzerine Japon Uluslararası Mimarlık
Derneği’nden aldığı bir davetle Uzakdoğu’nun yolunu tuttu.<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Burada kaldığı üç buçuk yıllık zaman zarfında Japon
mimarisini gözlemleyen Taut, bu gözlemlerini Türkiye yıllarında
gerçekleştireceği projelere de yansıttı. Söz konusu etkinin en bariz
yansımasını, Ortaköy sırtlarındaki Bruno Taut Evi’nde gözlemlemek mümkündür.
1930’ların sonunda Bruno Taut’un kendisi için tasarladığı bu konut, Boğaz
manzarasını en güzel açıdan görecek şekilde inşa olunmuştur. Yapı, Budist
tapınaklarının yani pagodaların mimarisine olan benzerliği ile hemen akla
Uzakdoğu’yu getirir(7). </span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2eI_9JLq8C9Ab7VV1VNB7-1tkn0tkdIK5BXKahHgIj9Mjt4fOEAs5K-z0D3m0Lxg1DXWEgemAWM9UpGYaP-Vq8g-MWqCoCeZ9bPt5iASh0V4tYJtWdFcc4sRt_AufC6ZHLaI-LecJ8TJP/s1600/bruno-taut_+852094.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="177" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2eI_9JLq8C9Ab7VV1VNB7-1tkn0tkdIK5BXKahHgIj9Mjt4fOEAs5K-z0D3m0Lxg1DXWEgemAWM9UpGYaP-Vq8g-MWqCoCeZ9bPt5iASh0V4tYJtWdFcc4sRt_AufC6ZHLaI-LecJ8TJP/s1600/bruno-taut_+852094.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i>Bruno Taut evi - Ortaköy</i></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Yine de Taut’un Japonya yıllarının özellikle son
evresinin ciddi sıkıntılarla geçtiği biliniyor. Bu sebeple Türkiye’den gelen
çalışma teklifini büyük bir sevinçle karşılamıştı(8).<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><b>TAUT İSTANBUL’DA</b><o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Esasen Taut’un İstanbul’la ilk teması 1916 yılına kadar
gider. Bilindiği üzere Kayzer II. Wilhelm döneminde Osmanlı devleti ile
yakınlaşma süreci içine giren Almanya, imparatorluğun başkentine daha bir önem
atfeder olmuş, ilişkilerin olumlu yönde seyri için de bir dizi kültürel
girişimde bulunmuştu. İşte bu teşebbüsün bir parçası olarak 1916’da İstanbul’da
bir Türk-Alman Kültür Evi açılması için proje yarışması başlatılmış, Taut da
açılan müsabakaya katılmıştı9. Her ne kadar projesi seçilmese de, en azından bu
vesile ile Türkiye’deki çevreler nezdinde kendisinden bahsedilir olmuştu.
Nitekim bu yarışmasının jüri heyetinde Türk mimarisinin iki duayen ismi olan Mimar
Kemalettin ve Vedad Tek beyler de bulunuyordu(10). <o:p></o:p></span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRqEWQRrTHKCA_CVTGOKa3sUaijeWCwwPoDUFHpnUuVE3waOfq73UWeHetp_WsT_RJqvad4SyK2H7ylgUO5mfNgfwFIbO_FzM0TJiTcy5epY3cQIOLfvecIcIMgI7j5bc9w1sJwmIU48E9/s1600/Mimar_Kemaleddin.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRqEWQRrTHKCA_CVTGOKa3sUaijeWCwwPoDUFHpnUuVE3waOfq73UWeHetp_WsT_RJqvad4SyK2H7ylgUO5mfNgfwFIbO_FzM0TJiTcy5epY3cQIOLfvecIcIMgI7j5bc9w1sJwmIU48E9/s1600/Mimar_Kemaleddin.jpg" width="255" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i>Mimar Kemalettin Bey (1870 - 1927)</i></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Taut’un ikinci İstanbul tecrübesi ise Kasım 1936’da
başladı(11). Aldığı davet üzerine Güzel Sanatlar Akademisi’nde mimarlık bölümün
başına geçen Taut’un, kısa bir süre sonra akademi başkanı Burhan Toprak ile
arasının açıldığı biliniyor. Bu durumun temel nedeni Taut’un Akademi’ye
yönelttiği bir takım eleştirilerde yatıyordu. Ona göre Akademi’deki dersler çok
teorikti. Hâlbuki özellikle mimarlık öğrencileri için pratik uygulamalar en az
teori kadar hatta yeri geldiğinden ondan da önemliydi(12). </span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-TQ6sB3AH4OHSBuEeLU5oIArgOKZXl2kR1Pr62o-d0_kAOyB8DNzi__yijfzlz3oil5lyRpN1w-yXXQTDQ4-Jo1ustZcbsUn8mkBv-_M5pUFAGxSsizUgOTsT4F3oYNFmgLYPop3EdSzg/s1600/rudolf+belling+ve+inonu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="280" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-TQ6sB3AH4OHSBuEeLU5oIArgOKZXl2kR1Pr62o-d0_kAOyB8DNzi__yijfzlz3oil5lyRpN1w-yXXQTDQ4-Jo1ustZcbsUn8mkBv-_M5pUFAGxSsizUgOTsT4F3oYNFmgLYPop3EdSzg/s1600/rudolf+belling+ve+inonu.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i>İsmet İnönü - Rudolf Belling - Burhan Toprak</i></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Taut, statik ve
çerçevesi çizilmiş bir Türk mimarisi yaratma fikrine de karşı çıkıyor, mimarın
ve sanatçının farklı kültürlerden etkilenmesi gerektiğinin, hatta bunun zorunlu
olduğunun altını çiziyordu(13). Yine Taut’a göre akademinin temel direği mimari
olmalıydı. Resim, heykel, geleneksel sanatlar gibi diğer kollarda eğitim gören
215 öğrenciye karşılık 95 mimarlık öğrencisi vardı ki, bu da yeterli olmanın
çok uzağındaydı(14). </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNpmItaHOSMyIceqeNj7QoxcLlP3Xnbs3rjIa_WeN_M_G5iivYh-o-ST3Lw9MQ9lyxCV4drB8Biqbi9uWY0Zc4uvLaah0OUx19Dxt3Bs2yqoFXzm-A1ovw7ZnrPYYc3vDbWmuFP9YkO16D/s1600/msutarihxsg2.gif" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="132" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNpmItaHOSMyIceqeNj7QoxcLlP3Xnbs3rjIa_WeN_M_G5iivYh-o-ST3Lw9MQ9lyxCV4drB8Biqbi9uWY0Zc4uvLaah0OUx19Dxt3Bs2yqoFXzm-A1ovw7ZnrPYYc3vDbWmuFP9YkO16D/s1600/msutarihxsg2.gif" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i>Güzel Sanatlar Akademisi - İstanbul</i></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Tüm bunlara ilaveten Burhan Toprak ve bazı Türk akademisyenlerin
de akademideki yabancı ağırlığından rahatsızlık duydukları da bir gerçekti(15).
Tüm bunlara rağmen en azından görevinin ilk yıllarında Taut’un Türkiye’de
bulunmaktan fazlasıyla mutlu olduğu yakın dostlarına yolladığı mektuplardan
anlaşılmaktadır. Bir Japon meslektaşına yazdığı mektupta “Özgürce mimarlık
yapıyor ve ders veriyorum. Dış etkiler açısından özgürüm, çünkü Atatürk
uzmanlık alanlarına karışmıyor” demişti(16). Taut’un Türkiye’deki bir diğer şansı
da dönemin Milli Eğitim Bakanlığı müsteşarı Cevat Dursunoğlu’nun kendisine
verdiği tam destekti. Nitekim Taut, çoğu zaman karşısına çıkan bürokratik
engelleri doğrudan bakanlığı devreye sokarak giderebiliyordu(17).<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Taut, her ne kadar İstanbul’da ders veriyor olsa da eserleri
daha ziyade Anadolu’da hayata geçirildi. Bu projelerin daha ziyade Taut’un,
Almanya yıllarında üzerinde uzmanlaştığı eğitim kurumları alanına yoğunlaştığı
gözlemleniyor. Taut’un Türkiye’de inşa ettiği en önemli eserlerden biri Ankara
Dil Tarih Coğrafya Fakültesi binasıdır.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3oyTSdgWyLjdoUDQxe20OblEmJofNPkkoqGZcYSwy7xLqmB_zj2n6KoJ2PBJCVJn4wNIfrjVslI_ac73exKN1K9R4ByqxsY9c3Rz8kzQ4xFf_QlIQrc8wbnsArbyxBZQOfbU7s880y_gY/s1600/philologie_2_gr.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3oyTSdgWyLjdoUDQxe20OblEmJofNPkkoqGZcYSwy7xLqmB_zj2n6KoJ2PBJCVJn4wNIfrjVslI_ac73exKN1K9R4ByqxsY9c3Rz8kzQ4xFf_QlIQrc8wbnsArbyxBZQOfbU7s880y_gY/s1600/philologie_2_gr.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi - Ankara - Bruno Taut</td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Planı Taut tarafından yapılan bu
binanın inşası onun zamanında da devam etmiş, 1936’da başlanan inşaat 1940’da
sona ermiştir. Taut, bu eserinde yerel mimari unsurlara da yer vermiş, binanın
ön cephesini Ankara taşı ile kaplamıştır(18). Taut’un diğer önemli eseri ise
Trabzon Lisesi’dir. Eseri inşa etmeden önce 1937 Mayısı’nda Trabzon’a gelmiş ve
bölgede inceleme yaptıktan sonra okulun projesini çizmiştir. Taut’a göre yaşam
mekânı ve kültür birbirine derinden bağlıdır. Bir bölgenin kültürü, coğrafi
özellikleri anlaşılmadan, mimari yaşam alanı çizilemez(19). Trabzon ziyareti
biraz da bundan olsa gerek.<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSErbqgZ0XBCbbMkD3L-p-S9QN6pHATk5zjhwWKAlHNtpiQ20juHaJI9V8LioKvPbKznYogT8CU4OnTY6JNV2BIYu12xFnnzDYhet9hWesRL7crluK4-en6q713vmuyVYtHZYd__yg-KJE/s1600/Trabzon+Lisesi.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSErbqgZ0XBCbbMkD3L-p-S9QN6pHATk5zjhwWKAlHNtpiQ20juHaJI9V8LioKvPbKznYogT8CU4OnTY6JNV2BIYu12xFnnzDYhet9hWesRL7crluK4-en6q713vmuyVYtHZYd__yg-KJE/s1600/Trabzon+Lisesi.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i>Trabzon Lisesi - Bruno Taut</i></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><b>ATATÜRK’ÜN KATAFALKI</b><o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Taut’un Türkiye’deki son eseri ise Atatürk’ün cenazesinin
Ankara’ya getirilmesinden sonra TBMM önünde kurulacak olan katafalkın inşa
projesidir. Atatürk’ün ebedi istirahatgâhının henüz ortada olmadığı bir
dönemde, cenazesinin Etnografya Müzesi içinde hazırlanacak bir katafalka
konulması kararlaştırılmıştı. Ancak bunun öncesinde TBMM’de bir tören yapılması
ve bu tören sırasında da Atatürk’ün naaşının bir katafalka konulması
planlanmıştı. İşte bu katafalkın inşası için Taut görevlendirilecektir.<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRGZlMybTXzxCIq_QK6NbFA7x2iQl0NROr9LhPj0RdrQvf3IDLi-2sFgnFqLjs_VSLvcUghXfdmc-sWy_my6F4VStbE8imIFWk7q1RbW2Moe3pEsF026ALjkeI-_7ETbV8BqyFLvh9sQk9/s1600/44xb9.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="280" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRGZlMybTXzxCIq_QK6NbFA7x2iQl0NROr9LhPj0RdrQvf3IDLi-2sFgnFqLjs_VSLvcUghXfdmc-sWy_my6F4VStbE8imIFWk7q1RbW2Moe3pEsF026ALjkeI-_7ETbV8BqyFLvh9sQk9/s1600/44xb9.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i>Ulus'taki Katafalk önünden yapılan resmi geçit - 20 Kasım 1938</i></td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijDnnT66JPSAtPqUKDXeJJpKUrVEdjFF43G1Mt1v58ZfHCQlgngPT4LSJ8Z8M02mddBzXmRYOROkhJ5LQ31Sc27HFz2zxTBHUW-QnA4N86vKH8IDNd7ZwBWT1LcPIUCtxA2sAmcnR_tcKG/s1600/48zu0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="276" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijDnnT66JPSAtPqUKDXeJJpKUrVEdjFF43G1Mt1v58ZfHCQlgngPT4LSJ8Z8M02mddBzXmRYOROkhJ5LQ31Sc27HFz2zxTBHUW-QnA4N86vKH8IDNd7ZwBWT1LcPIUCtxA2sAmcnR_tcKG/s1600/48zu0.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i>Katafalk Ulus'taki Ankara Palas'ın karşısındaki 2. Meclisin önünde kurulmuştu (solda)</i></td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Katafalkın hazırlanması görevinin Taut tarafından
ziyadesiyle önemsendiği biliniyor. Hatta kendisine proje için teklif edilen
1000 liralık bir ödemeyi de geri çevirmiş, bu iş için para teklif edilmesinin
dahi kendisini üzeceğini ifade etmişti. Yaptığı işin karşılığında belediye
başkanınca kaleme alınacak ve çocuklarına bırakabileceği küçük bir teşekkür
mektubu rica etmişti(20). Mesleki gelişimini işçi konutları ve eğitim mekânları
üzerine kurgulayan Taut, son projesinde de benzeri bir idealizm göstermişti.
Taut, yetkililerin isteği üzerine 15 Kasım 1938 tarihinde ve bir gece
içerisinde planı hazırlar. Taut’un hazırladığı katafalk, 20 Kasım 1938’de
TBMM’de yapılan törende haklı bir beğeni toplar(21).<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhM8kDOK5IYdDOU4CQ6y-keb6aN2YAv72WQGucZD4ltp5Fx2Vm-RP9Xqerf6_J_ygyc_dYkCaDsLUiMwCMdxIHKxPRq0vZtGhaja3VY-4JQZpmVCXc9n1nGfa4SPRKvdxfrA9DxPyfjAtnX/s1600/63568372us5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="280" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhM8kDOK5IYdDOU4CQ6y-keb6aN2YAv72WQGucZD4ltp5Fx2Vm-RP9Xqerf6_J_ygyc_dYkCaDsLUiMwCMdxIHKxPRq0vZtGhaja3VY-4JQZpmVCXc9n1nGfa4SPRKvdxfrA9DxPyfjAtnX/s1600/63568372us5.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i>Atatürk'ün naaşı Bruno Taut'un yaptığı katafalka yerleştiriliyor</i></td></tr>
</tbody></table>
<br /></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Taut’un özellikle 1938’in yaz mevsiminden itibaren gerek
Akademi müdürü Burhan Toprak ve bazı Türk akademiysen çevrelerle yaşadığı
reform süreci tartışmaları ve gerekse de sıcağın etkisiyle nükseden bağırsak
rahatsızlıkları sebebiyle epey yorgun düştüğü biliniyor22. Katafalk projesinde
de bu rahatsızlığı bir kat daha arttı ve projenin planını gerçekleştirdiği 15
Kasım gecesini uykusuz geçirdi. Bu durumun da etkisiyle hastalığı daha da
şiddetlenen Taut, 24 Aralık 1938’de yani Noel gecesinde hayata gözlerini
yumdu(23). Cenazesi İstanbul’a getirildikten sonra ilginç bir şekilde Edirnekapı
Şehitliği’ne gömüldü. Hâlbuki bu durum tarihsel süreçte mecburiyet olmadığı
müddetçe gözlemlenebilen bir durum değildi. Taut’un Müslümanlığa geçmediği
biliniyor. Ayrıca o dönemde de İstanbul Feriköy’de hem Protestanlar için hem de
Katolikler için ayrı ayrı mezar alanları bulunmaktaydı. Taut’un tam olarak
hangi inanca mensup olduğuna dair bir veriye ulaşamadım. Ancak Cumhuriyet
gazetesi onun ölümü hakkında bilgi verirken Yahudi olduğuna dair bazı
göndermeler de bulundu(24).<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><b>HASTALIĞI VE ÖLÜMÜ</b><o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Taut hakkında ciddi bir çalışma kaleme alan Hülya Yalçın, bu
gömü işleminin Taut’un vasiyeti üzerine yapıldığını söylüyor(25). Ancak bir Alman
mimarın Edirnekapı şehitliğine gömülmeyi vasiyet etmesi pek akla yakın
gelmiyor. Bazı kaynaklarda ise gömü işleminin dönemin reisi-i cumhuru İsmet
Paşa tarafından kendisine duyulan minnetin bir tezahürü olarak yaptırıldığına
dair kayıt var. Her halükarda bu işlem alışıldık olmanın çok dışında ama kesin
olan bir şey var ki Taut, Yusuf Akçura, Mehmet Akif Ersoy gibi Türkçü-İslamcı
iki isme son derece yakın bir mesafede son uykusuna çekilmiş vaziyette. Mezar
taşına ulaşmak ise biraz zor. Zira mezar taşı alışıldık biçimde değil, bir
lahit kapağı şeklinde ve yere paralel olarak tasarlanmış. Üzerinde ise 4 Mayıs
1880-24 Aralık 1938 ibareleri okunuyor. Ayrıca lahit kapağında gizemli bir de
ayak izi var. Bu kimin ayak izidir ve niçin bırakılmıştır sorusu da ayrı bir
muamma. Bazı araştırmacılar bunu Türkiye’de iz bıraktığının delili olarak
okumayı tercih ediyorlar(26). <o:p></o:p></span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiX-zi-9KFmtAwdQSxZF41FI2KrwhmmAbcg5d_cKHRXjY2cPHHOt6dm23tEkr7XN6KbqZdLSN8021Z_clUj7Fqhp5N8CMVcX2ZLzzrKXugZ4M4nyx8tPq4gmehymfdNeOWCH5zl6puG_aLb/s1600/280320121558231226067_2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiX-zi-9KFmtAwdQSxZF41FI2KrwhmmAbcg5d_cKHRXjY2cPHHOt6dm23tEkr7XN6KbqZdLSN8021Z_clUj7Fqhp5N8CMVcX2ZLzzrKXugZ4M4nyx8tPq4gmehymfdNeOWCH5zl6puG_aLb/s1600/280320121558231226067_2.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i>Bruno Taut'un mezarı </i></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Dönemin gazeteleri Taut’un ölüm haberini vermelerine rağmen
neden dolayı bir Müslüman mezarlığına defnedildiğini açıklamamaktadır(27).
Taut’un ölüm haberi Cumhuriyet gazetesince adeta geçiştirilir. Gazete, Taut’un
Yahudiliğine gönderme yapmakta ve bir iki satırlık haberle iktifa etmektedir.
Olayın son derece kısa bir haberle geçiştirildiği görülür(28). Muhtemelen bunun
nedeni gazetenin o günlerde Yahudiler aleyhinde yaptığı yayınları
arttırmasından olsa gerek(29).<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Öte yandan Kurun gazetesi Taut hakkında oldukça detaylı ve
ilgi çekici bilgiler verir. Gazetenin haberine göre Taut, bilhassa toplu konut
projelerinde görev aldığı için Cumhuriyet’in ilan edildiği tarihte 12 bin
konuta imza atmıştı. Yine aynı gazete Taut’un cenazesi hakkında teferruatlı
malumat aktarır. Bu bilgilerin benzerine Tan gazetesinde de tesadüf etmek
mümkündür. Her iki gazetenin haberine göre Taut’un cenazesi Ankara’dan
İstanbul’a getirilmiş ve 26 Aralık günü önce görev yaptığı Fındıklı’daki Güzel
Sanatlar Akademisi’nde bir tören yapılmıştır. Saat 13.30’da başlayan törende
konservatuar hocalarından Lika Amar kemanı ile matem havası çalmış, ardından da
Kültür Bakanlığı şube müdürlerinden Kudsi Tecer Bey(30), Taut hakkında kısa bir
konuşma yapmıştı. Tecer konuşmasını, “Sanatkâr susuyor, ancak hatıraları daima
konuşacaktır” sözleri ile tamamlamıştı. Fakülte adına Profesör Leopold Levy
konuşurken mimarlık şubesinden Selçuk adlı bir talebe de, öğrenciler namına
kısa bir konuşma yapmıştı(31). <o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Sonrasında naaş, Edirnekapı şehitliğine taşındı. Burada ise
Tatbikat Bürosu şef muavini Şinasi Lugal, Taut’un mesaisinden bahseden kısa bir
konuşma yaptıktan sonra naaş mezara defnedildi. Hâsılı kelam Taut’un eserleri
kadar defin meselesi de onu araştıranların ilgisini çekmeye devam ediyor.<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">KAYNAKÇA<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Önemli bir kaynak linki ;<span style="line-height: 115%;">Bir
Başkentin Oluşumu. <i>(Alman, Avusturya,İsviçreli Mimarların Ankaradaki İzleri)</i></span></span><br />
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">http://www.goethe.de/ins/tr/ank/prj/urs/geb/bil/phi/trindex.htm</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
</div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Afife Batur; “Katafalk; Ölümün Draması-Duygusal ve Zarif”,
Atatürk İçin Düşünmek, İstanbul 1997, s. 18<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Afife Batur; “Taut Evi”, Dünden Bugüne İstanbul
Ansiklopedisi, cilt: 7, İstanbul 1994, s. 227<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Cumhuriyet Gazetesi, 25 ve 26 Birincikanun 1938<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Reşat Ekrem Koçu; “Edirnekapusu Şehidliği”, İstanbul
Ansiklopedisi, cilt: 9, İstanbul 1968, s. 4933-4935<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Kurun Gazetesi, 26 Birincikanun 1938<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Bernd Nicolai; “Bruno Taut’un Akademi Reformu ve Türkiye İçin
Yeni Bir Mimariye Uzanan Yolu”, Atatürk İçin Düşünmek, İstanbul 1997, s. 32-36<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Ümit Sarıaslan; Cumhuriyetin Mimarları, İstanbul (t.y.)<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Manfred Speidel; “Bruno Taut Çalışmaları ve Etkisi”, Atatürk
İçin Düşünmek, İstanbul 1997, s. 46-53<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Tan Gazetesi, 26 Birincikanun 1938<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Bülent Tanju; “Türkiye’de Farklı Bir Mimar: Bruno Taut”,
Atatürk İçin Düşünmek, İstanbul 1997, s. 22-25<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Hülya Yalçın; “Eyüp’te Bir Alman Mimar Bruno Taut”, IX. Eyüp
Sultan Sempozyumu Tebliğleri, İstanbul
2005, 645-657<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Erdem Yücel; “Edirnekapı Şehitliği”, Dünden Bugüne İstanbul
Ansiklopedisi, cilt: 3, İstanbul 1994, s. 133<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-90400482982772471692013-04-30T01:37:00.003-07:002020-04-25T02:46:13.722-07:00YEDİ ŞEHİTLER ANITI - GÖMEÇ'TE BİR TARİH <div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span></div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-2ZKVhTuzdZ4/UX-YIB8e3kI/AAAAAAAAAuM/BogIz0AAZNY/s1600/F1010031.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="640" src="https://1.bp.blogspot.com/-2ZKVhTuzdZ4/UX-YIB8e3kI/AAAAAAAAAuM/BogIz0AAZNY/s1600/F1010031.JPG" width="428" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Yedi Şehitler Anıtı</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhrb5GTUHy0IhhCdOco63EHRpEamZNSYEd8OjtlTdFMCmIK5XoyFKnB_mrIkWSyeRokTkS1vMrl0DLG57YPFZQAcjaGSFOa_gRReX_qXJM2Dg2vMvm9cbcCKdl4Dr5vxLbIKoPQmhTqQru/s1600/sehitler-an%C4%B1t%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="243" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhrb5GTUHy0IhhCdOco63EHRpEamZNSYEd8OjtlTdFMCmIK5XoyFKnB_mrIkWSyeRokTkS1vMrl0DLG57YPFZQAcjaGSFOa_gRReX_qXJM2Dg2vMvm9cbcCKdl4Dr5vxLbIKoPQmhTqQru/s320/sehitler-an%C4%B1t%C4%B1.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">İzmir-Çanakkale Yolunda Anıtın Krokisi</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">2005 yılında bir akşam üstü oğlum Mert Kansu'nun önerisi üzerine Karaağaç-Gömeç yolu üzerinde bulunan Yedi-Şehitler Anıtını ziyaret etmek istedik. Çanakkale-İzmir karayolundan saparak Karaağaç köyünün güneyinde bulunan bir tepede bulunan anıt'a gittiğimiz zaman anıtın kapısı kilitli idi. Bizi gören civardaki köylülerden birisi hemen gidip kapının anahtarını getirdi. Aşağıda Aziz Nesin'den alıntıladığımız hikayenin benzerini anlatarak bize top mermisininin isabet ettiği evi de göstermek istediler.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Vaktimiz olmadığı için bu evi göremedik ama bu anıtı ziyaret ederek 1919 da vatan savunması için şehit olan erlerimiz için dua ettik. 1936 yılında yılında yapılan bu anlamlı anıtı bu yoldan geçen vatanseverlerinde ziyaret edeceğini ümit ediyorum.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Aşağıdaki satırlarda <b>Aziz Nesin</b>'in çocuk kitapları serisinden çıkan </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">"<b>Borçlu Olduklarımız</b>" isimli kitabından bu anıtın hikayesi ile ilgili bölümü aktarıyorum;</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Burhaniye İlçesi ile Ayvalık İlçesi arasındaki yol üzerinde Karaağaç adlı bir köy vardır. Kurtuluş Savaşımızdan önce Karaağaç Köyünde Türkler’le Rumlar bir arada, hiç kavgasız gürültüsüz çalışıp yaşamaktaydılar. </i></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i> Karaağaç Köyü, denize doğru eğik bir sırt üzerinde kurulmuştur. Köy evlerinin bulunduğu arazi kuzeye doğru yükselir. Köyün üst başındaki ağaçlıklı tepede bir anıt vardırt. Bu anıta yaklaşırsak, anıt taşında şu yazıtı okuruz: </i></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><br /></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><b>"Yurttaş! Kurtuluş Savaşı başlangıcında Ali Çetinkaya’nın kumanda ettiği Yüzyetmişikinci Alay erlerinden 16-7-1919’da şehit düşen yedi er burada gömülüdür. 23-9-1936" .</b></i></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i> <strong>Adlarına anıt dikilen bu yedi erin 1919'da nasıl şehit edildiklerini anlatalım;</strong></i></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><i> Ayvalık koyundaki Yunan savaş gemilerinden Yunan askerleri karaya çıkmış ve Yunanlılar Ayvalık’ı işgal etmişlerdi. Bunun üzerine Ayvalık’taki Yüzyetmişikinci Alay Komutanı Yarbay Ali Bey, alayını Araplar köyüne çekti. Yakındaki Karaağaç köyüne de şu haberi ulaştırdı: “Yunan askeri Ayvalık’ı işgal etti. Askerimiz düşmana karşı koymaktadır. Allahını, peygamberini, yurdunu seven yardıma koşsun!” bu haber üzerine, Karaağaç Köyü camisindeki sancak, köyün altındaki yola çıkarıldı. Köyün yaşlısı genci, eli silah tutan her erkeği, bıçağını, nacağını çiftesini, mavzerini, tabancasını, tüfeğini, hiçbir şeyi olmayan olmayan da sopasını kapınca evlerinden dışarı uğrayıp sancağın altında toplandı. Oğlan çocukları da düşmana karşı savaşmak için oraya gelmişlerdi. Ama onyedi yaşından küçük olanları “Hadi köye dönün! Askere giden, savaşa giren babalarınızın yerini alın! Onların işlerini görün! Ananızı, bacınızı gözetin! Tarla işine, mala, hayvana bakın!” diye zorla geri çevirdiler. </i></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><i> Orada toplanan Karaağaç Köylüleri, önce yakındaki Gömeç Köyüne, sonra da Murateli Köyüne gidip Türk Birliğine katıldılar. Yüzyetmişikinci Alay’ın ve gönüllülerden kurulu Milis Alayının ereği, işgalci Yunan askerlerinin ilerlemesini önlemek için onları oyalamak, zaman kazanmaktı. Bu görevi yerine getiren Yüzyetmişikinci Alay bir zaman sonra Karaağaç Köyüne geri çekildi. Karaağaç Köyü’nün güneyinde, köyün Ayvalık’a bakan sırtlarında siperler kazıldı. Yüzyetmişikinci Alay Komutanı Yarbay Ali Bey, Karaağaç Köyündeki evlerden birini Alay Karargâhı yapmıştı. Karaağaç Köyünün karşısında, Körfezde bir Yunan gemisi demirlemişti. </i></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><i> Bu savaş gemisi köyden görünmekteydi. Türk askerlerinin bulunduğu siperlere, körfezdeki savaş gemisinden sık sık top ateşi açılmaktaydı. Yüzyetmişikinci Alay’ın yalnız bir yedibuçukluk topu vardı. Bu küçük top mermilerinin, körfezin uzağında demirli Yunan savaş gemisine etkisi olamıyordu. Düşman, casuslar aracılığıyla Karaağaç Köyündeki Yüzyetmişikinci Alay karargahının yerini kesin olarak saptamıştı. 1919 Yılının 16 Temmuz günüydü. Saat 13’tü. Alay karargahındaki altı er öğle yemeklerini daha yeni yemişlerdi. </i></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><i> Evin sofasında oturmuşlar, sigara içip söyleşiyorlardı. Alay karargahının yerini kesinlikle saptamış olan Yunan gemisinin süvarisi, Türk Alay karargahını topçu ateşiyle yıkmak ve içindekileri de öldürmek için tam bu zamanı beklemekteydi. Yarbay Ali Bey’in de öğle yemeği zamanında karargahta bulunacağını hesaplamışlardı. Oysa o sırada Ali Bey karargahta değildi, cephede siperlerdeydi. </i></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><i> Yunan Savaş gemisinden atılan bir top mermisi, Yüzyetmişikinci Alay Karargahına tam isabet etti. Yapının önü açık tahtaboştu, buradan giren top mermisi, sofada oturmuş söyleşen altı Türk eri de vurularak şehit düşmüştü. Karargahta şehit düşen altı erle, siperde vurulup şehit olan eri, üstlerinden giysilerini çıkarmadan, Karaağaç Köyü sırtlarında bir yere toprağa gömdüler. Burası yedi şehitler mezarı oldu. Alay Karargahı düşman düşman gemisinden atılan top mermisiyle top mermisiyle yıkılınca Ali Bey karargahını yine köyde başka bir eve taşıtmıştı. Ali Bey, gereksiz gelip gidenlerin zamanını almamaları için, bir kağıda kendi eliyle “İşi olmayan giremez!” diye yazıp bu kağıdı yeni karargahındaki odasının kapı yanına, duvara asmıştı. Düşmanı oyalama görevini yerine getiren Yüzyetmişikinci Alay Karaağaç Köyünü boşaltarak Dereköy’e çekildi. Bunun üzerine Yunan kuvvetleri Karaağaç Köyüne girdi, birbuçuk yıl bu köyde kaldılar. Yarbay Ali Bey, Dereköy’de yeni alay karargahını kurmuştu. Karaağaç Köyündeki Türkler de Yunan işgalinden sonra köylerini boşaltıp Dereköy’e göçettilerse de, bir süre sonra yine kendi köylerine döndüler. Yunan işgali altında da eskiden olduğu gibi Rumlar’la birlikte yaşamlarını sürdürdüler. </i></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><i> Karaağaç Köyünü işgal eden Yunan Birliğinin komutanı Serezli Albay Malaki köyde kendisine bir ev bile yaptırmıştı. Çok Sonraları Karaağaç Köyünde Muhtarlık da yapmış olan Mehmet Metin, işgal günlerinde on yaşında bir çocuktu. Mehmet Metin, köyünün Yunan işgalindeki o acı günlerini şöyle anlattı: “Yunan askerleri köyümüze girmeden önce, biz köyümüzde Rumlarla birlikte iyi geçinip yaşamaktaydık. Köyümüzde biri Türk, biri Rum olan iki korucumuz, iki de gece bekçimiz vardı. Yine köyümüzün iki muhtarından biri Türk, bir Rum’du. Köyümüzde Rumlar’la oldum olası iyi geçinirdik. Hatta hiç unutamadığım şöyle bir olay da olmuştu. Köyde Türkler’den erkek olarak biz çocuklarla, bir de çok yaşlılar kalmıştı. </i></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><i> Eli silah tutan her erkek gönüllü savaşa katılmıştı. Biz çocuklar geceleri geç saatlere dek köy kahvesinde oturuyorduk. Bir gece yine kahvedeydik. Rum Muhtar kahveye girip bizi orda görünce şöyle dedi: ”Çocuklar, bana acıyın! Şimdi Yunan askerleri buraya uğrar da geç saatlere dek burada kalıp yasağa uymadınız diye sizleri alıp götürürse, sonra ben ne yaparım! Yarın ana-babanıza ne derim? Hadi dağılın çocuklar, evlerini, evlerinize gidip yatın!” Rum Muhtar bize böyle yalvarırken sesi titriyordu. Elliüç yıl önceki bu olayı duygulanarak anlatan Mehmet Metin bir de şöyle bir olay anlattı: “Ordumuzun büyük taarruzundan sonra Yunan ordusu bozulmuştu, Yunan askerleri kaçıyordu. Kaçarlarken de geçtikleri yollar üstündeki bütün köylerimizi, kasabalarımızı yakıp yıkıyorlar, taş taş üstünde bırakmıyorlardı. Yunan askerleri bizim buradan geçip Ayvalık’a giderlerken, bizim köyün Rum Muhtarıyla yine bizim köyün yaşlılarından Nikola, köye yaklaşmakta olan Yunan birliğine karşı çıktılar. Biz çocuklarda oradaydık. Rum muhtarla yaşlı Nikola, Yunan birliğinin komutanı, -Peki öyleyse… Askerlerimiz susuzdur, onlara su verin! Dedi. Köylüler Yunan askerlerine su verdi. Onlar da Karaağaç Köyünü yakıp yıkmadan geçip gittiler. </i></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><i> Bizden sonraki Gömeç Köyü de yakılıp yıkılmaktan kurtuldu.” Çocukluk anılarını böylece anlatan Mehmet Metin şu sözleri de ekledi: “Devletsiz millet ne demekmiş, nasıl olurmuş, biz o acı günleri gördük, yaşadık. Tanrı milletimize o günleri bir daha göstermesin!” Ulusal Kurtuluş Savaşı kazanılmıştı. Arkasından padişahlık yıkılmış, Cumhuriyet kurulmuştu. Aradan yıllar geçmişti. Bir zamanlar 172’nci alay komutanı olan Yarbay Ali Bey ordudan ayrılmıştı. Çetinkaya Soyadını almıştı. Cumhuriyet hükümetinin Bayındırlık Bakanıydı. Ali Çetinkaya, 1936 yılında Yurt gezisine çıkmıştı. Bir zamanlar Yunan ordusuyla savaştığı Burhaniye – Ayvalık bölgesine de gidecekti. Yarbay Ali Bey’in savaşta karargahını kurmuş olduğu Karaağaç Köylüleri, Bayındırlık Bakanının oralara geleceğini duyunca çok sevinmişlerdi. </i></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><i> Ali Çetinkaya’yı çok görkemli bir törenle karşılamak istiyorlardı. Bu arada, Ali Bey’in karargahında şehit olup da köy sırtlarında bir yere gömülen Yedi Şehitler için bir anıt dikecekler, Ali Bey’in oraya geldiği gün de anıtın açılışını yapacaklardı. Anıtın planını Vehbi Kalfa çizmişti. Ali Bey’in gelişine dek, anıtın yapımı bitirilmeliydi. Karaağaç Köylüleri elbirliğiyle anıtın yapımına giriştiler. Karaağaç Köylülerinin bir niyetleri daha vardı. Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya’ya rica edip, Burhaniye – Ayvalık yolunun, bir zamanlar alay karargahının bulunduğu kendi köylerinden geçmesini isteyeceklerdi. Ali Çetinkaya, Karaağaç köylülerinin bu dileğini elbet yerine getirirdi. Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya 1936 yılının 1 Eylül günü, Ayvalık’a giderken Karaağaç Köyüne uğradı. Kadını, erkeği, çocuğu, ergini, yaşlısı, genci yol boyuna karşılayıcı çıkmışlardı. Ali Çetinkaya’yı görünce hepsi sevinçten, coşkudan ağlamaya başladı. Ali Çetinkaya’yı Yedi Şehitler Anıtı’na götürdüler. </i></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><i><strong><br /></strong></i></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i><i><strong>Yedi Şehitler Anıtı</strong> </i></i></span></div>
<br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><i><span style="font-size: small;"> Kurtuluş Savaşı’nda asker ve gönüllü olarak o’nun buyruğunda çalışmış olan Karaağaç Köylüleri Yarbay Ali Bey’in kişiliğini şöyle anlatıyorlar: “Rahmetli, sözü kıt bir adamdı, çok az konuşurdu. Yüzü de hep gölgeliydi, hiç gülmezdi, pek sertti.” Yedi Şehitler Anıtı’nın açılışında kordelayı kesip konuşurken, işte böyle bir kişiliği olan Ali Çetinkaya’nın gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Yedi Şehitler Anıtı’nın açılış töreninden sonra hep birlikte, düşmanın top mermisinin isabet ettiği alay karargahına geldiler. Top mermisinin deldiği duvardaki delik olduğu gibi duruyordu; öylece korumuşlardı. (Bugün de o duvardaki mermi deliği eski durumundadır, sokaktan geçerken görünmektedir.) <br /> Duvarda merminin açtığı delik duran eski karargahtan, Ali Bey’in Karaağaç Köyü’nde ikinci kez alay karargahı olarak kullandığı eve gittiler. Bu evde, odalardan birinin kapısı yanındaki duvara bir karton yapıştırılmıştı. Evin sahibi bu kartonu kaldırınca, altından yazılı kağıt çıktı. Kağıtta “İşi olmayan içeri giremez! Yazılıydı. Ali Bey’in onyedi yıl önce bu sözleri yazdığı kağıdı, üstüne karton kapayarak, ev sahibi o zamandan beri korumuştu. <br /> Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya, onyedi yıl önceki yazısını, o günlerin anısını görünce, kendini tutamayıp ağladı. Köylülerin sevgi, saygı gösterileri arasında, Ali Çetinkaya onlardan ayrıldı. Karaağaç Köylüleri, Ali Çetinkaya’yı bikez daha aralarında görmekten, O’nu karşılayıp ağırlamaktan, O’nunla konuşmaktan öyle sevinçli, öyle mutlu ve coşkuluydular ki, O’na yolun köylerinden geçmesi için rica etmeyi bile unutmuşlardı. Karaağaç’ın yaşlıları o gün için şöyle diyorlar:--- O gün öyle bir gündü ki, yolu beli hangimiz düşünüyorduk… Yol, köyden geçmiş n’olacak, geçmemiş n’olacak… Bunları söyleyen yaşlı Karaağaçlı’nın gözleri yine buğulanmıştı.</span></i></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><i> </i></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Kaynak : Borçlu Olduklarımız, Aziz Nesin, Adam Yayınları-1993 </i></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKIhSp9JCsE3i_a_9BxI9dSLP5HVIEBA2cpx_-aSybxW8f16C53f9ncCz0Fl6RMqF-OYEWkVd6FquNykMw6jDtGplBscmU-leUr2K35bKxOk27gnAek4aFHzx1YoJ8scV9rXFStx76p2Q3/s1600/F1010032.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKIhSp9JCsE3i_a_9BxI9dSLP5HVIEBA2cpx_-aSybxW8f16C53f9ncCz0Fl6RMqF-OYEWkVd6FquNykMw6jDtGplBscmU-leUr2K35bKxOk27gnAek4aFHzx1YoJ8scV9rXFStx76p2Q3/s1600/F1010032.JPG" width="428" /></a></span></div>
<br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><b>2005 yılında Karaağaç köyündeki bu güzel şehitliği ziyaret eden Mert Kansu aziz şehitlerimizin ruhunu şad etmiştir.</b></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-47585972263319668842013-04-21T09:53:00.002-07:002020-04-25T02:46:37.902-07:00Tarihi Binalar ve Arçelik Klimalar<span style="font-family: "Trebuchet MS", sans-serif; font-size: large;"><b>Tarihi Mirasların Silüetleri Serinlemek Amacıyla Takılan "Arçelik, Vestel" Klimalarla Bozulmalı mı ?</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><strong>1- KASTAMONU HÜKÜMET KONAĞI</strong></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"> Tarihi binaların klima ihtiyacının binanın silüetini bozmadan ve üstelik marka reklamına alet edilmeden giderilmesinin çağdaş yapı endüstrisinde yol ve yöntemleri vardır.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"> 111 yıllık tarihi Kastamonu Hükümet Konağının gibi bir kültür varlığının ÖN cephesine hangi gereksinme ve onayla olursa olsun böyle bir split klima montajının yapılamaması gerekir. Zannederim ayrıca koruma yasa ve koruma kurul yönetmelikleri de bu tür uygulamalara zaten izin vermemektedir. </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"> Üstelik en üst kademe bir kamu binasının Arçelik Klima reklamına bu suretle alet edilmesi hiç uygun kaçmamaktadır. </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbdz1MBdcaFmMAURCnI2bS60JsgpiNxYYQuBajJyME9rhSfc0Fe2RkHCsYTcI9MoEr7CGmQGpmFISqBFERJ77pWKNs4ZG2V-ar-H1QlUgMxvadHIDvjnisbsI7vEW21iSGGjcGGBjdB5G_/s1600/DSCI0042-arcelik.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbdz1MBdcaFmMAURCnI2bS60JsgpiNxYYQuBajJyME9rhSfc0Fe2RkHCsYTcI9MoEr7CGmQGpmFISqBFERJ77pWKNs4ZG2V-ar-H1QlUgMxvadHIDvjnisbsI7vEW21iSGGjcGGBjdB5G_/s1600/DSCI0042-arcelik.JPG" /></a></div>
<br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"> Umarım bu tür olumsuz örnekler diğer kültürel miraslarımızın görüntüsünün bozulmasına emsal teşkil etmez.</span><br />
<br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Fotoğrafın Çekildiği</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Yıl : 2012</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Ay : Haziran</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Yer : Kastamonu </em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Bina: Hükümet Konağı</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em></em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Mimarı : Vedat Tek</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Binanın Yapıldığı Tarih : 1901</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Binanın Yaşı : 111 yıl</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"></span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-bGC5KSBQKLY/UXVhlLcruzI/AAAAAAAAAlc/_Htcw2OUu1Q/s1600/DSCI0042.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-bGC5KSBQKLY/UXVhlLcruzI/AAAAAAAAAlc/_Htcw2OUu1Q/s1600/DSCI0042.JPG" height="480" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Trebuchet MS", sans-serif;">Kastamonu Hükümet Konağı-2012</span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<span style="font-family: "Trebuchet MS", sans-serif; font-size: large;"> Bu tarihi binanın giriş katında Kastamonu Kent Müzesi bulunmaktadır. Bu müzede bir kadirşinaslık örneği olarak binanın Mimarı Sn.Vedat Tek'in büstü sergilenmektedir</span>.<br />
<br />
<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeOQH9Tt3thqrrTWDddMw51J3C12kNpJJWnGtq8bFJE_Z-Eskz_Uz-j8b7Wf9wcYqAWFREJ2pau_UZcNfR4GQeOiXr-QEKk81UKIMUm19ppnilJMDvdcsMryDT-F0fPc9fywHN0fusY8i5/s1600/DSCI0044.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeOQH9Tt3thqrrTWDddMw51J3C12kNpJJWnGtq8bFJE_Z-Eskz_Uz-j8b7Wf9wcYqAWFREJ2pau_UZcNfR4GQeOiXr-QEKk81UKIMUm19ppnilJMDvdcsMryDT-F0fPc9fywHN0fusY8i5/s1600/DSCI0044.JPG" height="300" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "Trebuchet MS", sans-serif;">Aynı Binada Bulunan Kent Müzesinde Mimar Vedat Tek (1873-1942) Büstü</span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;">2- BAŞVEKALET VE VEKALETLER BİNASI</span></strong><br />
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><br /></span></strong>
<span style="font-family: "Trebuchet MS", sans-serif; font-size: large;"> Bu tarihi bina Ankara-Ulus'ta Valilik binası yanında bulunmaktadır. Bina Cumhuriyetin ilk Başbakanlık ve Bakanlıklar binası olarak 1950 yılına kadar hizmet vermiştir. Halen Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı olarak hizmet vermektedir. </span><br />
<span style="font-family: "Trebuchet MS", sans-serif; font-size: large;"> Müsteşarlık gibi devletin en üst yönetim kademesindeki bir yönetime seviyesine haiz bu nadir binaya hangi yetki ve düşüncelerle split ve pencere tipi klimaların takıldığı bilinmemektedir. Bina incelendiğinde hem eski hemde çok yeni klima montajları göze çarpmaktadır. Bu da tarihi esere olan duyarsızlığın uzun süredir devam ettiğinin bir göstergesidir. Binada Arçelik, Vestel ve ucuz uzakdoğu markalı klimalar markalarıyla tarihi pencereleri süslemektedir. </span><br />
<span style="font-family: "Trebuchet MS", sans-serif; font-size: large;"> Alınan bilgiye göre bina yakın zamanda Devlet Konukevine çevrilecektir. Bugüne kadar binaya girip çıkan yöneticileri rahatsız etmeyen bu görüntüler inşallah binanın yeni sahiplerinin dikkatini çeker ve bu konuda tedbir almayı düşünürler..</span><br />
<span style="font-family: "Trebuchet MS", sans-serif; font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Fotoğrafın Çekildiği</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Yıl : 2013</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Ay : Mayıs</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Yer : Ankara</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Bina: Hükümet Meydanı</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em></em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Mimarı : Ahmet Kemalettin Bey </em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Binanın Yapıldığı Tarih : 1925</em></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;"><em>Binanın Yaşı : 88 yıl</em></span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUMjpc5pJZ8ab4AJcg6tsEiRio54uIPhE8WQPMb6d4HMRCqz9hOOleFPKySXH9zYjCXrik89ex4HL5a8jSZLb-4bZCuxo0SD5rlQiL2SaEXeBi00MkFQFjWegHCQu48vdJ46SchAiFDbzy/s1600/Photo0708.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUMjpc5pJZ8ab4AJcg6tsEiRio54uIPhE8WQPMb6d4HMRCqz9hOOleFPKySXH9zYjCXrik89ex4HL5a8jSZLb-4bZCuxo0SD5rlQiL2SaEXeBi00MkFQFjWegHCQu48vdJ46SchAiFDbzy/s1600/Photo0708.jpg" height="480" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">Cumhuriyet tarihinin ilk Başvekalet Binası - Ulus- Ankara - 2013 </span><br />
<br />
<br /></td></tr>
</tbody></table>
<div>
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS; font-size: large;">3- Diğer örnekler Hazırlanmaktadır.</span></strong></div>
Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-60219401599894833682013-04-20T02:07:00.001-07:002020-04-25T02:46:54.253-07:00EDİRNE'DE SARICAPAŞA MAHALLESİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<strong><span style="font-family: Verdana; font-size: large;"></span></strong><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnymxsq-zeCGNbiThdm5dY6BAGNBGVYVfesEkeT6HHefR7VYKavnO2zNA9xSZtI2uPkHZmyeoldQ1mOUkfNEE7WDxOzXhWVVJ0xkDsoMlWcoznLDlcUHTW4IWRsnSeoXMULNKPbFS-Ymfg/s1600/edirne4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnymxsq-zeCGNbiThdm5dY6BAGNBGVYVfesEkeT6HHefR7VYKavnO2zNA9xSZtI2uPkHZmyeoldQ1mOUkfNEE7WDxOzXhWVVJ0xkDsoMlWcoznLDlcUHTW4IWRsnSeoXMULNKPbFS-Ymfg/s400/edirne4.jpg" height="271" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i>Sarıcapaşa mahallesi-Edirne</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Osmanlı döneminde Vezirlik ve Deniz Komutanlığı yapmış olan Sarıcapaşa’nın (Sarucapaşa) emaneti olan Sarıcapaşa Mahallesi Edirne'nin en eski mahallelerinden birisidir.</span><span style="font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın mezarının da bulunduğu Sarıca Paşa Cami mahallenin önemli tarihi eserlerinden biridir. Kıyık caddesi tarafında bulunan Halk Eğitim Merkezi (İttihat ve Terakki Lokali), hemen bitişiğinde bulunan (Nimet-i Hürriyet Okulu) bu mahallenin son Osmanlı dönemine ait önemli yapıları arasında yer almaktadır. </span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipKYkBlH6fiIXlFSBexuQ5vUA7Zm_jeCfiSYRha5CyjV2rKeKa_Vv2yTfXJHAvIpi99HwsjJTxg0naci_89pwCXutvVpikVctkFyHL2lbC50vpo8lMIqsDa3WfRzOSDlqeVpWLdc0OeV6u/s1600/DSCI0507.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipKYkBlH6fiIXlFSBexuQ5vUA7Zm_jeCfiSYRha5CyjV2rKeKa_Vv2yTfXJHAvIpi99HwsjJTxg0naci_89pwCXutvVpikVctkFyHL2lbC50vpo8lMIqsDa3WfRzOSDlqeVpWLdc0OeV6u/s640/DSCI0507.JPG" height="640" width="480" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i>Edirne Sarıcapaşa Camii- 2012</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-vxBdvbAwY-g/UX04bfhmeCI/AAAAAAAAApY/8HlgmVRejvM/s1600/sar%C4%B1capasa-camii.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-vxBdvbAwY-g/UX04bfhmeCI/AAAAAAAAApY/8HlgmVRejvM/s320/sar%C4%B1capasa-camii.jpg" height="316" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-size: large;"><strong><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ve Mezarı Hakkında ;</span></strong></span><br />
<br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">1635 yılında Merzifonda doğan Mustafa Paşa 1674 yılında Sadrazam oldu. 1682'de Avusturya'da yaşanan bir iç kavgayı fırsat sayarak bu ülkeye savaş açtı. 1683'te Viyana'yı kuşattı. Şehir alınamayıp gelen Haçlı kuvvetlerine karşı yenilgiye uğrayınca dönemin Padişahı tarafından Budin'de boğdurularak öldürüldü. </span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Merzifonlu'nun kafasını keserek Edirne'ye getiren kişi de bir Edirneli olan Kapıcılar Kahyası Kazaz Ahmet'tir. Viyana'da bir müzede olan ve Avusturyalılarca sergilenen kafanın Merzifonlu'nunkiyle ilgisi yoktur. </span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Merzifonlu'ya ait kesik baş önce Sarayiçi'nde Adalet Kasrı önündeki Seng-i İbret'te (İbret Taşı) sergilenmiştir. </span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Mezar, Devlet Hastanesi yanındaki Sarıca Paşa Camisi avlusunda Melek İbrahim Paşa'nın mezarıyla yanyanadır.</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgh7OIznsniizSCGnOqBiEpYwhr46PHeO5lwS7l38Dfjr_UOjRrEG9oFgwpgFMdE3XM0kE8Z4t9Rbe0pn0Ptv9nc8YGElUd5zX2TQmUy93nljWc3KF1gOI01-LWhHqEZJjS766oyfHYGGq1/s1600/220px-Kara_Mustafa_Pasha.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgh7OIznsniizSCGnOqBiEpYwhr46PHeO5lwS7l38Dfjr_UOjRrEG9oFgwpgFMdE3XM0kE8Z4t9Rbe0pn0Ptv9nc8YGElUd5zX2TQmUy93nljWc3KF1gOI01-LWhHqEZJjS766oyfHYGGq1/s320/220px-Kara_Mustafa_Pasha.jpg" height="320" width="207" /></a></div>
<br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Mezarının kitabesinde şunlar yazılıdır:<br /><em> </em></span><br />
<em><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ser-i Serdar-ı Ekrem Sadrazam Mustafa Paşa</span></em><br />
<em><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Edip rihlet cıvar-ı evliyada eyledi meva<br />Kusuru yoğ iken say-ü gazade min vech-i nevan<br />Şehidü hem sait oldu firdevs-i ebed sükna<br />1095-1684</span></em><br />
<em><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /><span style="font-size: small;">Türkçesi: </span><br />
<span style="font-size: small;">Başkomutan, Sadrazam Kara Mustafa Paşa, </span><br />
<span style="font-size: small;">çevresini ermişlerin sardığı bir makama gitti. </span><br />
<span style="font-size: small;">Çok çaba gösterdiği savaşta yaptıklarından ötürü suçu yokken öldürüldü. </span><br />
<span style="font-size: small;">Şimdi ebediyen kalacağı, Cennetin Altıncı Bahçesinden sesi duyulan bir şehit oldu.</span></span></em><br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSDgfntZV3rq4Fy0h2FvNDNxfNLW43yiKZ_4ircGjIMpzvHQ7TI1ciW0ce3nF3tp7sC3BnyKkqJzP-0KEK5ulZpGm3pw92MhFuukFmR4gstxB_HOafrzoejjWNOZfhwArB45XGq8KRc5__/s1600/edirne-nimet-k.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSDgfntZV3rq4Fy0h2FvNDNxfNLW43yiKZ_4ircGjIMpzvHQ7TI1ciW0ce3nF3tp7sC3BnyKkqJzP-0KEK5ulZpGm3pw92MhFuukFmR4gstxB_HOafrzoejjWNOZfhwArB45XGq8KRc5__/s400/edirne-nimet-k.jpg" height="424" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Halk Eğitim Merkezi - Eski </span></i><i><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Eski İttihat Terakki Lokali</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: large;"><strong></strong></span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: large;"><strong></strong></span>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;"><strong>Merzifonlu’nun kayıp kemikleri kilisede çıktı</strong> </span><br />
<em><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: x-small;">Alıntı: Murat BARDAKÇI</span></em> <br />
<em><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: x-small;"></span></em><br />
<em><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: x-small;"></span></em>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">1683'te Viyana'yı kuşatan ama büyük bir bozguna uğrayıp Belgrad'da idam edilen Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın 300 seneden beri kayıp olan kemikleri Avusturya'nın Linz şehrindeki bir manastırda ortaya çıktı. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Avusturya'daki bir manastırın mahzeninde, Türk tarihinin ünlü sadrazamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'ya ait olduğu iddia edilen kemikler bulundu. Kemikleri ortaya çıkartan Kerstin Tomenendal adındaki Avusturyalı hanım türkolog araştırmasının sonuçlarını Paşa'nın memleketi olan Merzifon'da 9 Haziran günü düzenlenecek olan uluslararası sempozyumda açıklayacak. Böylelikle ‘‘Paşa'nın mezarının nerede olduğu’’ konusunda üç asırdan buyana devam eden tartışma da nihayet bulacak. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Türk tarihinin cevabı üç asırdan beri bir türlü bulunamayan bu ‘‘kemik’’ ve ‘‘mezar’’ muammasının hazin bir geçmişi var. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, 1683 Temmuz'unda Viyana'yı kuşatmış ama iki ay devam eden kuşatma Paşa ve ordusu için tam bir feláketle neticelenmişti. Viyana'nın yardımına gelen ve başında Kral Jean Sobiesky'nin bulunduğu Polonya ordusunun baskınına uğrayan Kara Mustafa Paşa savaş alanını perişan bir halde terkedip Belgrad Kalesi'ne çekilmiş ve zamanın hükümdarı Avcı Mehmed'in emriyle 1683'ün 25 Aralık'ında burada idam edilmişti. Viyana bozgunuyla beraber Osmanlı İmparatorluğu artık çöküş dönemine giriyordu. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Kara Mustafa Paşa ile ilgili ‘‘mezar’’ ve ‘‘kemik’’ tartışması da işte bu idamla beraber başladı. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Türk tarihçilere göre Paşa ipek bir kuşakla boğularak idam edilmiş, idamdan sonra kesilen kafası içi bal dolu bir keçeye konup İstanbul'a yollanmıştı. Avusturyalılar ise kafanın kesilmediğini, sadece derisinin yüzüldüğünü ve saraya bu derinin yollandığını söylüyorlardı. İddialarına göre Belgrad o tarihten sonra Avusturyalılarla Osmanlılar arasında devamlı olarak el değiştirdiği için Paşa'nın mezarı konusu unutulmuş ama Cizvit tarikatine mensup iki papaz mezarı kazmış ve kafatasını Viyana'ya, zamanın güçlü kardinali Leopold Graf Kollonitsch'e götürmüşlerdi. Kardinal, kesik başı daha sonra Türklerden alınan diğer ganimetlerle beraber bugün müze olarak kullanılan Viyana Siláhhanesi'ne hediye etmişti. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Birkaç yıl önce Kara Mustafa Paşa üzerine çalışmaya başlayan Avusturyalı türkolog Kerstin Tomenendal, araştırmasına şimdi ‘‘Viyana Tarih Müzesi’’ olan bu eski siláhhaneden başladı. Paşa'ya ait olduğu iddia edilen kafatası müzede hálá muhafaza ediliyordu. Kayıtlar, Tomenendal'i Viyana'nın kuzeybatısına, Linz şehrinin hemen dışında bulunan Benedict tarikatine ait Kremsmünster Manastırı'na götürdü. Manastırın mahzenlerinde asırlardır duran kaburga kemikleri vardı ve 17. yüzyıldan kalma kayıtlarda kemiklerin ‘‘Viyana'yı kuşatan Büyükvezir Kara Mustafa Paşa'ya ait olduğu’’ yazılıydı. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Merzifon, önümüzdeki 7 Haziran'dan itibaren beş gün boyunca uluslararası bir sempozyuma evsahipliği edecek: Merzifon Vakfı'nın Kültür Bakanlığı'nın desteğiyle düzenleyeceği ‘‘Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Uluslararası Sempozyumu’’na. Sempozyuma çok sayıda yerli ve yabancı tarihçiyle beraber Kerstin Tomenendal da katılacak ve 9 Haziran günü Kremsmünster Manastırı'ndaki kemikleri konu alan bir tebliğ verecek. Açıklamaları kongreye katılan tarihçiler tarafından kabul görürse, ‘‘Paşa'nın mezarının nerede olduğu’’ konusunda üç asırdan buyana devam eden tartışma da nihayet bulacak. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Paris'te bir kilisede 200 küsur seneden beri saklanan ve 1789 ihtilálinin kurbanı küçük kral 17. Louis'ye ait olduğu söylenen kalbe geçen ay DNA testi yapılmış, Fransa'da yer yerinden oynamış ama iki asırlık iddia doğru çıkmıştı: Kalp, küçük krala aitti. O günlerde Paris'teydim, tartışmaları çok yakından takip ettim ve Viyana'daki kafatasıyla kaburga kemiklerinin Kara Mustafa Paşa'ya ait olup olmadığının bugünün teknolojisiyle gayet kolay bir şekilde anlaşılabileceğini hatırlatmak istedim. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> <strong>Kellesinden oldu ama Avrupa’ya kahveyi öğretti</strong> </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Viyana'yı alacağından öylesine emindi ki zaferden sonra yapacağı geçit resmi için Topkapı Sarayı'nın en nadide parçalarını bile yanında götürmüştü. Ani bir bozguna uğrayınca hazinesini savaş meydanında bırakmak zorunda kaldı. Osmanlı ordusu Viyana önlerinde çuvallar dolusu kahve de bırakmıştı ve Avrupa kahveyle bu sayede tanıştı. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Kara Mustafa Paşa, Osmanlı Devleti'nin sayısı az olan ‘‘Türk’’ sadrazamlarındandı. 1634'te Merzifon'un Marınca köyünde doğdu. Babası sipahi beylerinden Oruç Bey Bağdat seferinde şehid olduğunda Mustafa dört yaşındaydı. İstanbul'a gönderildi, orada çok iyi bir eğitim aldı ve zamanın güçlü adamı Köprülü Mehmed Paşa'ya damat oldu. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Bir ara ‘‘kapdan-ı deryá’’ olan yani donanmanın başına getirilen Mustafa Paşa'ya daha sonra ‘‘vezir’’ rütbesi verildi, birkaç sene vezirlik ettikten sonra 1676'da 42 yaşındayken sadrazam oldu ve idamına kadar yedi yıl boyunca o makamda kaldı. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Paşa'nın 1683'ün 14 Temmuz'unda başlattığı Viyana kuşatması iki ay sürdü. Şehri alacağından son derece emin olan Paşa zaferden sonra Viyana'da tarihlerin o güne kadar yazmadıkları zenginlikte bir geçit resmi yapabilmek için İstanbul Sarayı'nın en nadir hazinelerini beraberinde Viyana önlerine kadar getirmişti. Ama şehir bir türlü alınamadı ve Viyana'nın imdadına Polonya Kralı Jean Sobiesky'nin kumandasındaki Polonya ordusu yetişti. Osmanlı birlikleri daha ilk çarpışmada dağılınca Kara Mustafa Paşa yanındaki hazineleri savaş meydanında bırakıp Belgrad'a çekildi. Bıraktıklarının arasında çuvallar dolusu çekilmemiş kahve de vardı ve Avrupa'nın kahveyle tanışması böyle oldu. Zamanın hükümdarı Avcı Mehmed, 15 Aralık günü Paşa'nın idamı için ferman çıkarttı ve emir 10 gün sonra, 25 Aralık'ta Belgrad'da infaz edildi. </span></div>
<br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;"><strong>Mahalleden Görüntüler</strong></span><br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="clear: right; float: left; margin-bottom: 1em; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-A1AxNu3dqvY/UX070AvMW3I/AAAAAAAAAqE/qkeDbdfhADc/s1600/edirne-ticaret-lisesi-k.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-A1AxNu3dqvY/UX070AvMW3I/AAAAAAAAAqE/qkeDbdfhADc/s400/edirne-ticaret-lisesi-k.jpg" height="424" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i>Ticaret Lisesi - </i></span><i style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Eski Nimet-i Hürriyet Mektebi</i><br />
<br />
<span style="font-family: Verdana;"></span>
<span style="font-family: Verdana;"></span>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdEzIDkweyd1weKJzy5cCcE-08fI4vMTg5n07nex4b1gmZnl8Pq4JBFxJKB-kfoxcRxL49ES2rft0telbt57QcpehpJogrnM-owzG-oS-xc43IjPhmT39uSqlyk0fPI7SxX9hqzpfAWvCK/s1600/DSCI0520.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdEzIDkweyd1weKJzy5cCcE-08fI4vMTg5n07nex4b1gmZnl8Pq4JBFxJKB-kfoxcRxL49ES2rft0telbt57QcpehpJogrnM-owzG-oS-xc43IjPhmT39uSqlyk0fPI7SxX9hqzpfAWvCK/s400/DSCI0520.JPG" height="300" width="400" /></a></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhb6cGdzaSQ3nNkNJ11Bl2kpW_i9ajM0HmLt-3MrsTv6PPtmYDY32p5epojNlcQfGd54eBPhEgDxdVL6c2H84WqiCdmJ95v2HQAdPC2jGq7yp0nii5afXMBFdieYpzSH93UDNs8KqOcX5av/s1600/DSCI0517.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhb6cGdzaSQ3nNkNJ11Bl2kpW_i9ajM0HmLt-3MrsTv6PPtmYDY32p5epojNlcQfGd54eBPhEgDxdVL6c2H84WqiCdmJ95v2HQAdPC2jGq7yp0nii5afXMBFdieYpzSH93UDNs8KqOcX5av/s640/DSCI0517.JPG" height="480" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Sarıcapaşa Caddesinden Selimiye Camisine doğru</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhef8KSX94XoOgfBGQw4B53jrOtJ6f41_Af-jjAFh4jTOV1PFHOjoaigDlVwupPoEW28I02R_b6bpxYoy0gbFJKa_ipNLrihp0tQT5W1wAwgKVwFkjomslW5MOmgnX3wh-DUPEURA6Qawiz/s1600/DSCI0518.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhef8KSX94XoOgfBGQw4B53jrOtJ6f41_Af-jjAFh4jTOV1PFHOjoaigDlVwupPoEW28I02R_b6bpxYoy0gbFJKa_ipNLrihp0tQT5W1wAwgKVwFkjomslW5MOmgnX3wh-DUPEURA6Qawiz/s640/DSCI0518.JPG" height="480" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Verdana;">Sarıcapaşa Caddesinden Selimiye Camisine doğru</span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<span style="font-family: Verdana; font-size: large;"><br /><strong></strong></span>
<span style="font-family: Verdana; font-size: large;"><strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-17838237107295410812013-04-16T16:37:00.001-07:002020-04-25T02:47:17.519-07:00İRADE-İ MİLLİYE'DEN, HAKİMİYETİ MİLLİYE'YE <table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEUWRDCzrvXFjsA8e2nezmoiJVRsjZxi22xDBijjr5Vx4LOyWFs4U3zZ6QFpV57eE5difQJlGxI_jCmw379ZsXiwez-7SWv5bv-mjUTL6GjGNojUXeM5exzXrqVC1BHQlP9LhWNMGn9yfc/s1600/irade-i-milliye1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEUWRDCzrvXFjsA8e2nezmoiJVRsjZxi22xDBijjr5Vx4LOyWFs4U3zZ6QFpV57eE5difQJlGxI_jCmw379ZsXiwez-7SWv5bv-mjUTL6GjGNojUXeM5exzXrqVC1BHQlP9LhWNMGn9yfc/s1600/irade-i-milliye1.jpg" height="200" width="142" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i>İrade-i Milliye-4 Eylül 1919</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9B6TFkyZgP_Zfwty2oeN8qv4J1DGRCslFx9fI6dvitgCBHnKoOwrSFJYWRrETNQI5WO4PFlwHuSBKCsviLDRrstheGXwtqygVobopsQlCW2hUC0_kNNJyQrBDpHDqJ1pxoRxOwMZC451o/s1600/Hakimiyet-i_Milliye_Gazetesi.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; display: inline !important; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9B6TFkyZgP_Zfwty2oeN8qv4J1DGRCslFx9fI6dvitgCBHnKoOwrSFJYWRrETNQI5WO4PFlwHuSBKCsviLDRrstheGXwtqygVobopsQlCW2hUC0_kNNJyQrBDpHDqJ1pxoRxOwMZC451o/s1600/Hakimiyet-i_Milliye_Gazetesi.jpg" height="200" width="188" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"> </span><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i> Hakimiyet-i Milliye-10 Ocak 1920</i><i> </i></span> <br />
<br />
</td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: large;"></span><span style="font-family: Courier New, Courier, monospace; font-size: large;"><b>İRADE-İ MİLLİYE'DEN, HAKİMİYETİ MİLLİYE'YE</b></span><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: large;"> </span><br />
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"> Eylül 1919 tarihinde Sivas Kongresi'nden sonra çıkan "İrade-i Milliye" gazetesinden sonra Mustafa Kemal'in Anadolu'da çıkartığı ikinci gazete Şubat 1920 "Hâkimiyet-i Milliye"dir. Her iki gazetenin de çalışmalarında yer alan Kansu ailesine mensup iki değerli şahsiyeti burada anmak istiyorum. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Bu şahsiyetlerden birisi Sivas Kongresinde Mustafa Kemal Atatürk ile beraber olan ve Bitlis Valiliğinden istifa ederek Ulusal Kurtuluş Savaşına katılan "Mazhar Müfit Kansu" bir diğeri de Kurtuluş Savaşının başlaması ile İstanbul'da Darüleytam Gn.Md.lüğünden ayrılarak Anadolu'ya geçen "Nafi Atuf Kansu"dur.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Mazhar Müfit bey, Sivas Kongresi sonrasında Temsil Heyeti Başkanı Mustafa Kemal Paşa tarafından 14 Eylül 1919 da Sivas ta kurulan gazetenin yazı işleri müdürlüğünü üstlenmiştir. İlk yazıları Mustafa Kemal Paşa tarafından dikte ettirilen gazete bailangıçta haftalık bir süre haftada iki sayı ve daha sonraları da günlük olarak çıkmaya başlamıştır. 1922 yılının sonlarına kadar yayın hayatını sürdüren gazete Ulusal Kurtuluş Savasını açık ve net bir şekilde destekleme konusunda büyük bir görev üstlenmiştir. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Nafi Atuf Kansu ise Ankara'da 1920'de yayın hayatına başlayan Hakimiyet-i Milliye gazetesinin günlük olarak yayınlanmaya başladığı 1921 yılının ilk aylarından itibaren gazetede Yazı İşleri Md. olarak kurtuluş basınına hizmet etmiştir.</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEUWRDCzrvXFjsA8e2nezmoiJVRsjZxi22xDBijjr5Vx4LOyWFs4U3zZ6QFpV57eE5difQJlGxI_jCmw379ZsXiwez-7SWv5bv-mjUTL6GjGNojUXeM5exzXrqVC1BHQlP9LhWNMGn9yfc/s1600/irade-i-milliye1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEUWRDCzrvXFjsA8e2nezmoiJVRsjZxi22xDBijjr5Vx4LOyWFs4U3zZ6QFpV57eE5difQJlGxI_jCmw379ZsXiwez-7SWv5bv-mjUTL6GjGNojUXeM5exzXrqVC1BHQlP9LhWNMGn9yfc/s1600/irade-i-milliye1.jpg" height="400" width="286" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i>İrade-i Milliye 9 Şubat 1336 Sayı 34</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<strong><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">İrade-i Milliye Gazetesi (Sivas - Eylül 1919)</span></strong><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
<i><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">(Sn.Hüseyin YILDIRIM'dan alınmıştır.)</span></i><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: large;"> </span><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Anadolu’da başlayan kurtuluş hareketinin yayın organı olan “İrade-i Milliye” Mustafa Kemal’in çalışmaları sonucunda Sivas’ta çıkmıştı. Sivas Valisi Elhaç Ahmet İzzet Paşa tarafından 1878 yılında tesis edilen vilayet matbaası(1) milli mücadele döneminin ilk gazetesi olan İrade-i Milliye’nin basım yeri oluyordu. Basının önemini çok iyi bilen Mustafa Kemal, henüz Sivas Kongresi’nin toplandığı ilk günkü oturumda bu konuyu ele almıştı. İsmail Hami Bey:</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">"-Efendim, bendeniz hem yakında neşredilecek gazetemizde (İrade-i Milliye) meşgul olacağım"(2) diyordu. Bu konu, diğer günler araya önemli konuların girmesi üzerine böylece kapanmıştı. Nihayet 11 Eylül’de Rauf Bey,:</span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">"-<i>Propaganda için bir gazete çıkarılacaktı. Arkadaşlarımızdan bir heyet bazı evrakımızın neşri ve yazılar yazılmasıyla meşgul olmalıdır, kongre dağıldıktan sonra herkes hususi işleriyle meşgul olur, bunu şimdiden halletmelidir.</i>"(3) diyordu.</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Mustafa Kemal’de 11 Eylül’de Sivas Kongresi sona ererken bu önemli silahtan mahrum olunduğunu görüyordu. Kongre azalarından Sivas’ın emektar muallimi Rasim Bey’e başvurarak:</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">"- <i>Bir gazete çıkaracağım. Mesul müdürlüğünü üzerine alacak itimada şayan biri lâzım</i>."(4)</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Rasim Bey de, derhal araştırmaya başlayarak, öğrencilerinden yirmi iki yaşındaki Selahattin Bey’i bulmuş, güvendiği bu gence teklifini yapmıştı. Selahattin Bey o günleri şöyle anlatmaktadır: "-Atatürk, kendisiyle teması olan zevata Sivas’ta bir gazete çıkarmak kararında olduklarını ve bunun içinde bir münasip kimsenin kendisine tanıtılmasını emretmişler. Hemşehrilerim bu zata beni münasip görerek arz ettiler ve Sivas Kongresi’nin naşiri efkarı olmak üzere bir gazetenin çıkarılması ve imtiyazının adıma alınmasını Büyük Ata bana emrettiler Derhal mahalli hükümete müracaat ettim. İhtidamızı tahkikat bahanesiyle geciktiriyorlardı Nihayet Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin beyannamesinin muamelesi ikmal edilirken bir yandan da bizim imtiyazımızı verdiler.</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Gazetenin ebadı 30X50 santimetre genişliğinde dört sayfadan ibaretti. Başlığı da, elde mevcut harflerin en büyüğü ile dizilmişti.(5)</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Bir klişe yaptırmak mümkün olmadığından 36 punto nesih harflerle “İrade-i Milliye” adı dizilmişti. Gazetenin şekil ve sütunlarının durumu sermürettip Mahmut Efendi tarafından yapılıyordu.6 Sivas Vilayet matbaasında bulunan baskı makinası meşrutiyet döneminde getirilmişti. Anadolu’daki pek çok köhne makina gibi bu da kolla çevriliyordu. Matbaada bu köhne makina yanında iki kasa harf ve iki mürettib vardı. Vilayet matbaa müdürü Abdülkadir yanında, baş mürettip Mahmut ve ikinci mürettip Nadir Efendi’lerden oluşan üç kişinin çalışması sonucu kol dönmüş ilk nüsha çıkmıştı. “ Mustafa Kemal’in yaveri Ruhi Bey, daha mürekkebi yaş gazeteyi alarak, koridorun hemen ötesindeki bir odaya girmişti. Vilayet matbaasının bulunduğu binanın sağı mürettiphane, makine dairesi, solu da, idarehane idi. Başka yer bulunamamış; Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin merkezi bu idarehanenin bir odasına yerleşmişti Mustafa Kemal de, sık sık buraya gelirdi. İrade-i Milliye’nin ilk nüshasına şöyle bir göz gezdirdiğinde canı da sıkılmamış değildi. Bir prensip kararı vardı: Gazetede imzalı yazı yok. Buna rağmen verdiği direktifle yazılmış yazının altında koca bir imza duruyordu: İsmail Hami."(7)</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> “Harekât-ı Milliye’nin Esbabı” adlı yazıyı Mustafa Kemal’den aldığı direktif üzerine yazan, İstanbul delegesi olarak kongreye katılan ve aynı zamanda bir gazeteci olan İsmail Hami idi. 14 Eylül 1919 da dört sayfa halinde çıkan İrade-i Milliye gazetesinin bu ilk sayıda bu yazıdan başka, kongre haberleri, Mustafa Kemal Paşa’nın kongreyi açış nutku, kongrenin Padişah’a çektiği tel, millete hitab eden beyanname, Mustafa Kemal’in Mayıs ayında Havza’dan Padişah’a yolladığı telgraf ve pek çok önemli yazı yer alıyordu.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvaCUlckcDLuqbiST3ZqYMGJD6pFZ37r9Umike1OcZ24AezY_swmgcjQKe_Xdp1l6abP4KA0GscWKN2UBcX4vjnAwpiw3ejqMRoWFbEi5cBslXhzL3X7G7Erlxpft9gVjocQJxFHpNXSkL/s1600/irade-i-milliye-atat%C3%BCrk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvaCUlckcDLuqbiST3ZqYMGJD6pFZ37r9Umike1OcZ24AezY_swmgcjQKe_Xdp1l6abP4KA0GscWKN2UBcX4vjnAwpiw3ejqMRoWFbEi5cBslXhzL3X7G7Erlxpft9gVjocQJxFHpNXSkL/s1600/irade-i-milliye-atat%C3%BCrk.jpg" height="353" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i>Atatürk İrade-i Milliye matbaasında</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: large;"> </span><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Gazete, ilk zamanlarda baskı bakımından pek çok sıkıntıya uğramıştı. Bunlar malzeme olduğu kadar, özellikle iki çalışanı olan Mahmut ve Nadir Efendi’lerin korkutulmasıydı. "bu iki çalışkan mürettibi bazı fesatçılar ve bozguncular korkutmuşlar demişler ki :</span></div>
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; text-align: justify;">- "<i>Padişah’a isyan mahiyetinde yazılar ile dolu olan İrade-i Milliye gazetesini çıkaranlarla beraber mürettipleri de ipe çekecekler</i>"</span><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"> Bunun üzerine elleri işten soğuyan bu mürettipleri, müdür Abdülkadir ve Selahattin, aydınlatarak durumun böyle olmadığını ve</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; text-align: justify;">- "<i>Tuttuğumuz ve takip ettiğimiz bu yoldan başka vatanın kurtuluş yolu yoktur. Eğer vatan kurtulmazsa ne matbaa kalır, ne mürettip Sizler millet yolunda birer kahraman işçilersiniz. Kahramanlar ne menfaat ve ne de korku bilmezler</i>"(8) </span><br />
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; text-align: justify;"><br /></span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">diyerek çalışmalarını temin etmişlerdi. Eğer bu iki mürettip işten çekilseydiler, İrade-i Milliye gazetesinin neşriyatı uzun süre aksayacaktı.</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> İlk devrede bin kadar nüsha çıkarılan İrade-i Milliye gazetesine yurdun her tarafından telgraf ve mektuplarla abone talepleri ve tebrikler geldi. Bunun üzerine baskı sayısı gittikçe arttırıldı. Birinci ve ikinci nüshalarda sürüm tahmin edilemeyeceği için ve bir de bir vilayet matbaasında hayli fazla basılması mübalağalı göründüğü için az basılmıştı. Yapılan müracaatlar bunun yetmediğini gösterdiği gibi, günü geçmiş nüshaları yirmi değil, ikiyüz kuruşa dahi arayanlar vardı. Özellikle İstanbul’dan çok isteniyordu. (9)</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Çıkan nüshaların önemli bir kısmı propaganda için her tarafa, Müdafaa-i Hukuk Cemiyet’lerine, belediyelere, diğer cemiyet ve halk birliklerine gönderiliyordu. İşgal altındaki yerlerde uygulanan sansür, gazetenin buralara gitmesini engellediği için nafia başmühendisliği, maarif ve ziraat ve evkaf müdürlükleri gibi resmi damgalı zarflar içine koyarak yollama yolu benimsendi. Çünkü, İstanbul telgrafhanesi almış olduğu emir üzerine Sivas Kongresi’nin şehir postahanesinden yollamaya çalıştığı telgrafları dahi kabul etmiyordu. Onun için şüphe çekmeyecek bir yol düşünülmüş ve bu yol bulunarak vilayetin Nafia, Ziraat ve Baytar dairelerinin mühürlü zarfları içinde Anadolu ihtilalinin lideri Mustafa Kemal Paşa’nın gazetesi istenilen yere gönderilebilmişti.</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> O günlerde Sivas Ziraat Çiftlik Mektebi Müdürü olan Süleyman Fahri: </span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">"-<i>Bir gün Heyet-i Temsiliye, bir tamimle İstanbul’la resmi muhaberesi olan dairelerden ellişer adet başlıklı resmî zarf istedi. Ben de, “Sivas Ziraat Çiftlik Mektebi” başlıklı zarflardan elli tane verdim. Bunların ne olacağını bilmiyordum. Fakat günün birinde İstanbul’daki “Halkalı Ziraat Mektebi Âlisi” müdürü Nazım Bey’den bir mektup aldım. Kendisine gönderdiğim İrade-i Milliye gazetesine teşekkür ediyordu. O zaman bu zarflar ile İstanbul’a İrade-i Milliye gazetesinin gönderildiğini anladım</i>."(10)</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Bu gazetenin bir nüshasını ele geçiren İngiliz’ler Bâb-ı Âli’ye gelerek protesto vermişlerdi. Üstelik kendilerinin Merzifon ve Samsun’u boşaltmalarından sonra Sivas halkının “Kahrolsun İşgal.” diye bağırdığını ve bunu İrade-i Milliye gazetesinin dahi yazdığını belirtmişlerdi. Dahiliye Nazın Damat Şefik Paşada, Sivas Valisi’ne gönderdiği telgrafta “Kahrolsun işgal.” diye bağırıldığını, bu gazetenin yazmasından şikayet ediyor, bu gibi neşriyatın önlenmesini istiyordu.</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Osmanlı devletinin malı ve onun kontrolü altında bulunan, bulunması gereken Sivas Vilayet matbaası bunları dinlemeyerek çalışmalarına devam ediyor, altmışlık mürettip Nadir Efendi kendisine verilen yazılan diziyordu. Yine böyle bir gün tezgah üzerinde duran kağıda iyice eğilmiş, okumuş, bir daha okumuştu:</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">“— <i>Allah, Allah. Bakalım. Yanlış mı, nedir?</i>” Hemen matbaa müdürü Abdülkadir Bey’i bularak,</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
<div style="text-align: justify;">
“— <i>Baksana şuraya.. “Hain Ferit” mi diyor? Bu, bizim sadrazam Damat Ferit Paşa olmaya?</i>”</div>
<div style="text-align: justify;">
“— <i>Evet. Sadrazam Damat Ferit için söylüyor</i>.”</div>
<div style="text-align: justify;">
Osmanlı devletinin bir vilayetinde, hem de Vilayet matbaasında Sadrazam için “haindir” diyen bir yazı nasıl dizilirdi? Bunu dizenin başına neler gelmezdi? İhtiyar mürettibin aklı bir türlü bunu almıyordu. Matbaanın genç müdürü onu iknaya çalışmıştı:</div>
<div style="text-align: justify;">
“— <i>Bunu Mustafa Kemal Paşa yazdırmış, sen korkma, dizmeye bak.” Nadir Efendi yine de elleri titreyerek yazıyı dizip tamamlayabilmişti.</i>(12)</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İrade-i Milliye, Heyet-i Temsiliye’nin Sivas’ta bulunduğu müddet zarfında 19 sayı kadar çıktı. Bunlarda Ulusal Bağımsızlık Savaşı ile ilgili bilgiler, Mustafa Kemal Paşa’nın bildirileri, Heyet-i Temsiliye’nin kararları ve çeşitli yazılar yer alıyordu. İrade-i Milliye’nin ne olduğu, niçin bağımsızlık savaşına girişildiği, neler yapıldığı, memleketin neden bu duruma düştüğü, şu andaki durum, kamuoyuna bu gazete vasıtası ile duyurulmaktaydı. Mustafa Kemal, Heyet-i Temsiliye ile birlikte İrade-i Milliye’yi de Ankara’ya götürmek istemişti. Fakat Sivas ileri gelenleri “İrade-i Milliye Sivas’ta intişara başlamakla bu memlekete tarihî bir şeref vermiştir, biz bu yüksek şerefi memleketde ebedileştirmek istiyoruz. Gazetenizi bize bağışlayınız. Aynı maksad uğrunda bu ışığı burada devam ettirelim”13 dediler. Mustafa Kemal de, bu isteğe uyarak gazeteyi Sivas’ta bıraktı.</div>
<div style="text-align: justify;">
Önceleri haftada bir defa çıkan gazete sonraları haftada iki ve daha sonra da günlük olarak çıkmaya başladı. Fakat, Mustafa Kemal’in Ankara’ya hareketinden sonra gazete Mustafa Kemal’in kontrolünden de uzak kaldığı için bazı istek ve yakınmalara neden oldu. İrade-i Milliye hakkındaki yakınmalar kısa sürede Mustafa Kemal’e iletilmişti. Nitekim Niğde’deki II. Fırka Komutanı Mümtaz Bey, 30 Ocak 1920’de Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği şifre telde, Sivas’ta yayınlamakta olan İrade-i Milliye gazetesi adına abone olan kişilerin, abone bedeli olan ikibinaltmış kuruşu 8 Aralık 1919 da Sivas’taki İrade-i Milliye Gazetesi Müdürlüğüne gönderildiğini, ama bu gazetenin kendilerine yollanmadığını, artık bu gazete yönetimine itimadı olmadığını, bu yüzden de abone kaydının başarılı olamayacağını belirtmekteydi. Mustafa Kemal Paşa, Sivas Heyet-i Merkezi'yesine 15 Ocak 1920 de yazdığı bir yazıda İrade-i Milliye Gazetesinin abonelere sürekli gönderilmesi gerektiğini hatırlatmıştı. Mustafa Kemal Ankara’da olmasına rağmen, bu yakınmalarla yakından ilgilenmiş Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın önemli yayın organlarından biri olan İrade-i Milliye’nin her yere ulaşmasını sağlamak amacıyla gerekli girişimlerde bulunmuştu.(14)</div>
<div style="text-align: justify;">
İrade-i Milliye Gazetesi 1922 yılı sonuna kadar üç yıl Sivas’ta çıkmaya devam etti. Yalnız bölücülüğe kayan ve aynı zamanda şahsi çekişmelere giden guruplardan birinin aleti oldu. Ankara’da “Hakimiyet-i Milliye” çıkmaya başlayınca da her geçen gün daha da söndü. İstiklal mahkemesince mahkum edilen Halis Turgut’un, müdür-ü mesul olduğu dönemde iki defa kapatıldı. 1921 yılının Şubat başındaki kapanışı iki buçuk ay devam etti.</div>
</span><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">"-Nihayet vilayet matbaasında gazetenin basılması imkanı olmadı ve yeni bir matbaa açmağa da malî kudretim müsait olmayınca gazeteyi kapadım. Sonraları memuriyetle taşrada iken matbaanın içindeki mevcut nüshalarla birlikte yandığını esefle öğrendim."(15)</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> İrade-i Milliye’nin kapanması ile diğer bir gurubun sözcülüğünü yapmak üzere Gaye-i Milliye gazetesi, 2 Mart 1921 de çıkmaya başladı. Milli Mücadele’nin en buhranlı günlerinde Sivas halkı ikiye ayrılmış ve bu gazetelerde bu ikiliği körükleyici neşriyat yapıyorlardı. Halis Turgut’un idaresi altında olan İrade-i Milliye özellikle Büyük Taarruz’dan altı ay önce bölücü faaliyetlerini şiddetlendirmiş, 1922 ilkbaharındaki belediye seçimlerinde şahsi kavgalara daha da bağlanmıştı. Son nüshasının ne zaman çıktığı ve kapandığı bilinmemektedir. 1922’nin Mart ayında son nüshasının çıktığı tahmin olunuyor.(16)</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Bugün Ankara’da Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde 1-42 sayılar, ayrıca Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü kitaplığında da 1-42 sayılar bulunmaktadır.(17)</span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"> Sivas İl Kültür Müdürlüğü de, bu gazetelerin günümüz Türkçesine çevrilmesi ve bilim dünyasına kazandırılması konusunda uğraş vermektedir.</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> (1) “1973 Sivas İl Yıllığı”, Önder Matbaa, Ankara, 173, ss. 197-198,</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> (2)Uluğ İğdemir, “Sivas Kongresi Tutanakları” Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1969, s. 1.</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> (3) İğdemir, a.g.e., s. 2.</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> (4) Ömer Sami Coşar, “Milli Mücadele Basını”, Gazeteciler Cemiyeti Yayını, No 5 (tarihsiz), s. 113.</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> (5) Selahattin Ulusalerk, “Ulus, 14.9.1941”, s. 5.</span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
<div style="text-align: justify;">
(6) Abdülkadir Sansözen, “Ulus, 14.9.1941”, s. 5.</div>
<div style="text-align: justify;">
(7) Coşar, a.g.e., s. 114.</div>
<div style="text-align: justify;">
(8) Ulusalerk, a.g.e., s. 5.</div>
<div style="text-align: justify;">
(9) Sansözen, a.g.e., s. 5</div>
<div style="text-align: justify;">
(10) Mahmut Goloğlu, “Sivas Kongresi”, Başnur Matbaası, Ankara, 1969, s. 254.</div>
<div style="text-align: justify;">
(11) Coşar, a.g.e., s. 115-118.</div>
<div style="text-align: justify;">
(12) Coşar, a.g.e., s. 112-113.</div>
<div style="text-align: justify;">
(13) Sansözen, a.g.e., s. 5.</div>
<div style="text-align: justify;">
(14) Yücel Özkaya, “Milli Mücadele Başlangıcında Basın ve Mustafa Kemal Paşa’nın Basınla İlişkileri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, cilt 1, sayı 1, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1984, ss. 903-904; Yücel Özkaya, “Milli Mücadele’de Atatürk ve Basın”, (1919-1921) Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1989, ss. 60-61.</div>
<div style="text-align: justify;">
(15) Ulusalerk, a.g.e., s. 5.</div>
<div style="text-align: justify;">
(16) Coşar, a.g.e., s. 118 - Enver Behnan Şapolyo, “Türk Gazetecilik Tarihi ve Her Yönü ile Basın”, Güven Matbaası, Ankara, 1969, s. 192. Halis Turgut daha sonra İzmir Suikasti nedeniyle idam edilmiştir.</div>
<div style="text-align: justify;">
(17) İzzet Öztoprak, “Kurtuluş Savaşında Türk Basını”, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları No 230, Ankara, 1981, s. 385</div>
</span><br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPjiOKFke5mr5wW9BS7kZL0uk-8fd8yAbDPLQ6NkmpbaKChjB9vgvSRkdUG-uYVZxwq290GWOetoc6sQ3f2x1DBy_7s64FrxkCjwU3kyiyPHrviHbPZBVm3tdAdf-df4VysPHHw1Vey67X/s1600/irade-i-milliye-tipki-basim-ve-yeni-harflerle__31981474_0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPjiOKFke5mr5wW9BS7kZL0uk-8fd8yAbDPLQ6NkmpbaKChjB9vgvSRkdUG-uYVZxwq290GWOetoc6sQ3f2x1DBy_7s64FrxkCjwU3kyiyPHrviHbPZBVm3tdAdf-df4VysPHHw1Vey67X/s1600/irade-i-milliye-tipki-basim-ve-yeni-harflerle__31981474_0.jpg" height="400" width="340" /></a></div>
<span style="font-family: Verdana; font-size: large;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Verdana; font-size: large;"> </span><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> İrade-i Milliye gazetesinin 1335 ila 1338 yılları arasındaki sayılarından 47 nüshasının tıpkı basımı ve Türkçe'ye tercümesi Sivas Belediyesi tarafından 2010 yılında gerçekleştirilmiş ve kitap haline getirilmiştir. Yazıdaki resimler bu kaynaktan alınmıştır.</span></div>
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; text-align: justify;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; text-align: justify;">Metin A. KANSU</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<span style="font-family: Verdana; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: Verdana; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: Verdana; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: Verdana; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;"><strong>Hakimiyet-i Milliye Gazetesi (Ankara-Ocak 1920)</strong></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;"><strong><br /></strong></span>
<span style="font-family: Verdana; font-size: large;">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-QGdPt4-9Doo/UXf3iW4mFLI/AAAAAAAAAms/8PAztfqLO8I/s1600/Hakimiyet-i_Milliye_Gazetesi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: Times New Roman;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-QGdPt4-9Doo/UXf3iW4mFLI/AAAAAAAAAms/8PAztfqLO8I/s1600/Hakimiyet-i_Milliye_Gazetesi.jpg" height="320" width="301" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i>Hakimiyet-i Milliye Gazetesi</i></span></td></tr>
</tbody></table>
</span><span style="font-family: Verdana;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Verdana;"><span style="font-family: Verdana; font-size: large;"> </span><span style="font-family: Verdana;"> </span><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Hakimiyet-i Milliye gazetesi ilk olarak 10 Ocak 1920'de Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankara'da yayımlanmış bir gazetedir. Adı daha sonra "Ulus" şeklinde değiştirilmiştir. Daha sonra İrade-i Milliye gazetesinde olduğu gibi toplanmıştır. Adının Ulus olma sebebi ise ulusa yönelik bir yayın olmasıydı. Gazetenin başyazarı Falih Rıfkı Atay idi.</span></span></div>
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; text-align: justify;"> Hâkimiyet-i Milliye gazetesi, İrade-i Milliye'nin devamı olarak kuruldu. İrade-i Milliye'nin 19. sayısından itibaren yayımlanmaya başlayan Hakimiyet-i Milliye bir süre sonra İrade-i Milliye ile birleştirildi. </span><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Genç topluluk tarafından 2004'te yeniden yayımlanmaya başlayan Hâkimiyet-i Milliye'de Atatürk'ün 1920'lerdeki Hâkimiyet-i Milliye'deki yazılarına da yer verilmiştir.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span style="background-color: white; line-height: 19.1875px; text-align: start;"> Heyet-i Temsiliye, Sivas’tan ayrılıp Ankara'ya geldikten sonra, mücadelenin durumu hakkında halkı ve dış dünyayı bilgilendirmek, milli mücadele lehinde propaganda yapmak için Ankara’da yeni bir gazetenin çıkarılmasına karar verdi. Gazetenin adı; Sivas’taki</span><span style="background-color: white; line-height: 19.1875px; text-align: start;"> </span><i style="line-height: 19.1875px; text-align: start;">İrade-i Milliye'</i><span style="background-color: white; line-height: 19.1875px; text-align: start;">yi çağrıştırdığı için “</span><i style="line-height: 19.1875px; text-align: start;">Hakimiyet-i Milliye</i><span style="background-color: white; line-height: 19.1875px; text-align: start;">” olarak belirlendi.</span></span><br />
<div style="background-color: white; margin-bottom: 0.5em; margin-top: 0.4em; text-align: start;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span style="line-height: 19.1875px;"> Haftada iki gün ve dört sayfalık olarak çıkarılmaya başlayan gazetenin ilk sayıları, Ankara valiliğinin alt katındaki Vilayet Matbaası’nda basıldı. Vilayet Matbaasının bütün makineleri ve çalışanları </span><i style="line-height: 19.1875px;">Hakimiyet-i Milliye</i><span style="line-height: 19.1875px;">'ye devredilmişti.</span><span style="font-size: x-small;"><span style="line-height: 13.328125px;"> </span></span><span style="line-height: 19.1875px;">Gazetenin yazıhanesi Ulus Meydanı'ndaki Veli Han'da bulunuyordu.</span><span style="font-size: x-small;"><span style="line-height: 13.328125px;"> </span></span><span style="line-height: 19.1875px;">Gazetenin Mesul Müdürü </span>Recep Zühtü Bey<span style="line-height: 19.1875px;">, yazı işleri müdür </span>Nizamettin Nazif<span style="line-height: 19.1875px;"> idi.</span></span></div>
<div style="background-color: white; line-height: 19.1875px; margin-bottom: 0.5em; margin-top: 0.4em; text-align: start;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Yazıların yayınlanması ve dağıtılması ile Heyet-i Temsiliye üyesi Hakkı Behiç Bey ilgilenmekteydi . Mustafa Kemal kendi düşüncelerini Hakkı Behiç’e not ettirmekte; diğer yazıları da tek tek incelemekteydi. Yazıların altına Mustafa Kemal’in imzası konmuyordu; bazı yazıların altına yıldız konmuştur; bu yazıların Mustafa Kemal’in kaleme aldığı veya not ettirdiği yazılar olduğu düşünülür.</span></div>
<h3 style="background-color: white; background-image: none; border-bottom-style: none; line-height: 19.1875px; margin: 0px 0px 0.3em; overflow: hidden; padding-bottom: 0.17em; padding-top: 0.5em; text-align: start;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"> Gazete, başlangıçta 57 x 82 boyutlu kağıdın ikiye katlanışı ile 4 sütun üzerinden hazırlanıyordu</span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"><span style="line-height: 13.328125px;">. </span></span></span></span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; font-size: small; font-weight: normal;">10 Ocak 1920 Cumartesi günü gazetenin ilk sayısı yayınlandı. Gazete adının altında “</span><i><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: x-small;">mesleği milletin iradesini hakim kılmaktır</span></i><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; font-size: small; font-weight: normal;">” alt başlığı yer alıyordu. </span><span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">İl</span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">k</span></span></span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; font-size: small; font-weight: normal;"> sayı, iki yaprak olarak çıkmıştı. Mustafa Kemal’in not ettirdiği başyazı, bütün ilk sayfayı kaplıyordu. Yazıda, Milli Mücadele’nin hedefleri anlatılmıştı. Bursalı hanımların Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Temsil Heyeti’ne çektikleri işgali protesto eden uzun telgrafı ile Fransızların Maraş’ı işgallerini protesto eden Pazarcık Müftüsü, Belediye Başkanı ve halkın telgrafı da ilk sayıda yer alıyordu. </span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Gazete, 47. Sayıdan sonra 18 Temmuz 1920’den itibaren haftada üç gün yayımlanmaya başladı. Teknik yetersizlikler yüzünden 6 Eylül 1920 – 30 Ekim 1920 arasında yine haftada iki gün yayınlandı.</span></span></h3>
<h3 style="background-color: white; background-image: none; border-bottom-style: none; line-height: 19.1875px; margin: 0px 0px 0.3em; overflow: hidden; padding-bottom: 0.17em; padding-top: 0.5em; text-align: start;">
<span style="font-size: small; font-weight: normal;"> Eskişehir<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">'de</span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"> </span>Arif Oruç<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">’un çıkardığı Yeni Dünya Gazetesi'ne</span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"> </span>Çerkeş Ethem olayı<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">'ndan sonra el konulunca dizgi kasaları ve makineleri</span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"> </span><i style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Hâkimiyet-i Milliye</i><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"> </span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">gazetesine devredildi. Yeni matbaa makinasının gelişi ve İstanbul'dan usta mürettiplerin getirilmesinden sonra</span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"> </span><i style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Hakimiyet-i Milliyet</i><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">'nin günlük gazete halini alması mümkün oldu. Hazırlıklar için 22 Ocak 1921’de çıkarılan 100. sayıdan sonra yayına iki hafta ara verildi; yeni matbaa Veli Han'ın içinde kuruldu. 6 Şubat 1921'de tek yapraklı ilk günlük gazete yayımlandı. Gazete, Cumartesileri hariç her gün çıkmaya başladı.</span></span></h3>
<div style="background-color: white; line-height: 19.1875px; margin-bottom: 0.5em; margin-top: 0.4em; text-align: start;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> 6 Şubat 1921'den itibaren derginin yazı işleri müdürlüğüne sırasıyla Hüseyin Ragıp Baydur,<i> </i><span style="color: black;">Nafi Atuf Kansu </span>ve Ziya Gevher Etili atandı.</span></div>
<div style="background-color: white; line-height: 19.1875px; margin-bottom: 0.5em; margin-top: 0.4em; text-align: start;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">23 Temmuz 1921'de Yunanlılar'ın Sakarya'ya doğru ilerleyişi nedeniyle gazetenin Cumartesi günü olmasınra rağmen çıkması uygun görülmüştü. Küçük boyutlu bir sayı hazırlandı. Gazete, kağıt sıkıntısı nedeniyle 11 Ocak 1922'ye kadar küçük boyutlu olarak yayımlanmaya devam etti.</span></div>
<h3 style="background-color: white; background-image: none; border-bottom-style: none; line-height: 19.1875px; margin: 0px 0px 0.3em; overflow: hidden; padding-bottom: 0.17em; padding-top: 0.5em; text-align: start;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; font-weight: normal;"><span style="font-size: small;"> 2 Eylül 1928'den itibaren gazetenin başlığı Latin harlferi ile, yazılar ise Latin ve Arap harfleri karışık olarak dizildi. Gazete, 1 Kasım 1928'den itibaren tamamen Latin alfabesi ile basıldı.</span></span></h3>
<h3 style="background-color: white; background-image: none; border-bottom-style: none; line-height: 19.1875px; margin: 0px 0px 0.3em; overflow: hidden; padding-bottom: 0.17em; padding-top: 0.5em; text-align: start;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: small;"><span class="mw-headline" id="Yaz.C4.B1_kadrosu">Yazı Kadrosu</span></span></h3>
<div style="background-color: white; line-height: 19.1875px; margin-bottom: 0.5em; margin-top: 0.4em; text-align: start;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Kurulduğu günlerde <i>Hakimiyet-i Milliye</i>'nin yazı kadrosu Recep Zühtü, Hüseyin Ragıp, Sabri Ethem Ertem, Ahmet Hakkı, Hamdi Osmanzade, Aşki Naili, İsmail Suphi, Ağaoğlu Ahmet Bey, Nafi Atuf Kansu, Nasuhi Baydar, Ziya Gevher Etili, Mahmut Esat Bozkurt yer alıyordu.</span></div>
<div style="background-color: white; line-height: 19.1875px; margin-bottom: 0.5em; margin-top: 0.4em; text-align: start;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Ankara’da bulunan aydınlar ve gazeteciler <i>Hakimiyet-i Milliye</i>'ye yazı verdiklerinden yazı kadrosu zenginleşmişti. <i>Hakimiyet-i Milliye</i>'ye katkıda bulunanlar arasında şu isimler yer alır : Foto muhabiri Ethem Tem, Mehmet Akif, Halide Edip Hanım, Dr. Adnan Bey, Müfide Ferit Hanım, Ahmet Ferit Bey, İsmail Müştak Mayakon, Yakup Kadri, Ruşen Eşref,Hamdullah Suphi Mehmet Emin, İsmail Habip, Celal Nuri İleri, İsmail Hami, Cemal Hüsnü Taray, Hayrettin Taran.</span></div>
<div style="background-color: white; line-height: 19.1875px; margin-bottom: 0.5em; margin-top: 0.4em; text-align: start;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"> Gazetenin ilk sayısının 1200-1500 adet basıldığı sanılmaktadır . Zamanla günlük 5000-6000 tirajı olan bir gazete haline gelmiştir</span></div>
<div style="background-color: white; margin-bottom: 0.5em; margin-top: 0.4em; text-align: start;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span style="line-height: 19.1875px;"> Gazete, 28 Kasım 1934’ten itibaren</span><span style="font-size: x-small;"><span style="line-height: 13.328125px;"> </span></span><span style="line-height: 19.1875px;">Ulus adını aldı; CHP’nin izlediği tek parti politikasının sözcüsü oldu</span><span style="line-height: 19.1875px;"> 14-15 Aralık 1953’te </span>Demokrat Parti<span style="line-height: 19.1875px;">’nin çıkardığı bir kanun doğrultusunda </span>Cumhuriyet Halk Partisi<span style="line-height: 19.1875px;">'nin mallarıyla birlikte Ulus matbaası, binası ve tesisleri de hazineye devredildiğinden gazete kapandı. 10 Haziran 1955’te tekrar yayın hayatına dönebildi (kimi kaynaklarda 14-15 Haziran 1953 ile 10 Haziran 1955 arasında </span>Nihat Erim<span style="line-height: 19.1875px;"> tarafından çıkarılan “</span><i style="line-height: 19.1875px;">Yeni Ulus</i><span style="line-height: 19.1875px;">” ve “</span><i style="line-height: 19.1875px;">Halkçı</i><span style="line-height: 19.1875px;">” gazeteleri de Ulus’un devamı olarak ele alınır. 1955-1971 arasında Ulus ismi ile yayınına devam etti.</span></span></div>
<div style="background-color: white; margin-bottom: 0.5em; margin-top: 0.4em; text-align: start;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span style="line-height: 19.1875px;"> Gazete, 29 Temmuz 1971’den itibaren </span><i style="line-height: 19.1875px;">Barış</i><span style="line-height: 19.1875px;"> adıyla yayınını sürdürdü.</span><span style="font-size: x-small;"><span style="line-height: 13.328125px;"> </span></span><span style="line-height: 19.1875px;">Barış, Ankara, İstanbul, Samsun ve Mersin gibi illerde çıkan bir yerel gazete görünümündeydi</span><span style="font-size: x-small;"><span style="line-height: 13.328125px;"> </span></span><span style="line-height: 19.1875px;">1975 yılında 18752. sayıya kadar yayını sürdürdü.</span></span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span>
<br />
<div>
<i>Faydalanılan kaynak: http://tr.wikipedia.org/</i></div>
<div>
<br /></div>
Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-1118409897126582912013-04-14T14:17:00.002-07:002020-04-25T02:47:31.937-07:00Pendik Günleri<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-9vnPDIMgkpU/UX0zyFu6FGI/AAAAAAAAAo8/5efuqHBFkvQ/s1600/6Agustos1929-pendik+istasyonu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-9vnPDIMgkpU/UX0zyFu6FGI/AAAAAAAAAo8/5efuqHBFkvQ/s640/6Agustos1929-pendik+istasyonu.jpg" height="410" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i>Atatürk, Pendik İstasyonunda </i></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i>6-Ağustos-1929</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<strong><span style="font-family: Verdana; font-size: large;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">Çalışma Devam Ediyor.....</span></strong>Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-91961714032589237392013-04-13T11:55:00.002-07:002020-04-25T09:35:36.583-07:00Nadir ve Güzel Yayınlar<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong>PLEVNE HATIRALARI</strong></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">Sebat ve Gayret Kıyametinden Bir Alamet</span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Yazarı : Binbaşı İbrahim Edhem</span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Yayın Yılı : 1880 - 1979</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeGPk3eyDCfEvcl58NiCopdoQ-1XXBkkVeg-5ILRpdMhFXK4ZncESGXNFacCBMuKPkj3dicWXABfqAQZTV3q-5Iy58z11g5-LTfwKrrx4gtMRpFvcFBtbxTWfIUagav-5OfzVI-b1c774N/s1600/9130.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeGPk3eyDCfEvcl58NiCopdoQ-1XXBkkVeg-5ILRpdMhFXK4ZncESGXNFacCBMuKPkj3dicWXABfqAQZTV3q-5Iy58z11g5-LTfwKrrx4gtMRpFvcFBtbxTWfIUagav-5OfzVI-b1c774N/s320/9130.jpg" width="240" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"><strong><br /></strong></span>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"><strong><br /></strong></span>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"><strong>ANKARAM</strong></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Yazarı : Şerif Erdoğdu</span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Yayın Yılı : 1965 - 1999</span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-irNEr79ip20/UXf3lfJc4hI/AAAAAAAAAm4/UOzmxfZN0QY/s1600/Ankaram-Serif-Erdogdu__11729678_0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://3.bp.blogspot.com/-irNEr79ip20/UXf3lfJc4hI/AAAAAAAAAm4/UOzmxfZN0QY/s1600/Ankaram-Serif-Erdogdu__11729678_0.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"><strong>İSTANBUL'dan ASYA'yı VUSTAYA SEYAHAT</strong></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Seyyah Mehmed Emin Efendinin Seyahatnamesi</span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Yazarı : Mehmet Emin</span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Yayın Yılı : 1874 - 2007</span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUneYNYRtmf9EYnG1I8DTin_6G_WTI2x9RX5QM3m459TDgfnQLh4CO94xes-DWfaxy6xzEZEsnSoRSaBNDU5p00GcAJe0Rb6UWiQ577ZqDLvYcZuM3xjTiybN3shYnfozdZEwVo6OOZbua/s1600/istanbul-dan-asya-yi-vusta-ya-seyahat-seyyah-mehmed-emin-efendi-nin-seyahatnamesi-4150.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUneYNYRtmf9EYnG1I8DTin_6G_WTI2x9RX5QM3m459TDgfnQLh4CO94xes-DWfaxy6xzEZEsnSoRSaBNDU5p00GcAJe0Rb6UWiQ577ZqDLvYcZuM3xjTiybN3shYnfozdZEwVo6OOZbua/s1600/istanbul-dan-asya-yi-vusta-ya-seyahat-seyyah-mehmed-emin-efendi-nin-seyahatnamesi-4150.jpg" /></a></div>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-78033337311084143192013-04-13T11:44:00.004-07:002020-04-25T08:58:43.074-07:00ALTI OK'UN HİKAYESİ<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><strong style="font-family: georgia, "times new roman", serif; font-size: x-large;">ALTI OK'UN HİKAYESİ</strong><span style="font-family: verdana, sans-serif; font-size: large;"> </span><br />
<span style="font-family: verdana, sans-serif; font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-family: verdana, sans-serif; font-size: large;"> </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRjWDSJwyhX4XE9inM760FMCa3x6LwDXojZBkd3XuuUuUAPFm0i29oocfauoOaSTjxaARD7vohxCf2GYqfEh2EDn_kcJQaByoFLQ9-WgDe54mwoYHN2wT2GOu5O8lqK_XWTGZ8ov3tCH8m/s1600/728812.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="220" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRjWDSJwyhX4XE9inM760FMCa3x6LwDXojZBkd3XuuUuUAPFm0i29oocfauoOaSTjxaARD7vohxCf2GYqfEh2EDn_kcJQaByoFLQ9-WgDe54mwoYHN2wT2GOu5O8lqK_XWTGZ8ov3tCH8m/s1600/728812.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Cumhuriyet Halk Partisi, 1919 da başlayan Milli Mücadele sürecinde ülkemizde yerel sivil direnişin çekirdeğini oluşturan Müdafaa-i Hukuk örgütlerinin temeli üstüne 9 Eylül 1923 'te kuruldu. Başlangıçta <strong>Cumhuriyetçilik</strong>, <strong>Milliyetçilik</strong> ve <strong>Halkçılık</strong> ilkelerinden oluşan parti programına 1924’te hem halifeliğin kaldırılmasıyla ve devletin laikleşmesi adımıyla birlikte <strong>Laiklik</strong> ilkesi eklendi. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Altı oku tamamlayan <strong>İnkılâpçılık ve Devletçilik</strong> ilkeleri ise 15 Mayıs 1931’de ki III. Büyük Kurultay’ da parti programına eklenerek partinin programındaki 6 ilke belirlenmiş oldu. CHP nin bu altı ilkesini sembolleştiren amblemi ise ilk defa <span style="font-size: small;">Cumhuriyet’in 10.yılı kutlamaları için yapılan hazırlıklarla beraber 1933 yılı Ekim ayında göz önüne çıkmış oldu. </span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: small;"> </span>Cumhuriyet Halk<strong> </strong>Partisinin 6 oklu ambleminin 1933 yılında kullanılmaya başlaması ile geçen süreçte bu amblemin nasıl ve kimin tarafından tasarlandığı konusunda 2 önemli tesbit vardır. Bunlardan birincisi bu amblemin o dönem Gazi Eğitim Enstitüsünde Resim-İş öğretmeni olan İsmail Hakkı Tonguç tarafından tasarlandığı üzerinedir ki bu gerçeği Sn.Engin Tonguç "Bir Eğitim Devrimcisi-İsmail Hakkı Tonguç" isimli kitabında belirtmektedir. Cumhuriyetin 10.yıl kutlamalarında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümünün üstlendiği süsleme ve tasarım çalışmaları ve bu konuda İsmail Hakkı Tonguç ve yardımcılarının öğretmen adayları ile birlikte bilinen gayretli ve takdir edilen çalışması dahilinde bu amblemin İsmail Hakkı Tonguç tarafından çizildiği tesbiti önemlidir. </span></div>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"> <table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-CgrfeZnkt9s8c-k094hOINRmI3SOzZRclZzJKI8Ajq625-42RSI5zfXJFCY5e5ikWkv7qxjBFnz68VtmKtHa9xkCzNsOPY4rhnLv1ynnkogS5FrUw1kRAUd8WG_q6skJNAqu8BJqL1yt/s1600/ismail_hakki_tonguc.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-CgrfeZnkt9s8c-k094hOINRmI3SOzZRclZzJKI8Ajq625-42RSI5zfXJFCY5e5ikWkv7qxjBFnz68VtmKtHa9xkCzNsOPY4rhnLv1ynnkogS5FrUw1kRAUd8WG_q6skJNAqu8BJqL1yt/s1600/ismail_hakki_tonguc.jpg" width="184" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">İsmail Hakkı Tonguç (1893-1960)</span></i></td></tr>
</tbody></table>
</span><br />
<br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Bir diğer tesbit ise dönemin Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Sekreteri Recep Peker tarafından restitüsyon üstadı Mahmut Akok'a bir parti amblemi için tasarı çalışması yapmasını talep etmesiyle başlayan süreçtir. Bu konuda elimizdeki kaynaklardan biri Münir Hayri Egeli'nin "Atatürk’ten Bilinmeyen Hatıralar" adı ile kaleme aldığı anı kitabında aktardığı anıdır. Bir diğeri ise Mahmut Akok'un hayatı ve kariyerini detaylı bir şekilde kitabında inceleyen Sn.Nevin Algül'ün "Mahmut Akok-Sanat Tarihinde Restitüsyon Piri" isimli çalışmasının 43.sayfasında Halk Partisinin o dönem bir amblem yarışması açtığı ve altı oklu amblem ile Mahmut Akok'un bu yarışmayı kazandığını belirten tesbitidir.</span></div>
<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh7cOjsF48sYrZ5LqtYE_fRODupEyc94xwyhPsIKikiqhTaiPswMtiF5r_RRrHGVDXGNCwzfHK0dKISSMrndbWShu9IKqNa2xZvvduaRpMCdQkuDt5CfKmpWBdjMvuTBgcptwA5sqGR2uGL/s1600/Mehmet_Recep_Bey_Peker.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh7cOjsF48sYrZ5LqtYE_fRODupEyc94xwyhPsIKikiqhTaiPswMtiF5r_RRrHGVDXGNCwzfHK0dKISSMrndbWShu9IKqNa2xZvvduaRpMCdQkuDt5CfKmpWBdjMvuTBgcptwA5sqGR2uGL/s1600/Mehmet_Recep_Bey_Peker.jpg" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">1</span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>931-1936 yıllarında </i></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>CHF Genel Sekreteri </i></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Recep Peker (1889-1950)</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifcZ7mK-Wxr2CPB9Ij-rvAqcgGgGhfxNeBqNE6iTiIuZoEooqvukJ00X4N6036iJs892wi8GROcfWWEmbC64JkoqgDc8fqwMAv2VIxdlpOyYqEou-D3flawxpqRTdV1WD2dwqLQCY27onW/s1600/mahmut+akok.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifcZ7mK-Wxr2CPB9Ij-rvAqcgGgGhfxNeBqNE6iTiIuZoEooqvukJ00X4N6036iJs892wi8GROcfWWEmbC64JkoqgDc8fqwMAv2VIxdlpOyYqEou-D3flawxpqRTdV1WD2dwqLQCY27onW/s1600/mahmut+akok.jpg" width="215" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Arkeolog </i></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Mahmut Akok (1901-1993)</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Bilinen gerçekler içinde önemli olan bir noktada bu kutlamaların bir kanun ile organize edildiği ve Recep Peker ile Nafi Atuf Kansu'nun bizzat törenlerin hazırlığının yapılması ve hatta törenlerin neticesinde bir değerlendirme raporunun yazılması ile görevlendirildiğidir. Cumhuriyet ilanının 10. yıldönümü kutlama kanunu (2305 sayılı kanun) 11.6.1933 tarihinde kabul edilmiştir. Törenle ilgili detayların tamamı 12 maddeden oluşan bu kanunda hüküm altına alınmıştır. Kanunun ikinci maddesine göre ve 6.7.1933 tarihli ve 14.668 sayılı kararnameye bağlı olarak "Başvekâlete bağlı olmak üzere Cumhuriyet Halk Fırkası Umumi Kâtibi Kütahya mebusu Recep Beyefendi’nin reisliği altında Erzurum mebusu Nafi Atuf Bey’le Millî Müdafaa, Dahiliye ve Maarif vekillikleri müsteşarlarından oluşan bir yüksek komisyon kurulmasına ve bu komisyonun daimi veya geçici anılan vekâletlerden memur almasına karar verilmiştir" denilmektedir. </span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Aşağıdaki yazımda Sn.Oktay Gökdemir'in Faik Reşit Unat'ın anısına dayanarak ve Münir Hayli Egeli'nin kitabından aktarımlarıyla bu iki anıyı gündeme getirerek amblemin tarihçesi konusundaki bilgileri derlemeye çalıştım.</span></div>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"> </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><strong>1- ALTI OK’UN GERÇEK ÖYKÜSÜ</strong></span><br />
<em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Alıntı: Oktay GÖKDEMİR-Egede Sonsöz – 16 Temmuz 2010</span></em><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjShMQYjQAIdIbjaKW657bSqAHC0_IJYUipdUjAL3MXK9T8VA62KNf0M5i82oPjxOfKQWJQ9_UwaBbpHrSeMqX33KKfN6kDixoUZKDaUOJCFKy5nb5SFSCNVVCIpyJWY8Tail_XQFF083JI/s1600/ALTOK_~1.PNG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjShMQYjQAIdIbjaKW657bSqAHC0_IJYUipdUjAL3MXK9T8VA62KNf0M5i82oPjxOfKQWJQ9_UwaBbpHrSeMqX33KKfN6kDixoUZKDaUOJCFKy5nb5SFSCNVVCIpyJWY8Tail_XQFF083JI/s1600/ALTOK_~1.PNG" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-size: large;">
...............</span></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Ankara’daki kutlama organizasyonu ise, o dönemdeki adıyla Gazi Terbiye Enstitüsü’ne verilmişti.<span style="font-size: large;"> </span></span></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Gazi Terbiye Enstitüsü resim-iş bölümünde hepimizin yakından tanıdığı bir cumhuriyet öğretmeni görev yapıyordu. Bu kişi İlköğretim Genel Müdürlüğü döneminde eğitim tarihimizin en önemli kurumlarından bir tanesi olacak Köy Enstitüleri’nin uygulayıcısı ve yaratıcısı İsmail Hakkı Tonguç’tan başkası değildi. Böylelikle amblemin tasarım öyküsü başladı. Amblemde yer alan okların esin kaynağı olarak Topkapı Sarayı’nda sergilenen ve Türklerin tarih boyunca kullandıkları oklar temel alındı. Topkapı Sarayı’ndan Gazi Terbiye Enstitüsü’ne getirilen oklar özenle seçilerek Resim-İş Öğretmeni İsmail Hakkı Tonguç tarafından grafike edildi. Bu konuda İsmail Hakkı Tonguç’a görev verilmesinin en önemli nedenlerinden birisi ise O’nun Almanya’da yüksek öğrenimi sırasında grafik eğitimi de almış olmasıydı. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk 10. yıl kutlamalarının üzerinden bir ay geçtikten sonra Gazi Terbiye Enstitüsü’nü ziyaret etmiş ve kutlamalarda gösterdikleri yararlılıktan dolayı başta İsmail Hakkı Tonguç olmak üzere bu konuda emeği geçen tüm enstitü hocalarını kutlamıştı.</span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">................ <em><u>Değerli Egede Sonsöz okurları</u>; Aslında altı oklu amblemin Köy Enstitüleri’nin mimarlarından İsmail Hakkı Tonguç tarafından yapıldığını 1960 yılına kadar Türkiye’de kimse bilmiyordu. Hatta İsmail Hakkı Tonguç yaşamı süresince bu gelişmelerden ailesine dahi herhangi bir bilgi vermemişti. 1960 yılında vefat ettiğinde kendisi adına Gazi Eğitim Enstitüsü’nde düzenlenen bir törende bu önemli bilgiyi kamuoyuyla ilk kez ünlü tarihçi Faik Reşit Unat paylaşmıştı. 6 Temmuz 1960 günü düzenlenen törende Faik Reşit Unat, amblemin Atatürk’ün emriyle İsmail Hakkı Tonguç tarafından çizildiğini açıkladığında salonda İsmail Hakkı Tonguç’un oğlu Doktor Engin Tonguç da olmak üzere herkes çok şaşırmıştı. Bu konuyla ilgili yapmış olduğumuz araştırmalar sırasında şimdi Soma’da bulunan Doktor Engin Tonguç’la gerçekleştirdiğimiz görüşmede bu gelişme kendisi tarafından teyit edilmiştir. Engin Tonguç’a göre amblemin bu şekilde tasarlanmasında tek başına ok simgesi bile ilginçti. Çünkü ok, ilerlemeyi, değişimi, açılımı, yücelmeyi anlatıyordu.</em></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><em></em></span><br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhH2ncIiAhqJ8DPdp1dfmQRe2qdwUk-_9PXSenuH4RMpz9cKxHns3uqNoSBKf76p1XInThiXe0v9OwA3aD8YfrYhlUOu9mvINRjeUMAafOnUzLo6KlsWLhyphenhyphenmYSEFy3LBtoQ2d7yhyphenhyphenonHpYD/s1600/Gazi1933.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhH2ncIiAhqJ8DPdp1dfmQRe2qdwUk-_9PXSenuH4RMpz9cKxHns3uqNoSBKf76p1XInThiXe0v9OwA3aD8YfrYhlUOu9mvINRjeUMAafOnUzLo6KlsWLhyphenhyphenmYSEFy3LBtoQ2d7yhyphenhyphenonHpYD/s1600/Gazi1933.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Atatürk </i></span><i style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">29 Ekim 1933 Törenlerinde</i></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><b>
ÇENTİKLİ OK’UN ANLAMI NE?</b></span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"> </span><br />
<div style="font-family: Verdana, sans-serif; text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Yine O’na göre paralel olmayan, bir kaynaktan çıkmışçasına yelpaze gibi açılan uçları yan yukarıya dönük değişik uzunluktaki oklar aslında Cumhuriyetin ulaşmak istediği hedefleri gösteriyordu. Okların beş tanesi düz iken yanlıca dördüncü okun dibinde bulunan çentikle acaba bir estetik kaygı mı yoksa bir mesaj mı verilmek istenmişti? Bilindiği gibi dördüncü ok devletçilik okudur. Türkiye’de devletçiliğin Sovyet sistemindeki gibi katı müdahaleci bir sistem olmadığını ve karma ekonomik sisteme dayandığını işaret edebilmek ve bu farkı vurgulayabilmek amacıyla bu çentiğin dördüncü okun altına konulduğunu değişik kaynaklar aktarmaktadır. </span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Oluşum hikâyesi böyle gelişen altı ok amblemi Türkiye’de ilk kez 10. yıl kutlamaları sırasında kullanıldı. Mustafa Kemal Atatürk, 10. yıl kutlamaları resmigeçit töreni sırasında smokininde 29 Ekim 1933 günü ilk kez altı oklu rozetiyle kitlelerin karşısına çıktı. Aynı gün Ankara’daki Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi altı oklu amblemle ışıklandırıldı. 1933’ten günümüze 77 yıldır altı oklu amblem CHP’nin en önemli tarihsel mirası olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor…</span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><strong style="font-size: x-large;">2-</strong> <strong style="font-size: x-large;">ALTI OK'UN HİKAYESİ - BİR DİĞER GÖRÜŞ</strong><br />
<span style="font-size: small;"><em>Alıntı: Münir Hayri Egeli-Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk - Berikan Yayınları - Temmuz 2001, s45-46</em></span></span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixwNO7I-NBm8WEdUsnHoZSCW6Gun_4yH9ozFaetf6QZgpLr_W_O-vMZA9fRU-dyRF7WjPs6cYtC5p5S-scJ_3s-Q4kMEHiB4rK-81fRKmmV1ao-pxo-FeFrQSd8ohw4atDUiDJ9IbE7mBc/s1600/Halkevinden-1939.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixwNO7I-NBm8WEdUsnHoZSCW6Gun_4yH9ozFaetf6QZgpLr_W_O-vMZA9fRU-dyRF7WjPs6cYtC5p5S-scJ_3s-Q4kMEHiB4rK-81fRKmmV1ao-pxo-FeFrQSd8ohw4atDUiDJ9IbE7mBc/s1600/Halkevinden-1939.jpg" width="229" /></a></div>
<br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
<em><span style="font-size: small;"></span></em><span style="font-size: small;"> </span>
</span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Münir Hayri Egeli, "Eski Bir Atatürkçü" adıyla 1954 yılında yazdığı ve ilk defa 1959’da "Ahmed Halid Kitabevi"nce daha sonraları ise 2000 li yıllarda Berikan Yayınlarından çıkan "Atatürk’ten Bilinmeyen Hatıralar" isimli kitabında "Altı Ok’un Hikayesi" başlığı altında şu anısına yer vermektedir.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br />
<span style="color: black;"><em>Bir gün Recep Peker beni çağırdı:<br />– Halk Partisi’nin amblemi olmak üzere bir şey istiyorum, dedi. Bir şeyler düşün... <br />
Hemen ise koyuldum. Fakat işin eninde sonunda Ata’ya intikal edeceğini biliyordum. Usulca onun Halkevi’ne gelmesinden istifade ederek yaptığım örnekleri reis masasının üzerine bıraktım.<br /> Atatürk bunları görmüş. Reis, Nafi Atuf (Kansu)’tan sormuş. O da benim krokilerim olduğunu söylemiş. Nihayet beni çağırttı.</em></span><span style="color: black;"><em>– Bunlar ne?.. diye sordu.<br />– Efendim, Parti’ye amblem denemeleri.<br />
Atatürk, sadece:</em></span><span style="color: black;"><em>– Senin başka işin yok mu?.. dedi. Sonra Nafi Atuf’a döndü:<br />– Receb’in (Peker) işi yok böyle şeylerle uğraşır. Bizi Faşist partilerine çevirecek” diye mırıldandı.
Ben ondan sonra işi bıraktım. </em></span>
<span style="color: black;"><em>Altı Ok’u Recep Bey, Mahmud Akok’a çizdirmis. Bana da,<br />
– Bu işlerin inhisarı sende olacak değil ya... Bak ne güzel oldu, dedi.</em></span>
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<br />Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-40805255187491803552013-04-13T11:24:00.002-07:002020-04-25T02:50:30.426-07:00Yeşilçam Emektarlarından<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: large;"> </span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: large;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhfI26RaCyWKd_ubDtae9_yCk8TRALArUbM9YZv3c1Vvre2Dnntokm8kAVtaJBvWfb8q3ScGAtweu6_ZUDnWmIl0m29qCI1eGfBpjLLrhtt4SptXr3jF9fLVfTL-kuEttwTgQ2phWeuPf_/s1600/%C3%BCnal-g%C3%BCrel.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhfI26RaCyWKd_ubDtae9_yCk8TRALArUbM9YZv3c1Vvre2Dnntokm8kAVtaJBvWfb8q3ScGAtweu6_ZUDnWmIl0m29qCI1eGfBpjLLrhtt4SptXr3jF9fLVfTL-kuEttwTgQ2phWeuPf_/s1600/%C3%BCnal-g%C3%BCrel.jpg" height="286" width="320" /></a></div>
</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: large;"><strong>Ünal Gürel (1935-8.4.2002)</strong></span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: large;"><strong></strong><br /> Sanat yaşamına tiyatro ile başlayan Ünal Gürel, çeşitli topluluklarda görev yaptı. Tiyatronun dışında, 1964 yılında kamera karşısına geçerek, sinema filmlerinde de rol alan sanatçı, aynı zamanda seslendirme çalışmaları yapmıştır. Özellikle Kemal Sunal ile birlikte rol aldığı Sakar Şakir filmindeki Gardırop Fuat rolüyle anımsanır. Komedi ağırlıklı filmlerde yardımcı oyuncu olarak rol almıştır. Hatırda kalan son rolü, 1992 yılında Mahallenin Muhtarları dizisindeki Berber rolü olmuştur. </span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: large;"> Kalp yetmezliği sonucu 67 yaşında vefat eden Gürel, Feriköy mezarlığına defnedilmiştir..<br />Sinemamızın Gardırop Fuat’ına saygılarımızla…<br />“Bak kardeşim ben sinirli bir adamım…” <br />“Simdi ananı laciverte boyadım!”<br />“Yüz yıl da hapis yatsam geberteceğim seni!”<br />“O adamı İstanbul kazan ben kepçe arayacağım! Kırılmadık yerini bırakmayacağım! İki bacağını böyle cartttt!! Hıııaaaa!!!”<br />“Cehennemin dibine de gitsen bulacağım seni! Gel biraz döveyim! Gel biraz dövüp de hıncımı alayım!”<br />“Yanıyorum ama beni yakanı da yakacağım! Sizi de yakacağım! Mahalleyi de yakacağım! Hepinizi yakacağım ulan inekler!” <br />Bu cümleleri hatırlayanınız var mı? Ya da şöyle sorayım: bu cümleleri unutanınız var mı?<br />O, sinemamızın “Gardırop Fuat”ı… İri cüsseli, pala bıyıklı, kötü/komik adamı: Ünal Gürel…<br />Sinemaya Namus Uğruna adlı film ile adım atan Gürel, tiyatro kökenli usta bir oyuncu… Profesyonel bir seslendirme sanatçısı…<br /> Tiyatroya yıllarca emek vermiş bir sanatçı olmasına rağmen, onu bize tanıtan, şüphesiz ki Kemal Sunal’lı güldürü filmleri olmuştur. Çabuk üretilip hızlıca tüketilen Kemal Sunal komedilerinde, yeni bir damarın öncüsü olan Gürel, iri yapısı, pala bıyıkları ve sert mizacı ile güçlü ama yenilmeye mahkum, her türlü talihsizliklerin başına geldiği kötü adamı, birkaç filmde de olsa unutulmayacak bir başarı ile oynamıştır.<br />
Onu unutulmaz kılan en önemli rol ise şüphesiz ki Sakar Şakir adlı filmindeki Gardırop Fuat rolüdür. İlk filmlerinde canlandırdığı arka plandaki salon erkeği tiplemesi ya da Kemal Sunal’lı filmlere kadar oynadığı diğer filmlerdeki silik yan roller, onu izleyiciye kabul ettirememiş, sert surat yapısı ile birçoğu birkaç filmden sonra kaybolmuş, sinemamızın yüzlerce karakter oyuncusundan biri olmasına ramak kala, Hanzo filmi ile ilk dikkat çekici performansını sergilemiştir.<br /> Yıllarca ormanda kalmış ve insanlığı unutmuş koca bir bebek olan Hanzo’yu yola getirmeye çalışan iki hasta bakıcından biri olan Hastabakıcı Cemal, Hanzo’nun kendini savunmak için yaptığı sert hareketler sonucu verdiği tepkiler ile izleyiciyi güldürmüş, dikkatleri üzerinde toplamış ve ilk önemli rol teklifini almıştır: Gardırop Fuat…<br />
Babasından miras kalan bakkal dükkanını almak için yola çıkan Şakir’in hikayesinin anlatıldığı güldürü filminde, Kemal Sunal’ın canlandırdığı Sakar Şakir karakterinin yolu, Gardırop Fuat ile otobüste kesişir ve talihsizlikler silsilesi başlar. İşte bu filmde Gürel’in canlandırdığı Fuat karakteri, izleyenleri çok güldürür ve kendisinin yıllarca bu rolle hatırlanmasını sağlar<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0PV1TP8XXEmlDQnngkcs7Ia4H1xhn_z_jFWJ3ixWviU-FDvjIzsIpn4YdRuw420qfTIgZ3NYrvzi64VLAWVSflCGG4VYGvx4GJ-vpLqodt9bBHeZsOURCndlUVAm3BIxYFht-7pQCV4MY/s1600/yadigar-kuzu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0PV1TP8XXEmlDQnngkcs7Ia4H1xhn_z_jFWJ3ixWviU-FDvjIzsIpn4YdRuw420qfTIgZ3NYrvzi64VLAWVSflCGG4VYGvx4GJ-vpLqodt9bBHeZsOURCndlUVAm3BIxYFht-7pQCV4MY/s1600/yadigar-kuzu.jpg" height="261" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<strong>Yadigar Ejder(Kuzu) - Sivas<br />05.10.1947 / 14.01.1992</strong><br />
<strong> </strong>Gerçek adı Yadigar Kuzu, <br />Türk sinema sanatçısı.<br />"Türk sinemasının dev adamı" olarak bilinen sanatçı, 100'ün üzerinde filmde yardımcı oyuncu olarak rol almıştır. Ev kirasını ödeyemediği için evinden çıkartılmış, geceyi geçirmek için gittiği Taksim parkında, bir bankın üzerinde donarak hayata veda etmiştir. Riyavettir ki Taksim parkında donarak ölmüş, rivayettir ki yemek yedikten sonra girdiği lokantanın tuvaletinde ayağı kaymış, başını taşa vurarak oracıkta hayatını kaybetmiştir. <br />
<br /> <em>18 yıl önce yarın bir adam donarak öldü.<br />Kutuplarda, buzullu coğrafyaların ortasında, karlı boranlı tepelerin, dağların kuytusunda olmadı ölümü. İstanbul'da, Taksim Parkı'nda, ahşap bir bankın üzerinde üşüye titreye, donarak öldü adam.<br />Adı Yadigâr Ejder, memleketi Sivas, yaşı 45, işi dayak yemekti.<br /> Yeşilçam Sineması öyle istedi, dev gibi cüssesine rağmen tıfıl jönler, çelimsiz yıldızlar tarafından biteviye dövülüp, yerden yere çarpıldı.<br />Senaryoların rol icabı ezdiği bu dev adam gerçek yaşamda da yoksulluğun sillesini yemişti. Kirasını ödeyemediği için evinden kapı dışarı edildi, evsiz geçen ilk soğuk gecede o parka sığındı. Sabah karanlığında çöpçüler buldu cesedini. Kaskatı kesilmiş iri kıyım bedeni kırılgan bir cam heykel gibiydi. Beyoğlu'nda "artist kahvelerinde" solgun, sararmış siyah beyaz fotoğrafları asılı duruyor şimdi. Ocakçı resme takıldığımı görünce fısıldıyor kulağıma; "Tipi azmandı ama kuzu gibi adamdı. Zaten soyadı da Kuzu'ydu. Yapımcılar şekli şemaline bakıp 'Ne Kuzu'su kardeşim. Sen ejderha gibi adamsın. Soyadını Ejder yaptık' demişlerdi." Özledim seni koca adam. Yattığın yer sıcacıktır umarım. Sevgiler sana. <br />Savaş Ay....2010</em><br />
<em></em><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-oLjTSvxGOfs/UWmhjw2acTI/AAAAAAAAAe4/Yj1jRxgHo3c/s1600/arap-celal.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-oLjTSvxGOfs/UWmhjw2acTI/AAAAAAAAAe4/Yj1jRxgHo3c/s1600/arap-celal.jpg" height="247" width="320" /></a></div>
<br />
<strong>Arap Celal (1922 – 29.12.1993)</strong><br />
<strong></strong><br />
Celal Yonat 1922 yılında Sivas’ta doğdu.İlkokuldan sonra çalışma hayatına atıldı.Bir süre Burhaneddin Tepsi ve İsmail Dümbüllü topluluklarında çalıştı. Sinemaya 1948 yılında figüran olarak girdi ve daha çok Arap Celal ismi ile tanındı. Çoğunlukla küçük karakter rollerinde oynadı. Film yapımcısı Kayahan Arıkan, çektiği bazı filmlerde onu filmin yardımcısı olarak gösterdi. Foto romanlarda da oynadı. Son yıllarında Behçet Nacar‘ın Beyoğlu’nda bulunan film-foto roman çekimi yapılan dairesinin bakıcılığını yaptı.Yeşilçam’ın sevilen,sayılan oyuncusu olarak yer aldı.<br /> Yaşamı geçim sıkıntıları içinde geçti. 29.12.1993′de yılbaşına 3 gün kala vefat etti<br />
<br />
<br /> </span>Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-56990979653365833622013-04-12T00:10:00.003-07:002020-04-25T02:50:50.640-07:00 ANKARA'DA ETLİK BAĞLARI<span style="font-size: large;"><strong><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Bağlar </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> </span></strong></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
</span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Ankara'nın dört bir yanında şimdilerde hepsi birer yoğun yerleşim alanı olan ve bir zamanlar Ankara'lıların yazları şehir sıcağından kaçarak yazı geçirdikleri ve bağ bozumuyla şehre döndükleri bağ semtleri vardı. Kurtuluş savaşı sonunda Rumlar ve Ermeniler Ankara'dan göçüp gittiklerinde Ankara'yı saran bağların çoğu boş ve sahipsiz kalmıştı. Bu bağların bir kısmında katolik aileler yaşamlarına devam ederken, özellikle terkedilmiş ve harap olanlar devlet tarafından Ankara'lılara satılmıştı. </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> "Ankaram" kitabı yazarı Şerif Erdoğdu’ya göre Ankara çevresinde 32 bağ ve bahçe semti olduğunu yazmaktadır. Bunların bir kısmı, Keçiören’de Çoraklık, Kızlarpınarı, Mecidiye, Hacıkadın Deresi, Karabağ, Solfasıl , Çin Çin Bağları, Karaca Kaya, Samanlık, Abidinpaşa, Kınalı Köşk, Frenközü , Seyran Bağları, Dikmen, Çankaya, Yukarı Öveç, Aşağı Öveç, Keklik, Çatlaklı, Söğütözü, Pamuklar Çiftliği, Etlik Bağları, İğdelidere ve Ayvalı olarak sayılabilir.<br />
Bu bağ semtleri çoğunlukla yüksek yerlerde veya dere vadilerinde olurdu. İçlerinde en çok bilinenleri kuzeyde Hacı Kadın deresi boyunda Keçiören, Hatip Çayı ve Ankara çayı ile Çubuk çayı boyunda Etlik, İğdelidere ve Ayvalı bağları, Dikmen deresinde Dikmen, Çin Çin bağları, İncesu deresi vadisinde ise Kavaklıdere, Çankaya, Küçük Esat, Seyran Bağları bulunurdu. </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Ankara'da bugüne kalan bağlarından Vehbi Koç'un Keçiören'deki bağının bir kısmı VEKAM olarak faaliyet göstermekte, Kavaklıdere'de Tunalı Hilmi beyin kızı Sevda (And) Hanımın şaraplık üzüm bağından son kalan ev Kuğulu Park yanında korunmakta, 1936 yılından kalan ve yapılaşmaya direnen Gazi Osman Paşa'daki Papazın Bağı'da halen turistik hizmet vermektedir.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Bu bağlarda bir yada iki ahşap-kağir bağ evleri, bahçeler, Ankara üzümleri, alıç, armut, gibi meyvalıklar bulunurdu. Genellikle bağların içinden küçük dereler geçer, bağın suyu ya bu derelerden yada kuyulardan sağlanırdı. Genellikle bu derelerin çevresinde kavaklıklar, söğüt ağaçları vede meyve ağaçları yoğunlukla bulunurdu. </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> 1930-1960 yıllarında Ankara'lılar kışın henüz kent sınırları itibariyle Ulus ve çevresini aşmayan sınırlar içinde otururlar, bahar geldiğinde Nisan sonu Mayıs ayı başında çevrelerindeki sahip oldukları bağ evlerine göç ederler, Ekim ayının sonuna kadar buralarda kalırlardı.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Maalesef günümüzde bu bağ bölgelerinin hemen hepsi kentsel yapılaşmaya açılmış bölgeler olarak eski yeşil alan niteliklerini tamamiyle yitirmiş ve artık Ankara'nın bağ yaşantısı, kültürü ve gelenekleri bu yanlış kentleşme politikalarının neticesinde tamamiyle yok olmuştur.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Bugün çok az da olsa birkaç bağ evi restorasyonla kurtarılmış ve günümüze Ankara tarihinin bu güzel olgusunu numune olarak yansıtabilecek durumda kalmıştır.</span> <br />
<br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><strong>Etlik Bağı</strong></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Etlik'de Aşağı Eğlence bölgesine yakın Yukarı Kuyuyazısı mevkiinde bulunan bağımız 1927 yılında Milli Emlak'tan satın alınmıştı. Tapusu ancak 1939 yılında çıkan bağımız 16,5 dönüm bir alanı kapsıyor ve doğu sınırından Ayvalık yolu geçiyordu.</span><br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdhMzXXlCCSmBVuMWDggULsZ0Pp2MxG0Q33P-vlsLTINan7DP3inl4qtlD4V1IuQoa0A0FuTxbeiv-1kSWFl6L0XvO_xNp5V_LEAhqHgugKhOcJAEVA1OWKWJZgT5VEogGYys-EdBDH5EB/s1600/etlik-tapu-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdhMzXXlCCSmBVuMWDggULsZ0Pp2MxG0Q33P-vlsLTINan7DP3inl4qtlD4V1IuQoa0A0FuTxbeiv-1kSWFl6L0XvO_xNp5V_LEAhqHgugKhOcJAEVA1OWKWJZgT5VEogGYys-EdBDH5EB/s320/etlik-tapu-1.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Etlik Bağının Tapu Krokisi</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4muxbiJKSBjtWWOejDEq8NLGezFmb0M9abpjzwkSBSrKiZCqUm-kkS5aMzGtLnh7svv_tTK0fczXmiMvL05GiqwNTc-GSS71BNNwnuEwMc2umcTPZvWKixWp58OIFrlTR7IG2dLHPcZZ-/s1600/etlikteki+ev.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4muxbiJKSBjtWWOejDEq8NLGezFmb0M9abpjzwkSBSrKiZCqUm-kkS5aMzGtLnh7svv_tTK0fczXmiMvL05GiqwNTc-GSS71BNNwnuEwMc2umcTPZvWKixWp58OIFrlTR7IG2dLHPcZZ-/s1600/etlikteki+ev.jpg" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Etlik'te Bağ Evi ve Ankara Görünümü</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Günümüzde Etlik caddesi ile Karlıova sokak arasında bölgedeki yerleşimin içinde bir küçük bir dere ve güzel bir bağ evi vardı. Bu bağ evinin Ankara'ya bakan cephesinde geniş bir terası vardı. Uzun yıllar kiraya verilmiş olan bu bağ evi 2 katdan oluşmakta idi. Evin Ankara'ya bakan bölümünde su ve buzdolabı ihtiyacını karşılayan bir kuyu bulunurdu. Uzun yıllar bağda elektrik olmadı. Geceleri lüks yada gaz lambaları ışığı altında geçirilir, yemekler ise gaz ocağında pişirilirdi. Bağdaki evimizin alt katında oturan kiracımızın çok iyi bir insan olduğunu ancak bağa yeteri kadar ilgi göstermediği hatırımda kalmıştı. Kiracımızın bağ ile şehir arasında gidip geldiği siyah, sepetli eski bir motosikleti vardı. Bağ ziyaretlerimizde en çok ilgimizi çeken bu motosiklet olurdu. Bu motosiklete bindirilme ve kısa da olsa bağ çevresinde dolaştırılmak bizim için en büyük ödül olurdu. </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Aslında diğer bütün Ankara bağları gibi bir üzüm bağı niteliği taşıyan bahçe içinde ayrıca vişne, armut(kış armudu-Ankara armudu), alıç, zerdali, üvez, iğde, ceviz, kavak gibi ağaçlarda yoğunlukla bulunurdu. Üzüm kütüklerinde genellikle yenilebilecek kalitede beyaz yuvarlak taneli üzümlerinin olduğunu hatırlıyorum (Keskin-Hasandede). Bir miktarda Orta Anadolunun kara (Kalecik Karası) üzümleri vardı.</span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJfF_a9UDSXwoqiuy_Qqmxv4o4OqEmqcs5aFxIBccMLu9Lx2stekAmKZsZuFRsD1iOxPWOOpBsdGu5PffvxdZwxeRtxCfj4PGPKVOmrUD4u6BYmaK84w9ytSJFC0SbLaheeGCT9iA1RX9s/s1600/etlikte-arman-atufla-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="199" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJfF_a9UDSXwoqiuy_Qqmxv4o4OqEmqcs5aFxIBccMLu9Lx2stekAmKZsZuFRsD1iOxPWOOpBsdGu5PffvxdZwxeRtxCfj4PGPKVOmrUD4u6BYmaK84w9ytSJFC0SbLaheeGCT9iA1RX9s/s1600/etlikte-arman-atufla-1.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bağ Evinin terasında</span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWQ3BKnBaH2mfFJfhF5DzaqNC3_MyYFUr0zaSN1uFneOCpgMtQ6t9JwbR0jyyBSoyXOMR8lR1MUSiHsvT9ntitEImuUFij-O11Wp4W850z-f2mG9l5MHPuaC5SFoINUYs89GcjnNxNAsT6/s1600/Hasandede.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWQ3BKnBaH2mfFJfhF5DzaqNC3_MyYFUr0zaSN1uFneOCpgMtQ6t9JwbR0jyyBSoyXOMR8lR1MUSiHsvT9ntitEImuUFij-O11Wp4W850z-f2mG9l5MHPuaC5SFoINUYs89GcjnNxNAsT6/s1600/Hasandede.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Bağda yetişen Keskin-Hasandede Üzümü</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Bağ komşularımız arasında İsmail Hakkı Tonguç ve Kadri Yörükoğlu aileleri de vardı.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;"></span>Birde "yumurtacı" diye anılan bir komşumuz daha vardı.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiv7B0go2LqKSvV1VaqTa3CWWvWZ6pxIslqmPCIEvtuZsSr7hDfKM3UapCKC5J-tzO9vmBQsxaHUzR3AxIiZxTSC9bQyziK3Rn9YW_6mArAfZ3dTrMoIUVbmmq-l0J_1z03Hg_7TlNOQZ0T/s1600/etlik-bag-1940.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiv7B0go2LqKSvV1VaqTa3CWWvWZ6pxIslqmPCIEvtuZsSr7hDfKM3UapCKC5J-tzO9vmBQsxaHUzR3AxIiZxTSC9bQyziK3Rn9YW_6mArAfZ3dTrMoIUVbmmq-l0J_1z03Hg_7TlNOQZ0T/s320/etlik-bag-1940.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Bahar aylarından başlamak kaydıyla yazın ailemizin hemen hemen tüm çocukları bu bağ evinde veya günübirlik pazar piknikleriyle bağda vakit geçirmekten büyük zevk alırlardı. Çocuklar bir yanda oynarken ve açık havada evden getirilen yemeklerini yerlerken aile büyükleride koyu ağaç altı sohbetlerine dalarlardı. </span><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-2B2idxkLnyI/UWmJiKGdBEI/AAAAAAAAAeg/DHnrUzeG7QY/s1600/TK-Etlik-1960-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="215" src="https://4.bp.blogspot.com/-2B2idxkLnyI/UWmJiKGdBEI/AAAAAAAAAeg/DHnrUzeG7QY/s1600/TK-Etlik-1960-1.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Aile bir sohbette- Etlik-1960</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span><br />
<div align="left">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;">1962 yılında Ankara Belediyesi bu bölgede yapılan yeni imar planı ve kadastro çalışmalarıyla Etlik 1756 ada ve 3 parselde bulunan 16,492 m2 lik bağın, 3,750m2 si Ankara-İstanbul Devlet karayoluna, 3,126 m2 si yeşil alana, 2,384 m2 de zaiyat olarak istimlak edilerek geriye parselasyona tabi 7,100 m2 bırakılmıştır. Bağımızdan parselasyon çalışmasıyla geriye elimizde 11 parsel kaldı. Üstelik yeşil olarak istimlak edilen yaklaşık 3 dönüm arazi daha sonra belediye tarafından satılarak yeni imar alanları haline getirildi. 1962 de bağımızın önemli bir kısmında o zamanki adıyla "Ankara-İstanbul Devlet Karayolu" açılması için istimlak çalışması başlatıldı. Bu istimlak çalışmalarında aileyi en çok etkileyen dereboyunda bulunan ve özellikle kavak ağaçlarının kesilmesiydi. Gölgesinde nice yıllar aile fertleri toplanmış, sohbet etmiş, yemekler yenmişti. Aile halâ bu ağaçlardan kalan parçaları ve kurutulmuş kavak yaprakları bir anı olarak saklamaktadırlar. </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;"> Bu yolun karayolları idaresi tarafından mı yoksa belediye tarafından mı istimlak edilerek açılmaya başlandığına dair bir sürü yazışmalar yapıldığı halde ne belediye nede karayolları projeyi üstlenmedi ve istimlak mercii uzun bir süre anlaşılamadı. Karayolları bu yolu belediye açıyor, belediye de Karayolları açıyor diye itirazlar dilekçelerine cevap verdiler. Ancak yol yapımında Karayollarına ait yol makinaları çalışmaktaydı. Yapılan itiraz ve açılan tazminat davalarıyla 1972 yılına kadar bu süreç devam etti ve nihayet bir miktar tazminatlar alınabildi. Böylece 1962 de başlayan daha sonra projesi değiştirilen ama bağımızın önemli bir bölümünün istimlak edilmesine sebep olan bu devlet karayolu projesi sayesinde, 10 yıl içinde bağımız giderek bağ özelliğini kaybetti ve ilerleyen yıllarda parselasyon ve imar çalışmalarıyla da bozuk kentleşmeye teslim oldu.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;"> Aslında bu süreç Ankara'nın diğer bağ semtlerinde de benzer şekilde işlemiştir. Bu nedenle 1959 yılında o dönem Münakâlet Vekaletinin (Ulaştırma Bakanlığı ve Karayolları İdaresinin) belediye eliyle yürüttüğü yeni yol ve imar planlarıyla başlayan Ankara bağlarının yokoluş sürecinin, 1962 yılından itibaren hızlanarak devam ettiğini ve 1970 lere gelindiğinde Ankara bağlarının birer birer belediyeler eliyle ve yanlış kentleşme politikalarıyla 10 yıl içinde kişiliksiz ve çarpık yapılaşmayla yokedildiğini söyleyebiliriz.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;"> İlerki yıllarda gördüğümüz az da olsa kurtarma ve restorasyon çalışmaları bu önemli kültür hazinesinden kalan ancak bir kaç numunenin yaşatılabilmesi çabasından öteye gidememiştir.</span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana";"></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;"><em>Faydalanılan kaynaklar :</em></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;"><em>1) Ankaram - Şerif Erdoğdu, Kültür Bakanlığı-1999 </em></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;"><em>2) Eski Ankara Bağ Evleri Yaşantısı - Mehtap Türkyılmaz, Konferans- 1912</em></span><br />
<em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;">3) Bir Eğitim Devrimcisi, İ.Hakkı Tonguç - Engin Tonguç -1997</span></em><br />
<em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;">4) Cumhuriyet Bayrağı Altında - Ceyhun Atuf Kansu - 1998</span></em><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;"><em>5) Ankara'nın Eski Bağ Evleri - İlber Ortaylı - Ankara Dergisi C1-S1 Ekim 1990</em></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;"><em>6) Metin A. KANSU Arşivi</em></span></div>
</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-76580214446508538402013-04-11T10:51:00.005-07:002020-04-25T02:51:17.560-07:00TERZİBABA CAMİSİ - ERZİNCAN'IN MODERN YAPISI<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"><strong>TERZİBABA CAMİSİ - ERZİNCAN</strong></span></div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYu_vbyc7-rkDnOvGuzKnqGNhuA0wZX61stMSLTX0OtyXeSpidavdSmrrgzpajzD_gqc0n1daJMbH4FH66aYnwU6RgePg76sdicqBbwhMvfCe_XhQwQqJl3wgEOVuYZyt8dWtU-ZOsrvMK/s1600/Photo0023.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYu_vbyc7-rkDnOvGuzKnqGNhuA0wZX61stMSLTX0OtyXeSpidavdSmrrgzpajzD_gqc0n1daJMbH4FH66aYnwU6RgePg76sdicqBbwhMvfCe_XhQwQqJl3wgEOVuYZyt8dWtU-ZOsrvMK/s1600/Photo0023.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Terzibaba Camisi - Erzincan 2011</span><br />
<span style="font-family: "verdana";">Mimarı : Danyal Tevfik Çiper</span><br />
<span style="font-family: "verdana";">Yapım Yılı : 2002</span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> Terzibaba Camisi Türkiyenin bir kubbe altında en çok insan bulundurabilen camisidir. Toplam kapasitesi 7000 kişidir. Bir kubbe altında tam 4000 kişi ibadet edebilir. Terzibaba Camiisinde halılar mavi zemin üzerine sarı noktalardan yapılmış yani gök yüzünü andırması için ve camlar tam karşıdaki heybetli dağları görebilecek şekilde konumlandırılmıştır. </span></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"> Camii ile ilgili fotoğraflar oğlumun askerlik görevi nedeniyle 2011 yılında Erzincan'da bulunduğu dönem içinde Erzincan'a yaptığım bir ziyarette çekilmiştir.(15 Ekim 2011)</span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-BndOeoM8Hs4/UWsUotrLCsI/AAAAAAAAAhA/LH3StlEed3E/s1600/P161011_13.42.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://1.bp.blogspot.com/-BndOeoM8Hs4/UWsUotrLCsI/AAAAAAAAAhA/LH3StlEed3E/s1600/P161011_13.42.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5OIYNWcWMA8XLAIbPrS5CVMt_FSm6UqsUjoJssb8wDYtT-XGGOcMiAfM0OSZ05BQhGUb0GO8VzIymGTY13GDSlPkMU-LF-ljz-w6x3FxNmuvXakN4kB8ycmbCmhtOsWydHHpYLwRl2fKw/s1600/Photo0027.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5OIYNWcWMA8XLAIbPrS5CVMt_FSm6UqsUjoJssb8wDYtT-XGGOcMiAfM0OSZ05BQhGUb0GO8VzIymGTY13GDSlPkMU-LF-ljz-w6x3FxNmuvXakN4kB8ycmbCmhtOsWydHHpYLwRl2fKw/s1600/Photo0027.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZYWW75qW_aOnYV_Jj1jtBXux-tY6qIMRWo4lFR24J7W8OBxuwVILFxwoxf_cpRIof_nsfLwp5bNgjXuYEXKLHrmnCqor88XbK_iARyslyOTZOIjLY9My2OcxCs-GsDhgatW-N_DRn8vlY/s1600/Photo0028.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZYWW75qW_aOnYV_Jj1jtBXux-tY6qIMRWo4lFR24J7W8OBxuwVILFxwoxf_cpRIof_nsfLwp5bNgjXuYEXKLHrmnCqor88XbK_iARyslyOTZOIjLY9My2OcxCs-GsDhgatW-N_DRn8vlY/s1600/Photo0028.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikBhyphenhyphenANnT4XlP-AL6o-SBm3NKqXDW0RjRAr1VQpSPKw3l9ox7VrD-O3Z1xwpdh1JXb6FZ77EfA4OVANdAviT9df-kdG1jS_qFOf89RiDgZoLcy-CT6mmHpakt7_P9eVTxEcvttf0iNT-Y0/s1600/P161011_13.51_%255B01%255D.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikBhyphenhyphenANnT4XlP-AL6o-SBm3NKqXDW0RjRAr1VQpSPKw3l9ox7VrD-O3Z1xwpdh1JXb6FZ77EfA4OVANdAviT9df-kdG1jS_qFOf89RiDgZoLcy-CT6mmHpakt7_P9eVTxEcvttf0iNT-Y0/s1600/P161011_13.51_%255B01%255D.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicKdEKXQVzXno0rGEyqos42PY0EsKRkvKGETVNP9hGRhAlrkugapLxM9iuOkn9nkkPGHExpEZKeuNOHWj0z6m5LeHHBA05Y_FrshZAE21LRveJQaAUPMqsNO7kyaHGsU6lal99o5g7lOsN/s1600/Photo0030.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicKdEKXQVzXno0rGEyqos42PY0EsKRkvKGETVNP9hGRhAlrkugapLxM9iuOkn9nkkPGHExpEZKeuNOHWj0z6m5LeHHBA05Y_FrshZAE21LRveJQaAUPMqsNO7kyaHGsU6lal99o5g7lOsN/s1600/Photo0030.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMBMgKCpUHUJR_iupJ3qldFghGBVtKq8fDNpYA_NDfh6ImG-DyP2duUp8UgNlQfZoabGVZkHFse7PqYumwVAS9vnXhqUm79D8gLr27Deyg1Om3vv2zHdG5SsV8shfUDyBipQc0fQYVyhSE/s1600/Photo0032.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMBMgKCpUHUJR_iupJ3qldFghGBVtKq8fDNpYA_NDfh6ImG-DyP2duUp8UgNlQfZoabGVZkHFse7PqYumwVAS9vnXhqUm79D8gLr27Deyg1Om3vv2zHdG5SsV8shfUDyBipQc0fQYVyhSE/s1600/Photo0032.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiC15u-7hZ_72of7Pj3Je8pVsXcDDf5gUC32gGVJzz2yZuRiDgWycdBt3rl6gE7fVcSQZSdmfz3ySZi7DmNyqcyELgV1q6gC7MGRhWou7MpS5O4c5T5cgrREzRU6stN4tY2-qbPn43zbjE/s1600/P161011_13.52_%255B02%255D.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiC15u-7hZ_72of7Pj3Je8pVsXcDDf5gUC32gGVJzz2yZuRiDgWycdBt3rl6gE7fVcSQZSdmfz3ySZi7DmNyqcyELgV1q6gC7MGRhWou7MpS5O4c5T5cgrREzRU6stN4tY2-qbPn43zbjE/s1600/P161011_13.52_%255B02%255D.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkFQUe-SagKvpxJb67QqHp9qjne7ye-xG5sPjv4mS_rQr0xFsYk1-gIQLjfMgJpBziOVVsUgGh1ESkptaTG0C_Guz6eBGuKAYWgUMn4F6wcNk1p3LDwD4rvbX35qxb0IkIsFTbL9HCz6MY/s1600/Photo0037.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkFQUe-SagKvpxJb67QqHp9qjne7ye-xG5sPjv4mS_rQr0xFsYk1-gIQLjfMgJpBziOVVsUgGh1ESkptaTG0C_Guz6eBGuKAYWgUMn4F6wcNk1p3LDwD4rvbX35qxb0IkIsFTbL9HCz6MY/s1600/Photo0037.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZ-cVvBG87Ab-2YJm5VKcoK4svPl1sVCD0wHuq9At9xpTGbzRb8iHAyfzaHfWgQFh6SqCP9kJy-amq7FI7_Bh_4yuybGt4RFQl6o7oaLzhc0SYClyLK1LoLTPFUjBwzYjWOI63eoVKyRnp/s1600/Photo0038.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZ-cVvBG87Ab-2YJm5VKcoK4svPl1sVCD0wHuq9At9xpTGbzRb8iHAyfzaHfWgQFh6SqCP9kJy-amq7FI7_Bh_4yuybGt4RFQl6o7oaLzhc0SYClyLK1LoLTPFUjBwzYjWOI63eoVKyRnp/s1600/Photo0038.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibN-uA-yr3yf_0NENDxYnA0BILoamr4YjuiCays0o81A3rgn8Pxf-tNUdRWakz9hguF1lU8hXQZRrWsQpL4IyNNZbuLdFyXNxNcPj1DCsHsGwh055sjHvheEnO6O-zYPVucDo2FWjcrKMu/s1600/P161011_13.55.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibN-uA-yr3yf_0NENDxYnA0BILoamr4YjuiCays0o81A3rgn8Pxf-tNUdRWakz9hguF1lU8hXQZRrWsQpL4IyNNZbuLdFyXNxNcPj1DCsHsGwh055sjHvheEnO6O-zYPVucDo2FWjcrKMu/s1600/P161011_13.55.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhu1HbPpWDGiL4tNwxzE_63ziYkqbgAquQwb3zzvU-a0CfpmOymAeDQCi4LPhnpBC3oQJ7aNmBupxif_rX7K9cl8IgK-2_zM-Dc5yRNekttuS-ExjTSNAuhjZQBg3HoatzIo02tZJi9ckau/s1600/Photo0039.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhu1HbPpWDGiL4tNwxzE_63ziYkqbgAquQwb3zzvU-a0CfpmOymAeDQCi4LPhnpBC3oQJ7aNmBupxif_rX7K9cl8IgK-2_zM-Dc5yRNekttuS-ExjTSNAuhjZQBg3HoatzIo02tZJi9ckau/s1600/Photo0039.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLUwcMb5JaQUupEYc2mwLvAcwN4TxcsHbWt_jP_9l1yuZRPqMVXeBirXC1R9zxLyEpCknZQ3w1F6A8F9Xjihcnn0kJy1j_THb46wBkQXyJrs1OD3Nm0GoBtYnMcfv3cY9ETbUC5Sk7M4ZD/s1600/P161011_13.43.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLUwcMb5JaQUupEYc2mwLvAcwN4TxcsHbWt_jP_9l1yuZRPqMVXeBirXC1R9zxLyEpCknZQ3w1F6A8F9Xjihcnn0kJy1j_THb46wBkQXyJrs1OD3Nm0GoBtYnMcfv3cY9ETbUC5Sk7M4ZD/s1600/P161011_13.43.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> Caminin mimarı Danyal Tevfik Çiper'dir<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> (1932 - 2008).</span> Yapı bünyesinde büyük bir otopark, iş merkezi ve sosyal tesisler vardır. Mali sıkıntılar nedeniyle yapımı 12 yıl sürmüştür. 2002 yılın ramazanında resmi açılışı yapılmadan ibadete açılmıştır. Modern ve klasik tarzların karışımı bir tasarımı vardır. İlk başlarda çoğu modern mimarili cami gibi tepki çekse de şu an Erzincan halkı tarafından çok sevilen ve benimsenmiş bir camidir</span>. <span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">Mimar Tevfik Çiper aynı zamanda Erzincanda İş Merkezi ve Otobüs Terminalini de projelendirmiştir.</span><br />
<br />
<span style="color: blue;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong> TBMMO Mimarlar Odası internet sitesinden alıntıladığım Y.Mühendis-Mimar Tevfik Çiper'in 25 Ekim 2008 tarihinde kaybı vesilesi ile yayınlanmış bir söyleşi.</strong></span> </span><br />
<span style="color: blue;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiu0zFgcnN_OB2o964I3oYTptxMCNNzRS7AbTuWKkt-1DrxHuMGDqzJ3dhyZvr4z3LJ3ffZckUh_n2wddHkCJwAegIrhURwFDLcPJw1XsrM_zwVJ7pjWi5BpGO_65UfwVKiYZQWDqvwh23U/s1600/ciper.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiu0zFgcnN_OB2o964I3oYTptxMCNNzRS7AbTuWKkt-1DrxHuMGDqzJ3dhyZvr4z3LJ3ffZckUh_n2wddHkCJwAegIrhURwFDLcPJw1XsrM_zwVJ7pjWi5BpGO_65UfwVKiYZQWDqvwh23U/s1600/ciper.jpg" width="215" /></a></div>
<br />
<span style="color: blue;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisNidw_0j99G93z06Hs64Wa3QCUDgPqINSXk5tluACOTaoQnFKz-pyheM7SIzVYTujL4AM80caCpmiUzR_3nqCi7_jlhthxpe615U3eQPMWOnubq9VdfKtJhAwxy_DhR2dsS3g4Ouxd2XA/s1600/25446.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="313" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisNidw_0j99G93z06Hs64Wa3QCUDgPqINSXk5tluACOTaoQnFKz-pyheM7SIzVYTujL4AM80caCpmiUzR_3nqCi7_jlhthxpe615U3eQPMWOnubq9VdfKtJhAwxy_DhR2dsS3g4Ouxd2XA/s1600/25446.jpg" width="640" /></a></div>
<span style="color: blue; font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><em>......</em></span><br />
<span style="color: blue; font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><em> 1992 de Erzincan’da Terzibaba Camii ve Külliyesi'ni çizdim. Bu modern cami, o yılın Belediye Başkanı Sayın Talip Kaban ve Müftü Sayın Fikret Karaman’ın aydın kişilikleri sayesinde yapılabilmişlerdir. İnşaat ancak bitme aşamasına gelmiştir.1993’te Erzincan İş Merkezi'ni projelendirdim. 1994’te Alanya’da Orita Oteli ve Has Yapı için “Kurşunlu Evleri”ni 1997’de ve Beş Bursa Villası'nı 1998’de yaptım.</em></span><br />
<em><span style="color: blue; font-family: "verdana"; font-size: large;">......</span></em><br />
<a href="http://www.phototurkey.net/data/media/32/erzgenel3.jpg" rel="external nofollow" target="_blank" title="http://www.phototurkey.net/data/media/32/erzgenel3.jpg"></a><span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><em><span style="color: blue;"><b>MC-</b> Camilere geri dönersek, Erzincan’da yaptığınız hoş bir cami var, biraz bu yapıdan söz eder misiniz? </span></em><br />
<em><span style="color: blue;"><b>DÇ-</b> Fevkalade beyefendi bir belediye reisi ve müftü vardı. Modern bir cami yapacağız diye zevklendiler, düşünebiliyor musunuz. Müftü çok kez Suudi Arabistan’a gitmiş gelmiş. Suudi Arabistan’da çok fazla modern cami var, İngilizler ve Amerikalılar yapmışlar. Belediye reisi de çok kültürlü, olgun bir arkadaşımızdı. Camiyi yaptık ama toplama parayla zor yürüyor tabii; yani bağış yapılacak da... Şu anda inşaat bitmek üzere, yani hemen hemen toplandı. Yalnız paramız yetişmediği için çatısını bitiremedik.</span></em><br />
<em><span style="color: blue;"><b>HÖ-</b> Kubbesi camdan mı, ya da şeffaf mı?</span></em><br />
<em><span style="color: blue;"><b>DÇ-</b> Şeffaf bir kubbe. Depremi bilsen, betonarme kubbe yapmazsın. Yukarıda o boyutta bir kütle sallanınca, düşünebiliyor musunuz, götürür getirir binayı. Hafif olmalı ki, binayı etkilemesin. Çelik kullandık kubbede; çok hafif ve yapımı fevkalade kolay. Yalnız kubbede tasarladığımız o altıgenleri yapamadık, çünkü altıgenler dışarıda çelikten yapılacaktı, getirip yan yana dizilecekti. Altıgen tam bölünemediği için sorunlar çıktı. Tasarlarken bu altıgenlerin aralıklarını da boş bıraktık, aralarından da su aksın diye, bunlar bakır kaplı olacaktı. Aşağı doğru geldikçe o aralıklar büyüyordu; daha iyi, sular da aşağıda toplanıp daha çoğalacak zaten. Ama toplama parayla olmadı. Üstünü ancak polikarbon levhalarla kapatabildik. Kubbenin çapı da 50 metre, bayağı da büyük. İçerisi de çok sıcak oluyor tabii, bunun için çift cidarlı yaptık kubbeyi. Bir de şemsiyeler yaptık güneşten korunum için, daha onları yapamadılar. Güney tarafında şemsiyeler, havada böyle şemsiyeler asılı olacak. Bu çift cidar arasından da sıcak hava dışarı çıkıyor. Çift gövde ya oradan çıkıp oraya gidiyor, oradan da dışarı çıkıyor, dışarı atıyorsunuz. </span></em><br />
<em><span style="color: blue;"><b>HÖ-</b> İnşaatlarınızı denetliyor musunuz?</span></em><br />
<em><span style="color: blue;"><b>DÇ-</b> Kimse para vermiyor ama biz yine bedava da olsa denetliyoruz. Kendi binamı kurtarmaya çalışıyorum. Pek kontrollük ücreti veren olmuyor, herhalde görevim diye biliyorlar. Görevim ama karşılanması lazım. </span></em><br />
<em><span style="color: blue;"><b>MC-</b> Erzincan’da sanırım iki yapı daha gerçekleştirdiniz. Belediye İş Merkezi ile Erzincan Terminali’ni. </span></em><br />
<em><span style="color: blue;"><b>DÇ-</b> Belediye İş Merkezi'ni bitirdik.</span></em><br />
<em><span style="color: blue;"></span></em><br />
<em><span style="color: blue;"></span></em><br />
</span></span><span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><span style="color: blue;"><strong><span style="color: black;">TERZİBABA KİMDİR ?</span></strong></span></span></span><br />
<span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><span style="color: blue;"><span style="color: black;"> Terzibaba Hazretleri”nin asıl adı, Muhammed Vehbi”dir.Babasının adı Fazılzade
Abdurrahman”dır. Mesleği terzilik olduğu için halk arasında “Terzibaba” ya da
“Hayyat Vehbi” olarak şöhret bulmuştur . Üç kardeş oldukları rivayet
edilmektedir.Kardeşlerinden birinin adı Fazıl Abdulkerim Feyzi Efendi”dir.Feyzi
Efendi hem hafız hem de yazı öğretmenidir.Diğer kardeşi Antakya”ya gittiği daha
sonra Refahiye”nin Melikşerif köyüne dönerek orada ikamet ettiği
belirtilmektedir.Terzibaba”nın erkek çocuğu olmadığı için soyu kızları ile devam
temiştir.Terzibaba”nın doğum tarihi konusunda kesin bir tarih bulunmamakla
birlikte 1778 yılında dünyaya geldiği ve 1848 yılında vefat ettiği rivayet
edilmektedir.</span></span></span></span><br />
<span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><span style="color: blue;"></span></span></span><span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span></span> <span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> Terzibaba Erzincan asıllı olup hane-i şerifleri eski
Erzincan”da Camii Kebir ile Kurşunlu Camii Şerifleri arasında Benderli
Mahallesindedir.Terzi dükkanı ise Kasaplar Çarşısı”nda idi.Bu dükkan daha sonra
camiye çevrilmiştir.Yine Terzibaba”nın Erzincan”ın batısındaki Sarıgöl Köyü”nde
bir bahçesi ve birkaç tarlası olduğu bilinmektedir.<br /> Anadolu”da
yetişmiş pek çok mutasavvıf gibi Terzibaba”nın da medrese eğitimi görmediği
kabul edilir.Çocukluğu tekke ve tasavvufa intisap edip kamil bir mürşid değilken
bile etrafındakilerin dikkatini çekmiş Kadiri Tarikatı üzerine zikir etme izni
almış , 40 yışanı kadar Kadiri Tarikatı”na hizmet etmiştir.Bundan sonra da
Nakşibendi Tarikatı”na intisap etmiştir.Mevlana Halid”i Bağdadi”nin halifesi
olarak Erzincan”da irşad vazifesini sürdürmüştür.Birçok insanın Tasavvufa
girmesine vesile olmuş , birçok mürit ve halife yetiştirmiştir.</span></span><br />
<span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><br />
<strong>ERZİNCAN'DAN BUĞDAY PAZARI MEVKİİ</strong><br />
<strong></strong></span></span><br />
<span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong></strong></span></span><br />
<span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong></strong></span></span><br />
<span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong></strong></span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0eEaZtAuC2jP-XM1R1tCF4xqQuJym0yxCetqdJe7yEia8rP2O8JUXcJygN0VZa9pbUAGtwGY0Dwcswr1D4rIRl57Y0BQAg0_ENWIhVpzJgBlnJRgo5R1jq61bQOna-VYTKeriQKygl5KY/s1600/IMGP1445.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="263" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0eEaZtAuC2jP-XM1R1tCF4xqQuJym0yxCetqdJe7yEia8rP2O8JUXcJygN0VZa9pbUAGtwGY0Dwcswr1D4rIRl57Y0BQAg0_ENWIhVpzJgBlnJRgo5R1jq61bQOna-VYTKeriQKygl5KY/s1600/IMGP1445.JPG" width="400" /></a></strong></span></span></div>
<span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong>
<br />
</strong></span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4YVkxVArwJFzZ_G_zDa8PSVD1j-Pj8QVWQqw3ock7j_JQ6yfXouzvUPFAbTeteSLIpD0EeKCP1NQi1r_FiWDP6sLtKYYSodJiSbTkQE4yekMXv5Fhu5ksBefrCqFn9HXhUBX88tnbWVEe/s1600/IMGP1457.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="263" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4YVkxVArwJFzZ_G_zDa8PSVD1j-Pj8QVWQqw3ock7j_JQ6yfXouzvUPFAbTeteSLIpD0EeKCP1NQi1r_FiWDP6sLtKYYSodJiSbTkQE4yekMXv5Fhu5ksBefrCqFn9HXhUBX88tnbWVEe/s1600/IMGP1457.JPG" width="400" /></a></strong></span></span></div>
<span style="font-family: "tahoma"; font-size: x-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-gC7AEgYI2h4/UWb20glxeEI/AAAAAAAAAZk/S5l3IfnyNzY/s1600/IMGP1468.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="265" src="https://4.bp.blogspot.com/-gC7AEgYI2h4/UWb20glxeEI/AAAAAAAAAZk/S5l3IfnyNzY/s1600/IMGP1468.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAHM_jfekRsRvhX1CKCvjeJg-GgAE_FjPHZN11WahjJ-Ql-FR2EgrG0T7bA4WwIPgoAA3qqxOkSkmmYWl3wll0MHB_hjuE8RwEMDck4V3AFo-yF8r3cPoSQ5XCRumJHUDzEA1FO5VtB-SL/s1600/IMGP1459.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="265" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAHM_jfekRsRvhX1CKCvjeJg-GgAE_FjPHZN11WahjJ-Ql-FR2EgrG0T7bA4WwIPgoAA3qqxOkSkmmYWl3wll0MHB_hjuE8RwEMDck4V3AFo-yF8r3cPoSQ5XCRumJHUDzEA1FO5VtB-SL/s1600/IMGP1459.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7dxRay4JX3LbrWHS9uO3ilvQQwcO97KdrTQHZh5-_VFzRpKItrGgy_kxm9E9f0Cs0FnA_3UWvLh3TOldbfty1JI-uRvd2Rv1BpxsK1uOZR6QDPZYCc-v_gpXY5uMIahyphenhyphenQa0a4hMUYbqHi/s1600/IMGP1470.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="265" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7dxRay4JX3LbrWHS9uO3ilvQQwcO97KdrTQHZh5-_VFzRpKItrGgy_kxm9E9f0Cs0FnA_3UWvLh3TOldbfty1JI-uRvd2Rv1BpxsK1uOZR6QDPZYCc-v_gpXY5uMIahyphenhyphenQa0a4hMUYbqHi/s1600/IMGP1470.JPG" width="400" /></a></div>
</strong></span>. </span><br />
<br />
<div class=" fb_reset" id="fb-root">
<div style="height: 0px; position: absolute; top: -10000px; width: 0px;">
<div>
</div>
</div>
</div>
Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-69651656092024910292013-04-10T03:25:00.003-07:002020-04-25T09:27:11.856-07:00Şehirler ve Operalar <div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<strong style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"> Hamburg</span></strong></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"><br /></span></strong></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgaqsT9L98HCGY17cRtjXL19yWPRuWWQHiq5QHm4PZUjCJYeItH_XoR08r9e4WG9s82JEATq-s6k0TEKpvrGDMBQSwvgHzJd0iNEpJ-wJ07wfg0_SPNnfXvsA4oC26OVWgrbELXyR3O6Qg/s1600/IMG_20191208_172303_1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgaqsT9L98HCGY17cRtjXL19yWPRuWWQHiq5QHm4PZUjCJYeItH_XoR08r9e4WG9s82JEATq-s6k0TEKpvrGDMBQSwvgHzJd0iNEpJ-wJ07wfg0_SPNnfXvsA4oC26OVWgrbELXyR3O6Qg/s320/IMG_20191208_172303_1.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: center;">
<strong style="font-size: 12.8px;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Staatsoper-Hamburg - Almanya</span></strong></div>
<div style="font-size: 12.8px; text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yapım : 1955</span></div>
<div style="font-size: 12.8px; text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Mimar : Gerhard Weber</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: 12.8px;">Ziyaret : 8 Aralık 2019 Gösteri : La Cenerentola - </span><span style="background-color: white; font-family: "Nexa W04", Nexa, Helvetica, Arial, sans-serif; text-align: start;"><span style="font-size: x-small;">Gioachino Rossini</span></span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "Nexa W04", Nexa, Helvetica, Arial, sans-serif; text-align: start;"><span style="font-size: x-small;"><br /></span></span>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-mu4cr9Y-EvU/XqRgr5zxa9I/AAAAAAAAKu8/PoTg8ZV44hoaX4JxdyGkW5fdpQZvGDxxQCLcBGAsYHQ/s1600/IMG_20191208_210231_1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://1.bp.blogspot.com/-mu4cr9Y-EvU/XqRgr5zxa9I/AAAAAAAAKu8/PoTg8ZV44hoaX4JxdyGkW5fdpQZvGDxxQCLcBGAsYHQ/s320/IMG_20191208_210231_1.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: verdana, sans-serif; font-size: 12.8px;">Staatsoper-Salon- Hamburg -Almanya</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"><br /></span></strong></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIkzebEeVsHq6Br_-3ovIxTw_sOVH4MstpgosR3-YTF1nZgjCLplTbCMpHS69HiwXC-9bi0eUAKa6Blt7pKwrT1xdsEBciv4xEjBX3YY3igtHYcP7-OjIjssxsPGPzKeba1oEhLY986vAC/s1600/IMG_20191208_182914.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIkzebEeVsHq6Br_-3ovIxTw_sOVH4MstpgosR3-YTF1nZgjCLplTbCMpHS69HiwXC-9bi0eUAKa6Blt7pKwrT1xdsEBciv4xEjBX3YY3igtHYcP7-OjIjssxsPGPzKeba1oEhLY986vAC/s320/IMG_20191208_182914.jpg" width="240" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: verdana, sans-serif; font-size: 12.8px;">Staatsoper-Fuaye-Anlatım Hamburg -Almanya</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Dresten </span></strong></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong></strong></span></div>
<div style="text-align: right;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-rgvss5pwk3s/UWWvwOBZ40I/AAAAAAAAAWU/a8xDht14A28/s1600/DSCI0270-d.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="286" src="https://2.bp.blogspot.com/-rgvss5pwk3s/UWWvwOBZ40I/AAAAAAAAAWU/a8xDht14A28/s400/DSCI0270-d.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Semperoper - Dresten -Almanya</span></strong><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yapım : 1841</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Mimar : Gottfried Semper</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ziyaret : 4 Kasım 2012 Gösteri : L'elisir 'amore - Gaetano Donizetti</span><br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjD5qpfMjCBICNAWHvy4DxdyEwikC1DdyfOWtKysWilQl9_hN2MXI2yOHDhnRm3VWzt2pa1e_xE4yB1hVG2n9_InCwNAldEK8CND-6aeMC4jCLCKgxmj7LNasB3kVeBd_1cSAu_2Q4Kig29/s1600/Photo0613.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjD5qpfMjCBICNAWHvy4DxdyEwikC1DdyfOWtKysWilQl9_hN2MXI2yOHDhnRm3VWzt2pa1e_xE4yB1hVG2n9_InCwNAldEK8CND-6aeMC4jCLCKgxmj7LNasB3kVeBd_1cSAu_2Q4Kig29/s1600/Photo0613.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Semperoper-Sahne - Dresten -Almanya</span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgppFHN-Ztj_DaCfA_SL7Qw2EjcR8oDyaYuT5HlvZ52eBx-4e-3_qMro6tzGtugbcYAZDnUHxB3QLsjV2x4wAgE35FGVabpn-rQV2i7dkjV7TPDiPwtw_g2pF3ySFAb0ZLBtSioIUdnznxX/s1600/DSCI0289.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgppFHN-Ztj_DaCfA_SL7Qw2EjcR8oDyaYuT5HlvZ52eBx-4e-3_qMro6tzGtugbcYAZDnUHxB3QLsjV2x4wAgE35FGVabpn-rQV2i7dkjV7TPDiPwtw_g2pF3ySFAb0ZLBtSioIUdnznxX/s1600/DSCI0289.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Semperoper-Salon- Dresten -Almanya</span></td></tr>
</tbody></table>
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span></strong><br />
<div align="center">
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Berlin </span></strong></div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYs9bbBNCo0oNcSokjH1_MVXySxGcekPENx3Xz7E5wbGE1Q7EG3CiE3OeSmsMcjQREjavArZyfFpvpqzZ5DHWQ-W38aCBvqDWu54wK6I9IfZur8Om8VyjJ_21dUWZktFnWlVZTq_C36mwi/s1600/DSCI0412.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYs9bbBNCo0oNcSokjH1_MVXySxGcekPENx3Xz7E5wbGE1Q7EG3CiE3OeSmsMcjQREjavArZyfFpvpqzZ5DHWQ-W38aCBvqDWu54wK6I9IfZur8Om8VyjJ_21dUWZktFnWlVZTq_C36mwi/s400/DSCI0412.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Deutsche Oper Berlin- Berlin Opera - Almanya</span></strong><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yapım : 1961</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Mimar: Fritz Bornemann </span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ziyaret : 6 Kasım 2012 19:30</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Gösteri : Carmen - Georges Bizet</span></td></tr>
</tbody></table>
</td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMePocSbq5BHy7UVhXu099pMPAZSGjVK6aiwy0zT5VYpMhuXhH6OU4OrncxfkYEp5e_htGGsZCxmwMpAyASUJKRCf-INLolP26GfPDCB8E3KxKF4Snc1TAa4ILx1KIeCjgUpuglz5FlFQm/s1600/DSCI0430.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMePocSbq5BHy7UVhXu099pMPAZSGjVK6aiwy0zT5VYpMhuXhH6OU4OrncxfkYEp5e_htGGsZCxmwMpAyASUJKRCf-INLolP26GfPDCB8E3KxKF4Snc1TAa4ILx1KIeCjgUpuglz5FlFQm/s1600/DSCI0430.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Deutsche Oper Berlin-Fuaye - Berlin Opera - Almanya</span></td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-pKinX3Df0vU/UWa-4TXBa3I/AAAAAAAAAW4/DBerFnTentY/s1600/DSCI0425.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://3.bp.blogspot.com/-pKinX3Df0vU/UWa-4TXBa3I/AAAAAAAAAW4/DBerFnTentY/s1600/DSCI0425.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Deutsche Oper Berlin-Salon - Berlin Opera - Almanya</span><br />
<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7YqoZfR1KYiC1fiJTIvaHsSyHLdBYesLQEF-Ju-zKKrYKfc6ST2PHtt6Ft76xF_kRIYxKu3JKYw1yee989UxSu1fGWy4qKAJe1TZTtx5UeNu94a3jaKpws5rYYXCYRagUNU8tvDLphWFc/s1600/Photo0620.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7YqoZfR1KYiC1fiJTIvaHsSyHLdBYesLQEF-Ju-zKKrYKfc6ST2PHtt6Ft76xF_kRIYxKu3JKYw1yee989UxSu1fGWy4qKAJe1TZTtx5UeNu94a3jaKpws5rYYXCYRagUNU8tvDLphWFc/s1600/Photo0620.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Deutsche Oper Berlin-Sahne - Berlin Opera - Almanya</span><br />
<span style="font-family: "verdana";"></span><br />
<span style="font-family: "verdana";"></span><br />
<span style="font-family: "verdana";"></span><br />
<br /></td></tr>
</tbody></table>
<div align="center">
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Varşova </span></strong></div>
<br />
<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiq9aZvrco3BynwNpuRrQCrZYxKm_RIA6_0ii3Pa2DkLj2uWjkJPjV4wIFAn53ZkOwBU-AzX8VJid7_RDAEMhHnNKHHtCWflU7LwXRweDykNyQ4pt_Pb7IOSTIk2PZdoIAtQGULLm0isFsO/s1600/DSCI0257.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiq9aZvrco3BynwNpuRrQCrZYxKm_RIA6_0ii3Pa2DkLj2uWjkJPjV4wIFAn53ZkOwBU-AzX8VJid7_RDAEMhHnNKHHtCWflU7LwXRweDykNyQ4pt_Pb7IOSTIk2PZdoIAtQGULLm0isFsO/s400/DSCI0257.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><strong><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Teatr Wielki - Opera Narodova - Varşova - Polonya</span></strong><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yapım : 1833</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Mimar : Antonio Corazzi (IT)</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ziyaret : 2 Kasım 2012 19:00</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Gösteri : Manon Lescaut - Giacomo Puccini</span><br />
<span style="font-family: "verdana";"></span><br /></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-to0fivmkBmI/UWU_aZdkpCI/AAAAAAAAAVk/wDaSItO7Ads/s1600/DSCI0148.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://1.bp.blogspot.com/-to0fivmkBmI/UWU_aZdkpCI/AAAAAAAAAVk/wDaSItO7Ads/s1600/DSCI0148.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Teatr Wielki - Opera Narodova - Varşova - Polonya</span></td></tr>
</tbody></table>
</td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgk9iupma5w8Oa-JYR63pamYcvM4LOBUTHsy824Eb3-LpH7HVW7ETbRy_mmCG2x62tM4L2xsKdAPX8uYdGbcFS8Svz7PHcCAYB95Y5i9LMWqRPr_Uk0QrAF2BBW7vaRDk4aNESejSCGtL45/s1600/Photo0589.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgk9iupma5w8Oa-JYR63pamYcvM4LOBUTHsy824Eb3-LpH7HVW7ETbRy_mmCG2x62tM4L2xsKdAPX8uYdGbcFS8Svz7PHcCAYB95Y5i9LMWqRPr_Uk0QrAF2BBW7vaRDk4aNESejSCGtL45/s1600/Photo0589.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Teatr Wielki - Opera Naraoova</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sala Moniuszki- Sahne - Varşova - Polonya</span></td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimxF3dlbadTp13qIg190jPVUf2F_DWIjxLOvTaSLTCibQb3PkLIDY3me_J2Jr90w-xcDCRddLj3nkq32sj0CPrIrRao8ZFgC2yNIZIj6k47TDzev1mJcyYB4aNmgLKwH7xQUt4D51mjTKs/s1600/Photo0600.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimxF3dlbadTp13qIg190jPVUf2F_DWIjxLOvTaSLTCibQb3PkLIDY3me_J2Jr90w-xcDCRddLj3nkq32sj0CPrIrRao8ZFgC2yNIZIj6k47TDzev1mJcyYB4aNmgLKwH7xQUt4D51mjTKs/s1600/Photo0600.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Teatr Wielki - Opera Narodova-</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-family: "verdana";">Sala Moniuszki</span><br />
Salon - Varşova - Polonya</span><br />
<span style="font-family: "verdana";"></span><br />
<span style="font-family: "verdana";"></span><br />
<span style="font-family: "verdana";"></span><br />
<span style="font-family: "verdana";"></span><br />
<br />
<span style="font-family: "verdana";"></span><br />
<div align="center">
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Milano </span></strong></div>
<div align="left">
</div>
<div align="left">
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"><span style="font-family: "times new roman";"></span></span></strong></div>
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiD8TTzWg-0-4GDIXvij26dDsuMnInYkhWtW-SrTTNBRuT7k8-7OnMpwLx2HlBXKU369FBupcZq8d0HpfJzcFvYnOrnThziXAIv0D3xmzlF9ynl-VOPLCxyaMTymamLGH1U04n2MNgzZIii/s1600/DSCI0349.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: "times new roman";"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiD8TTzWg-0-4GDIXvij26dDsuMnInYkhWtW-SrTTNBRuT7k8-7OnMpwLx2HlBXKU369FBupcZq8d0HpfJzcFvYnOrnThziXAIv0D3xmzlF9ynl-VOPLCxyaMTymamLGH1U04n2MNgzZIii/s400/DSCI0349.JPG" width="400" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><strong>La Scala - Milano - İtalya</strong><br />
Yapım : 1778<br />
Mimar : Giuseppe Piermarini <br />
Ziyaret : 30 Ekim 2011 15:00<br />
Gösteri : Raymonda(Bale)-Alexander Glazunov</td></tr>
</tbody></table>
</span></strong><br />
<div align="left">
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span></strong></div>
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">
</span></strong>
<br />
<div align="left">
<strong><br /></strong></div>
<strong>
</strong>
<br />
<div align="left">
<br /></div>
<div align="left">
</div>
<br />
</td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIV7buU6ZNlWxq9fdULTWz5gS9WZ0e7F7-MWIGFspuwDWweoxfK17v4pWa2mnyJJd-zqKC6wUJt1wGQByOJa4IxggMILWn-wQurGQN6R09_Q31ShWGavucvT7PplPKiHRmNZEUGPKHUY9P/s1600/DSCI0406.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIV7buU6ZNlWxq9fdULTWz5gS9WZ0e7F7-MWIGFspuwDWweoxfK17v4pWa2mnyJJd-zqKC6wUJt1wGQByOJa4IxggMILWn-wQurGQN6R09_Q31ShWGavucvT7PplPKiHRmNZEUGPKHUY9P/s1600/DSCI0406.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">La Scala-Salon - Milano - İtalya</span></td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-yfZ4Azl46Qc/UWa_0mbrx7I/AAAAAAAAAXw/5DFKkdEALd0/s1600/DSCI0397.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://2.bp.blogspot.com/-yfZ4Azl46Qc/UWa_0mbrx7I/AAAAAAAAAXw/5DFKkdEALd0/s1600/DSCI0397.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">La Scala-Sahne - Milano - İtalya</span></td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrSK3Miqy7yhSx5edpt9sox7fmURkm5JZ9iy5Lc_psxNjYo_b0_GmJuXCjobgce4Z4TpftiW8Tg366RmwnLMNA3YyiB_mg0MhvM4OO-JRjMSPStbm8AyDiRFIWjbG-XxLnmx3Ho55xbg50/s1600/DSCI0396.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrSK3Miqy7yhSx5edpt9sox7fmURkm5JZ9iy5Lc_psxNjYo_b0_GmJuXCjobgce4Z4TpftiW8Tg366RmwnLMNA3YyiB_mg0MhvM4OO-JRjMSPStbm8AyDiRFIWjbG-XxLnmx3Ho55xbg50/s1600/DSCI0396.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">La Scala-Localar - Milano - İtalya</span></td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<strong><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Prag</span></strong></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNqsL7sNqOtujiYbhw2r13Q4dF-dR0TTcrM7o6YTZlBfscrCX4WZk-Vg8XntDskR8yOJPMnUvuGgTUp8o-DKYmwQNKkbEwJnZtdVI7CDfRYpNFrZz17WsBD2dMTPDuyEG8ktbWe19fUnKc/s1600/DSCI0212.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNqsL7sNqOtujiYbhw2r13Q4dF-dR0TTcrM7o6YTZlBfscrCX4WZk-Vg8XntDskR8yOJPMnUvuGgTUp8o-DKYmwQNKkbEwJnZtdVI7CDfRYpNFrZz17WsBD2dMTPDuyEG8ktbWe19fUnKc/s1600/DSCI0212.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><strong>National Museum - Prag - Çek Cumhuriyeti</strong></span><br />
<span style="font-family: "verdana";">Yapım : 1818</span><br />
<span style="font-family: "verdana";">Mimar :<span style="font-family: "times new roman";"> </span></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Josef Schulz</span><br />
<span style="font-family: "verdana";">Ziyaret : 26 Ekim 2011 </span><br />
<span style="font-family: "verdana";">Gösteri : Concert On Inner Staircase of The Hall</span><br />
<span style="font-family: "verdana";">Vivaldi - Mozart - Dvorak</span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-lQGJ9JcGCig/UWmsh1MsIKI/AAAAAAAAAfc/SA4Y-Jkp2z8/s1600/DSCI0374.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://1.bp.blogspot.com/-lQGJ9JcGCig/UWmsh1MsIKI/AAAAAAAAAfc/SA4Y-Jkp2z8/s1600/DSCI0374.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Staircase</span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWRZElocDIUECwE4-NIi_w5AXS2cngUv5aw5Kz0oTvR1A_c3jn5gAKKA4acVKVInAVe9Qg5oePqaHJsYPp02P_9FChRu3RK5pBJXKZBFHThnq7UpylW9R7APWSBFGmJE6PaUedr_4Ovgk4/s1600/DSCI0376.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWRZElocDIUECwE4-NIi_w5AXS2cngUv5aw5Kz0oTvR1A_c3jn5gAKKA4acVKVInAVe9Qg5oePqaHJsYPp02P_9FChRu3RK5pBJXKZBFHThnq7UpylW9R7APWSBFGmJE6PaUedr_4Ovgk4/s1600/DSCI0376.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Hall</span></td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div class=" fb_reset" id="fb-root">
<div style="height: 0px; position: absolute; top: -10000px; width: 0px;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEha6t9mLAzY9FHvPdB9oKFUhQ804nr-RyrnNPnsEGSFQqSl6Txx-H-MMl-y8CKGDFYCENjBE2FAFJHz9ronfYYQzSEZVW88_h-Ocp8-9ughKjb_14T8jAiK-Pb_ladiPLePInCaHqjX1Rbv/s1600/DSCI0284.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEha6t9mLAzY9FHvPdB9oKFUhQ804nr-RyrnNPnsEGSFQqSl6Txx-H-MMl-y8CKGDFYCENjBE2FAFJHz9ronfYYQzSEZVW88_h-Ocp8-9ughKjb_14T8jAiK-Pb_ladiPLePInCaHqjX1Rbv/s320/DSCI0284.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxEp0kdqOiEqGuERTs0ws-G83U47tEM6kEw_6G7xbKOX-vpxV48XQrcDi3MmG9DRdQAvOveeCCOxnzz5lzjZwQRfFRlrBMGtk9A69Bfa54NgvRrSObyU8gdCR0HH3ZJf08SgXNk1LBIw9n/s1600/DSCI0298.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxEp0kdqOiEqGuERTs0ws-G83U47tEM6kEw_6G7xbKOX-vpxV48XQrcDi3MmG9DRdQAvOveeCCOxnzz5lzjZwQRfFRlrBMGtk9A69Bfa54NgvRrSObyU8gdCR0HH3ZJf08SgXNk1LBIw9n/s320/DSCI0298.JPG" width="320" /></a></div>
<div>
</div>
</div>
</div>
Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-12314277752584134932013-04-10T03:24:00.002-07:002020-04-25T02:52:05.517-07:00ROSA LUXEMBURG VE SPARTAKİSTLER<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span lang="TR" style="color: black; font-family: "verdana" , "sans-serif"; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><em>"Hareket etmeyenler, zincirlerin ne kadar ağır olduğunu bilmezler"<br />Rosa Luxemburg</em></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
<strong>ROSA LUXEMBURG</strong> <strong>KİMDİR ?</strong></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong>(1871 - 15 Ocak 1919)</strong></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong> </strong>Sosyalist düşünceye adanan bir yaşam.</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgsMWc8f55NF07J7OdQmHooV00AKcXdLYnyY7DiOh43PwegkHwVdCmdD69s74xS3s91xaTBQVypYRw-27d4xVt8_o1zK4kOmigXD0oMS5y40A1tmV9BmnyDviFTatWAo4_u1C_eO1mdo8v/s1600/220px-08-rosa-luxemberg.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgsMWc8f55NF07J7OdQmHooV00AKcXdLYnyY7DiOh43PwegkHwVdCmdD69s74xS3s91xaTBQVypYRw-27d4xVt8_o1zK4kOmigXD0oMS5y40A1tmV9BmnyDviFTatWAo4_u1C_eO1mdo8v/s1600/220px-08-rosa-luxemberg.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana";"></span><span style="font-size: large;"> </span><span style="font-family: Garamond-Italic; font-size: xx-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Polonya'da doğdu. Daha genç yaşlarında sosyalizmle tanıştı ve dönemin solcu gruplarında yer aldı. Daha 18 yaşındayken içinde bulunduğu gruplar ve politik görüşü yüzünden İsviçre'ye kaçmak zorunda kaldı. 1889'da Zürih Üniversitesi'ne girdi. Burada felsefe, tarih, politika, ekonomi ve matematik öğrenimi gördü, hayatında büyük etki bırakacak isimlerle tanıştı.<br /> 1890 yılında Bismarck'ın sosyal demokrasiyi yasaklayan kanunun lağvedilmesi ardından, sosyalist parlamentoya girdi. Parlamentoya giriş, dönemin sosyal demokratlarının devrimci uçtan uzaklaşmasına ve parlamentoda daha etkin olabilmek için çalışmasına neden oldu. Bu, Rosa Luxemburg'un da dahil olduğu devrimci görüş çizgisindekileri rahatsız etmekteydi. Bu sırada Zürih'te öğrenim görmeye devam eden Rosa 1898 yılında doktorasını tamamladı. Özgür bir Polonya için çalışmalarına devam etse de, onun kafasındaki tabloda Almanya, Avusturya ve Rusya'da devrim gerçekleştiği taktirde Polonya özgür olabilirdi. Bu tablo milliyetçi bir çizgi çizen Polonyalı sosyalist grupların ve Polonya Sosyalist Partisi'nin ondan daha da uzaklaşmasına neden oldu. Daha sonra bu görüşleri Rus sosyalist çevrelerle de ilişkisinin bozulmasına yol açacaktı.<br /> 1898 yılında Gustav Lübeck ile evlenerek Berlin'e taşındı, Alman vatandaşlığı kazandı. SPD'nin (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) aktif bir üyesi oldu. 1900 yılına gelindiğinde Luxemburg'un fikirleri tüm Avrupa'da sosyalist çevrelerde büyük yankı uyandırmakta, yazdığı makaleler ilgi görmekteydi. Özellikle Eduard Bernstein'in düşüncelerine getirdiği eleştiriler ile öne çıkıyordu. Alman militarizminin yükselen değer olması Luxemburg'u ziyadesiyle rahatsız ediyordu, bu konuda partiyle de ters düşmüştü. 1904 ile 1906 yılları arasında siyasi faaliyetleri ve görüşleri nedeniyle üç kez hapse girdi. Aldığı hapis cezaları onu yıldırmadı, faaliyetlerine devam etti. SPD'nin eğitim merkezlerinde Ekonomi ve Marksizm öğretmeye başladı.<br /> Savaşın başlamasıyla esen milliyetçi rüzgar SPD'nin de milliyetçi eğilime yönelmesine neden oldu, ki bu Luxemburg'un fikirleri ile tamamen tezatlık oluşturuyordu bu sebeple partiyle olan tüm ilişkisini kesti. 5 Ağustos 1914'de Karl Liebknecht ile beraber Internationale grubunu kurdu. 1 Ocak 1916'da grubun adı Spartaküs Birliği (Spartakistler - Almanca Spartakusbund) oldu. Grubun devlete karşıt tutumu yüzünden 28 Haziran 1916'da Luxemburg hapis cezasına çarptırıldı. Hapiste geçirdiği yıllarda birçok makale kaleme aldı. Özellikle Rus devrimi üzerine yazdıkları ve Bolşeviklere getirdiği eleştiriler çarpıcıdır.<br /> 1918 Kasım'ında Luxemburg hapisten çıktı. Faaliyetlerine devam etti ve Liebknecht ile birlikte Alman Komünist Parti'sini kurdu. 15 Ocak 1919'da Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht ve Wilhelm Pieck, Freikorps tarafından tutuklandılar, Pieck kaçmayı başarırken Luxemburg ile Liebknecht yedikleri darbelerle bilinçlerini kaybettiler.</span></span></div>
<span style="font-family: Garamond-Italic; font-size: xx-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span></span><br />
<span style="font-family: Garamond-Italic; font-size: xx-small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhf9ZEhvptlMGP0Nhyphenhyphen7H-F6GPhnri5ompDhoOrginDe-DrWVr5QQl9-4tr4cKvNsfqfEpgaOhda17_p_k0A-PKr52IRXRknEv_tFCCLGVwbVEsMMDGe47tpxd142DFUWLYu6FszwKRgLXFj/s1600/hxchv.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="196" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhf9ZEhvptlMGP0Nhyphenhyphen7H-F6GPhnri5ompDhoOrginDe-DrWVr5QQl9-4tr4cKvNsfqfEpgaOhda17_p_k0A-PKr52IRXRknEv_tFCCLGVwbVEsMMDGe47tpxd142DFUWLYu6FszwKRgLXFj/s1600/hxchv.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Rosa Luxemburg'un Mezarı - Berlin</td></tr>
</tbody></table>
</span></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> Hayatı gibi katledilmesi de sıra dışı olur. 15 Ocak 1919 gecesi kaldığı evin kapısı çalınır. Sokağa çıkacakmış gibi giyinir. Hapishaneye gidecekmiş gibi de çantasını hazırlar. İlk durakları Eden Oteli'nde Rosa'yı linç etme planı gerçekleştiremeyen katiller bu amaçlarına bindirdikleri araçta başına dayadıkları silahı ateşleyerek ulaşırlar. Şoförden arabayı doğrudan Spree nehrinin kenarına sürmesini isterler. Onun sürükleyerek arabadan çıkarırlar. Ayağına bağladıkları taşla birlikte Landwehr Kanalı'na atarlar.</span><br />
<br />
<br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: large;"><em>"15 Ocakta ,gece dokuzu biraz geçe ,Mannheimer Strasse NO.43 Adresinde bulunan Marcussohn’un evinin zili çaldı.Rosa Luxemburg ‘kalktı sokağa çıkacakmış gibi giyindi.,gece masasınından Goethe’nin Faust’unu alıp çantasına koydu. Postal sesleri kapısını kapatığı odasından duyuluyordu. </em></span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: large;"><em>Karargah olarak kulanılan Eden otelinin lobisine iki milisle girdiğinde kalabalık içinden biri ‘’Röschen’ ‘’İşte kart orospu geçiyor.’’diye bağırdı.Merdivenleri her basamağa dikkat ederek o aksayan,toplayan ayağını çevresine belli etmeden Kurmay Yüzbaşı Pabst önüne götürüldü. ‘’siz Frau Rosa Luxemburg’musunuz ‘’diye sordu Rosa ‘’Kimlik tespiti sizin işiniz’’ diye cevapladı.</em></span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: large;"><em>Yüzbaşı Teğmen Voğel’i içeri çağırtı.Rosa’ya Moabit cezaevine teslim edeceklerini söylediler. Mantosounu ilikledi tek kelime söylemeden merdivenlere yöneldi . Merdivenlerden inidiğinde , geçtikleri lobi, Rosa Luxemburg’un buraya geldiğini duyanlarla dolmuştu. Döner kapıya ulaşmadan kalabalık içinden çıkan er Runger tüfeğinin dipçiği ile kafasına vurdu. Rosa,hiç ses çıkarmadan halıyla kaplı yere düştü.Bir kez daha Er Runger şakağına dipçiği ile vurdu,üçüncüsünü vuracaktı ki yanında ki’’Dur bu kadar yeter’’. Kafasın ağzı kanlar içinde olan rosa yerden alınıp iki asker tarafından caddede bekleyen Taksinin arka koltuğuna atıldı. </em></span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: large;"><em>Yüz metre ilerden gelen silah sesi otelden duyuldu. Teğmen Vogel kılıfından silahını çıkarmış Rosa Luxemburg’un başına nişan almış ve tetiği çekmişti. Tutukluk yapan silahın tetiğini ikinci kez çekerek silahı ateşlemişti. </em></span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: large;"><em>Araba Spree nehrinin kıyısına geldiklerinde durması emredildi. Teğmen Vogel ‘’buradan atlım ‘’dedi. Birileri ‘’yaşlı kaltak şimdi yüzüyor ‘’dedi."</em></span><br />
<br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> 25 Ocak 1919'da iki devrimci için çok büyük ve görkemli bir cenaze töreni yapılır. Karl Liebknecht'in mezarının hemen yanında Rosa Luxemburg için de bir mezar yeri bırakılır. 31 Mayıs 1819'da Landwehr Kanalı'ndaki <span style="font-family: "times new roman"; font-size: small;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">Freiarchen</span> </span>mevkiindeki havuzlardan birinde bir kadın cesedi bulunur bu Rosa Luxemburg'dur. 13 Haziran'da Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht'in yanında kendisi için ayrılan Friedrichsfeld mezarlığındaki yere kitlesel bir uğurlama töreniyle gömülür.</span></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><em><strong>Ölümünden tam 90 yıl sonra Almanya’da bir hastane deposunda cesedi bulundu<br />Rosa Luxemburg'un Mezarında Başkası Yatıyor Olabilir!</strong><br />
</em></span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><em> Berlin'deki adli tıp bodrumunda elleri, ayakları ve başı olmayan bir kadın naşı bulundu. 1919'dan bu yana binada tutulan ceset Rosa Luxemburg'un anatomik özellilklerine sahip, mezardaki naşa ilişkin verilerin ise devrimcininkilerle uyumsuz olduğu saptandı. </em></span></span></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><em>
</em></span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><em> Berlin Charité hastanesi adli tıp bölümü başkanı Michael Tsokos, adli tıp bodrumunda varlığı yeni fark edilen bir kadın cesedinin 15 Ocak 1919'da katledilen devrimci Rosa Luxemburg'a ait olduğunu ileri sürdü.<br /> Almanya'da yayınlanan Der Spiegel dergisi, Rosa Luxemburg'un Berlin-Friedrichsfelde Sosyalistler Mezarlığı'ndaki mezarında başkasının naaşın yattığını bildirdi. Derginin haberine göre, Dr. Michael Tskos, başı, elleri ve ayakları olmayan kadın cesedinin 1919'dan bu yana adli tıp bodrumunda bulunduğunu, bilgisayarlı tomografi incelemesi sonucuna göre, cesedin büyük bir olasılıkla Rosa Luxemburg'a ait olduğunu söylüyor. </em></span><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><em> Tsokos'un hazırladığı rapora göre, ceset, öldürüldüğü sıra 40 ila 50 yaşları arasında olan, bir eklem hastalığı olan artrozdan rahatsız ve bacaklarının biri diğerinden kısa olan bir kadına aitti. Rosa Luxemburg da öldürüldüğü tarihte 47 yaşındaydı; doğuştan gelen bir omurga rahatsızlığı dolayısıyla bir bacağı diğerinden kısaydı.<br /> Charité hastanesi adli tıp bölümü, Haziran 1919'da yapılan otopsinin ve ardından hazırlanan raporun çelişkili olduğunu açıkladı. Buna göre, 13 Haziran 1919'da Berlin-Friedrichsfelde mezarlığına gömülen naaş, Rosa Luxemburg'un anatomik verileriyle uyum içinde değildi. Rosa Luxemburg'un eserlerini yayımlayan Karl Dietz Verlag Berlin yöneticisi Jorn Schutrumpf, bulunan naaşın gerçekten de Rosa Luxemburg'a ait olabileceğini, ancak söz konusu çelişkilerin bugüne kadar hiç kimsenin dikkatini çekmemiş olmasının şaşırtıcı olduğunu söyledi. Bu arada bir açıklama yapan Rosa Luxemburg Vakfi, bulunan naaşın Rosa Luxemburg'a ait olması ihtimalinin, dönemin Alman egemenlerinin katlettikleri devrimciyi, ölümünden sonra bile rahat bırakmak istemediklerinin bir kanıtı olduğunu vurguladı. Vakıftan yapılan açıklamada, "Rosa Luxemburg devlet kararıyla öldürüldü ve devlet kararıyla da naşı yok edilmek istendi" deniyor. Vakıf yönetimi, Rosa Luxemburg'un naaşının bugüne kadar bir hastanenin bodrumunda bulunmadan kalabilmesini çok manidar gördüklerini belirterek, Dönemin Alman Hükümetinin yasal mirasçısı olan Federal Hükümete çağrıda bulunarak, adli tıptaki naşın gerçekten kime ait olduğunu ortaya çıkarması ve onurlu bir biçimde defninin sağlanması için gerekli adımların atılmasını istedi.</em></span></span></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><em>
</em></span><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><em>Luxembourg’un mezarında başka bir kadının cesedi olduğu DNA testi sonuçlarına göre ispatlandı.</em></span> </div>
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong>SPARTAKIST HAREKET</strong> <strong>NEDİR ?</strong></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> Rosa Luxemburg ve Karl Liebnecht, radikal sosyalizm çizgisindeki hareketlerine Romalı köle Spartaküs'ün Romalı güçlülülere karşı MÖ 73 'de ayaklanarak verdiği mücadele'den esinlenerek Spartakist deyimini vermişlerdi. </span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-size: large;"> Savaş karşıtı olan Luxemburg ve Liebnect I.Dünya Savaşına katılmaya destek veren politikalarından dolayı Alman Sosyal Demokrat Partisi (SDP) den kopmuşlar ve 1915 yazında Spartakist hareketi kurmuşlardır. 1914 Haziran'ında Rosa Luxemburg'a orduya hakaretten dava açıldı. Savcı kaçma tehlikesi nedeniyle hemen tutuklanma istedi ve Rosa bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevindeki yazıları için kullandığı takma ad "Junius" dü. Spartakist hareketin felsefesini Rosa Luxemburg Almanya'da hapsedildiği cezaevinde yazdığı "Junius Pamphlet" (Junius Broşürü)de açıklamaktadır.</span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana";"><span style="font-size: large;"> Bu dönemde Almanya savaştan çekilmiş, imparator tahttan ayrılmış <span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Friedrich Ebert başkanlığında sosyal demokrat hükümet kurulmuştu.</span></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-size: large;"> Aralık 1918'de Luxemburg ve Liebknecht gibi Spartakistler Alman Komünist partisini kurarlar ve eylemlerini hızla yaymaya başlarlar. </span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: "times new roman"; font-size: small;"></span></span></span></div>
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-size: large;"></span></span><br />
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-size: large;"></span></span><br />
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-size: large;"><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiF7YsFgXm04PNwMIROpL6rCSRxw9ESTwwt7DyiqwR6f9RyFFxh2osavhsSbP3S1Hgc3Rrh5CtvfhS2GM5_niyLbT4h7Kl7FuqkCfenY_UfoLbqaYKkIfOYe2rHzsELDsYLCWVEdmHltC2I/s1600/spartakus-poster.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: "times new roman";"><img border="0" height="283" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiF7YsFgXm04PNwMIROpL6rCSRxw9ESTwwt7DyiqwR6f9RyFFxh2osavhsSbP3S1Hgc3Rrh5CtvfhS2GM5_niyLbT4h7Kl7FuqkCfenY_UfoLbqaYKkIfOYe2rHzsELDsYLCWVEdmHltC2I/s320/spartakus-poster.jpg" width="400" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Spartakist harekete ait bir Poster-1918</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> "Spartakistleri'i Seçin"</span></td></tr>
</tbody></table>
</span></span><span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-size: large;"><span lang="EN" style="color: black; font-family: "verdana" , "sans-serif"; font-size: 7.5pt;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">Rosa Luxemburg ve grubu eski sosyal demokrat yoldaşlarıyla kıran kırana bir mücadeleye girişmişti. </span><span lang="EN" style="color: black; font-family: "verdana" , "sans-serif"; font-size: 7.5pt;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">Ebert savaştan artakalan dağınık ordunun sağ eğilimli askerlerini ve generallerini Spartakistleri zorla bastırması için ikna <st1:place w:st="on"><st1:city w:st="on">eder. Ocak 1919 da Berlin'de ayaklanan Spartakist hareket Alman </st1:city></st1:place></span><span lang="EN" style="color: black; font-family: "verdana" , "sans-serif"; font-size: 7.5pt;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">Sosyal Demokratların onayıyla kurulan faşist milisler(Freikorp'lar) tarafından kanla bastırılmış, Spartakistlerin liderlerinden Rosa Luxemburg ve sevgilisi Karl Liebknecht'i gözaltına alarak infaz edilmişlerdir.</span></span></span></span></span></span><span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><br />
<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAmI9YdimmYxQB6cdxgXEXRY_7B936lFlHghpIP6i6RKSaiRf-QQmsmUXBrCOWGh94FwcFAP1rSLU7cqM7sTWUXhfg5xCCe7TS9Ja7_YQSa6TqqQlssahpY1Al_vNALKj41XsecJB_pDDj/s1600/490-334.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="272" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAmI9YdimmYxQB6cdxgXEXRY_7B936lFlHghpIP6i6RKSaiRf-QQmsmUXBrCOWGh94FwcFAP1rSLU7cqM7sTWUXhfg5xCCe7TS9Ja7_YQSa6TqqQlssahpY1Al_vNALKj41XsecJB_pDDj/s1600/490-334.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Rosa Luxemburg</span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"> </span><span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="font-size: large;"><strong>SPARTAKIST HAREKET ve TÜRKLER ?</strong></span></span><br />
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span lang="TR" style="font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 150%;"><span style="color: black; font-size: large;"> <span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sultan İkinci Abdulhamit döneminde başlayan ve İttihat-Terakki Hükümeti döneminde hız kazanan Almanya'ya öğrenci akımı olmuştur. Bu akım sonrasında Berlin'de, Münih'te, Heidelberg'te hatırı sayılır bir Türk öğrenci grubu bulunuyordu. Almanya’da tahsil gören ve zamanla sosyalizmi de tanıyan bir Türk kolonisi 1918 yılında Berlin, Kantstraße 8 numarada bir kulüp kurmuşlardır.Bu kulüp üyeleri o sıralarda Almanya’da Karl Liebknecht ve Roza Luxemburg’un temsil ettiği sosyalist akımdan bir hayli etkilenmişlerdir. </span></span></span></span><span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span lang="TR" style="font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 150%;"><span style="color: black; font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></span></span></span><br />
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span lang="TR" style="font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 150%;"><span style="color: black; font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></span></span></span><br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span lang="TR" style="font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 150%;"><span style="color: black; font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> Bu sırada Rusya’da Ekim Devrimi gerçekleşir. Almanya’da ise önemli siyasal tartışmalar ve çatışmalar yaşanmaktadır. Almanya’da Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht üyesi oldukları iktidardaki Sosyal Demokrat Parti ile yollarını ayırıp bir grup kurarlar (Spartakistler) ve süren savaşa karşı çıkarlar. </span></span></span></span></div>
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span lang="TR" style="font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 150%;"><span style="color: black; font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span></span></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span lang="TR" style="font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 150%;"><span style="color: black; font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> 1917 'de Almanya'ya giden ünlü ressam Namık İsmail hem Almanya’daki Spartakistler’den hem de Kuva-yı Milliyeciler’den olağanüstü etkilenmekte ve derin bir heyecan duymaktadır.</span></span></span></span></div>
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span lang="TR" style="font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 150%;"><span style="color: black; font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlHHEbh8e8ATzx3hDSJrbkQLA13zCiQbm46lF_KVypLxV6pTPZSuaOUd2qD7j_eNTtbdyaL9dr1EFU33oJEwmvC9m15-n383lKzpWGfMQd8wyk-riUWoOWsmgSx_omk-X3Jny0IFV9Udcb/s1600/namik-ismail-16.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlHHEbh8e8ATzx3hDSJrbkQLA13zCiQbm46lF_KVypLxV6pTPZSuaOUd2qD7j_eNTtbdyaL9dr1EFU33oJEwmvC9m15-n383lKzpWGfMQd8wyk-riUWoOWsmgSx_omk-X3Jny0IFV9Udcb/s320/namik-ismail-16.jpg" width="257" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Namık İsmail-Otoportre</td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh3BmP_UVdwCoPmIYWeP7vocaep5QhmUOWJAdSyBG5vKD_7WPOSPGYqywei1CHLkPtYb8jGbTDyx2GTOS0sMEf-P7OZ1BAaVz2dQolLTFE0cQMVvPNVtgCeTIj6ezEl8EBJlZyvfR3zmZ8c/s1600/namik-ismail-27.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="327" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh3BmP_UVdwCoPmIYWeP7vocaep5QhmUOWJAdSyBG5vKD_7WPOSPGYqywei1CHLkPtYb8jGbTDyx2GTOS0sMEf-P7OZ1BAaVz2dQolLTFE0cQMVvPNVtgCeTIj6ezEl8EBJlZyvfR3zmZ8c/s400/namik-ismail-27.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Namık İsmail 1923 - Harman</td></tr>
</tbody></table>
</span></span></span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span lang="TR" style="font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 150%;"><span style="color: black; font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> Almanya’da Max Liebermann ve Lovis Corinth’in öncülüğündeki sanatçılar, muhafazakar devlet sanat politikalarına karşı çıkarak bağımsız Berlin Secession grubunu oluşturmuşlardır. Namık İsmail bu sanatçılardan daha da ileriye giderek ideolojik olarak Spartakist ruh ve düşüncelerden de etkilenecektir. Bir yandan Liebermann ve Corinth etkili resimler yaparken öte yandan da o dönem Almanya’sında bulunan devrimci Türklerle birlikte Befreiung(Kurtuluş) isimli siyasi bir dergi yayımlarlar. Tek sayı çıkabilen derginin künyesinde “Türkiye İşçi ve Çiftçi Fırkası’nın yayın organıdır” yazılıdır.</span></span></span></span></div>
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span lang="TR" style="font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 150%;"><span style="color: black; font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
<div style="margin-bottom: 0cm; text-align: left;">
Namık İsmail 1919'da Almanya’dan da geri dönecek ve İstanbul’da arkadaşlarıyla birlikte hem Dr. Şefik Hüsnü’nün genel sekreterliğini yaptığı bilinen Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkasını (TİÇSF) kuracaklar hem de kendisi -kısa bir süre de olsa- partinin genel başkanlığını yapacaktır. Parti, Kurtuluş dergisini yeniden yayımlayacak; kendisi de dergide “Sosyalizm ve Sanat” la ilgili yazılar yazacaktır.</div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZ0Gvj40RXlMyohYzNZETlfjwENf-eVevCJqDxo_es3wZpsj-dHEKBqy1CTf5IyW5HKBCvsXUvSYRgrZrfZsL4TQHaoWF9Ab2NrX771IEQVLv2JROb0Kxgw4fcY8VbZPpZRflfp-C4Se3O/s1600/nam%25C4%25B1k-ismail.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZ0Gvj40RXlMyohYzNZETlfjwENf-eVevCJqDxo_es3wZpsj-dHEKBqy1CTf5IyW5HKBCvsXUvSYRgrZrfZsL4TQHaoWF9Ab2NrX771IEQVLv2JROb0Kxgw4fcY8VbZPpZRflfp-C4Se3O/s320/nam%25C4%25B1k-ismail.jpg" width="236" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Namık İsmail (1890-1935)</td></tr>
</tbody></table>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
TİÇSF kurucuları hiç tereddütsüz Kemalistlerle birlikte Milli Mücadele’ye katılacaklar ve Anadolu’ya çıkacaklardır.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Prof. Mete Tunçay Berlin'deki "Spartakist Türkler"in sayısını 18 kişi olarak vermektedir. Bu grup 1919'da Berlin'de Türkiye İşçi ve Çiftçi Fırkası'nı kurmuşlardı.<br />
Alman sosyal demokratların kıyımlarından kaçan Türk Spartakistlerin büyük bir kısmı Türkiye'ye dönmüş, bir kısmı da Ekim Devrimi'ni yaşayan Rusya'ya gitmişlerdir. Atatürk'ün teyzesinin oğlu Reşat Fuat Baraner, Spartakistlerin ayaklanmaları sırasında Rusya'ya kaçarak canını kurtarmıştır.<br />
1919 'un Mayıs'ında İstanbul’a gelenlerden biri Ethem Nejat; bir diğeri Heidelberg doktoralı Arap İsmail Hakkı Hilmioğlu’dur. İstanbul’a geldikten sonra başka kaynaklardan sosyalizmi tanımış insanlarla birleşip 1920’ye kadar Kurtuluş dergisini Türkiyede yayınlamaya devam ederler. Aydınlık dergisini de bu grup çıkarır.</div>
</span></span></span><div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
</span><span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span lang="TR" style="font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 150%;"><span style="color: black; font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></span></span></span><br />
<span style="color: black; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span lang="TR" style="font-family: "georgia" , "serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 150%;"><span style="color: black; font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEif0d6y9uCphth_iBFCQB4AOe9LYlFJGSOpxSymF1giWe_g4R4p4k0n3Aw5c55Ulbf_jcbsSNAMI7Z411GhqaBqLn_iIS0UfdL9RwPrtes6mYkiIhxZtLylAl8KjTpMTqcBGbUkP260pP0i/s1600/200px-Aydinlikilksayi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: "times new roman";"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEif0d6y9uCphth_iBFCQB4AOe9LYlFJGSOpxSymF1giWe_g4R4p4k0n3Aw5c55Ulbf_jcbsSNAMI7Z411GhqaBqLn_iIS0UfdL9RwPrtes6mYkiIhxZtLylAl8KjTpMTqcBGbUkP260pP0i/s400/200px-Aydinlikilksayi.jpg" width="261" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Parti'nin Yayın Organı Aydınlık'ın</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> 1 Haziran 1921 Tarihli İlk Sayısı</span></td></tr>
</tbody></table>
Türkiye'ye dönen grup,Şefik Hüsnü Değmer'le birlikte fırkanın ismine "Sosyalist" kelimesini ekleyerek "Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası"nı hayata geçirmişlerdi. Milli Mücadele dönemi ve sonrasında Spartakistlerin bir kısmı Şefik Hüsnü ile yollarını ayırarak başka görevlerde bulunmuşlardır. Fırkanın kurucuları arasında Spartakistlerden Vedat Nedim Tör, Sadık Ahi, Nizamettin Ali Sav, İlhami Nafiz Pamir, Nurullah Esat Sümer, Nafi Atuf Kansu ve Mehmet Vehbi Sarıdal da vardır.<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEii7vt-lnmsqlq_dbUYEj7Xcn5Xh2EHWPdT1XFP16Hq7P0hwlKKEgtpURUm3pe7jywj-k9B4QwtFZ4YIxCLIwoUDVPZ0ZoFSPCFI4UZcX_F_RjyqQ3fh4TqoPM9_BfiCr8MCqreNLkLdyEo/s1600/298720120424090846467.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEii7vt-lnmsqlq_dbUYEj7Xcn5Xh2EHWPdT1XFP16Hq7P0hwlKKEgtpURUm3pe7jywj-k9B4QwtFZ4YIxCLIwoUDVPZ0ZoFSPCFI4UZcX_F_RjyqQ3fh4TqoPM9_BfiCr8MCqreNLkLdyEo/s1600/298720120424090846467.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Soldan, Vedat Nedim Tör, Burhan Asaf, <br />
Yakup Kadri, <br />
Mehmet Şevki,Şevket Süreyya,<br />
İsmail Hüsrev (Kadro Dergisi)</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<img border="0" height="228" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWFNdF-mh3lyYn_pWoFqtcj0ujghk_ZQ9hUjPrGgWCx9XQWb2PUZHBRfhuWL_GnGa58Fr6Zed5IBAixreWPMMdWweQs6BlmTTUOimTSbdFtFRDEUl49U9ows0osve9sv-K1ceCPTlF4eMT/s320/ali-cevdet-ve-sefik-husnu.png" width="320" /><br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzTPiC2EtM5hcjt-YHVV6EucxSE3QV5aGxiEowsk0MHkNGz4pRvaCnmWdpBNXwWJiS48YKu9u1uu75TUJ6WHmAUxeLg3jhdOh560rA0poQK_XX9plvSnLG4CIOGiEjRuAfMT7CdXe1-iA8/s1600/mustafa-suphi-arkadaslariyla.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="184" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzTPiC2EtM5hcjt-YHVV6EucxSE3QV5aGxiEowsk0MHkNGz4pRvaCnmWdpBNXwWJiS48YKu9u1uu75TUJ6WHmAUxeLg3jhdOh560rA0poQK_XX9plvSnLG4CIOGiEjRuAfMT7CdXe1-iA8/s320/mustafa-suphi-arkadaslariyla.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Ethem Nejat (ortada) Mustafa Suphi (sağda) ile <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwaBzfioum35dB4DLBdmMK6THEQWKxZViIoeKpJpdpdBfk0gAXPcHAthR5caElMNUBVe2HpargPLfERjZJ3kJriwwzAAN_YA1HBfvy66CnOAE8Wf4-c-9dJElzYG_crayXZoYs_HXXubcj/s1600/nurullah-esat-s%25C3%25BCmer.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwaBzfioum35dB4DLBdmMK6THEQWKxZViIoeKpJpdpdBfk0gAXPcHAthR5caElMNUBVe2HpargPLfERjZJ3kJriwwzAAN_YA1HBfvy66CnOAE8Wf4-c-9dJElzYG_crayXZoYs_HXXubcj/s1600/nurullah-esat-s%25C3%25BCmer.png" /></a></div>
Nurullah Esat Sümer (1899-1973) </td></tr>
</tbody></table>
</span></span></span></span><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"><strong>ROSA LUXEMBURG VAKFI ve HEYKELİ-BERLİN</strong></span><span style="font-family: "verdana";"><span style="font-size: large;"><strong> </strong>Halen Almanya-Berlin'de Rosa Luxemburg adına kurulmuş bir Vakıf mevcuttur. Ostbahnhof'a çok yakın bir yerde, Franz Mehring Platz'da bulunan bu vakıf binasının hemen önünde Rosa Luxemburg'un bir heykeli ve heykelin hemen arkasında Karl Liebknecht ve Mathilde Jacob'un rölyefleri bulunmaktadır.</span></span><br />
<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiW61QRSK8U4J9fr7C7iUC5CGs5ELBZThzHTqYRtK8IJZj9IeWTp4ONJ5oJVOTtFTFni1u7hTViSqLiOuiuhz9EAAiKmGvyhLvNXaqm_DCGz6X0tZB2EuEsUwyVWGvA6GzUdOlyUGuDhofP/s1600/DSCI0397.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiW61QRSK8U4J9fr7C7iUC5CGs5ELBZThzHTqYRtK8IJZj9IeWTp4ONJ5oJVOTtFTFni1u7hTViSqLiOuiuhz9EAAiKmGvyhLvNXaqm_DCGz6X0tZB2EuEsUwyVWGvA6GzUdOlyUGuDhofP/s1600/DSCI0397.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Rosa Luxemburg Vakfı (RLS) - Berlin</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Karl Max Allee - Pariser Commune Strasse</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Franz-Mehring-Platz 1 - Berlin - Ostbahnhof</span></td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_dMgvce2AQA9DZYszI6XF3wA9n_-hxmo1drJrE3Hrz_0SG0yrkkvtHllGV-yQJ6uGXmbiJNdY6FKXEFC7wxsLR76bnVIpRTnPPzcTpKZcidSms3KxTATWm6S1tKSIr-_5DdpjXS-EAtVJ/s1600/DSCI0394.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_dMgvce2AQA9DZYszI6XF3wA9n_-hxmo1drJrE3Hrz_0SG0yrkkvtHllGV-yQJ6uGXmbiJNdY6FKXEFC7wxsLR76bnVIpRTnPPzcTpKZcidSms3KxTATWm6S1tKSIr-_5DdpjXS-EAtVJ/s1600/DSCI0394.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Rosa Luxemburg Heykeli - Berlin</span><br />
<span style="font-family: "verdana";">Heykeli Yapan : Rolf Biebl - 1996</span><br />
<span style="font-family: "verdana";">Rölyefler : Ingeborg Hunzinger - 1996</span><br />
<span style="font-family: "verdana";">Karl Liebknecht ve Mathilde Jacob</span><br />
<span style="font-family: "verdana";">Ziyaret : 6 Kasım 2012</span></td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNvh4dT3jJi8BwdmejU3P81lKNVcCte0kVlr52ChDiiFMMjnxaKYvLz1OzgVcGAA6KHg7VnxTnj26gnC7pvMOMenxIwGiKoKa3oqPnlzJbHh-cO1fyexeMKNT19RiHP23MYq0Jt3IJ7nxb/s1600/DSCI0395.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNvh4dT3jJi8BwdmejU3P81lKNVcCte0kVlr52ChDiiFMMjnxaKYvLz1OzgVcGAA6KHg7VnxTnj26gnC7pvMOMenxIwGiKoKa3oqPnlzJbHh-cO1fyexeMKNT19RiHP23MYq0Jt3IJ7nxb/s320/DSCI0395.JPG" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"><strong>"ROSA LUXEMBURG'UN HAYATI" FİLMİ (1986)</strong></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><span lang="de" xml:lang="de"><i>"Die Geduld der Rosa Luxemburg"</i></span> adıyla 1986 yılında </span></span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">yönetmenliği Margarethe von Trotta</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> tarafından yapılan film 1986 yılı </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">Cannes Film Festivalinde </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">Barbara Sukowa'ya </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> en iyi oyuncu ödülünü kazandırmıştır. Ayrıca film aynı yıl Alman Film Ödülü</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">(Bundesfilmpreis)</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> nü de kazanmıştır.</span> </span> </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgw-48eQuph9wgCIgF7EfmEteYXVOLbqr8QxPjZzXChz52XpQctvkd6tzPFTzWf1LOgky3Q5LQpUeKa7P9zbV4lqA5u8UHCPhLJJiWVRjDjzewOIFkOWd-chaFjqkgKQytDeinintHJO7Ii/s1600/Die_Geduld_der_Rosa_Luxemburg_1986.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgw-48eQuph9wgCIgF7EfmEteYXVOLbqr8QxPjZzXChz52XpQctvkd6tzPFTzWf1LOgky3Q5LQpUeKa7P9zbV4lqA5u8UHCPhLJJiWVRjDjzewOIFkOWd-chaFjqkgKQytDeinintHJO7Ii/s1600/Die_Geduld_der_Rosa_Luxemburg_1986.jpg" width="454" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh39AW6k0sxeNbRT2h680uuVHHfH4-qu9lDeJSjClqupkjnYUqpcgTbFAj1__Bos4Td2hpYbH4yQzuBMHHqWFAIEyr6bYx992ba1G8cOdFhg_Za5e05N6iNBwxWERughavPEX8vDsAGtTEz/s1600/die-geduld-der-rosa-luxemburg-237548l-imagine.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh39AW6k0sxeNbRT2h680uuVHHfH4-qu9lDeJSjClqupkjnYUqpcgTbFAj1__Bos4Td2hpYbH4yQzuBMHHqWFAIEyr6bYx992ba1G8cOdFhg_Za5e05N6iNBwxWERughavPEX8vDsAGtTEz/s1600/die-geduld-der-rosa-luxemburg-237548l-imagine.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIrHQzmyTWN9ZaHiuxRchFvbRDJdVkCdcBw1vL78F01tMOx3SUTF5iTOFqfcyFVR3nGwGOZXwpWJlbx6zCesTCpc1A3Fq046m6umzYPzT0zieZH4nHgV2-3kO7MPURNoTKHjckZRCiWqD1/s1600/die-geduld-der-rosa-luxemburg-849244l-imagine.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="215" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIrHQzmyTWN9ZaHiuxRchFvbRDJdVkCdcBw1vL78F01tMOx3SUTF5iTOFqfcyFVR3nGwGOZXwpWJlbx6zCesTCpc1A3Fq046m6umzYPzT0zieZH4nHgV2-3kO7MPURNoTKHjckZRCiWqD1/s1600/die-geduld-der-rosa-luxemburg-849244l-imagine.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg9RVxdqJptzGTJRlp6xE2YGIqFuh-97GH-No5WIH-_8avez0RZ_x36yjDsguRi322QdQRPBG9CIBQGKhhTOt0PoX60L1SpmQ6oGunWW614PgByzbCx-zw-nNRaCE2i9C3BAMDZdtrB4rS7/s1600/die-geduld-der-rosa-luxemburg-241585l-imagine.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="215" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg9RVxdqJptzGTJRlp6xE2YGIqFuh-97GH-No5WIH-_8avez0RZ_x36yjDsguRi322QdQRPBG9CIBQGKhhTOt0PoX60L1SpmQ6oGunWW614PgByzbCx-zw-nNRaCE2i9C3BAMDZdtrB4rS7/s1600/die-geduld-der-rosa-luxemburg-241585l-imagine.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuBu7E36AxyKvD9LtE1pF_njMIZfohKPxVOkM8P79WdhmeM2n9hDxo6aeI-IF8q0JXl7NRaWw7ckMVRY8S3yKYG3KI-t18MN18nyz4IHthgNpogDd2eZKLcIcQ5oT40YHFNkYFBzHq4vvg/s1600/die-geduld-der-rosa-luxemburg-307807l-imagine.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="209" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuBu7E36AxyKvD9LtE1pF_njMIZfohKPxVOkM8P79WdhmeM2n9hDxo6aeI-IF8q0JXl7NRaWw7ckMVRY8S3yKYG3KI-t18MN18nyz4IHthgNpogDd2eZKLcIcQ5oT40YHFNkYFBzHq4vvg/s1600/die-geduld-der-rosa-luxemburg-307807l-imagine.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGGGDwLeEOFvqvJND3izy6CiLI7yo0qc8CivLncY1bV-sQ3gs7Sz16FRdoN1e3Uapvolk20geSjX6aVJSiOdZfRqmQQQLmY3LR24qFJ805-D4O_nABfjdY04dNjZCv453P-6GCpD1F29ug/s1600/die-geduld-der-rosa-luxemburg-489683l-imagine.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="210" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGGGDwLeEOFvqvJND3izy6CiLI7yo0qc8CivLncY1bV-sQ3gs7Sz16FRdoN1e3Uapvolk20geSjX6aVJSiOdZfRqmQQQLmY3LR24qFJ805-D4O_nABfjdY04dNjZCv453P-6GCpD1F29ug/s1600/die-geduld-der-rosa-luxemburg-489683l-imagine.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOTjdtFIk6QhCEIN76u5yRIueQyws7jvvKBdL56snMBGTAZ3q33wlS8C7dt2F-gA3nbq1ERBVf57UM-bxI2SmJmdwoJrwSaUUyESX76ngXpcX8vjk8crJ1EKAVAjKoSfQOCsCznhKLahNK/s1600/die-geduld-der-rosa-luxemburg-537717l-imagine.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="211" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOTjdtFIk6QhCEIN76u5yRIueQyws7jvvKBdL56snMBGTAZ3q33wlS8C7dt2F-gA3nbq1ERBVf57UM-bxI2SmJmdwoJrwSaUUyESX76ngXpcX8vjk8crJ1EKAVAjKoSfQOCsCznhKLahNK/s1600/die-geduld-der-rosa-luxemburg-537717l-imagine.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<cite><span style="font-style: normal;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong>Rosa Luxemburg’un
Türkçe’de yayınlanan kitapları</strong> </span></span></cite></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">1-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Sosyalist Siyasal Düşünüş Tarihi Cilt – 2 – Rosa
Luxenburg – Rus Devrimi sy.637-677- Bilgi Yayınları 1976</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">2-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Kitle Grevleri – Rosa Luxenburg –Maya
Yay.-1976</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">3-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Spartakistler Ne İstiyor – Rosa Luxenburg – Belge
Yayınları -1979</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">4-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Siyasal Yazılar- Rosa Luxenburg – V Yayınları
-1989</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">5-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Kitle Grevi Parti ve Sendikalar – Rosa Luxenburg – Z
Yayınevi -1990</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">6-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">İktisat Nedir – Rosa Luxemburg- Belge Yayınları –
1987</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">7-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Sosyal reform mu Devrim mi? – Rosa Luxemburg-
1993</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">8-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Ulusal Ekonomiye Giriş – Rosa Luxemburg – Belge
Yayınları- 1995</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">9-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Sermaya Birikimi – Rosa Luxemburg – Belge Yayınları-
2004</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">10-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Sevgiliye Mektuplar – Rosa Luxemburg – Agora
-2006</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">11-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Ulusal Sorun – Rosa Luxemburg – Belge Yayınları –
2010</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">12-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Tolstoy’un Yolu –Rosa Luxemburg – YGS Yayınları –
2003</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">13-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Rus Devrimi – Rosa Luxemburg – Yazılama Yay. –
2009</span></cite></span><br />
<div class="MsoNormal">
<cite><span style="font-style: normal;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong>Biyografileri</strong><u>
</u></span></span></cite></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">1-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Rosa Luxemburg – Tony Clıff – Anadolu Yay. –
1968</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">2-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Rosa Luxemburg I – II – Peter Nettl –Ataol Yay. –
1991</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">3-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Bir Mektup Ustası Rosa Luxemburg –Gilbert Badia –
Pencere Yay.-1999</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">4-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Rosa Luxemburg: Her Şeye rağmen Tutkuyla Yaşamak
–Annelies Laschitza –Yordam Yay. – 2010</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;"><span style="font-size: small;">5-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;"><span style="font-size: small;">Rosa Luxemburg : Bir Yaşam – Elzbieta Ettinger –
Belge Yay.-</span> </span></cite></span></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
</span><cite><span style="font-style: normal;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong>Önemli İlgili
Kitaplar</strong></span></span></cite><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">1-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Marksizm ve Din- Michael Löwy – Belge Yay –1996 -Syf
32-33 (oldukca kısa bir bölüm)</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">2-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Dünyayı Değiştirmek –Michael Löwy – Ayrıntı Yay –1999
– (Ulusal ayrıcalığa Karşı Radikal Sol –syf -90-95 – Rosa Luxemburg’un “Ya
Sosyalizm Ya Barbarlık” anlayışı syf- 127-135)</span></cite></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><cite><span style="font-style: normal;">3-<span style="font-family: "times new roman"; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></cite><cite><span style="font-style: normal;">Tarih ve Sınıf Bilinci – Gyorgy Lukacs – Belge
Yay.-1998 – ( Marksist Olarak Rosa Luxemburg syf 87-111)</span></cite></span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div class=" fb_reset fb_reset" id="fb-root">
<div style="height: 0px; position: absolute; top: -10000px; width: 0px;">
<div>
</div>
</div>
<div style="height: 0px; position: absolute; top: -10000px; width: 0px;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh3BmP_UVdwCoPmIYWeP7vocaep5QhmUOWJAdSyBG5vKD_7WPOSPGYqywei1CHLkPtYb8jGbTDyx2GTOS0sMEf-P7OZ1BAaVz2dQolLTFE0cQMVvPNVtgCeTIj6ezEl8EBJlZyvfR3zmZ8c/s1600/namik-ismail-27.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="262" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh3BmP_UVdwCoPmIYWeP7vocaep5QhmUOWJAdSyBG5vKD_7WPOSPGYqywei1CHLkPtYb8jGbTDyx2GTOS0sMEf-P7OZ1BAaVz2dQolLTFE0cQMVvPNVtgCeTIj6ezEl8EBJlZyvfR3zmZ8c/s320/namik-ismail-27.jpg" width="320" /></a></div>
<div>
</div>
</div>
</div>
Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-74000757652569990752013-04-07T23:57:00.003-07:002020-04-25T02:52:24.485-07:00Belgrad'ta Bir Deha - Nikolai Tesla <span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><strong>NİCOLA TESLA</strong> </span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Ekonomik Sipariş Miktarı(EOQ-ESM) kavramı ve formülü işletme ve endüstri mühendisliğinde çok çok kullanılan bir formüldür. Bu formülün gerçekte bir elektrik iletim probleminin çözümünden geldiğini ise pek az bilinir. Formülü yönetim alanına tanıtan W.Harris'in çalıştığı Westinghouse şirketinde alternatif enerjinin iletimi konusunda çalışan iki önemli kişi Lord Kelvin ve N.Tesla idi. Teslanın geliştirdiği alternatif akım ve L.Kelvin'in geliştirdiği formül yönetim dünyası gibi değişik bir alana büyük ufuklar açan ESM formülüydü.</span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;">Bu formülün geliştirilmesinde ilk adımları atan kişilerden biriside Tesla'dır. Bu nedenle Tesla'nın hayatı ve inanılmaz keşiflerini anlatabilmek için aşağıdaki hayat hikayesini Sn.İrfan Buyurgan'ın internette yayınladığı makalesinden alıntıladım. </span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYpllqSJm5QLpZXOyCz_pRyiTj2qPPuLfc0RHwLKn4TTmLJUo8Io0ZDzTXyN3RWa6JL782xhWuAzrussed7cjVY1wd-qlEjpFZ9tNv2CVUPuW8eEmNGV-PlS9CcEMzpeCVg3UbN5F1WrHD/s1600/pic1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYpllqSJm5QLpZXOyCz_pRyiTj2qPPuLfc0RHwLKn4TTmLJUo8Io0ZDzTXyN3RWa6JL782xhWuAzrussed7cjVY1wd-qlEjpFZ9tNv2CVUPuW8eEmNGV-PlS9CcEMzpeCVg3UbN5F1WrHD/s1600/pic1.jpg" width="260" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> 1856 yılı 9 Haziran gece yarısı, bugünkü Hırvatistan’ın Smiljan kasabasında doğan Nikola Tesla, teknolojiyi ve yaşamlarımızı etkileyen buluşlarıyla tüm zamanların en önemli mucitlerdendir. Tesla aynı zamanda gelmiş geçmiş en büyük dehalardandır. Bugün pek de tanınmayan bu dehanın yaşamını ve çalışmalarını araştırdığımızda şaşırmamak, felsefenin desteği ile bile oldukça güçtür. Günümüzde kullanılan ve nispeten hâkim olduğumuz yüzlerce önemli icadının yanı sıra, bazı önemli teorileri ve çalışmaları vardır ki, bugün için bile anlaşılamamıştır ve hala büyük gizemini korumaktadır. Bunlardan bazıları; savaşlara son verecek bir süper savunma kalkanı, elektriğin ve enerjinin kablosuz aktarımı -iyonosfer tabakası kullanılarak tüm dünyanın aydınlatılabilmesi, dolayısıyla neredeyse bedava elektrik- atmosferde sokak lambaları ve meteorolojik koşulların kontrolü, insan bedeninin enerjisi ile çalışabilen araçlar -örneğin otomobiller. <br /> Tesla, teknoloji adına Modern Çağ'ın temellerini atmıştır. Hiç evlenmemiştir. Buluşları ile insanlara servet ve şöhret kazandırıp, parayı ve şöhreti reddeden Tesla fakir ve yalnız bir şekilde hayatına veda etmiştir. Fikirleri ve yaşam şekli ile sanki başka bir dönemden gelmiş gibidir. Hiç yorulmamış ve çalışmalarından vazgeçmemiştir. Döneminde anlaşılmadığına, buluşlarının bir devrim niteliğinde olduğuna -ikinci endüstri devrimi- günümüz bilim insanlarına ve süper devletlerine nasıl ilham kaynağı olduğuna baktığımızda, Tesla’nın çağının çok ötesinde bir bilim insanı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Döneminde neredeyse bilinmez olan elektriğin gizemlerini çözüp geniş alanlara taşıyarak elektrik ve elektronik çağını başlatmıştır. Yüzlerce icadının yanı sıra bugün bile tam olarak hâkim olunamayan yeni bilimsel alanlar açmıştır. Alternatif akım ve motorları, radyo, radar, flüoresan, x-ışını, uzaktan kumanda, kablosuz iletişim Tesla’nın akla ilk gelen icatlarındandır. Tesla olmadan alternatif akımın ve buna uygun çalışan motorların, televizyonun, MR’ın (Manyetik Rezonans Görüntüleme), robotların, faks makinesinin ve daha birçok buluşun mümkün olamayacağını söyleyebiliriz. 800'ü patentli yaklaşık 1000’e yakın icadı olmasına rağmen bu deha günümüzde pek tanınmamaktadır. Yaşamı boyunca birçok engel ile karşılaşan Tesla’nın en büyük ve sürekli çabalarından biri, çalışmalarını sürdürebilmek için finansal kaynak bulabilmek olmuştur. Belki de döneminin çok ötesinde olduğu için anlaşılamayan, çoğu zaman yalnız ve maddi sıkıntılar içinde olan bu deha, son yıllarını geçirdiği New York’taki bir otel odasında 7 Ocak 1943’te yaşama veda etmiştir.<br /> Nikola rahip bir baba ile icatları ile ünlü ev hanımı olan bir annenin çocuğudur. Nikola ve ağabeyi Dane oldukça zeki ve yetenekli çocuklardı. Aile içerisinde yetenekleriyle değerlendirilen iki kardeşten Nikola, yaptığı her şeyin ağabeyi Dane’inkiler ile kıyaslandığında oldukça değersiz kaldığını düşünürdü. Kendisinden yedi yaş büyük olan Dane, on iki yaşındayken bir kaza sonucu Nikola’nın ürküttüğü attan düşer ve yaşamını kaybeder. Bu kayıp, aileyi derinden etkiler. Nikola bu olaydan sonra, yaptığı her iyi şeyin ailesinin Dane’in kaybından dolayı duyduğu üzüntüyü derinleştirmekten öteye gitmediğini söyler. Nikola’nın bu yaşlarda başlayan, ilgilendiği şeyler üzerindeki olağanüstü çabası Dane’in ailesinde bıraktığı etkinin ötesine geçebilme kaygısıyla da ilişkilendirilmiştir. </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-kT0hwjwA1Ko/UWJxdSgcvuI/AAAAAAAAAU0/U8g8QtqRl1I/s1600/geniusdvd.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://1.bp.blogspot.com/-kT0hwjwA1Ko/UWJxdSgcvuI/AAAAAAAAAU0/U8g8QtqRl1I/s1600/geniusdvd.jpg" /></a></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><br /> Zekâsı ile çevresinde dikkat çeken Nikola’nın çocukluğunda pek çok ilginç anısı olur. Aklından çözdüğü integral hesaplamaları, öğretmeninde hile yaptığı şüphesi uyandırır. Sokakta arkadaşları ile oynarken, kasabanın varlıklı kişilerinden biri çocuklara harçlık vermek için durur. Çocuklar avuçlarını açarak aldıkları harçlığa sevinirler. Sıra Nikola’ya geldiğinde adam duraksar; Nikola’nın gözlerine uzunca bakarak: “Hayır, sen çok fazla zekisin; benden bir kuruş bile almayacaksın” der. Evde sürekli küçük zeka oyunları oynanmaktadır; pratik hesaplar, yemeğe başlamadan sorulan ve cevaplanmadan yemek yenmeyen bilmeceler. Büyük bir şemsiye ile uçma girişiminde bulunduktan sonraki altı haftayı yatakta geçirir. Hiçbir kemiği kırılmadığı için şanslıdır. Çocukluğunda Niagara Şelalesi ile ilgili bir imajinasyon geliştirir; dev bir su çarkı şelalenin güçlü sularıyla dönmektedir. Amcasına: “Bir gün Amerika’ya gidip bu şekilde enerji elde edeceğim” der. Tıpkı 30 yıl sonra Niagara’da yaptığı gibi.<br /> Nikola çocukluk çağlarında ilginç bir hastalıkla yüzleşir. Konuşulan nesneler hakkında zihninde imajlar oluşmaktadır. Zamanla bu imajlar o kadar gerçekçi hale gelir ki, onların dokunulabilir olup olmadığı tereddütleri baş gösterir. Büyük rahatsızlık ve endişe kaynağı olan bu durum psikolojik ve fizyolojik olarak açıklanamaz. Bu konu üzerine yoğunlaşır. Zihnindeki imajların bir ekrana, hatta başkalarının zihnine yansıtılabileceğini iddia etmektedir ve bunun üzerine çalışır. İlerleyen süreçte, kendi deyimi ile zihinsel seyahatlere çıkmakta, yeni şehirler görüp yeni insanlarla tanışmakta ve hatta onlar ile arkadaşlık etmektedir. Onu 17 yaşına kadar yıllarca meşgul eden bu durum, belki de ileride yapacağı yüzlerce icadına katkıda bulunacak bir yeteneğe dönüşür. Tesla, bu yeteneği sayesinde çalışmalarında modellere, çizimlere ve hatta deneylere ihtiyaç duymadığından bahseder. Deneydeki nesneleri ve deney koşullarını zihninde oluşturup süreçleri işletebilmekte ve bu sayede henüz deneyi gerçekleştirmeden sonuçlarını analiz edebilmektedir. Bir cihazı zihninde devreye koyabilmekte; çalışırken oluşan aksaklıkları tespit edip üzerinde düzenlemeler yapabilmektedir. Baştan sona zihinsel planda gerçekleşen işlemlerin sonuçları gerçeğiyle aynıdır. Enerji, para ve zaman avantajı sağlayan bu yöntemiyle çalıştığı 20 yıl boyunca bir istisna bile olmadığını söyler.<br /> Nikola’nın okumaya karşı özel bir ilgisi vardır. Ancak gözlerinin bozulmasından endişelenen babası Milutin, Nikola’nın evdeki kütüphaneden faydalanmasını engeller. Onu defalarca geceleri gizlice kitap okurken yakaladığından, evdeki mumları saklamaya başlar. Buna rağmen Nikola, mum yağlarını bir kapta toplayıp, kapı deliklerini de tıkayarak geceleri gizlice kitap okumayı sürdürür. Macar yazar Josika’nın “Aba’nın Oğlu” isimli kitabından etkilenerek kişisel kontrol ve irade üzerine denemeler yapmaya başlar. Başlangıçtaki denemelerini “Nisan ayında yağan karlara” benzeten Nikola, vazgeçmeyerek bu konuda da ilerleme sağlar.<br />Annesi Djuka, evdeki mobilyaları kendi elleriyle yapan ve giysiler diken bir ev hanımıdır. Birçok ev aleti icat etmiştir ve deneysel tarım üzerine çalışmalarıyla çevrede ünlenmiştir. İcatlarından birisi mekanik yumurta çırpıcısıdır. Sabah çok erken başlayan ve tüm gün süren çalışmaları Nikola için iyi bir örnek teşkil eder. Nikola’nın hayallerinde üniversite yaşamı varken, babasının rahip ya da subay olması yönünde bir baskısı vardır. Uzun yıllar boyunca bu baskıdan kurtulamaz. Lise çağlarında koleraya yakalanır. Ağır geçen hastalık döneminde yaşamından umutsuz olan ailesi, Nikola’ya iyileştiği takdirde üniversiteye gidebileceğini söyler. Hasta yatağında yaptığı pazarlıkla bir zafer kazanan Nikola iyileşir ve üniversite eğitimi için Graz Teknik Üniversitesi'ne gider.<br /> Graz Teknik Üniversitesi'nde önce fizik ve matematik, sonrasında makine ve elektrik eğitimi alır. Prag Üniversitesi'nde felsefe okur. İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca dillerini öğrenir. Tesla eğitimi boyunca özellikle elektrik alanına yoğunlaşır. Elektriğin yaygın kullanılmasının önündeki en büyük engel iletim maliyetleridir. Doğru akım’ın (DC) uzak mesafelere iletimi mümkün olmamaktadır. DC iletimi sırasında, üretim kaynağından itibaren direnç nedeniyle oluşan ve giderek artan bir kayıp söz konusudur. İletken üzerinde hareket eden elektronlar çarpıştıkça doğrusal ilerlemeleri bozulur. Bu durum direnç yaratır ve elektrik enerjisi ısı olarak ortama yayılır. Bu nedenle iletim mesafesi uzadıkça ısıya dönüşen elektrik miktarı, yani kayıp miktarı da artmakta, etkili iletim mesafesi ise 3 ya da 4 km ile sınırlı kalmaktadır. DC’nin bir başka önemli zafiyeti de, üretim kaynağından sonra formunun değiştirilememesidir. Bu önemli bir durumdur; çünkü elektriğin verimli bir şekilde kullanılabilmesi için kıvılcımlanmayı önleyecek seviyede düşük voltajda ve yüksek akımda üretilmesi, ısı kaybını minimize edecek şekilde yüksek voltajda ve düşük akımda iletilmesi ve kullanım alanına gelindiğinde, örneğin evlerde, elektrik çarpmasının önüne geçecek şekilde tekrar düşük voltaja dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu zafiyetlerinden dolayı, elektriğin iletimi için her 3-4 km’ye bir elektrik santrali bulunması gerekmektedir. Elektriğin kullanımı oldukça pahalıdır ve son derece sınırlı alanlarda mümkün olabilmektedir.<br /> DC’nin zafiyetlerini gözlemleyen Tesla, farklı iletim teknikleri üzerine çalışır ve 'Alternatif Akım' fikrini geliştirir. Tesla’ya göre tüm enerjiler döngüseldir ve bu yasa elektrik için de geçerli olmalıdır. Alternatif akım (AC), DC’nin zafiyetlerine çözüm getirmektedir; AC akımın yönü, “yüzey etkisi” olarak bilinen bir yan etkiye sebep olacak şekilde, bir saniye içinde 50 ya da 60 defa değişmektedir. Bu siklusallıkla gelen müthiş yan etki sayesinde, akım kablonun yüzeyi boyunca ilerler ve dirençten kaynaklanan kayıplar büyük ölçüde azalarak, DC ile kıyaslanmayacak bir iletim mesafesine imkân tanır. DC’nin ikinci önemli zafiyetine karşılık, transformatör denilen cihazla AC’nin voltajı ya da akımı düşürülebilir ve yükseltilebilir. Genelde demir bir halkanın etrafına sarılmış bir çift bobinden oluşan transformatör ile yükseltilecek ya da düşürülecek akım bir bobinden geçirilerek, elektromanyetik indüksiyon (manyetik akıyı değiştiren işlem) yoluyla istenen değişiklik sağlanabilir. Yapılacak değişiklik miktarı bobinlerdeki sarmal sayısıyla ilişkilidir ve bunun DC ile sağlanması mümkün olmamaktadır.<br />Tesla elektriği kullanılabilir kılan, yaşamlarımıza sokan bu fikrini üniversitedeki hocalarıyla paylaşır. Ancak AC teorisi küçümsenir. Bu şimdiye kadar yapılmamış bir şeydir ve akımın yönündeki sürekli değişimler verimliliği etkileyen şiddetli titreşimlere neden olacaktır. Bu durum Tesla’yı yavaşlatsa da cesaretini kırmaz, teorisi üzerinde çalışmaya devam eder.<br /> Aynı dönemde babasını kaybeder ve maddi zorluklar nedeniyle üniversite eğitimini yarım bırakır. Hükümetin başkent Budapeşte’de telefon şirketi kuracağını öğrenince, bu alanında çalışabileceğini düşünerek başkente gider. Ancak telefon şirketinin henüz planlama aşamasında olduğunu görür ve kendisini telgraf ofisinde düşük bir maaşla çalışırken bulur. Hayal kırıklığı ile gelen psikolojik durum içerisinde hiperduyarlılık ile yüzleşir. Algıları aşamalı olarak öylesine duyarlı hale gelmiştir ki, normal düzeyde bir ışık yalnızca gözlerini değil, cildini de rahatsız etmektedir. Birkaç oda uzaktaki saatin sesi sağır edecek kadar acı vermektedir ve ayak sesleri kendisinde deprem hissi yaratmaktadır. Bu durumda bile AC üzerine kararlıkla çalışmaya devam eder. Hiperduyarlılık giderek etkisini yitirir ancak geride obsesif bozukluk etkileri bırakacaktır. Bundan böyle yaptığı her şey 3 ile bölünebilir olmalıdır; örneğin attığı adımların sayısı, suyu yudumlama sayısı gibi. Yemek servisi sırasında 12 ya da 18 tane peçeteye ihtiyaç duyar. 3’e bölünebilen bu sayıdaki peçete ile, zaten temiz olan yemek servislerini tekrar parlatır. Bir kitabı okumaya karar verdiğinde, o yazarın tüm kitaplarını okuması gerekmektedir. Çocukluğunda annesinden edindiği ve yaşamı boyunca sürdürdüğü bir başka alışkanlık ise, bir yemeği yemeden önce hacmini hesaplama zorunluluğu hissetmesidir; bir kek ya da bir çorba, hacmini hesaplamadan yemeye başlayamaz. Yaklaşık 2 metre boyunda olan, beyaz tenli ve mavi gözlü, vejetaryen olan Tesla’nın yetişkinliği boyunca kilosunda hiç değişiklik olmamasının ve bu sayede giysilerini yıllarca giyebilmesinin nedenlerinden biri belki de budur.<br />Hiperduyarlılık rahatsızlığı sırasında Tesla, sık sık arkadaşları ile parklarda yürüyüşe çıkar. Ezbere şiir okumayı sevmektedir. Yine bir park yürüyüşü sırasında, Goethe’nin Faust eserinden aldığı ilhamla AC teorisindeki problemleri çözmeyi başarır. Dik açı ile yerleştirdiği iki bobin, 90˚ faz farkıyla üretilen akımla beslendiğinde, bu faz farkıyla oluşan titreşimler birbirini sönümler. İmajinasyonunda gerçekleştirdiği bu çözüm de deneysel sonuçlarının aynısını vermiştir.<br /> Tesla, fikirlerin zihninde kesintisiz bir şekilde aktığını, kendisi için asıl meselenin bu fikirleri kaybolmadan hızlıca yakalayabilmek olduğunu söyler. Takip eden iki ay içerisinde, AC ile çalışan ve sonrasında Tesla’nın ismiyle anılacak tüm motorları aynı yöntemle, zihninde sanal olarak tasarlayarak geliştirdiğini söyler.<br /> AC teorisindeki bu önemli gelişmeye rağmen, enerji ve elektrik iletimi Budapeşte’de kimsenin ilgisini çekmemektedir. Asistanının da yardımı ile Paris’te elektrik mühendisi arayan bir firmaya kabul edilir ve şirketin en zorlu teknik problemlerini çözmekle görevlendirilir. Artık Thomas Edison’un patentli ürünlerini üreten bir Fransız firması için çalışmaktadır. Verilen görevlerde son derece başarılı olur ve ilk icatlarını bu çözümlerde kullanır. AC akım ve AC motorları; ne mühendislerin, ne de yatırımcıların ilgisini çekmektedir. Kendisini yalnızca bir adamın anlayabileceğini düşünmeye başlar; Thomas Alva Edison. Çözdüğü sorunlar karşısında söz verilen primleri alamayan Tesla, Amerika’ya giderek Edison ile tanışmaya karar verir.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">EDİSON VE TESLA</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKX5NZD8Va9IqvD7vQr0r1oUwZ0LaQrWZmHZKE8wxIGPxAAChM-6wZPSPv6JBZU7QiZFjVSxm_4-Gvvfj75ugK9C4IgUdzJSIAe7nZehtDuOw7iCQirzWfP92GVeNFL9iz3D6rJ_tCUtg3/s1600/nikola_tesla_.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKX5NZD8Va9IqvD7vQr0r1oUwZ0LaQrWZmHZKE8wxIGPxAAChM-6wZPSPv6JBZU7QiZFjVSxm_4-Gvvfj75ugK9C4IgUdzJSIAe7nZehtDuOw7iCQirzWfP92GVeNFL9iz3D6rJ_tCUtg3/s1600/nikola_tesla_.png" width="200" /></a></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><br /> New York’a ulaştığında 28 yaşındadır. Cebinde 4 cent, bazı formüller ve hesaplamalar, uçan bir makineye ait tasarım ve Edison’un ortaklarından Charles Batchelor tarafından verilen tavsiye mektubu. Elektrik New York’ta 1870’lerde kullanılmaya başlamıştır. Edison’un bulduğu akkor lamba, elektriğe olan talebi şaşılacak derecede artırmış ve Edison’un Manhattan’da bulunan DC santralini kısa sürede bir tekele dönüştürmüştür. Tesla, Edison’un ofisine gider ve kendisiyle tanışarak yanındaki tavsiye mektubunu verir. Mektupta şöyle yazmaktadır: “Dostum Edison; iki büyük adam tanıyorum ve biri sizsiniz. Diğeri ise bu genç adam!”. Edison’a çalışmalarından ve AC akım planından bahseder. Edison AC fikriyle fazla ilgilenmez. Bu parlak fikir aynı zamanda rekabet anlamına da gelmektedir. Ancak Tesla’daki yeteneği gören Edison, onu DC santrallerdeki sorunları gidermesi için işe alır. Edison ve Tesla’nın benzer birçok özelliği vardır. Her ikisi de kısa uyku molaları ile günlerce aralıksız çalışabilmektedir. Tesla, ilerleyen yaşlarında bile günde iki ya da üç saat uyumaktadır. En büyük farkları ise; Tesla ilham ve imajinasyon yoluyla buluşlarını gerçekleştirmektedir, Edison ise deneme-yanılma yoluyla. Tesla, kendisine verilen görevi birkaç ay içinde tamamlar. DC santralindeki sorunları çözmüştür. Edison’un kendisine söz verdiği ücreti talep ettiğinde, Edison şaşırmış bir şekilde “tam bir Amerikalı gibi düşünmeye başladığında Amerikan şakalarından da anlayabileceğini” söyler ve bir ücret ödemez. Tesla derhal istifa eder. Kısa süren birlikte çalışma dönemini, uzun süreli bir rekabet izleyecektir.<br />Tesla’nın adı şehirde duyulmaya başlamıştır. Farklı fikirleri ve yetenekleri olan bu yabancı, yatırımcıların ilgisini çeker. Tesla Elektrik Şirketi’nin kurulmasına sponsor olurlar. İlk çalışma alanı ark lambası olur. Güzel tasarımı ve verimliliği ile eşsiz ark lambasını icat eder. Edison’un lambasından daha şıktır ve çok daha az elektrik tüketmektedir. Bu işten ticari bir kazancı olmaz. Western Union şirketi ile AC motor çalışmaları ile ilgili bir anlaşma yapar. Edison’unkine yakın küçük bir laboratuarda çalışmalarına başlar ve kısa sürede günümüzde tüm dünyada kullanılmakta olan AC üretimi ve iletimiyle ilgili bütün parçaları geliştirir. Bu süreçle ilgili şöyle der: “Burada yaptığım motorlar, imajine ettiklerimle aynıydı. Tasarımı geliştirmek için hiçbir şey yapmadım; yalnızca zihnimde gördüğüm resimleri ürettim ve işleyişleri hep beklediğim gibi oldu.”<br /> Dönemin önemli sanayicilerinden Westinghouse, Tesla’nın AC alanındaki çalışmaları ile ilgilenir ve Tesla’nın patentlerini satın alır. Yaptıkları anlaşmada Westinghouse’un satacağı her 1 HP’lik elektrik için Tesla’ya 2.5 dolar ödenecektir. Bu rakam günümüze gelindiğine trilyonlarca dolara karşılık gelmektedir ve anlaşma AC akım kullanılmaya başladıktan kısa süre sonra Westinghouse tarafından iptal edilecek, yerine Tesla’ya küçük bir aylık ücret verilecektir. Tesla, icatlarını ticari kullanıma uyarlar. 60 Hz’lik frekans ile çalışan Tesla transformatörünü geliştirir (Tesla Coil). Hava göbekli transformatör olan bu cihaz, günümüzde tüm radyo ve televizyonlarda ve daha birçok elektronik cihazda kullanılmaktadır. Westinghouse, ürünlerinde patentini satın aldığı Tesla’nın icatlarını kullanmaya başlar.<br /> AC’nin gelişimiyle başlayan rekabet bir karalama kampanyasını beraberinde getirir. Edison’un desteklediği bu kampanyada, AC akımın tehlikeleri anlatılmakta, elektrikten zaten çekinen ve pek tanımayan halk korkutulmaya çalışılmaktadır. Sahnelerde at, kedi, köpek gibi çeşitli hayvanlar AC akım verilerek öldürülmekte, böylece AC akımın ne kadar tehlikeli olduğu gösterilmektedir. Edison DC ve AC akımı kıyaslarken “DC akım dingin bir nehir gibidir ve denize dökülür. AC akım ise bir sel gibidir, şiddetli şekilde uçurumdan akar.” der. Westinghouse’dan izinsiz şekilde temin edilen Tesla’nın icadı jeneratör ile ilk elektrikli sandalye idamı gerçekleştirilir.<br />Bu karalama kampanyası devam ederken, Westinghouse Chicago’daki “Colombia Fuarı”nın aydınlatılması ihalesini, Edison ve Thompson’un birleşerek kurduğu General Electric firması karşısında kazanır. Tesla’nın dehasını sergilemesi için müthiş bir fırsat doğmuştur. Başkan Cleveland’ın bastığı düğme ile Chicago’da 100 bin lamba aynı anda aydınlanır. Fuarı ziyaret eden 27 milyon kişi, AC akım ile aydınlatılan o ana kadarki en büyük ve etkileyici ışık şölenine şahit olur. Tüm dünyayı etkileyen bu başarı, Tesla ve AC akım için bir dönüm noktasıdır. <br />AC’nin popülarite ve güven sağladığı Chicago’daki fuar sonrası, Westinghouse bir büyük proje için anlaşma yapar; Niagara Şelalesi'nde bir elektrik santrali!<br /> Bu Tesla’nın çocukluk hayalidir. Proje için Tesla’ya, birçok mühendise ve yatırımcıya ihtiyaç duyulmaktadır. Tesla hemen çalışmaya başlar. Çalışmalarının sonuçları konusunda en ufak bir şüphesi yoktur ancak imajinasyonundaki planlar ve işleyişler yatırımcıları endişelendirmektedir. Bu endişelerin yersiz olduğunu, beş yıllık çalışmalar sonunda Niagara’da üretilen ilk enerji 40 km uzaklıktaki Buffalo şehrine ulaştığında görürler. 1896 yılındaki bu gelişmenin ardından, kısa sürede Niagara’daki jeneratörlerin sayısı artırılır. Birkaç yıl sonra New York şehri de Niagara’dan beslenmektedir. Elektrik çağı tam anlamıyla başlamış, New York artık ışıklı bir şehre dönüşmüştür. Edison sistemlerini AC akıma göre yeniden tasarlamak zorunda kalır. <br />Niagara’daki başarıdan sonra, Tesla laboratuar çalışmalarına döner ve yüksek frekanslı elektrik üzerine çalışmaya başlar. Bu alanda çalışan diğer bilim adamlarından Maxwell, ışığın elektromanyetik yayılım, yani radyasyon olduğunu 1873 yılında matematiksel olarak ispatlamıştır. Alman bilim adamı Hertz ise, elektromanyetik dalgaların uzaya yayılımını deneysel olarak ispatlamıştır. Bu keşifler radyo dalgalarını tariflemektedir ve yeni çalışmalara ışık tutacaktır. <br />Tesla yüksek frekansın birçok avantaj getireceğini bilmektedir; lambalar daha fazla parlayacak, enerji iletimi daha verimli olacaktır. Ancak Tesla’nın hayalleri ve çalışmaları bunlarla sınırlı kalmamıştır. Yüksek frekans sayesinde hem bilginin, hem de enerjinin “kablosuz” iletilebileceğini düşünmektedir. Bilginin kablosuz iletimi önce radyo, sonra televizyon, günümüzde ise uydu haberleşmesi ve cep telefonu gibi teknolojilere imkân tanımıştır. Ancak Tesla’nın hayali olan enerjinin “kablosuz” iletimi, teknoloji adına bilinen hemen her şeyi değiştirecek, iletim maliyetlerini düşüreceğinden neredeyse “bedava” enerjiyi sağlayacak bir teoridir. <br /> Tesla, 1891 yılında Amerikan Elektrik Mühendisleri Odası’nda yaptığı konuşmada şöyle der: “Bizden önceki birçok jenerasyonda, makinelerimiz dünyada herhangi bir yerde elde edilen enerji ile çalıştırıldı. Bu yeni bir şey değil. Gücünü topraktan alan etkileyici Antheus mitosunda, büyük matematikçilerinizin spekülasyonlarına rastladığımız bir şey var. Enerji uzayın her yerinde. Bu enerji statik mi, kinetik mi? Eğer statik ise umutlarımız boşuna; eğer kinetik ise -ve böyle olduğunu biliyoruz- insanlık için makineleri bu doğanın döngüsüne bağlamak sadece bir zaman meselesidir.”<br /> Antheus, Grek mitolojisinde Poseidon ve Gea’nın oğlu olan bir devdir. Gücünü yeryüzünden, yani annesi Gea’dan alan Antheus, yerle temas ettiği sürece yenilmezdir; ancak ayakları yerden kesildiği anda son derece güçsüz olur. Spiritüel güç ile ilişkilendirilen Antheus mitosunda, Antheus ile karşılaşan Herakles, onun ayaklarını yerden keserek yenmeyi başarır.<br /> Felsefeye hep ilgisi olan Tesla, doğu felsefesinden, özellikle o dönem Amerika kıtasına gelen ve Vedik öğretiyi aktaran Vivekananda’nın öğretilerinden, kozmogeni bilgisinden ve sikluslar yasasından çok etkilenir. Doğu felsefesi ve doğanın maddesel dünya üzerindeki mekanizmalarını anlamaya çalışan Tesla, yazılarında ve konuşmalarında Sanskrit kelimelere yer vermeye başlamış, kaynağı, varlığı ve maddenin yapısını tarif edebilmek için, prana ve akaşa (enerji ve madde), ether ve aura gibi kavramlar üzerine yoğunlaşmıştır. Sanskritçe bilgisi daha önceden gelmektedir, ancak kaynağı bilinmemektedir. Vivekananda, Tesla’nın gücü ve maddeyi potansiyel enerjiye dönüştürülebileceğini ve maddenin aslında potansiyel bir enerji olduğunu ifade eden matematiksel çalışmaları olduğunu söyler. Bunun matematiksel ispatı, yaklaşık 10 yıl sonra Einstein tarafından yapılır. Tesla, Chicago’daki Colombia fuarında tanıştığı Lord Kelvin ile, Hindu ve Vedik felsefe üzerine çalışmayı sürdürmüştür. Goethe’nin Faust’unda olduğu gibi felsefe bilgisi ve Antheus mitosu Tesla’ya ilham olmuştur. Enerjinin yerküre boyunca iletilmesinin mümkün olduğunu düşünen Tesla şöyle der: “Her şey hareket ediyor, her şey dönüyor ve her yerde enerji var.”<br /> Tesla yüksek frekans alanındaki çalışmalarına yüksek hızlarda dönen AC motorlar yaparak başlamıştır. 1891 yılında patentini aldığı Tesla bobini (Tesla Coil) ile, 60 Hz frekansındaki elektrik akımını, yüz binlerce Hz seviyesine çıkarabilmeyi başarır. Bu cihaz ile yüksek voltaj elde etmek de mümkündür. Tesla bu cihaz sayesinde, bugün bile elde edilemeyen 135 Milyon Volt’luk gerilimi potansiyel olarak üretmiştir. Tesla bobininden elde ettiği yüksek frekans ile, ilk olarak neon ve flüoresan lambaları icat eder. İlk x-ray fotoğrafı çekmeyi başarır. Ancak bu buluşlarından hiçbiri, 1890’da başardığı deneyi kadar etkileyici olmamıştır.<br /> Tesla 1890 yılında, sonraki yaşamının en büyük hedefi, belki de tutkusu olacak, en büyük keşiflerinden birini gerçekleştirir; enerjinin kablosuz iletimi. Elektriği kablo kullanmadan, havadan ileterek lambaları yakmayı başarır. 1899 yılında yaptığı bir başka deneyde, yaklaşık 40 km uzaklıktaki 200 lambayı kablosuz elektrik iletimi ile yakıp bir de AC motoru çalıştırmayı başarmıştır.<br /> 1898 yılında, radyo alanındaki çalışmalarını göstermek için bir deney yapar; dünyanın ilk radyo kontrollü cihazı. New York’un merkezinde kurduğu yapay bir havuzda, uzaktan kumandalı bir botu yüzdürmeyi başarır. Büyük yankı uyandıran bu deneyden sonra Tesla yine tüm gazetelerin ön sayfasındadır. NY Times muhabiri ile bir röportajında, gazeteci Tesla’ya “aynı şekilde uzaktan kumandalı dinamit taşıyan bir gemi yapıp yapamayacağını” sorduğunda Tesla kızarak: “Burada gördüğünüz kablosuz bir torpido değildir, bu robot ırkının ilk örneğidir; insan ırkının yorucu işlerini yapacak mekanik bir insan.” der. Tesla buluşunu birçok cihaza uyarlar ve kablosuz uzaktan kumanda tekniğinin patentini alır. Bu icat, robotik alanının başlangıcıdır. Maalesef Tesla birçok icadında olduğu gibi, bunda da döneminin çok ötesine gitmiştir ve kablosuz uzaktan kumandanın pratik kullanım alanları ve faydaları görülememiştir.<br /> Tesla bobininin icadından sonra, aynı frekansa ayarlanmış bir alıcı ve verici arasında güçlü radyo dalgalarının iletilebileceğini keşfetmiştir. Bobin belirli bir frekanstaki sinyal için ayarlandığında, gelen elektrik enerjisini büyüterek rezonans hareketini sağlamaktadır. 1895’lerin başında Tesla 80 km mesafede radyo yayını yapmaya hazırdır. Ancak Tesla deneyini yapamadan önce, bir yangınla tüm çalışmaları ve laboratuarı yok olur. Tesla’nın sonraki yaşamına ve çalışmalarına büyük darbe vuran, belki de birçok önemli teorisini uygulamaya geçirememesine neden olacak bu olaydan sonra yeni finansal kaynaklar bulma mücadelesine başlayacaktır.<br />Bu yangın hem Tesla’nın radyo deneylerinin önüne geçer, hem de bir yıl sonra bir başka bilim adamının çalışmalarının ön plana çıkmasına neden olur. Marconi adlı İtalyan bilim adamı, İngiltere’de kablosuz telgrafı bulur. Deneylerinde, iki devreli bir alet vasıtasıyla, kısa mesafede sinyal göndermeyi başarmıştır. Sonraları, Tesla’nın bobinini kullanarak uzun mesafeli iletimi başarır. Marconi telgraf patentini almıştır. Tesla 1897 yılında radyo patenti için başvuruda bulunmuştur ve başvuruları 1900 yılında kabul edilmiştir. Marconi’nin radyo için patent başvurusu ise 1900 yılındadır. Üç yıl arayla değiştirerek verdiği patent başvuruları reddedilmiştir; çünkü radyo alanındaki buluşlar Marconi’ye değil, Tesla’ya aittir. Marconi’nin şirketi, güçlü finansman kaynakları sayesinde Amerikan borsasında büyür. Edison Marconi’nin danışmanlığını yapmaya başlar. 1901 senesinde Marconi, Tesla osilatörünü (elektrik sinyallerini veren elektronik düzenek) kullanarak uzun mesafeli radyo iletimini gerçekleştirir. Asistanı Tesla’ya, Marconi’nin başarısından bahsettiğinde Tesla büyük bir güvenle: “Devam etsin, cihazlarında 17 adet patentimi kullanıyor” der. Ancak hiçbir patentin güvenli olmadığı bir kez daha ispatlanır. Marconi’nin daha önce defalarca reddedilen patent başvurusu 1904 yılında kabul edilir. Tartışmalara yol açan bu kararın nedeni açıklanamaz. Radyonun mucidi Marconi olmuştur. Marconi 1911 yılında Nobel ödülünü alır. Tesla’nın yaşamı boyunca devam eden patent davası ölümünden birkaç ay sonra sonuçlanır. Amerikan yüksek mahkemesi Marconi’nin patentini iptal eder ve patenti tekrar Tesla’ya verir. Radyonun mucidi tekrar Tesla olmuştur!<br /> Tesla, enerjinin havanın daha az yoğun, dolayısıyla daha çok iletken olduğu atmosferin yüksek seviyelerinden, iyonosferden iletilebileceğini düşünmektedir. Bu alanda çalışmalarını yapabilmek için Colorado Springs kasabasına taşınır ve edindiği finansal kaynakla 1899 yılında bir laboratuar kurar. Buradaki çalışmalarında üç amacı vardır; büyük miktarlarda enerji transferini geliştirmek, iletilen enerjiyi kusursuz bir şekilde izole edebilmek ve yönetebilmek, elektrik akımının yerküre ve atmosferde yayılım yasalarını keşfetmek.<br /> Yere düşen şimşeğin, yerküre üzerinde dalgalar yaratarak iletildiğini ve yerkürenin iyi bir iletken olduğunu gözlemler. Eğer başarabilirse, yerküre boyunca neredeyse hiç kayıp olmadan dünyanın her yerine elektrik iletiminin mümkün olacağını söyler. Enerjinin havadan olduğu gibi, yerküre üzerinden de iletimi mümkündür. Bu, kablosuz enerji transferi için ikinci global yöntemidir. İyi bir doğa gözlemcisi olan Tesla, orajları (Fransızcada fırtına) ve şimşekleri inceler. Yerkürenin rezonans frekansını hesaplamaya ve bir şimşekte bulunan enerjinin benzerini üretmeye çalışır. Amacı müthiş seviyede enerjilerin aktığı doğadaki bu süreci taklit etmektir. Deneylerinde 25 metre yüksekliğindeki tahta kulenin üstünde 43 metrelik metal bir direk ve direğin üstüne monte edilmiş büyük bakır bir top kullanmaktadır. Çalışmalarının başlarındaki bir denemede, büyük bir şimşek üretmeyi başarır. Ancak çıkan müthiş gürültü ve yakındaki kasabayı aydınlatan ışığın yanı sıra, kasabadaki elektrik sisteminin de çökmesine neden olur. Burada 9 ay boyunca deneylerini sürdürür. Çok tartışılan bu dönemle ilgili sonradan yayınlanan bir günlük tutmuştur. Ancak yerküre üzerinden enerji iletimini başarıp başaramadığı tam olarak bilinmemektedir. Colorado Springs’deki çalışmaları bir gizem olarak kalan Tesla için kesin olan, New York’a buradaki çalışmalarının sonucunu uygulamak üzere büyük bir kararlılıkla dönmesidir.<br /> New York’a geldiğinde bir kez daha finansöre ihtiyacı vardır. Century Magazine dergisine yazdığı etkileyici makalede, güneş enerjisinden faydalanmak için kullanılan bir antenden bahsederken; aynı zamanda savaşlara son verecek bir cihaz teorisinden de bahsetmektedir. Makalede global kablosuz iletişimin mümkün olabileceğini, ses, görüntü ve bilginin kablosuz iletilebileceğini yazar. Birçok insan için akıl almaz olan bu fikirler, dünyanın en büyük finans gücüne sahip insanlardan biri olan J.P. Morgan’ın ilgisini çeker.<br /> Tesla, J.P. Morgan ile görüşmesinde, dönem için bilim kurgu niteliğindeki “global iletişim” konusunu açıklar. Tesla’ya göre, okyanus aşırı telefon görüşmeleri, haberler, müzik, borsa bilgileri, hatta görüntü iletimi, özel haberleşmeler ve güvenli askeri iletişim mümkündür ve tüm bunlar kablosuz yapılabilir. Tesla Morgan’a: “Kablosuz iletişim tam olarak uygulandığında, dünya her bir parçasına yanıt verebilen dev bir beyne dönüşecek” der.<br />J.P. Morgan ile anlaşırlar ve Tesla iletim kulesi ve enerji santrali inşasına başlamak için gerekli kaynağı bulmuş olur. Ancak Tesla, J.P. Morgan’ın bilmediği bir başka amaca daha sahiptir ki bu hepsinden daha önemlidir; Colorado Spring’de yaptığı çalışmaları uygulamaya koyarak, New York–İngiltere arasında elektriği kablosuz iletmek. Tesla bu amacını yatırımcısından saklamaktadır; çünkü insanlık için büyük bir buluş olacak bu gelişme, yatırımcılar için hiç de çekici olmayacağı gibi, büyük bir kabusa dönüşebilir. New York’ta yeni bir laboratuar kurar. Yaptığı deneylerde öylesine yüksek gerilimler elde eder ki, bulunduğu bölgede küçük çaplı depremlere yol açmaktadır. Tesla’nın bu tekniği ve cihazları, 1999 senesinde Türkiye’deki depremlerin komplo teorilerinde de yerini almıştır.<br /> Tesla’nın bu büyük projesi için, Long Island’da devasa bir kule yükselmeye başlar. Yaklaşık 60 metre uzunluğundaki kulenin üzerinde, 55 tonluk çelik bir küre konulacaktır. 35 metre yerin altına giren bir gövde planlanan sistemde, 16 demir boru yerden 100 metre derine gömülerek yerküreye tutunması sağlanacaktır. Tesla: “burada keşfettim ki, böyle bir makinenin yeryüzünü sıkıca kavrayabilmesi gerekmektedir. Aksi halde yerkürede gerekli titreşimi sağlayamaz. Sıkıca kavramalı ki böylece titreşim yerkürenin tamamında gerçekleşebilsin”.<br />İletim kulesi yavaşça yükselmeye devam eder. Morgan, projenin finansal ihtiyaçlarını karşılamada yavaş davranmaktadır. 1901 yılında, Marconi’nin “s” harfini radyo sinyali ile iletmesi tüm dünyada duyulur. Tesla bu durum karşısında sakindir çünkü Marconi, Tesla’nın 17 patentli ürününü kullanmaktadır. Ancak yine de Morgan, Tesla’ya şüpheyle yaklaşmaktadır. Tesla ve Marconi’nin çalışmalarını muadil gören Morgan için, Marconi’nin çalışmaları daha az masraflı görünmektedir. Oysa Tesla’nın, Marconi’ninkilerin çok ötesinde, bugün bile gerçekleştirilememiş hedefleri vardır. Morgan, Tesla’ya olan finansal desteğini iyice azaltır. Aynı dönem baş gösteren borsa krizi, Tesla’nın ihtiyaç duyduğu malzemelerin fiyatlarını iki katına çıkarmıştır ve bunun üzerine Morgan finansal desteğini tamamen durdurur. Tesla yarım kalan projeye destek verecek yeni finansörler arar. Dönemin kötü ekonomik koşullarına ve Tesla’nın finans kaynakları bulmadaki başarısızlığı da eklenince, proje tamamen durur. Tesla ve ekibi, müthiş bir elektrik gösterisi düzenleyerek projeyi sonlandırırlar. Bu büyük hayal kırıklığından sonra Tesla, projesi için: “Bu bir rüya değil” der, “Elektrik mühendisliği biliminin bir kahramanlığı, yalnızca pahalı, kör, korkak kalpli, şüpheci dünya.” Projenin sonlanması, bugün yapıldığında bile geçerli olacak yeni ve büyük keşiflerin umuda da son vermiştir.<br />Dönemin diğer bilim adamları varlık içindeyken, yaşamının büyük kısmını ödünç para alarak, maddi zorluklar içinde geçiren Tesla, ticari bir gelişme kaydetmeye ihtiyaç duyar. Westinghouse mühendisleri, uzun uğraşlar sonrası pervaneli tribün motorları geliştirmek için milyonlarca dolar harcamıştır. Tesla bir tribün motoru icat eder. Son derece basit tasarımında, bir şaft ekseninde birbirine çok yakın yerleştirilmiş seri halde diskler bulunmaktadır. Hareket eden tek bir parça ile çalışan tribündeki aşırı ısınma sorunu nedeniyle çalışmayı bırakmasına rağmen, sonra gelişecek tribünlü motorlara ilham olmuştur. Birinci Dünya Savaşı'nın başlarında, denizlerdeki gemilerin tespit edilebileceğini söyler. Yüksek frekanslı radyo dalgalarının gönderilip, cisimlerden geri yansıyan dalgaların flüoresan ekranlarda görüntülenebileceğini tarifler. Radarın tanımını yapmıştır. Yine aynı dönemde, “kanatsız uçakların” uzaktan kumanda ile kontrolünün mümkün olduğunu ve bunu bir silah olarak kullanılabileceğini söyler. Bununla ilgili bir tasarımı da vardır.<br /> Bu dönemde Einstein’in enerji ve madde üzerine teorilerine ısrarla karşı çıkan Tesla, enerjinin madde içerisinde değil, uzayda atom partikülleri arasında bulunduğunu söyler.<br /> 1928 senesinde Tesla son patentini alır; “Hava taşımacılığı makinesi”. Parlak tasarımı, hem bir uçağın hem de bir helikopterin özelliklerini taşımaktadır. Mucide göre 350 kg ağırlığındaki bu makine, bir garajdan ya da bir çatıdan, hatta bir pencereden havalanabilecek ve yaklaşık 1.000 dolar karşılığında kişisel ya da askeri amaçlar için satın alınabilecektir. Bu yeni buluşu bugünkü VSTOL (Vertical Short Takeoff and Landing – dikey kısa mesafede kalkış ve iniş) uçakların atasıdır. Ancak bu buluşu da ticari alana taşınamayan Tesla, prototipi yapmak için bile finansal kaynak bulamaz.<br />Savaş karşıtı olan Tesla, dünyadaki savaşlara son verecek teknolojik bir çözüm arar. Tesla’ya göre savaşlar, “sadece makinelerin rol aldığı piyeslere” dönüştürülebilir.<br /> 1931 yılında, bir basın toplantısı düzenleyerek, tamamen yeni bir enerji kaynağı keşfetmenin eşiğinde olduğunu söyler. Bu konudaki sorulara şöyle cevap verir: “Bu fikir bende muazzam bir şok olarak belirdi. Şu an söyleyebileceğim tek şey, bu enerjinin kaynağının tamamen yeni ve beklenmedik kaynağı var.” Bu konu aynı yıl Time dergisinin kapağında konu olur.<br /> Savaş bulutları Avrupa’nın üzerindedir. 11 Temmuz 1934’te, NY Times’da yayınlanan bir haberde, Tesla’nın Ölüm Işını'ndan bahsedilir. Bu yeni buluş, düşman uçaklarını 400 km uzaklıktan, yoğunlaştırılmış ışın partikülleri göndererek yok edebilecektir. Tesla, her ülkenin bu ölüm kalkanı denen manyetik kalkana sahip olacağını ve bu durumun savaşları imkânsız kılacağını söyler.<br />Yine aynı şeyi yapmalıdır; prototip üretimi için finansal kaynak bulmak. Tesla hemen her şeyi dener ancak finansörlerden ve devlet başkanlarından olumlu yanıt alamaz. Artık Avrupa için savaş kaçınılmaz bir hal almıştır. Tesla, buluşunu tarif eden teknik bir makale yazarak, müttefik kuvvetlerindeki birçok devlete gönderir; ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya. “Doğal ortam üzerinden dağıtılmamış konsantre enerji yönlendirilmesinin yeni sanatı” adıyla gönderdiği makalede, her ülkenin kendi manyetik savunma kalkanına, görünmez Çin Seddi’ne sahip olabileceğini tarif etmektedir. Bugün “yüklü parçacık ışın silahı” adı verilen cihazın ilk teknik tanımını yapmıştır.<br />Tesla’nın bu savunma kalkanı, bir ucu atmosfere açık eşsiz bir vakum odasıdır. Yüksek hızlı hava akımını silahın ucuna yönlendirerek yüksek vakum elde etmiş, gerekli pompalama hareketini ise büyük Tesla tribünü ile elde etmeyi tasarlamıştır.<br /> Tesla’nın birçok ülkeye teknik detaylarını gönderdiği “Ölüm Işını” projesine en büyük ilgi Sovyetler Birliği'nden gelir. Tesla planlarını aktarır ve Rusya’da testler yapılır. Tesla icadı barış amaçlıdır ve bir anti-savaş makinesidir. Sistemi, ülke sınırlarında gökyüzünü, düşman uçaklarını tespit etmek için tarayacak enerji santrallerine ihtiyaç duymaktadır ve menzili yaklaşık 400 km'dir.<br />Tesla icadının barış zamanında başka amaçlar için de kullanılabileceğini söyler; uzak mesafelere kablosuz enerji iletimi. Yine bu sistemle, bugün benzer yöntemlerin HAARP projesinde kullanılmaktadır. Atmosferin yüksek tabakalarının geceleri istenilen seviyede aydınlatılabileceğini söyler; gökyüzünde sokak lambaları! Aynı zamanda meteorolojik koşulların radyo dalgaları ile kontrol edilmesi de mümkündür.<br /> Fikirlerinin bazıları, özellikle de enerjinin kablosuz iletimi ve ölüm ışını, diğer bilim insanlarınca “gerçekleştirilemez” olarak değerlendirilen Tesla, II. Dünya savaşının iyice şiddetlendiği 1943 yılında, son yıllarını geçirdiği New York’ta mütevazi bir otel odasında ölmüştür. Öldüğü günler sonra fark edilir. Son yıllarında güvercinlerle ilgilenmeye başlayan, onlara bakıp tedavi eden Tesla’nın, ölüm ışını icadını iyice mükemmelleştirdiği söylenir.<br /> Tesla’nın ölümünün ardından özellikle ABD’yi saran endişe ve paranoya dalgaları birbirini izler. Tesla’nın çalışmalarıyla ilgilenen Sovyetler Birliği, manyetik alan konusunda oldukça ilerlemiştir. Tesla’nın otel odasında, teknik dokümanlarından büyük bir kısmı kayıptır, kalanlara ise FBI el koyar. Sovyetler Birliği’nin, ölüm ışını cihazını gerçekleştirmek üzere olduğu ya da geliştirdiği iddiaları, özellikle soğuk savaş döneminde ABD gündemine defalarca gelir. ABD Hava Kuvvetleri “Nik Projesi” adıyla, Tesla’nın çalışmalarını pratiğe dönüştürmeye çalışır. ABD’nin uzaydan çektiği fotoğraflar, Sovyetler Birliği’nin hiçbir zaman açıklamadığı ölüm ışını projesini gerçekleştirme çalışmalarını tespit etmiştir. Her iki ülke de gizli olarak yürüttüğü projelerinin sonuçlarını açıklamamıştır.<br /> 1958 yılında ABD “yüklü parçacık ışın silahı” için büyük bir proje başlatır. Rusya’nın geliştirdiği öne sürülen süper silaha karşı da, 1983 yılında açıkladığı Stratejik Savunma Programı kapsamında füze kalkanı kurmayı hedefler. Yarım yüzyıl süren ve yüz milyonlarca dolar harcanan projeler başarısız olmuştur. “Yüklü parçacık ışın silahı” için yüksek maliyetler ve ışının uzak mesafelere yayabilmeyle ilgili teknik zorluklardan dolayı proje terk edilir. Oysa Tesla’nın bu alanda çözümler içeren çalışmalarından hiç faydalanılmadığı görülmüştür.<br /> Edison, Marconi, Röntgen; Tesla’nın çok ötesine gittiği bu bilim insanları ve daha birçoğu bizler için tanıdıktır. Tesla, elektrik alanında Edison’dan çok ileri gitmiş ve Edison ile kıyaslandığında çok sayıda ve önemli buluşlara imza atmıştır. Roentgen’den yıllar önce x-ray tekniğini geliştirip fotoğraflar çekmeyi başarmıştır. Radyo alanındaki buluşları ile de Marconi’nin önünde gelir, ki bu konuda Marconi’nin patenti iptal edilmiştir ve radyonun mucidi Tesla’dır. İlginçtir ki, AC akımın mucidinin Tesla olduğu çok açıkken, bazı kaynaklarda Westinghouse bazılarında ise Edison olarak görünmektedir. Bunlar gibi çok sayıda başarı ve yüzlerce patenti olan Tesla’nın, imkânsızlıklar nedeniyle yarıda kalan çok önemli fikirleri, teorileri ve tasarımları bulunmaktadır. <br /><br /> Dünyanın en meşhur bilim insanlarından biri olması beklenen Tesla neden tanınmamaktadır? Okullarda onun ismine rastlayamayız. Birçok mühendis bile, hatta elektrik ve elektronik mühendisleri, Tesla’nın ismiyle karşılaşmazlar ve onu tanımazlar.<br />
<br /> Tesla’nın tanınmamasının nedenleri arasında; üniversiteler ve şirketler için çalışmamış olması; evlenmemiş, hayatı boyunca hiçbir birliktelik yaşamamış ve çocuğu olmaması; bir göçmen ve Amerikan vatandaşlığını sonradan almış olması, zaman zaman finansörlükler temin etse de hep bağımsız çalışmış olması yer almaktadır. Yine önemli nedenlerden biri, alanında zamanın çok ötesinde olmasıdır; belki de bugünün bile. Öngörüleri ve imajinasyonuyla hareket ediyor olması da, çoğu zaman diğer bilim insanları ve dönemi tarafından ciddiye alınmamasına neden olmuştur. Ancak Tesla’nın tanınmayışının en önemli nedeni, onun ahlaki karakteri ve bilim insanı profilidir. Yaşamı boyunca şöhret ve para peşinde olmamış, aksine bunları reddetmiştir. 1915 yılında Edison ile paylaştığı Nobel ödülünü kabul etmemiştir. Daha sonra da “Edison Madalyasını”. Bugün trilyonlarca dolara karşılık gelen AC akımı anlaşmasını, tasarımı esnasında kendisini destekleyen firmanın zor durumda kalmaması için iptal etmiştir. Rekabet içerisine girdiği, haksızlıklarla karşılaştığı halde, özellikle Edison ve Marconi karşısında, sakinliğini korumuş ve zarif karakterinin inceliklerini sergileyerek tarih karşısında haklı ve kazanan taraf olduğunu göstermiştir.<br /> Son dönemlerde Tesla hakkındaki çeşitli araştırmalarda rastlayabileceğimiz ortak şey, onun devrim niteliğinde buluşları ve müthiş teorileridir. Ancak Tesla’nın pek az bahsedilen bir özelliği vardır ki, bu özelliği onun bilim insanı profiline ve ahlaki gelişimine şekil vermiştir; Tesla önemli bir doğa bilimcisidir. Doğayı gözlemlemiş, onun yasalarını ve işleyiş kurallarını anlamaya ve onu taklit etmeye çalışmıştır. En büyük icatlarından biri olan AC akımı sikluslar yasası ile ilişkilendirmiş, yine en büyük teorisi kablosuz enerji iletiminde ise, annesi Gea’dan güç aldığı sürece yenilmez olan Antheos’a benzeyen güçlü makinelerin, yerküre üzerinden kablosuz iletilen sınırsız enerji ile beslenmesi üzerine çalışmıştır. Enerjinin uzayın her yerinde var olduğunu söylemiş, madde ile enerji arasındaki ilişkiyi tarif etmeye çalışmıştır.<br /> Tesla yenilenebilir ve doğal enerji kaynağı fikrini ortaya atmıştır. Bu alandaki Tesla’nın çalışmalarını yaymaya çalışan grup, Birleşmiş Milletler Kyoto konferansında Tesla’nın projelerini global ısınma ve çevre kirliliği sorunları karşısında çözüm olarak öne sürmüşlerdir. Tesla ismi, uluslararası manyetik alan birimi olarak kabul edilmiştir. Bugün elektrikli motoru bulunan Tesla marka arabalar üretilmektedir; Tesla Roadstar. Tesla için Belgrad’da bir müze bulunmaktadır ve Belgrad Havalimanı'na “Nikola Tesla” adı verilmiştir.<br /> Enerji, ülkelerin ekonomilerinin temelini teşkil eder. Tesla, tüm uluslar için sınırsız enerji teorisini gerçekleştiremeden yaşama veda etmiştir. Savaşların yaşamımızın bir parçası olduğu dünyamızda, savaşlara son verecek, sonraları önde gelen devletlerce denendiği bilinen icadını uygulama fırsatı da bulamamıştır.<br /> Kablosuz enerji iletimi henüz gerçekleştirilemedi. Bunun için engel nedir, bu konuda neden çalışmalar yapılmamaktadır? Belki bilim henüz yeterli değil, belki henüz bizler hazır değiliz. Belki de bu, enerji üretimini elinde bulunduran güçler için “faydalı” bir yöntem değildir. Ancak bu çalışmaların önünde “bizden” başka ne vardır? Kablosuz enerji iletiminin ve bedava enerjinin, yani bedava gücün var olabilmesi için en büyük engel aşkın gücünün, güce olan aşkı yenebilmesi gerekliliğidir.<br /> Doğadaki ve evrimdeki herhangi bir gelişme sonraki nesilleri etkiler. Ancak insan için bu her zaman söz konusu değildir. Bireylerdeki büyük gelişmeler, bazen çevresini ve meslektaşlarını çok az etkileyebilmiştir. Buluşları ile çığır açtığı halde, anlaşılmadığı için çalışmaları sürdürülemeyen Tesla’da olduğu gibi. Tesla üst düzeyde entelektüel ve ahlaki bir kişilik geliştirmiştir; ancak bunu soyu ile öğrencileri ile ya da ticari alanda sürdürme konusunda başarısız ya da isteksiz olmuştur. Tesla’nın yaşamı, bilim insanı profili ve geliştirdiği kişilik, insanlık için büyük bir deneydir. Doğayı ve kanunlarını gözlemleyen ve gözeten, doğayla uyumlu, kendini bilim ticaretinden çok insanlığın gelişimine adamış bilim insanlarının artabilmesi için bu deneylerden daha kaç tane yapılması gerek?<br />Tesla icatlar ve insanlığın gelişimiyle ilgili şöyle der: “İnsanlığın ilerleyişi mutlak icatlara dayanır. Bu, yaratıcı zihninin en önemli ürünüdür. Onun nihai hedefi, doğanın güçlerini insanın ihtiyaçları için kullanarak, aklın maddesel dünya üzerinde mutlak hâkimiyet kurmasıdır.” Dünyayı 'kullanılabilir ve iletilebilir' elektrik ile, ışık ile tanıştıran Tesla, bu nedenle modern Prometeus olarak da adlandırılır. En büyük çabası, doğanın gizli güçlerini ve bilgisini keşfetmektir ve evreni 'titreşen dalgaların senfonisi' olarak adlandıran Tesla, buluşları, gizemli yönleri, dâhice fikirleri ve sabırla anlaşılmayı beklemektedir.</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><em><span style="font-size: small;">(İrfan Buyuran tarafından yazıldı)</span></em><br />Kaynaklar:<br />1- My Inventions – Nikola Tesla<br />2- Nikola Tesla Colorado Springs Notes – Nikola Tesla<br />3- Prodigal Genius – Biography of Nikola Tesla – John J. O’Neill<br />4- </span><a href="http://www.pbs.org/"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">www.pbs.org</span></a><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">5- Tesla: Man Out of Time – Margaret Cheney<br />6- Tesla Master of Lightning – Margeret Cheney & Robert Uth<br /> <br />Metinde Geçen Bazı Kavramların Kısa Açıklamaları:<br />İyonosfer: Atmosferin elektromanyetik dalgaları yansıtacak miktarda iyonların ve serbest elektronların atmosferin yere yakinlik olarak altıncı katmanı.<br />Vedik: Vedalar -Antik Hindistan kökenli, Sanskrit yazınının en eski örneklerini oluşturan kutsal metinler- ile ilgili.<br />Vivekananda<br />Kozmogeni: Evreninin kökenini ve gelişimini inceleyen bilim. <br />Ether: Bazı fizikçiler tarafından evreni doldurduğu varsayılan bir tür enerji.<br />Aura: Canlıların bedenlerinden yayıldığı düşünülen bir tür ışınımla oluşan, Kirlian fotoğrafçılığı ile görüntülenebilen enerji alanı.</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-7981369378339635322013-04-07T13:02:00.002-07:002020-04-25T02:53:06.435-07:00PİKAPTA BİR KLASİK - "PERPETUUM EBNER"<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiW6ACRwBwaAOgH0YANtrrrqj3XegCL6n4DRWNaDttfzHg5CoPvN2zRhhEGUMYw-yW_YZpUaRggYlstYC5iRg8CIZ2ar2Z7t-WSIM3YcLgrm-GXT-UW3xUDc39MvDn1N24blrzRBmznlnU_/s1600/pe.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiW6ACRwBwaAOgH0YANtrrrqj3XegCL6n4DRWNaDttfzHg5CoPvN2zRhhEGUMYw-yW_YZpUaRggYlstYC5iRg8CIZ2ar2Z7t-WSIM3YcLgrm-GXT-UW3xUDc39MvDn1N24blrzRBmznlnU_/s1600/pe.jpg" /></a></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;">PİKAPTA BİR KLASİK</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;"> "Gebrüder Steidinger" firması 1906 yılında Almanya'da Kara Orman bölgesinde St.Georgen şehrinde Christian ve Joseph Steidiger kardeşler tarafından işletilen 2 ayrı mühendislik atölyelerinin bileşiminden meydana gelmekteydi.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;"><br /></span>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEit1oK3YXXIYJslA_fS4zd7FhENSy8fWv64MXTtglgu_SFZ4HsIuqLNRH85c_Z4i5b67jYlkSX3o9RHz2Z7WAO_DG-oRi3WoY0MjQ7FQyl77-QacTrXSohkGVS-CreyXG9sIbVK0RbunhQB/s1600/christian+Streidiger.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEit1oK3YXXIYJslA_fS4zd7FhENSy8fWv64MXTtglgu_SFZ4HsIuqLNRH85c_Z4i5b67jYlkSX3o9RHz2Z7WAO_DG-oRi3WoY0MjQ7FQyl77-QacTrXSohkGVS-CreyXG9sIbVK0RbunhQB/s1600/christian+Streidiger.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Chistian Steidiger</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;">1911 yılında kardeşler giderek birlikte çalışmak konusunda zorlandılar ve Christian şirketi kardeşi Joseph'ten satın aldı. Kardeşi Joseph'e ödeme olarak saat parçaları imalatında kullanılan ekipman ve malzemeleri verdi. Böylece Joseph Steidinger "Perpetuum" adlı yeni şirketini kurdu."Gerbruder Steidinger" şirketini devralan Christian Steidinger ise ilerde DUAL'ın atası olacak şirketi ile St. Georgen şehrinde ayrı ayrı faaliyetlerine devam ettiler. </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;"> "Gerbruder Steidinger" firması önceleri motorlar için bazı yedek parçaları üretiyordu. 1909 yılında seksen işçi ayda 80.000 motor üretir hale gelmişti. Tam bu dönemde de Gramofonlar ortaya çıkmaya başladı.1927 yılına gelindiğinde Christian Steidinger'ın fabrikasında günde 1.500 gramofon motoru üretebilir hale gelmişti. "Gerbruder Steidinger" şirketinin adı DUAL (ikili) olarak değiştirildi. İsim değişikliğinin sebebi üretilen gramofonların gerçektende ikili yani çift motordan güç almasıydı. Birinci motor elektrikli ikinci motor ise yaylıydı. Bu motorlar Amerika Birleşik Devletlerine de satılmaya başlandı. Bu motorlar "Dollar Motor" adıyla farklı bir marka adı altında satılıyorlardı ve motorlar ABD'de çok başarılı oldular ve bu sayede DUAL, yeni kıtada tanınan bir marka haline geldi. 1928 yılında tüm talep elektrikli motorlara kaymıştı bu yüzden şirket sadece elektrik motoru üretmeye başladı. Aylık üretim 10,000 adedi buluyordu. Aynı yıl DUAL markalı bir pikap üretilmeye başladı. Aynı şekilde ilk pikap iğnesi de üretildi. Bu sayede DUAL şirketi tek başına pikap üretebilir hale gelmişti. 1937 yılında ise DUAL ürettiği pikapla Paris’teki World’s Fair'de ödül aldı. Bu ödül, Dual pikap ailesinin üretilmesi için itici güç oldu. Aynı sene Dual ahşap ses ekipmanı kabinleri ve pikaplar için şasiler üretmeye başladı</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: medium;"> Kardeş Joseph Steidinger ise bu ayrılmadan sonra kendisinde kalan malzeme ve ekipmanı kullanarak, küçük bir saat parçaları imalathanes<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: medium;">i olarak kurduğu </span>"Perpetuum" şirketini </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: medium;">1913 yılı başlarında elektrik motorları, türbinler ve otomasyon cihazları üreticisi haline getirdi. Joseph, önceleri saat parçaları yaparak işe başlamış ve Birinci Dünya savaşı sırasında diğer gramofon üreticilerine ancak pikap motorları satabilirken 1920 yılında kendi gramofonlarını monte etmeye başlayacak duruma geldi. "Perpetuum" şirketi daha sonraları Perpetuum'un ana sahibi olacak "Ebner" şirketinden aldığı elektrik pikap-kollarını kullanılarak amplifikasyon özellikli ev ve yarı-profesyonel kullanım ihtiyacı için pikap yapmaya başlayan ilk üreticilerinden biri olmuştur. </span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRy8d_vswfypGG8wMrsQtQkbleimzlPpbysgcJzm7SX5ZnjiqH7D_Ml6KhkdS0CyArLIl3eG4_G2cGDdg19eYukaUfeImkSof613FP_t2ltM_noMPz9sIbvtMWhtX1JOsfV-QptX4F7W4x/s1600/perpetuum-markas%25C4%25B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><img border="0" height="129" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRy8d_vswfypGG8wMrsQtQkbleimzlPpbysgcJzm7SX5ZnjiqH7D_Ml6KhkdS0CyArLIl3eG4_G2cGDdg19eYukaUfeImkSof613FP_t2ltM_noMPz9sIbvtMWhtX1JOsfV-QptX4F7W4x/s1600/perpetuum-markas%25C4%25B1.jpg" width="320" /></span></a></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;"> Joseph Steidinger'in kızı Hermine Steidinger, pikap kollarının mucidi Albert Ebner ile evlendikten sonra aile şirketlerini birleştirdiler ve yeni şirketin adı PE oldu. İkinci Dünya savaşından sonra, radyo üreticilerine, müzik dolaplarına pikap ve plak değiştiriciler sağlayan ana tedarikçilerinden biri haline geldi nihayet tek başına pikap tedarikçisi olarak 60'lı yılların başında başarıya ulaştı.</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNztC00tcx0H64cP3BDwfM3me1hh12OMoyIwalBd1zqsN0d7jjM4lT_WfBng1Nu8fIlyL-SCqamIAdfmKrwCKrcQkeq7QXfseYOK97aDhpRJ6treJ8vKadXLFiV1NqBbCJbxjRT3nfiaY1/s1600/perpetuum-ebner.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><img border="0" height="168" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNztC00tcx0H64cP3BDwfM3me1hh12OMoyIwalBd1zqsN0d7jjM4lT_WfBng1Nu8fIlyL-SCqamIAdfmKrwCKrcQkeq7QXfseYOK97aDhpRJ6treJ8vKadXLFiV1NqBbCJbxjRT3nfiaY1/s1600/perpetuum-ebner.jpg" width="320" /></span></a></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;">1971 yılında DUAL firması ana rakipleri olan PE satın alma yoluyla birleşti ve PE markası 1975 yılından itibaren üretimini kesti. </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;"> DUAL markası İkinci dünya savaşından sonra Gebrüder Steidinger firması tarafından kullanılan bir markaydı ve ilginçtir ki bu durum bir zamanlar ortak olan ve daha sonraları iki kardeşe ait iki orijinal şirketlerin 60 yıl sonra tekrar birleşmesinden başka bir şey değildi. </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: xx-small;"></span><br /></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;"><u>DUAL-1000 Pikap</u><br />1949- Savaşın bitmesi ile DUAL tekrar sivil üretime geri döndü. Savaş sırasında firma askeri ekipmana yönelik üretim yapmıştı. Firma iki kutuplu elektrik motorları üretmeye başladı. Aynı anda pikaplar için tabla döndürücü tekerlekleri (idler wheel drive) de tasarlayıp üretmeye başladı. Berlin’deki ilk resmi Electronic Trade Show’da DUAL daha sonra efsane haline gelecek DUAL-1000 pikabını lanse etti.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;">1950- DUAL ayda 200.000 motor üretebilir hale geldi. Bu sırada pikaplarında kullandığı şasi ve platoları geliştirmeye devam ediyordu.<br />1952- İlk DUAL kristal pikap kafasını üretti.<br />1956- İlk kompakt tip DUAL müzik sistemi tanıtıldı. Bu sistemler pikap, amplifikatör ve hoparlörlerden oluşuyordu. Ülkemizde bu cihazlar DUAL HS serisi olarak tanınmaktadır.<br />1958- DUAL tüm pikaplarını ve pikap iğnelerini Stereo olarak yeniledi. Sterefonik ses, yükselen yeni modaydı.<br />1959- DUAL kendi tabla stabilizasyon teknolojisini duyurdu. Bu teknoloji çoklu plak çalma sırasında pikap kolunun sabitlenmesi esasına dayanıyordu. Aynı sene DUAL 1006 pikabını tanıttı.<br />1960- Plak çapını otomatik olarak tanıyan Dual 1008 pikabı tanıtıldı.<br /><u>DUAL-1009 Pikap</u></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;">1963- DUAL, ilk hi-fi standartında çoklu plak değiştirebilir Dual-1009 modelini tanıttı. Bu ürün firma için tüm dünyada aynı anda satışa sunulan ilk pikap modeliydi. Bu yeni pikap yeni bir pikap kolu ile birlikte piyasaya sürülmüştü ve ilk kez Anti-Skating kullanılabiliyordu.<br />1965'de DUAL 1019 modeli pikabını piyasaya sürdü. Yeni pikap yeni bir kolla birlikte satılıyordu. Anti-Skating’in yanı sıra yepyeni rulman mekanizması, silikon dampingi gibi yenilikler içeriyordu.<br />1969 yılında 4 kutuplu motorlar pikaplar için standart hale getirildi. Artık pikap kolu yerinden hareket ettirildiğinde motor pikabın tablasını döndürüyordu. Bu yenilikler ilk önce DUAL 1219 modelinde denedi. Bazı sorunlar yaşansa da, mühendisler bu özelliği geliştirmeye devam ettiler.<br />
Japon elektronik endüstrisinin büyük ölçeklerde Avrupa'ya girmeye başlamasıyla diğer büyük ve geleneksel Alman firmaları gibi DUAL firması da ciddi finansal krize girdi. DUAL 1982 yılında nihayet iflas etti ve şirket Fransız Thomson SA. firmasına satıldı. 1988, yılında Thomson firmasıda DUAL'i Schneider Rundfunkwerke AG adlı bir Alman firmasına sattı.<br /> 1993-1994 yıllarında Dual firması ikiye ayrıldı Dual Phono GmbH, Alman Fehrenbacher şirketi tarafından alındı ve firma St. Georgen'de geleneksel olarak pikap üretimine devam etmektedir. Dual DGC GmbH ise genellikle uzakdoğu'da ürettirdiği elektronik cihazları ve pikapları yanlızca Avrupa pazarında satmaya devam etmektedir. </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;"></span><br /></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;">KOLLEKSİYONUMDA 1970 MODEL BİR PE</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;">2011 yılında bir internet satış sitesinde uzun zamandır aradığım bir PE nin olduğunu gördüm. Internet üzerinde yapılan bir açık arttırmada pikabı uygun fiyatla aldım. Pikap halen tüm fonksiyonları ile çalışmakta ve elimdeki longplay plakları zevkle dinlemekteyim. Pikapı aldıktan sonra hemen hemen pikap fiyatını bulan bir masrafla kristal iğnesini değiştirdimse de eski iğnesi ile de benzer kalitede ses aldığımı görünce bu konuda biraz acele ettiğimi anladım.</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivnBqi8B1zrs3Xb5AAoPJnrG2wElrYwMzjp3Eq5v7j1ijqz0s76CB2lu1nmNmhdZnf3Gj6bx2HQj3UB80MGGLQD5A4yIHBQlez-QhthfTB10b4bRvKli2UhS6OK3SJ7vm77iy_TFY2n-3T/s1600/pe-2001.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><img border="0" height="183" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivnBqi8B1zrs3Xb5AAoPJnrG2wElrYwMzjp3Eq5v7j1ijqz0s76CB2lu1nmNmhdZnf3Gj6bx2HQj3UB80MGGLQD5A4yIHBQlez-QhthfTB10b4bRvKli2UhS6OK3SJ7vm77iy_TFY2n-3T/s1600/pe-2001.jpg" width="320" /></span></a></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;"><em>PE-2001 Automatic Deck PİKAP<br />Perpetuum-Ebner (PE) - St.Georgen<br />Özellikleri<br />Made in Germany</em></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;"><em>16-33-45-78 olarak dört devirli</em></span><em><span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;">Kristal İğne 20-16,000 Hz.</span></em></span><br />
<em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;">330x235x273 mm ölçülerinde</span></em><br />
<em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;">Ahşap gövdeli</span></em><br />
<em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;">Otomatik kol</span></em></div>
Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-78250739054034882432013-04-07T10:38:00.004-07:002020-04-25T08:57:12.968-07:00UZUNKÖPRÜ'DE HÜRRİYET ANITI<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br /></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><strong><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">‘Hürriyet Anıtlarının şaşırtıcı kader birliği’<br />Uzunköprü’de HÜRRİYET ANITI <br />ve Şişli’de ABİDE-İ HÜRRİYET</span></strong> </span></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
</span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbMDbID817EEHzWlqqFyCV8iOHJDrPYL15MsQbCfE05HMUXFUBT7im3ZJ4Aky4qS4FZvRUV8Nk41GkjuZ-v3myD0hoQXo7lPljrZc6gGByRbV6dIBsDCAy_0Zb71_m5_HgvFnUTFsoOR9L/s1600/mmk-3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbMDbID817EEHzWlqqFyCV8iOHJDrPYL15MsQbCfE05HMUXFUBT7im3ZJ4Aky4qS4FZvRUV8Nk41GkjuZ-v3myD0hoQXo7lPljrZc6gGByRbV6dIBsDCAy_0Zb71_m5_HgvFnUTFsoOR9L/s1600/mmk-3.jpg" width="254" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Mazhar Müfit (Kansu) - (1874-1948)</span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span style="font-size: large;"><strong>UZUNKÖPRÜ VE MAZHAR MÜFİT BEY</strong><br /> </span><span style="font-size: medium;">1919 da Bitlis Valisi iken istifa ederek Milli Mücadele’ye katılan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Ulusal Kurtuluş savaşında sürekli yanında bulunan Mazhar Müfit (Kansu), 17 Ağustos 1904 yılından 6 Ağustos 1910 yılına kadar Edirne’ye bağlı Uzunköprü (Osmanlı idaresindeki adı Cisr-i Ergene) ilçesinde kaymakamlık yapmıştır. <br />Edirne Defteri Hakani(Tapu ve Kadastro) Müdürü Müfit bey‘in oğlu olan Mazhar Müfit bey göreve gelir gelmez dönemin Belediye Başkanı Hafız İsmail (Yayalar) Efendi ile birlikte aydın ve ilerici bir kadro ile Uzunköprü’ye yeni eserler ve hizmetler yapmaya başlar. O dönemki kadrosu ise Süleyman Sururi Efendi (Naib) , Yorgi Zafir Efendi (Yard.) Mehmet Esat Efendi’dir.</span></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"><br /><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><strong>UZUNKÖPRÜDE İLK BELEDİYE BİNASININ YAPILIŞI (1907)</strong> Uzunköprüde’ki ilk Belediye binası kaymakam Mazhar Müfit (Kansu) beyin ve Belediye Başkanı İsmail (Yayalar) efendinin öncülükleri ve halkın parasal yardımları ile 1905 yılında kurbanlar kesilerek temeli atılmıştır.</span></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: medium;"></span><br /></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;"><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsZ_4tssn8Rk9rU7u3HOp6d4QKWehkdkN9tDHiK-bVLIzO6hsDAtl0f_AoJL4VZKjdI4wxQ-w9Ni9qqw6I7Msh-zJ5sMhny1C6S67AhfCif6MGL3azgPd54hHQNf1FflbcZ1RVBwXzPyO9/s1600/uzunk%C3%B6pr%C3%BC-belediye.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsZ_4tssn8Rk9rU7u3HOp6d4QKWehkdkN9tDHiK-bVLIzO6hsDAtl0f_AoJL4VZKjdI4wxQ-w9Ni9qqw6I7Msh-zJ5sMhny1C6S67AhfCif6MGL3azgPd54hHQNf1FflbcZ1RVBwXzPyO9/s1600/uzunk%C3%B6pr%C3%BC-belediye.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana";">Uzunköprü Eski Belediye Binası (1907-1953)</span></td></tr>
</tbody></table>
</span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"><br /></span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjG0G8w4HL7XY3WQUwDqHsoQ1Y0xNIedCoPBuJKBX5QGTiOpUcQ8PlTzenbGuCHigbI0Ue1ftRNlKDIRzmYPZUVhgAmA1IktC20YKf0tjpzemiVYEw-CX-ZtCRazkUYHbQwk5zctYjPVBwm/s1600/belediye.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="627" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjG0G8w4HL7XY3WQUwDqHsoQ1Y0xNIedCoPBuJKBX5QGTiOpUcQ8PlTzenbGuCHigbI0Ue1ftRNlKDIRzmYPZUVhgAmA1IktC20YKf0tjpzemiVYEw-CX-ZtCRazkUYHbQwk5zctYjPVBwm/s1600/belediye.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Uzunköprü Eski Belediye Binası (1907-1953)</span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> Binanın yapımı aynı yıl tamamlanmış, Padişah II.Abdülhamid'in hükümdarlık tahtına çıktığı günün yıldönümü olan 19 Ağustos’ta törenle hizmete açılmıştır. <br /> Aşağıdaki resimlerde de görüldüğü gibi Uzunköprü belediye binası bugünkü Edirne'de Selimiye Camiinin hemen yanında inşa edilen ve hala kullanımda olan belediye binasının daha küçük, minyatür örneğidir.<br />Uzunköprü’nün girişinde yer alan bu iki katlı ahşap binanın zarif demir parmaklıklarla çevrili iç açıcı bir bahçesi , kurşun kubbeli bir saat kulesi ve bu kulede bir çalar saat varmış. Giriş balkonu üzerindeki tabelada "Umur-ı Belediye" yazısı bulunmaktaymış. <br />Bu saat kulesi ve çalar saatin bedeli olan 46 liranın yüz mecidiyesi, Çakmak çiftliği sahibi, Edirne eşrafından Hacı Emin Beyzade Ahmet bey tarafından, geri kalanı da kasaba halkınca sağlandığı nakledilmektedir. Ön cephesinde bulunan üç adet makineli fenerin ise Edirne istasyon binasından ve bir tane de, Uzunköprü ticaret erbabınca, Almanya'dan getirtildiği bilinmektedir.<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqKMWmd95UgR5W3WDmE2DRRjtu8ov-0ZRhIOm4R-SzGoVzDZGIKJp6uMGLnSauXB04kgojGv0aqWZTeB_OwDZ1_LdAuOtCRLe35WUyt_TBucn1MTmV-cR6EUAby8a1K997gg_Szp2DziF2/s1600/edirne-belediye-k.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="265" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqKMWmd95UgR5W3WDmE2DRRjtu8ov-0ZRhIOm4R-SzGoVzDZGIKJp6uMGLnSauXB04kgojGv0aqWZTeB_OwDZ1_LdAuOtCRLe35WUyt_TBucn1MTmV-cR6EUAby8a1K997gg_Szp2DziF2/s1600/edirne-belediye-k.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Edirne Belediye Binası</td></tr>
</tbody></table>
Mazhar Müfit bey’in öncülüğünde ve halkın katılımlarıyla meydana getirilen bu belediye binası 1953 yılına kadar hizmet görmüştür.<br />1953 yılında, artan belediye personeli için yeterli olmayan bina yerine belediye parkına yeni bir belediye binası yapılması kararlaştırıldı. Eski binanın Uzunköprü Müzesi olarak tahsis edilmesi önerilmesine rağmen Belediye Meclisi Cumhuriyet alanının genişletilmesi amacı ile bina yıktırıldı ve yerine bugünkü yeni belediye binası yaptırıldı.</span>
<br /><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><strong>UZUNKÖPRÜDE İLK DEMOKRASİ ANITININ YAPILIŞI (1908) </strong> </span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> 20. yüzyılın başında Osmanlı Devleti zor günler yaşıyordu. Aydınlar, çıkış yolu arıyorlardı. 1889'da 5-6 askeri tıbbiyeli, okulda kendi aralarında bir gizli ihtilal örgütü kurdular. Sonradan "İttihat ve Terakki Cemiyeti" adını alan bu örgüt, asker-sivil aydınlar arasında içten içe, fakat hızla yayıldı. Her gün ölümle burun buruna olan Rumeli'deki subaylar, bu ihtilalci kuruluşun lokomotifliğini yapmaya başladılar. Çünkü Rumeli'deki askerler, diğerlerinden daha çok işin içinde ve ateşin orta yerindeydi.</span><br />
<br />
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiB7sxGHDain-7I6HnBqrW4F8nDIIMKTn7jAr55ttsBPOKxo5PkVLAK8YWK0s1TsY7XrIS5dBZo36-7yvDu39zquBjh5WBwgJSo1vrS5QA5qdpduR1zAn-Miokb63qi50g1X_k677F2MMWF/s1600/Me%25C5%259Frutiyet+Kart%25C4%25B12.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="173" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiB7sxGHDain-7I6HnBqrW4F8nDIIMKTn7jAr55ttsBPOKxo5PkVLAK8YWK0s1TsY7XrIS5dBZo36-7yvDu39zquBjh5WBwgJSo1vrS5QA5qdpduR1zAn-Miokb63qi50g1X_k677F2MMWF/s1600/Me%25C5%259Frutiyet+Kart%25C4%25B12.jpg" width="320" /></a></span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /> Selanik'te Enver ve Niyazi Paşalar gibi subayların da katılmasıyla güçlenen İttihatçılar, Osmanlı devletini ancak Kanun-ı Esasi'nin yeniden kabulünün kurtarabileceğini düşünüyorlardı. Kolağası Niyazi Bey ve ona katılan Enver Bey'in Resne'de isyan ederek dağa çıkmaları ve Rumeli'de halk tarafından büyük bir destek bulmaları üzerine II.Abdülhamit anayasayı yürürlüğe koyarak 23 Temmuz 1908 II.Meşrutiyet'i ilân etti.</span><br />
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1wHShrSgvEW_ssDR2fWAnwt3hmtyksxKVFvs7KADh-_0wbZiKyyj52HruA_vCxiqGoroZYdZWFQ4CFoY9CboXfFLuSJBz3sSonEy7HPtHTfZsNL36R9IJure6SZIkFRuMQA30HCOrsjtn/s1600/1908-mesrutiyet.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1wHShrSgvEW_ssDR2fWAnwt3hmtyksxKVFvs7KADh-_0wbZiKyyj52HruA_vCxiqGoroZYdZWFQ4CFoY9CboXfFLuSJBz3sSonEy7HPtHTfZsNL36R9IJure6SZIkFRuMQA30HCOrsjtn/s1600/1908-mesrutiyet.jpg" /></a></span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /> İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra derhal seçimlere gidildi. Seçimlerin başlıca 2 partisi İttihat ve Terakki ile liberal görüşlü Ahrar Fırkası'ydı. Seçimleri İttihatçılar kazandı. Seçimlerin ardından oluşan yeni Meclis-i Mebusan 17 Aralık 1908'de çalışmalarına başladı.<br /> Meclis-i Mebusan açılmış, Kanun-i Esasi kabul edilmiş. Memleketin her köşesinde hürriyet rüzgarları esmekteydi.</span></span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_4L21OYC0EDVQERBgJwx1dy53iJ9Kuh0_PheuuC_W5m-pEskMEWBuk1BbuzMOBnaxo30RK2uvO1NqV8iIMUf5Qe23PkGFlLB6H5gwnvgC0Yu1HwTD7V6pkOKRjnxTfiG77DmXhczTuihl/s1600/National_Geography1928.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><img border="0" height="454" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_4L21OYC0EDVQERBgJwx1dy53iJ9Kuh0_PheuuC_W5m-pEskMEWBuk1BbuzMOBnaxo30RK2uvO1NqV8iIMUf5Qe23PkGFlLB6H5gwnvgC0Yu1HwTD7V6pkOKRjnxTfiG77DmXhczTuihl/s1600/National_Geography1928.jpg" width="640" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: small;">1. ve 2. Osmanlı Meclis-i Mebusan Binası, 1908 de Meşrutiyet Meclis-i Mebusanı - 1930'lar</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: small;"> (Eski Darülfünun - Mimar Gaspati Fossati, Yapımı 1846-1863)</span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: medium;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></span><br /></span>
<span style="font-size: medium;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIjwqOlyzbdnagleCWxElF9xZKm5jQuPgsDwFSqhyphenhyphen1Rfo_w8_ZM1nINTXpqxVSzCmj3KAWFNbssYZ-Su6_AngL4EV7g0v_Q2rx8pyK2C4AwPxoXzw4Ciihkk_1tWWbymzf06_gjkFxhn1_/s1600/meclisi-mebusan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="166" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIjwqOlyzbdnagleCWxElF9xZKm5jQuPgsDwFSqhyphenhyphen1Rfo_w8_ZM1nINTXpqxVSzCmj3KAWFNbssYZ-Su6_AngL4EV7g0v_Q2rx8pyK2C4AwPxoXzw4Ciihkk_1tWWbymzf06_gjkFxhn1_/s1600/meclisi-mebusan.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">İstanbul Sultanahmet'te ilk Meclis-i Mebusan (1933 de yandı)</td></tr>
</tbody></table>
Yurtçapında yayılan bu anayasa ve meclis düzeni ile demokratikleşme rüzgarından etkilenen birçok aydın, Meşrutiyet’in getireceği erdemlerden büyük ümitlerlere kapılarak çalışmalarında yeni bir heyecan duymaktadırlar.<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-lSdDitZmPsM/UX9qMQ4g5FI/AAAAAAAAAsc/4d4P8gemxY8/s1600/me%25C5%259Frutiyet+kart%25C4%25B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="640" src="https://1.bp.blogspot.com/-lSdDitZmPsM/UX9qMQ4g5FI/AAAAAAAAAsc/4d4P8gemxY8/s1600/me%25C5%259Frutiyet+kart%25C4%25B1.jpg" width="402" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Meşrutiyet Padişahı (1909-1918)<br />
Mehmet Reşat (V. Mehmet)</td></tr>
</tbody></table>
<br /> Bu günlerde, Mülkiyeden mezuniyetinden sonra tayin edildiği Edirne İdadisindeki öğretmenliğin hemen ardından Havsa ve Çorludaki idarecilik görevlerini ifa eden ve daha sonra da 1906’da Uzunköprü Kaymakamı olan Mazhar Müfit Kansu, Meşrutiyetin coşkulu heyecanı ile Uzunköprü'de bir anıt yapmaya karar verir. <br /> O dönemin Uzunköprü Belediye Başkanı Hafız İsmail Yayalar efendi’ninde yardım ve destekleri ile Uzunköprünün kent tarafındaki başında bir anıt çeşme yaptırırlar. Yurdumuzun demokrasi ile yönetilmesini isteyen aydınların Uzunköprü’deki bu çabaları ilçenin Uzunköprüden girişinde soldaki alana bir Demokrasi Anıtı olarak gerçekleşir.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfuf7bqTQqYCrwf7HkO9ZUqQXKLD6kcfI38LQs_sB-LQW5bgHxIrgzPzfdzb6I35_SNN7P_bKpysweNqcDUc7D1Fjkbeq81qdPu4w86pngX4m8hvdMNEJkzU6gYS0XlYTNLxZJ1B95eI0K/s1600/IMGP4621+-+Kopya.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfuf7bqTQqYCrwf7HkO9ZUqQXKLD6kcfI38LQs_sB-LQW5bgHxIrgzPzfdzb6I35_SNN7P_bKpysweNqcDUc7D1Fjkbeq81qdPu4w86pngX4m8hvdMNEJkzU6gYS0XlYTNLxZJ1B95eI0K/s1600/IMGP4621+-+Kopya.JPG" width="424" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-size: small;">Anıt etraftaki kablolara destek </span><br />
<span style="font-size: small;">teşkil ediyor (2009)</span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6q7UuexJSYOF-nrd7jqGWANWmF97exN6ULlhTm6OHuz5yI8cEbQTgsgHpjoOWq12yBXemvTtEL62ND_ziX-4x_S8qAWftiRB_vKdvzBUegI4Z6yznURKwPGv8LcVOJgpYgfYU0jmqKPah/s1600/IMGP4624+-+Kopya.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6q7UuexJSYOF-nrd7jqGWANWmF97exN6ULlhTm6OHuz5yI8cEbQTgsgHpjoOWq12yBXemvTtEL62ND_ziX-4x_S8qAWftiRB_vKdvzBUegI4Z6yznURKwPGv8LcVOJgpYgfYU0jmqKPah/s1600/IMGP4624+-+Kopya.JPG" width="424" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcpigEV3gNsbdA_I545YhtlUBJPszWvp21lKlmwHn36LZZxToUD_UnrOYN9gBj3GTWoPZ0ISIWZ3N3-xZkYvest9C3tav6cxbe2SBRLCLtXj889DRrBbrE9ngcwAxVN1zbk_MBu6Sq7kJ3/s1600/IMGP4614.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcpigEV3gNsbdA_I545YhtlUBJPszWvp21lKlmwHn36LZZxToUD_UnrOYN9gBj3GTWoPZ0ISIWZ3N3-xZkYvest9C3tav6cxbe2SBRLCLtXj889DRrBbrE9ngcwAxVN1zbk_MBu6Sq7kJ3/s1600/IMGP4614.JPG" width="424" /></a></div>
</td></tr>
</tbody></table>
1908’de ilan edilen Meşrutiyet’in anısına dikilen anıtın dört ayrı cephesinde Fransız Devrimi’nden ilham alan İttihat ve Terakki iktidarının sloganlaştırdığı Hürriyet, Adalet, Eşitlik (Müsavat) ve Kardeşlik (Uhuvvet) ilkelerinin yazılı olduğu mermer kaideler bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarda, Türkiye'de demokrasi'ye geçişi sembolize eden böyle bir anıt'a, o dönemde , Uzunköprü dışında başka bir yerde bulunmadığı tespit edilmiştir. <br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKyBhEjxdyMSsU1AOLcfZ4QT1hnyLv6uiITCvYi-TxKxnKKvKzpwX6Wk1es37s6ftWeQE-ERamv9gOm1XwSUIXjDkuJi0bHMlkEV2FR43HYDWNfYydBM373Rm3vNkwXo8rYr7PHCutij8A/s1600/IMGP4623+-+Kopya.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKyBhEjxdyMSsU1AOLcfZ4QT1hnyLv6uiITCvYi-TxKxnKKvKzpwX6Wk1es37s6ftWeQE-ERamv9gOm1XwSUIXjDkuJi0bHMlkEV2FR43HYDWNfYydBM373Rm3vNkwXo8rYr7PHCutij8A/s1600/IMGP4623+-+Kopya.JPG" width="424" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-size: small;">Anıtın "Hürriyet" yazan tarafı</span></td></tr>
</tbody></table>
Bu anıtın varlığı bize, yapılışı döneminde Uzunköprü'de, başta kaymakam Mazhar Müfit Kansu ve Belediye Başkanı Hafız İsmail Yayalar efendi olmak üzere demokrasinin anlamını bilen ve yurdumuzun demokrasi ile yönetilmesini isteyen aydınların olduğunu göstermektedir. Bu çok anlamlı anıtın kuruluşunu, Yeni Edirne gazetesinin 14 Kanunu-evvel 1324 (14 Aralık 1908) tarih ve 106 numaralı sayısında özet olarak şöyle görüyoruz;</span></span></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span style="font-size: medium;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></span>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"><span style="font-size: small;"><strong>Osmanlıların Milli ve Umumi Düğünü</strong></span><br /><span style="font-size: small;">Cis-i Ergene'de (Uzunköprü) meşrutiyet anayasasının yeniden yürürlüğe konması ve yeni meclisi mebusanın oluşturulması nedeniyle, Belediye dairesi önünde 11 Aralık 1908 tarihinde büyük bir tören yapıldı. “<br />Haberde, anıtın açılış konuşmasını yapan Kaymakam Müfit Bey’in halka ve öğrencilere meşrutiyetin anlamını, ve Fransız devriminin getirdiği demokrasinin ana ilkeleri olan Hürriyet (özgürlük), Adalet, Müsavet (eşitlik), Uhuvvet (kardeşlik) sözcüklerini anıtın dört yanına mermer yazıtlar biçiminde yerleştirerek ölümsüzleştirdiklerini anlattığını yazmaktadır. Gazetedeki haberde bu törenin detayları ise şöyle verilmektedir ;<br />Askerler, hükümet ileri gelenleri öğrenciler ve kalabalık bir halk topluluğu törene katılmış, hep bir ağızdan,<br />"Yaşasın meclis-i mebusan<br />Yaşasın kanun-i esasi<br />Yaşasın ordumuz<br />Yaşasın padişahımız"<br />haykırışları ile yeri göğü inlettiler. Askerler resmi geçit yapıp kışlalarına çekildiler.<br />Edirne'den getirilen ince çalgıcılar Hürriyet marşını çalarken belediye de Kaymakam ve Belediye Başkanı kutlamaları kabul ettiler. Gece de belediyenin önünde şenlikler ve fener alayı yapıldı. Bu törende bir Rüştiye okulu öğrencisi tarafından şu manzume okundu.<br />" Milletin fahrı Niyazi, ordumun enverleri<br />Muhterem cemiyetin ey kahraman askerleri<br />Azm-ı kati samı ceri ittihat rehberleri<br />Devleti ihya eden şurayı ümmet erleri</span></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">İnce çalgılar Ordu marşını çaldılar;<br />Ordumuz etti yemin<br />Titredi hak-u zemin<br />Milleti etti emin<br />Açıldı rah-ı nevin<br />Sancağımız şanımız<br />Türk oğludur sanımız<br />Vatan bizim canımız<br />Feda olsun kanımız."</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;">Uzunköprülü tarihçi Latif Bağman anıtın 1965 yılından Uzunköprü köprüsünün büyük bir onarıma alınmasıyla ve genişletme çalışmaları ile yapılan düzenlemelerde zarar gördüğünü ve bazı yazıtlarının kaybolduğunu belirtmektedir. Tarihi köprü 44 yıl önce genişletilirken sökülerek 1 metre öteye taşınmış. Bu yer değiştirme sırasında Bayındırlık Bakanlığı’na ait bir depoya kaldırıldığı öne sürülen mermer kitabeler kaybolmuş.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"><br />Bunun üzerine, tarihçi Latif Bağman, bir hat ustasına 4 ilkeyi mermer üzerine yazdırıp anıttaki yerlerine koydurmuş. Bağman, Uzunköprü Tarihi ve Belgeleri(2) adlı kitabında, “Biz Uzunköprülüler, Türkiye’mizde demokrasiye geçiş fikrinin benimsendiğinin sembolü olan bu eşsiz demokrasi anıtımızla ne kadar övünsek azdır” diyor. </span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"><br />Yüzyıl önce ülkemizin ilklerinden birisi olarak Uzunköprü’de gerçekleştirlen böylesine anlamlı bir yapıtın, günümüzde ilgisizlik kuşatmasında tutularak taş yığınına dönüştürülmesinin emanete saygısızlık olduğu değerlendirmesinde bulunan ilçenin duyarlı kesimleri, Anıtın bir an önce çevre düzenlemesi gereğine dikkati çekiyorlar. Anıtın yapıldığı amaç ve zamana ait herhangi bir ibare bulunmamakta ancak hemen yanındaki tarihi Uzunköprü’nün kitabesi anıtın üzerinde yer almaktadır.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"><br />Mevcut durumuyla dar bir alana sıkışan ,etrafı otopark halinde olan ve üzerine özensizce birçok kablo bağlanan ve adeta bir elektrik direği gibi kullanılan anıt, maalesef yıllardır ilgisizliğin kurbanı olarak yok olma tehdidi ile karşı karşıyadır. <br />1908 yılında ilan edilen Meşrutiyetin Uzunköprü halkı için taşıdığı anlamın somut bir ifadesi olarak yapılan ve ülkemizde tek olan Hürriyet Çeşmesi ya da Demokrasi Anıtı yerel yöneticilerden tarihi değerine uygun olarak çevresinin düzenlenmesini ve gelecek kuşaklara yakın tarihimizi hatırlatacak bir anı olarak ulaşabilme şansını beklemektedir.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"><br /><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><strong>EDİRNE UZUNKÖPRÜ’DEN, İSTANBUL ŞİŞLİ’YE</strong> </span></span></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> <br />1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanından sonraki seçimlerde İttihat ve Terakki partisinin kazanması ve Meclisin çalışmalara başlaması ile, ülkeyi perde arkasından yöneten İttihat ve Terakki yönetimine karşı bazı çevrelerde gitgide artan bir hoşnutsuzluk vardı. </span></span></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br />6 Nisan 1909 günü muhalif gazeteci Hasan Fehmi Bey'in bir İttihat ve Terakki fedaisi tarafından öldürülmesi, İstanbul'da büyük bir protesto gösterisine yol açtı. Ve sonunda 13 Nisan 1909'da (Rumi 31 Mart) bazı askerî birliklerin ve medrese öğrencilerinin katıldığı bir ayaklanma başladı; Derviş Vahdeti ve İttihad-ı Muhammedi örgütünün yönlendirdiği binlerce insan Ayasofya semtindeki Meclis-i Mebusan önünde ‘gavurluk istemeyiz, şeriat isteriz’ diye bağırdılar. Bazı subaylar ve bazı milletvekilleri linç edildi ve İttihatçı olarak bilinen gazeteler yağmalandı. Meclisin önünde Adliye Nazırı Nazım Paşa, Lazikiye Mebusu Emir Aslan bey’i linç ederek öldürdüler. Bahriye Nazırı Rıza Paşa ise öldü sanılarak bırakıldı. ‘Mektepli zabit istemeyiz’ diye bağıran isyancılar önlerine çıkan mektepli askerlerden Binbaşı Ali, Yüzbaşı Nail, Yüzbaşı Selahattin, Yüzbaşı Sparati, Mülazım Muhiddin ve Mülazım Selim ilk öldürülenlerdi. 31 Mart Olayı olarak anılan bu ayaklanma, Selanik'ten gelen Hareket Ordusu tarafından 24 Nisan'da bastırıldı. Yaşanan büyük çatışmalarda 3’ü subay 71 asker şehit oldu. 26 Nisan’da İstanbulda büyük bir cenaze töreniyle şehitler toprağa verildi ve Hürriyet şehitleri için bir anıtın yapılmasına karar verildi. Anıt için Mimar Muzaffer Bey'in projesi seçilmiştir. II.Meşrutiyetin üçüncü yılında 23 Temmuz 1911’ de ‘Abideyi Hürriyet Anıtı’ büyük halk katılımı ile açıldı.</span></span></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: medium;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br />Anıt, havaya atış yapan bir top şeklindedir. Örme taştan yapılan bu anıtın altı da üçgen biçiminde bir cami olarak yapılmıştır ve zemininde şehit olan askerler gömülüdür. Anıtın yer aldığı alanda 31 Mart Vakasında ölen Kurmay Binbaşı Ahmet Muhtar, Deniz Binbaşı Salih, Üsteğmen Bekir ve 68 er defnedilmiştir.Ayrıca Sadrazam ve Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa Türbesi ile Mithad Paşa'nın ve Talat Paşa'nın mezarları da anıt çevresi içindedir. Sonraki yıllarda anıt ve çevresindeki alan,bazı 2. Meşrutiyet ve İttihat ve Terakki hareketi önde gelenlerinin defnedildiği bir anıt mezarlığa dönüştürüldü. </span><br />
</span></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhokFXkQpWeSkZK4HvCjDK15xnlN26xNXwlFvXua3znGyh71VbgFphvj9GBHVi3pqHT8Fvkg4JNn8FzheQzhT14GmlbHeyXWD6uS-9zfBTuN6oVzkaS4punO3x4qaC4QoHvTgCvAN9ycUrp/s1600/abidei0pu.gif" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhokFXkQpWeSkZK4HvCjDK15xnlN26xNXwlFvXua3znGyh71VbgFphvj9GBHVi3pqHT8Fvkg4JNn8FzheQzhT14GmlbHeyXWD6uS-9zfBTuN6oVzkaS4punO3x4qaC4QoHvTgCvAN9ycUrp/s1600/abidei0pu.gif" width="256" /></i></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: small;"><i>Abide-i Hürriyet Anıtı-İstanbul-1911</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: medium;"> Şişli’de 165 dönümlük bir arazi üzerinde yapılan Abide-i Hürriyet Anıtı’ndaysa tıpkı Uzunköpru’deki öncüsü gibi bugün tuhaf bir manzara hakim.<br />Abideyi Hürriyet Parkı yeterince bakımlı ancak anıtın bahçesine girişler kontrol altına alınmış ve anıt çevresi bahçeye yapılan bu bakımı anıt çevresinde görmek mümkün değil. Parkta dolaşanların anıtın anlamı ve çevresindekilerle ilgili bir bilgi edinmesi imkan dahilinde değil. Anıtın etrafı ise çarpık yapılaşmanın neticesi olarak yapılan yüksek ve modern yapılar ile sarılmış. Bu binaların en sonuncusuda yakında açılacak olan Adliye Sarayı. Bu gibi anıtların temsil ettikleri olay ve dönemleri yerinde görerek öğrenmek ve hatıralar içine almak yakın tarihimizin bilinçli öğrenilmesi açısından son derece önemlidir.</span></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: medium;"><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXQFdpUgwzUgEx6QgzOR4fLiB7ts_kk89QEVInJ5TTVNWXRHf9WuXty08Tu1oM-aHfInPqbI2OMTNtfufEEmBYDSBgI3WUnF5YdjoUT9889xvOReUli70XxpwlooLcMC_oNP9m0Q1Do6qJ/s1600/275pxsisliabideihurriye.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="425" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXQFdpUgwzUgEx6QgzOR4fLiB7ts_kk89QEVInJ5TTVNWXRHf9WuXty08Tu1oM-aHfInPqbI2OMTNtfufEEmBYDSBgI3WUnF5YdjoUT9889xvOReUli70XxpwlooLcMC_oNP9m0Q1Do6qJ/s1600/275pxsisliabideihurriye.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-size: small;"><i>Abide-i Hürriyet Anıtı-2011</i></span></td></tr>
</tbody></table>
Bugün İstanbul-Şişli ve Edirne-Uzunköprü’ de bulunan bu "Hürriyet" anıtları aradan geçen 100 yıla yakın bir süre sonunda mukedderatlarındaki tuhaf benzerlikle aynı manzarayı paylaşmaktalar. </span></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: medium;"><br />Unutulan yakın tarihimize ve milli değerlerimize acı bir örnek oluşturan bu anıtların gerek ilgili belediyeler gerekse kaymakamlıklar eli ile bir an evvel tarihsel değerlerine kavuşturulmasını ve temsil ettikleri dönem ve değerleri aksettirecek bilgilerle donatılmasını beklemek hakkımızdır. Aksi takdirde tarihimizin bu önemli olayları tarih kitaplarındaki bir paragraf olarak kalmakta ve sandığımızdan da bize yakın olan bu somut tarih "şahitlerini !" bilgilerimizle bütünleştirmek imkanı bulunmamaktadır. Genç nesillerin bu bütünleştirmeye ihtiyaçları gün geçtikçe artmaktadır.</span></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: medium;"><br /></span></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: medium;"><span style="font-family: Georgia, "Times New Roman", serif; font-size: medium;">Derleyen: Metin Atuf KANSU (Eylül 2010)<br />Faydalanılan kaynaklar:<br />1) Dr.Arif AKDENİZ, FMV Dergisi-FYZY Sayı 13, Haziran 2009<br />2) Latif BAĞMAN, UZUNKÖPRÜ Tarihi ve Belgeleri-Ulusal Bellek-Edirne 2005<br />3) Metin Atuf KANSU, Özel Arşivi</span><span style="font-family: Georgia, "Times New Roman", serif; font-size: small;"> </span></span></span><br />
<br />
<br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
<span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;"><strong>ÖNEMLİ BİR GELİŞME NOTU</strong> </span></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: georgia, times new roman, serif; font-size: medium;"><br /></span><span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;">2012 yılının Aralık ayında Uzunköprü Belediye başkanlığından aldığım bir davet mektubu beni çok sevindirdi. Bu davette 11 Aralık 1908 de Kaymakam Mazhar Müfit Kansu ve Belediye Başkanı Hafız İsmail Yayalar tarafından açılan bu anıtın aradan geçen 104 yıl sonra restore edilerek yeniden açılışının yapılacağı bildiriliyordu.</span></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: georgia, times new roman, serif; font-size: medium;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: x-small;"><em>Sayın Metin Atuf Kansu,</em></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: x-small;"><em>Dönemin Kaymakamı Mazhar Müfit Kansu ve Belediye Başkanı Hafız İsmail Yayalar tarafından "Özgürlük Çeşmesi" 11 Aralık 1908 yılında açılmıştır. <br />Demokrasi ve Özgürlük akımlarından sonra Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde dikilen ilk anıt olma özelliğini taşıyan "ÖZGÜRLÜK ANITI" için Belediyemiz 2010 yılında proje çalışmalarına başlamış ve 2012 yılında restorasyonunu gerçekleştirmiştir.<br />Açılışının yapıldığı 11 Aralık tarihinde yenilenmiş halinin açılışı 11 Aralık 2012 Salı günü saat 12.30'da yapılacaktır.<br />Katılımınızın onur vereceği açılışta sizleri de aramızda görmek istiyoruz.</em></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: x-small;"><em>Av. Enis İŞBİLEN<br />Uzunköprü Belediye Başkanı</em></span></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: georgia, times new roman, serif; font-size: medium;"><i><br /></i></span><span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;">Her ne kadar Mazhar Müfit Kansu'nun gayretleriyle yapılan bu "Demokrasi Anıtı"nın restorasyonunun bittiğine ve açışı törenine dair davetiye anıt açılışından bir gün önce elime geçtiği için İstanbul'dan giderek törene katılma fırsatım olamadıysa da böyle bir olayda hatırlanmam beni çok memnun etti ve Uzunköprü Belediye Başkanı Sn. Enis İşbilen'e Kansu ailesi adına teşekkür mesajı gönderdim. </span></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: georgia, times new roman, serif; font-size: medium;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;"><span style="font-size: x-small;"><em>Sn. Samet bey,</em></span></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;"><span style="font-size: x-small;"><em>(Uzunköprü Bel.Bşk.Özel Kalemi)<br />Mazhar Müfit Kansu'nun hatırasına gösterdiğiniz yakın ilgi ve alakadan dolayı müteşekkiriz. Nazik davetinize Kansu ailesi adına çok teşekkür ederim.<br />Ne yazıkki haberleşmeden doğan aksaklık yüzünden kadirşinas açılışınıza katılamadım. En kısa zamanda sizden randevu alarak kısa bir ziyaretle sizlere teşekkürlerimizi bizzat sunmak isterim.</em></span></span><br /><span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;"><span style="font-size: x-small;"><em>Tekrar teşekkürlerimizi sunar , çalışmalarınızda başarılar dilerim.<br />
Metin Atuf KANSU </em></span></span></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;"><span style="font-size: x-small;"><em> </em></span></span><br /><span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;">Yakında anıtın aydınlatılması içinde bir bütçe oluşturulacağını haberini aldım ve bu son şekliyle anıtın gelecek nesillere tarihine ve manasına yakışır bir şekilde aktarılacağından eminim.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;"><strong>ANITIN RESTORASYONU VE AÇILIŞI İLE İLGİLİ OLARAK BASINDA ÇIKAN HABERLER</strong></span><br />
<span style="font-family: georgia, times new roman, serif; font-size: medium;"></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: medium;"><u>Uzunköprü-GÜRSES GAZETESİ</u></span><br />
<span style="font-family: georgia, "times new roman", serif; font-size: medium;"> </span><span style="font-family: georgia, times new roman, serif; font-size: medium;"></span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7H-5t5QNK7FNVG3pcF3QPuJz65hXF-ylG9mHolkHpiBorJwLYFDRSXHN06Guw-tthi3-eUxW4RvClvrIsNSFD5djSasIG8slLxE7sSKAZ5KLYNpFot2-QBfcGKDyQOvSofMk_baop06LZ/s1600/ozgurluk-aniti-ozgurlugune-kavustu-4e6c-20121211.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7H-5t5QNK7FNVG3pcF3QPuJz65hXF-ylG9mHolkHpiBorJwLYFDRSXHN06Guw-tthi3-eUxW4RvClvrIsNSFD5djSasIG8slLxE7sSKAZ5KLYNpFot2-QBfcGKDyQOvSofMk_baop06LZ/s1600/ozgurluk-aniti-ozgurlugune-kavustu-4e6c-20121211.jpg" width="320" /></a></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;">
<br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span style="font-size: small;"><em><strong>Özgürlük Anıt’ı Özgürlüğüne Kavuştu..</strong><br />Tarihi Uzunköprü’nün girişinde bulunan Özgürlük Anıtının restore çalışmalarından sonra yeni görünümünün açılışına Uzunköprü Kaymakamı Uğur Kolsuz, Belediye Başkanı Av. Enis İşbilen İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Kenar, Av. Edip Can Yayalar ,CHP ilçe Başkanı Yakup Atalay, CHP kadın Kolları, Belediye Meclis Üyeleri ve vatandaşlar katıldı.<br />Açılış konuşmasında Belediye Başkanı İşbilen, Anıtın yapımında hizmeti geçen Kaymakam M. Müfit Kansu ve Belediye Başkanı Hafız İsmail Yayalar’ı saygıyla andı.<br />Kaymakamım M. Müfit KANSU, Belediye Başkanım Hafız İsmail YAYALAR ve Uzunköprü halkı bugün HÜRRİYET ANITI’mızın 104. yıl dönümü diyerek sözüne başlayan İŞBİLEN şöyle devam etti. Bugüne kadar aklımıza gelen geçmişten faydalanarak çeşmemizin çalışmalarını gerçekleştirdik. Kaymakamıma ve Uzunköprü halkına teşekkür ederim. İlk önce kilise çalışmalarına sonra özgürlük anıtı çalışmalarına başladık. Vurgusunu yaptı. İşbilen Anıt hakkında tarihi bilgiler verdi. ANIT’ımızı kısa sürede tamamladık. Dünyaca ünlü ANIT’ımız 1908’de yapıldı. Türkiye’de ilk ve tek ANIT olmakla birlikte Tarih kimliğinde önemli bir yere sahiptir. Dünyada ve Türkiye’de kişi hak ve özgürlüğünü anlatmaktadır. 1908’de özgürlüğü hissetmeye başladık ve özgürlüğe inanan insanların var olduğuna inanıyoruz diyerek Mazhar ailesinde unutmayıp ‘ bizimle olamadılar onları buradan saygıyla anıyoruz. M. Müfit KANSU Kurtuluş Savaşında önemli görevlerde bulundu, Öğretmenlik yaptı gibi bir çok faaliyette bulundu diyen İŞBİLEN bunun yanı sıra Hafız İsmail YAYALAR’ın önünde de saygıyla eğiliyoruz. ANIT’IN dört bir yanında Osmanlıca getirdiği demokrasinin ana ilkeleri olan Hürriyet (özgürlük), Adalet, Müsavat (eşitlik), Uhuvvet (kardeşlik) bunların çeşmemizin dört bir yanında olması bize gurur vermektedir. Kültür değerlerimize sahip çıkalım yarınlarımıza gösterelim. Hepimiz birlikte olduğumuz için sizlere teşekkür ederim.</em></span><br />
<em><span style="font-family: "verdana"; font-size: small;"></span></em><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-size: medium;"><u>Uzunköprü GAZETESİ</u></span></span><br />
</span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: medium;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-ZlQTSfITZMQ/UWG8kvzWWGI/AAAAAAAAASE/LFqypigJFvU/s1600/timthumb.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="215" src="https://1.bp.blogspot.com/-ZlQTSfITZMQ/UWG8kvzWWGI/AAAAAAAAASE/LFqypigJFvU/s1600/timthumb.jpg" width="320" /></a></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: medium;">
<span style="font-size: small;"><br /><em><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Uzunköprü’de özgürlük Anıtı yada diğer adıyla Hürriyet çeşmesi de denilen Anıtın restorasyon yapılmasının ardından açılış töreni dün gerçekleştirildi.<br />Saat 12.30’da gerçekleşen açılışa Uzunköprü Kaymakamı Uğur KOLSUZ, Belediye Başkanı Enis ışBıLEN, Emniyet Müdürü Ahmet KENAR, CHP ılçe Başkanı Yakup ATALAY ile birlikte belediye meclis ve il genel meclis üyeleri ve çok sayıda CHP’li Oda başkanları ve vatandaş katıldı.<br />Uzunköprü Belediye Başkanı Enis İşBİLEN burada yaptığı konuşmada; “Yapılan araştırmalarda, Türkiye’de demokrasi’ye geçişi sembolize eden böyle bir anıt’a, o dönemde Uzunköprü dışında başka bir yerde rastlanmadığı tespit edilmiştir. Bu anıtın varlığı bize, yapılışı döneminde Uzunköprü’de, başta Kaymakam Mazhar Müfit (Kansu) ve Belediye Başkanı Hafız ısmail (Yayalar) efendi olmak üzere demokrasinin anlamını bilen ve yurdumuzun demokrasi ile yönetilmesini isteyen aydınların olduğunu göstermektedir. Ben bu anıtı bizlere kazandıran tüm büyüklerimize teşekkür ediyorum.” Dedi.<br />Uzunköprü Kaymakamı Uğur KOLSUZ’da Uzunköprü’de böyle eserlerin varlığından dolayı çok mutlu olduklarını ve bu eserlerin korunması ve restorasyonu için her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade etti.<br />Daha sonra Belediye Başkanı Hafız ısmail (Yayalar) torunu Edip Can YAYALAR ile birlikte Kaymakam UğUR KOLSUZ ve birlikte Belediye Başkanı Enis ışBıLEN ve davetliler restorasyonu yapılan anıtın açılışını yaptılar.</span></em></span><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">
</span><span style="font-family: georgia, times new roman, serif;">
</span></span></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: medium;"><span style="font-family: georgia, times new roman, serif;"><br /></span></span></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: medium;"><span style="font-family: georgia, times new roman, serif;"><br /></span>
</span><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span style="font-size: medium;">Derleyen: Metin Atuf KANSU (Eylül 2010)<br />Faydalanılan kaynaklar:<br />1) Dr.Arif AKDENİZ, FMV Dergisi-FYZY Sayı 13, Haziran 2009<br />2) Latif BAĞMAN, UZUNKÖPRÜ Tarihi ve Belgeleri-Ulusal Bellek-Edirne 2005<br />3) Metin Atuf KANSU, Özel Arşivi</span> </span></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span><br /></span></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2479346203009032828.post-11819852616218311242013-04-07T01:32:00.003-07:002020-04-25T09:39:23.368-07:00ANKARA'DA BİR CUMHURİYET EVİ TARİHİ <div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-T15AAagoQgU/UWH1--cJjSI/AAAAAAAAATs/Hv3x-nWAbek/s1600/hspk-son1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="352" src="https://2.bp.blogspot.com/-T15AAagoQgU/UWH1--cJjSI/AAAAAAAAATs/Hv3x-nWAbek/s1600/hspk-son1.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Hisarparkı caddesi - Eski Meçhul Asker sokağı -1940</i></span></td></tr>
</tbody></table>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><strong>Teksim Sokak'tan Çantacılar Sokağına;</strong></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><strong><br /></strong></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; text-align: justify;"> Bugün Ankara Ulus semtinde Hisarparkı caddesinin eski Nilüfer sokak (şimdiki adıyla Çantacılar sokak) ile buluştuğu yerde bulunan Kale apartmanı (şimdiki adıyla Kale İş </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; text-align: justify;">Hanı </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; text-align: justify;">) nın hemen bitişiğinde sokak içinde 3 katlı şirin açık sarı renkli bir bina bulunmaktadır. </span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhco7LLTv_riL_WheZ0SzYkI9F0AD5PLwg7xE3yELA6YBDjmKKqqqQVtvNV4PUE26wH_Xwd4LBiiuTbyrSfuPQLv80WwW1lrOKcsxwab25EXDqmcsOPaDk2OzqlGGDY-782wllZxpspf7cd/s1600/IMGP3247-1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhco7LLTv_riL_WheZ0SzYkI9F0AD5PLwg7xE3yELA6YBDjmKKqqqQVtvNV4PUE26wH_Xwd4LBiiuTbyrSfuPQLv80WwW1lrOKcsxwab25EXDqmcsOPaDk2OzqlGGDY-782wllZxpspf7cd/s1600/IMGP3247-1.JPG" width="424" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Arda Apartmanın bugünlerdeki Hali</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Bu emektar ve güzel bina 1933 yılında yapılan <b>Arda Apartmanı</b>'dır. Apartmanın yapıldığı yer eski Ankara’nın Kalealtı mevkiinde eskilerin "Yangın Yeri" diye tabir edilen bölgesinde yer almaktadır. Buraya aynı zamanda Hisarönü'de denilmektedir. Asıl adı "kalenin altı" anlamına gelen "Tahta’l - Kal’a" olan ama halk arasında söylenişinden dolayı "Tahtakale" olarak da anılan bu bölgede Ankara önemli ve büyük yangın felaketleri yaşamıştır.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Ankara, tarihinin en büyük yangın felaketini "32 Yangını" olarak anılan Eylül 1916 ’da yaşamış, ve bu yangında 1900' aşkın ev ve dükkan kül olmuştur. Bu yangın Rumi 1332 yılında yer aldığı için 32 Yangını olarak anılır. Bu yangın felaketinde, Hisarönü’nden Bent Deresi-Tabakhaneye kadar ahşap evlerin yoğun olarak bulunduğu ve çoklukla Rum ve Ermeni nüfusunun oturduğu çok geniş bir yerleşim bölgesi etkilenmiştir.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Yine aynı bölgede 11 yıl sonra, 19 Temmuz 1929 da "Tahtakale Yangını" olarak adlandırılan yeni bir yangın daha yaşanmış ve bu felakette de 500 dükkân, 100 ev, 10 han yanmıştır. Bu nedenle Arda Apartmanının bulunduğu bölge resmi kayıtlarda "Yangın Yeri (Harik Mahali)" olarak geçmektedir. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgp7acsYzP-WqjseEJUObN0bqSxS_nquueTRzsC_Hjp3jfl4jNx72lSEi3Z1mmp2VtU6gvt8wPY-sn8CQ5gsxMeNslXxJ4iV3rhoap0xZTuv075lZpjuxHHVEun03fPonbBVOMhhxuuaaeB/s1600/ankara-tahtakale-yangininda-18-7-1929.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="278" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgp7acsYzP-WqjseEJUObN0bqSxS_nquueTRzsC_Hjp3jfl4jNx72lSEi3Z1mmp2VtU6gvt8wPY-sn8CQ5gsxMeNslXxJ4iV3rhoap0xZTuv075lZpjuxHHVEun03fPonbBVOMhhxuuaaeB/s1600/ankara-tahtakale-yangininda-18-7-1929.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Atatürk yangın yerini inceliyor-18.7.1929</span></i></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">1930-1933 yılları arasında bu bölgede yaptırılan kagir-yığma yapı tarzına sahip bu emektar yapı yaklaşık 200 m2'lik bir alana oturmakta, bodrum, 1 giriş katı, 2 normal kat ve birde teraslı çatı katına sahip olup dönem mimarisinin yalın ama işlevsel tipik özelliklerini taşımaktadır. </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Yapı içinde, yapının inşa edildiği yıllardan kalan ve o</span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> yıllarda özellikle batı ülkelerinde uygulanmakta olan yuvarlatılmış köşelerin üst katın balkon ve oda çıkmalarında ve giriş kapısında kullanılması,</span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">aynı yıllarda yapılarda sıkça rastlanan koyu renkli sıva üzerinde açık renge boyalı bordür ve sövelerin ön cephe pencerelerinde ve ana kapıda kullanılması binanın tipik özellikleri arasındadır.</span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> </span></div>
<br />
<div style="text-align: left;">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-D4leZvHwbqs/UWrx90avtnI/AAAAAAAAAgo/EeUg0QCKgrw/s1600/arda-en-eski-resim.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="640" src="https://4.bp.blogspot.com/-D4leZvHwbqs/UWrx90avtnI/AAAAAAAAAgo/EeUg0QCKgrw/s1600/arda-en-eski-resim.jpg" width="427" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i>Arda Apt. ilk yapıldığı yıllarda</i></td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3FbODQxRSSOY5kiqsbQnLCUyZ9HloeD_L4F_gzoBFkWucsXyTbQ2x9hjBMaqDX9c1o3HlEGYkGnK6gepM2e73icUHdjNAqCKWf8ElusnMN0AETUYWQHKfxRlNHpZPooM_irX8H909y7ii/s1600/ulustaki-ev.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" width="230" /></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><i>Arda Apt. 1970 li yıllarda</i></td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large; margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; text-align: justify;"> Son zamanlarda orjinal özelliklerine sahip çıkılarak geçirdiği kapsamlı yenileme çalışmalarıyla güzel bir görünüme sahip olan bina bu yıl 80 yaşına girerken bir yandan yakın yüzyıla tanıklık etmeye devam ediyor diğer yandan da ikibin yıllık bir tarihle, Ankara'nın eşsiz Roma tiyatrosu ile kucak kucağa ,ebedi komşuluğuna devam etmektedir. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
</div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-Le1hqNKDcNM/UWsf2T47ZFI/AAAAAAAAAis/RkkHy31HPpo/s1600/arda-kroki.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="300" src="https://1.bp.blogspot.com/-Le1hqNKDcNM/UWsf2T47ZFI/AAAAAAAAAis/RkkHy31HPpo/s1600/arda-kroki.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Eski Hisarparkı Caddesi Planı</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span> <span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: medium;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="background-color: #f6f7f9; color: #1d2129;">B</span><span style="background-color: #f6f7f9; color: #1d2129;">u mahalleye genç
yaşta ölümü üzerine ilk Milli Eğitim Bakanlarından Necatibey'in adı verilmiş.
Mahalle 1916 yangını öncesi ağırlıklı olarak Rumların oturduğu bir yer. Yangın
sonrası mahallede hiç bir şey kalmamış. Cumhuriyet sonrası mahallede ilk
yapılaşmalar başlamış. Bu nedenle Necatibey Mahallesi'nin eski binalarının
hepsi Ankara'nın ilk apartmanları arasındadır. Necatibey İlkokulunun da bulunduğu mahallenin ismi sonradan Kale mahallesi olarak değişti.</span></span><br />
<div class="MsoNormal">
<span style="background: rgb(246 , 247 , 249); color: #1d2129; font-size: 14pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><o:p></o:p></span></span></div>
</div>
</div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"></span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><img border="0" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-OYkESiNKdaI/UYks6A3L4OI/AAAAAAAAAuc/zt9nOJtXRco/s320/DSCI0012.jpg" width="268" /></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Apartmanın Hisarparkı caddesine</i></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i> cephesi olduğu zamandan kalma penceresi</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-TF7FEueRDpw/UYks9J7g-SI/AAAAAAAAAus/CuJMZJq3BOg/s1600/DSCI0059.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://2.bp.blogspot.com/-TF7FEueRDpw/UYks9J7g-SI/AAAAAAAAAus/CuJMZJq3BOg/s320/DSCI0059.jpg" width="192" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Bir başka pencerede kütüphane yapılmış</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjj3nKT_er9DB1nxnXGa2nJ-3l33AHHYIY9WBjJhYJSsTasHM26MgieJE9ZNDl9YEDo-umDdmJBnb2GI3ibrbO6aWK8pzlqACSNV8oHPvyM4LtVSu_cbT322zxzyz82LtSm3d5QNt2kEjKU/s1600/DSCI0068.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjj3nKT_er9DB1nxnXGa2nJ-3l33AHHYIY9WBjJhYJSsTasHM26MgieJE9ZNDl9YEDo-umDdmJBnb2GI3ibrbO6aWK8pzlqACSNV8oHPvyM4LtVSu_cbT322zxzyz82LtSm3d5QNt2kEjKU/s1600/DSCI0068.jpg" width="480" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><i>Onuncuyıl Apt. - 1933 (en solda) - Tiritoğlu Apt.(en sağda)</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Şimdiki Çantacılar sokağının köşesinde bulunan Yeşil Apartmanın (Kale Apartmanının) arkasında mahallelinin "Yusuf Ruso" diye bildiği bir yahudinin eski bir apartmanı vardı. Bu apartman daha sonraları yıkılarak sokaktaki Kılıçay İşhanı inşa edildi. Sn.Engin Tonguç'un "Umut Yolu" isimli kitabında Hisarparkı cad. üzerinde Nilüfer sokak ile Konya sokak arasında kalan kısımda Ankaralı çocuk hekimlerinden Dr.Vahit Bey'in aynı zamanda çocuk mamasıda ürettiği evinden, yine o sıradaki apartmanda "Tayyareci" Vecihi (Hürkuş) oturduğundan etraflıca bahsetmektedir.(bknz. Dipnot. Dr.Engin Tonguç’un Umut Yolu Kitabından bir mahalle anısı).</span></div>
</div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
</span>
<br />
<div style="text-align: left;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><span style="font-family: "times new roman"; font-size: small;"></span></span></div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: x-large; margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPIS2quueAZ089BkJcaxxb9p_ybvSUEfkYuHB07agyjXTuz64MttqwBxGxsoQp9LJopiwHk4kBrfYZ76-7KHYm4VbE2t8KvgHgeYecZ_ybAfyWssK7-Jp6l1ps4QohcZCCAOZeGUCd37xn/s1600/arda-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: "times new roman";"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPIS2quueAZ089BkJcaxxb9p_ybvSUEfkYuHB07agyjXTuz64MttqwBxGxsoQp9LJopiwHk4kBrfYZ76-7KHYm4VbE2t8KvgHgeYecZ_ybAfyWssK7-Jp6l1ps4QohcZCCAOZeGUCd37xn/s1600/arda-1.jpg" width="383" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;"><i>Arda Apt.’dan Nilüfer sokağa bakış</i></span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large; text-align: justify;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; text-align: justify;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; text-align: justify;">Nilüfer sokağının sol tarafı (Arda Apt. karşısı) 1930-40 dönemi yapılan apartmanlarla birlikte aynen korunmaktadır. Arda Apartmanının önünde 1990 yılına kadar 3 adet akasya ağacı vardı. Bu ağaçlar yazları yeşillikleriyle ve gölgeleriyle apartmana ayrı bir güzellik katarlardı.Her yıl bu ağaçlar gerektiği şekilde budanırdı. Şimdilerde bu ağaçlar yerine yeni dikilmiş genç ağaçlar bulunmaktadır. Ayrıca apartman önünde bodrum katta bulunan kömürlüklere odun ve kömür indirilmesi sağlayan 2 adet büyük demir ızgara kapaklar mevcuttu. Odun ve kömür ile ısınma alışkanlığı bitince bu ızgaralarda kaldırıldı. 1930'lardan beri Nilüfer Sokak’ta havagazı tesisatı mevcuttu. Mutfak ihtiyaçları için kullanılan havagazı tesisatı Arda Apartmanındaki bazı dairelerde aynı zamanda havagazı sobalarıyla da ısınmada kullanılıyordu.Sokağın ilk binalarından olan Arda Apartmanı ile sokak arasında 40 cm.yi geçen bir yükseklik (kot) farkı vardı ve apartman sokak seviyesinden bir miktar aşağıda bulunmaktaydı. Yağmurlu havalarda Hisarparkı yokuşundan gelen yağmur sularının sokakta birikmesi ve evlerin içine girmesini önlemek amacıyla apartman girişinde ve kapı önüne yaklaşık 40 cm.lik duvardan bir eşik yapılmıştı. Apartmana girerken bu eşikten atlayarak ve ardından 3 basamak inilerek apartmana girmek mümkün olmaktaydı. 1990 lı yıllarda Nilüfer sokağın tamamen elden geçirilmesi ve yokuştan gelen yağmur sularının birikimini önlenmesi ile bu kod farkı kalktı ve eşikler kaldırıldıysa da hala apartman sokak seviyesinden 40 cm aşağıda bulunmaktadır. </span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<span style="font-size: large;"><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUy3aDz1yymW8KDVAbEI4oYe6YriP5Y5mdW5jC1Uu-vhVm57P-L5uqDxsLUDY3Pwg46VEwW1Da3XqloR9dqD2ey84EcFzoidTspyx9BQcKHSPTvykJJ0nkobobn-x6m9wv0CoP7OohwQEm/s1600/21814367.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: "times new roman";"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUy3aDz1yymW8KDVAbEI4oYe6YriP5Y5mdW5jC1Uu-vhVm57P-L5uqDxsLUDY3Pwg46VEwW1Da3XqloR9dqD2ey84EcFzoidTspyx9BQcKHSPTvykJJ0nkobobn-x6m9wv0CoP7OohwQEm/s1600/21814367.jpg" width="300" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;">Arda Apt.’dan Nilüfer sokağa bakış</span></em></td></tr>
</tbody></table>
</span><span style="font-family: "verdana";"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana";"><span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "verdana";"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Arda apartmanının hemen karşısında yapımı 1933 senesine yani Cumhuriyetimizin 10. yılına denk geldiği için adı <strong>"Onuncu Yıl Apt."</strong> olan güzel bir bina dabulunmaktadır. Bu binanın yanından itibaren sokağın Alataş sokağı ile birleştiği yere kadar eski binalar sırayla bulunmaktadır. Arda Apartmanı sırasında ise o dönemden yanlızca Arda ve Kale apartmanları kalmıştır. Çantacılar sokağının Alataş sokağı köşesinde eski CHP milletvekili Alaattin Tiritoğlu ailesine ait “<b>Tiritoğlu Apartmanı</b>” bulunmaktadır. Alataş sokağını yukarıya doğru yürüyüp Firuzağa sokağı ile kesişen köşeye gelindiğinde 1960 larda mahallenin tek bakkalı olan <strong>"Ahmet Bakkal"</strong> ın bakkal dükkanı bulunmaktaydı. Ahmet Bakkal, çocuk olarak hergün günlük ekmeğimizi almak veya zaman zaman üstü camlı Ülker Bisküit'i kutularından kilo ile biskuvit almak gibi alışverişlere gitmek için can attığımız bir yerdi<span style="font-size: large;">.</span></span></span></div>
<br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-0nQm0PDZpACGa9kg1opZU5Ltsb958pSDsTLOlN_VHHQsUkiGnxzrVYJ1esnbZlRguDE8IjliCIBV_gUN9t1YhtZrGrGpQIynPb_sDTwpBNNDFBKO_vuaU2vgA41JAi4zFZdvQarNVWu4/s1600/FB_IMG_1507449773474.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="539" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-0nQm0PDZpACGa9kg1opZU5Ltsb958pSDsTLOlN_VHHQsUkiGnxzrVYJ1esnbZlRguDE8IjliCIBV_gUN9t1YhtZrGrGpQIynPb_sDTwpBNNDFBKO_vuaU2vgA41JAi4zFZdvQarNVWu4/s320/FB_IMG_1507449773474.jpg" width="179" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjx8vuMbrhVqwg7J8cnNQHiH45jniFKgABZ8bev0cSrWs4MqsT7pmgmWuCubKKdpywOqfsdOrx2XHOIa3DKDMIXzRTaNp_Y0mt0HMCqP6RUIFJSkJ2tlSsF4MXMM8OM8CrCLepDCumyM8mh/s1600/arda-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjx8vuMbrhVqwg7J8cnNQHiH45jniFKgABZ8bev0cSrWs4MqsT7pmgmWuCubKKdpywOqfsdOrx2XHOIa3DKDMIXzRTaNp_Y0mt0HMCqP6RUIFJSkJ2tlSsF4MXMM8OM8CrCLepDCumyM8mh/s320/arda-2.jpg" width="249" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;"> “Ahmet Bakkal" köşe apartmanın altında yer alırdı</span></em></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; text-align: justify;">1935 ila 1975 seneleri arasında Nilüfer Sokak yoğun şekilde bir yerleşim yeriydi. Bu sokakta milletvekilleri, tanınmış doktorlar, ve bürokratlar otururlardı. Sokağın sakinleri arasında siyasetçi, sanatçı, yazar ve fikir insanları , Nafi Atuf Kansu, İsmail Hakkı Tonguç, Ceyhun Atuf Kansu, Alaattin Tiritoğlu, Kadri Yürükoğlu, Bestekar Şerif İçli, Kale Apartmanında muayenehaneleri olan Zührevi Hastalıklar Profesörü Dr.Lütfi Tat, Psikiyatrist Prof.Dr.Rasim Adasal gibi kıymetli isimleri saymak mümkündür. (bknz. Dipnot. Rasim Adasal’dan bir Anı)</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNgKJIflC6llQZOQC6F0wDbXCcljfwpcvtqGo6V49poyF2jwRsxERbkr1foVTBd0BTbxXbxuIMEcFA7WbOb4zQ869MD3V40GCyICOJIM18Wg3RMYi3D1rf7SxVNUKLNNy9RA7uAD5wFcN3/s1600/alaattintiritoglu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNgKJIflC6llQZOQC6F0wDbXCcljfwpcvtqGo6V49poyF2jwRsxERbkr1foVTBd0BTbxXbxuIMEcFA7WbOb4zQ869MD3V40GCyICOJIM18Wg3RMYi3D1rf7SxVNUKLNNy9RA7uAD5wFcN3/s1600/alaattintiritoglu.jpg" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;"><i>Alaadin Tiritoğlu</i></span></div>
</div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> 1970’lerden itibaren Nilüfer sokaktaki yapıların alt daireleri yavaş yavaş Konya Sokak’tan genişleyen elektronik malzeme satan esnafın tercih ettiği mekanlar haline gelmiştir. Daha sonraları ve özellikle 1980 den sonra bu esnaf özellikle Çanta, kemer gibi kavafiye esnafı ile yer değiştirmiş ve şimdilerde ismi de bu ticaret kolunu anlatacak şekilde Çantacılar sokağı olarak değiştirilerek alt katları çanta galerileri üst katları da genellikle çanta atölyelerinden oluşan bir nevi çantacı loncası sokağına dönüşmüştür. Günümüzde ise özellikle ucuz uzakdoğu çantalarını ile rekabet edemeyen bir kısım esnaf yavaş yavaş sokaktan çekilmekte bir kısmı da Hisarparkı cad. üzerinde ve çevre pasajlara işyerlerini aktarmaktalar.</span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Civardaki önemli yapılar arasında şimdilerde yine bir sağlık tesisi olan ve 1951 yılında inşaatı tamamlanan “<b>Ankara Veremle Savaş Derneği Dispanseri</b>” hemen Arda Apt.nın karşısında bulunmaktaydı. Arda Apartmanı bu dispanserin ağaçlı bahçesine cepheliydi. Eskiden hastaların hava almak için çıktıkları bu bahçe şimdi otopark olarak kullanılmakta, dispanser ise de Derneğe bağlı olarak Nusret Karasu Göğüs Hastalıkları Hastanesi adı altında hizmet vermeye devam etmektedir. </span></div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiV3VrZ6Y8TDuWwUs3L3NLTbw9XvDQrhvYwEncMtEOJz3r_vrmvGl-4q_OAX0ToLQBvusyX-RHJrpduKp4VykwfaPBr0DAKsqKtpRtnnxfUXDJhlkeRf36AhyphenhyphenlqmwGtko0RMa4rqjP83AfM/s1600/arda-5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="273" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiV3VrZ6Y8TDuWwUs3L3NLTbw9XvDQrhvYwEncMtEOJz3r_vrmvGl-4q_OAX0ToLQBvusyX-RHJrpduKp4VykwfaPBr0DAKsqKtpRtnnxfUXDJhlkeRf36AhyphenhyphenlqmwGtko0RMa4rqjP83AfM/s1600/arda-5.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;">Berlin Oteli(solda) ve </span></em><br />
<em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;">Verem Savaş Dispanseri(ortada sarı bina)</span></em></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Yine bu civardaki önemli yapılardan biride “Berlin Oteli” idi. Bu otelde 1950 yıllarında yapılmış, daha sonraları Öğretmen Evi olarak kullanılmıştır. Roma Tiyatrosu kazıları nedeniyle bu bina da 2009 yılında yıktırılmıştır.</span><br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHz8-EeTjtvWn9uv6_UxKiUWPumuqujbDeiZ4lARha-p3B0xGtUWQhhIUyp-ODYylvn-aU21RnceA07i1NjvSR75JI8BW-vwIabsUgqZ0Wdhqp49JVBDUA9ftLhFNldtyPbotEiV5uBSU5/s1600/arda-3.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHz8-EeTjtvWn9uv6_UxKiUWPumuqujbDeiZ4lARha-p3B0xGtUWQhhIUyp-ODYylvn-aU21RnceA07i1NjvSR75JI8BW-vwIabsUgqZ0Wdhqp49JVBDUA9ftLhFNldtyPbotEiV5uBSU5/s1600/arda-3.jpg" width="230" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;"><i>Hisarparkı cad. üzerinde Berlin Oteli </i></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;"><i>(solda) </i></span></td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQBq4YL2zvu77CFgf7NEYoy784i6m9G8DW6kWvd15rSA7Dyjv_ZNoXrRlHV7RTn1SpMbpwmKBa1XdsZRhhyJqjwXelrlGRyC_wPSTCpoSpo0tfPDBePLUsPbIaU0MXdhvcIgBwMI_vspxO/s1600/arda-4.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQBq4YL2zvu77CFgf7NEYoy784i6m9G8DW6kWvd15rSA7Dyjv_ZNoXrRlHV7RTn1SpMbpwmKBa1XdsZRhhyJqjwXelrlGRyC_wPSTCpoSpo0tfPDBePLUsPbIaU0MXdhvcIgBwMI_vspxO/s1600/arda-4.jpg" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><em><span style="font-family: "verdana"; font-size: x-small;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;">Berlin Oteli Broşürü </span><span style="font-family: "verdana"; font-size: x-small;"> </span></em></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Bugün artık Antik Roma tiyatrosuna yalnızca 30 metre mesafede konumlanan Arda Apartmanı sokaktaki diğer komşuları gibi ,1930'lu yıllarda yapılan 3-4 katlı şirin binalarla birlikte şimdilerde çantacı esnafının birlikte ticaret yaptıkları bir mekan haline gelmiştir.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><strong>Antik Roma yolu ve Roma Tiyatrosu</strong></span><br />
<span style="font-family: "verdana"; font-size: large;"></span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipPQ7tawYImFxe4QrIJjF2-w_vC-QJaDTI4EzCMkPMD4hOIrENhxkV8V3nIaaFW1OCplX4K3LPNrEDyVnqlJNHrO1Iui-e1zjF2SUqTms5CrtsvgY00hf7YXjnamrh6ZoIa2tnqvRKJDuM/s1600/r1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="424" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipPQ7tawYImFxe4QrIJjF2-w_vC-QJaDTI4EzCMkPMD4hOIrENhxkV8V3nIaaFW1OCplX4K3LPNrEDyVnqlJNHrO1Iui-e1zjF2SUqTms5CrtsvgY00hf7YXjnamrh6ZoIa2tnqvRKJDuM/s1600/r1.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;">Antik Roma Tiyatrosu(Odeon) ve Arda Apt.</span></em></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpQZzOlK4Ploc29xsXEvPfXdQyf3XCpo942xdIcE_1L7FJkIxXnosjwGYdPzdkWyT02nqL4ZSD4KPO6QSj4F8YxxCW0lkHeE9b66hqxfDD6JffO81fvZp3WQ-pEdfWSvzIE8L-ps_rjGjT/s1600/r2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="476" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpQZzOlK4Ploc29xsXEvPfXdQyf3XCpo942xdIcE_1L7FJkIxXnosjwGYdPzdkWyT02nqL4ZSD4KPO6QSj4F8YxxCW0lkHeE9b66hqxfDD6JffO81fvZp3WQ-pEdfWSvzIE8L-ps_rjGjT/s1600/r2.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;">Yenilenen Hisarparkı caddesi ve Arda Apt.</span></em><br />
<em><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;"><br /></span></em></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"> </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Dışkapı semtindeki Roma Hamamının Ankara Kalesi’ne bağlayan Antik Yol’un üzerindeki yapılar içinde yer aldığı belirlenen Antik Roma Tiyatrosu 9 Kasım 1982 tarihinde SS.Ankara Umum Kunduracılar Sitesi Yapı Kooperatifinin Hisarparkı cad. üzerinde yaptırdığı işhanı temel kazısı esnasında ortaya çıkartılmıştır. Ulus meydanındaki eski Karaoğlan Çarşının yerine yapılan Sümerbank binasının arkasında bir kısmı görülebilen bu Antik Yol üzerindeki Ankara Valiliği binasının önündeki küçük meydanda yer alan ve MS 361’de Roma imparatoru Julianus’un kente gelişi onuruna yapılan Julianus Sütunu , Hacıbayram Camii yanında yer alan Agustus Tapınağı ve Kale’ye çıkan Hisarparkı caddesindeki Odeon (Küçük Roma Tiyatrosu), önemli bir Roma kenti olan Ankara’nın geçmişine ait çok değerli kalıntılardır.Yazılı belgelerin ve ele geçen buluntuların ışığı altında tiyatro’nun Roma devrinde İ.S. 1 yüzyılın 2. yarısı ile 2. Yüzyılın başları arasındaki bir tarihte yapıldığı düşünülmektedir. Tiyatro Roma devrinden sonra yapılan bazı değişikliklerle Bizans döneminde de kullanılmaya devam etmiştir. </span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; text-align: justify;"> Antik devirlerde Odeonlar konser, dans, pantomim, güzel konuşma, şiir okuma ve müzikli gösterilerin yanı sıra, kent meclislerinin toplantı salonu olarak da kullanılıyordu. Yapı büyük ölçüde Ankara taşından yapılmışsa da yer yer mermer de kullanıldığı görülmüştür. Tiyatro, Cavea (tribünler), Orkestra (ön sıra), Pulpitum(sahne) ve olasılıkla iki katlı Scaenae Frons (sahne ön duvarları) ile birlikte sahne binasından oluşmaktadır. Olasılıkla iki bölümden oluşan Cavea doğal bir tepe yamacına ana kaya traşlanarak inşa edilmiştir. Kuzeydoğu Analemma(ana yapı) duvarının ana kayaya yaslandığı alan, Roma betonu ile desteklenmiştir. Yarım daireden daha büyük D biçimli bir plana sahip olan Cavea, üç merdiven sırası ile dört bölüme ayrılmıştır. Oturma sıralarının tamamı ve alt yapıları tahrip olmuştur. Ankara Roma Tiyatrosu Anadolu tiyatroları ile karşılaştırıldığında küçük tiyatrolar (Odeon) sınıfına girmektedir. </span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; text-align: justify;"> R</span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; text-align: justify;">oma Tiyatrosu oturma sıraları Bizans Dönemi'nde Kale surlarının restorasyonunda kullanılmak üzere söküldüğünden oturma sırası sayısı net olarak bilinmemekle birlikte tiyatronun 3 bin ila 5 bin kişi oturma kapasiteli olduğu tahmin edilmektedir. Geç Roma-Erken Bizans döneminde tiyatronun orkestrasının doğu ve batı parados girişleri büyük bloklarla kapatılarak, su havuzuna dönüştürülmüş olduğu tahmin edilmektedir. 1982-1986 yılları arasında Ankara Roma Tiyatrosunun Scene, Proscenesi(Sahne ve Ön Sahne) ve Orkestrası kazıldığı için önemli plastik eserler bu dönemde ortaya çıkarılmış ve Roma dönemi bu heykeltıraşlık eserleri Anadolu Medeniyetleri Müzesinin alt kat salonlarında sergilenmektedir. Bu heykeller arasında ayakta kadın heykeli, mermer tanrıça başı gibi önemli ve değerli eserler vardır.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: x-large; margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgA_atuhnh_QuSNMFinwIm-Dq92ONbxd2pUzPcp51W6VRFxGddDy8Ui8TVP7IsQGpR-pRDJNz5P4O7JG_4TfzusobT5IORZkNWciRM_f7kgisANxcQexIFRsRcCNV-iWOUxpwIn9oneZQIY/s1600/arda-6.png" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="262" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgA_atuhnh_QuSNMFinwIm-Dq92ONbxd2pUzPcp51W6VRFxGddDy8Ui8TVP7IsQGpR-pRDJNz5P4O7JG_4TfzusobT5IORZkNWciRM_f7kgisANxcQexIFRsRcCNV-iWOUxpwIn9oneZQIY/s1600/arda-6.png" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><em><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Tiyatronun 1986 yılında çizilen Planı</span></span></em></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><span style="font-size: x-small;"><em> </em></span></span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Yeni kazılarda da Roma dönemine ait buluntuların yanı sıra tiyatronun batısında Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait seramik ve cam atölyeleri ortaya çıkarılmıştır. Bu alanda bol miktarda lüle (pipo), hatalı üretilen seramik ve cam kalıntılarıyla seramik pişirme fırınları ve okunamayacak kadar kötü durumda olan sikkeler bulunmuştur. Tiyatroda, 1986 yılından 2009'a kadar kazı çalışması yapılmazken aralıklarla yüzeysel temizlik gerçekleştirilmiştir. </span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Ara verilen kazı çalışmalarından sonra çöp döküm merkezi haline gelen tiyatro alanında kazı çalışmalarına 23 yıl aradan sonra 2009'da Anadolu Medeniyetleri Müzesi Başkanlığında ve 6 arkeologdan oluşan bir ekiple yeniden başlanmıştır. 2009 ve 2010 yıllarında kazı çalışmalarını engelleyen ve tiyatronun üzerine inşa edilen İlksan Öğretmenevi (eski Berlin Oteli), Anıl Otel ve Kültür ve Turizm Bakanlığına ait bina olmak üzere 3 adet bina, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi işbirliğiyle yıkılarak bu alanda kazı çalışmaları yürütülmesi sağlanmıştır. Türkiye'nin en uzun soluklu kazılarından olan Antik Roma Tiyatrosu'nda kazı çalışmaları özel bir ekiple, Kültür Bakanlığı Koruma Kurulu ve Anadolu Medeniyetleri Müze Müdürlüğü denetiminde sürdürülmektedir. </span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Finansmanı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce karşılanan tiyatrodaki kazı çalışmalarına Ankara Büyükşehir Belediyesi de 2010 yılından bu yana işçi ve lojistik desteğinde bulunmaktadır. Restorasyon tamamlandığında, şimdilik ancak 1,430 kişilik kısmına ulaşabilinen Antik Tiyatro’nun oturma gruplarının ahşap şekilde yeniden yapılarak ve özel bir ses ve elektrik düzeninin kurularak antik tiyatronun, modern yüzüyle Ankaralılara hizmet vermesi planlanmaktadır.</span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><br /></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><strong>Roma Tiyatrosu kazılarında bulunan bazı eserler;</strong></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvjhrDxQpu_qIhj1CODJX0iC5H-uJDIe37cWznla1bwvbbroUhlmxa04u-fT8DA1AJ2SaQDZNLF7I9RRaJLvt-DKrgtl1tvg0TNrrsABWAU0-KARx6mYIj4J0IBNhg3a8OrwWs_ggr_Ing/s1600/ANK_018_02.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvjhrDxQpu_qIhj1CODJX0iC5H-uJDIe37cWznla1bwvbbroUhlmxa04u-fT8DA1AJ2SaQDZNLF7I9RRaJLvt-DKrgtl1tvg0TNrrsABWAU0-KARx6mYIj4J0IBNhg3a8OrwWs_ggr_Ing/s1600/ANK_018_02.jpg" width="238" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGibLKEm3YGo7jNrBQ6luDes6vIcKchi-wd5x5-GSRGRJzy2Nzh6SYDqpzY5Xk9OMf2ZPNsSAb8eRVv3hrQ6c1OaPrAQPpnOV2rZj5AXtQA85c4uxgHUvy_8PB4FWoHRCP6KMPS1mam43Q/s1600/ANK_018_01.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGibLKEm3YGo7jNrBQ6luDes6vIcKchi-wd5x5-GSRGRJzy2Nzh6SYDqpzY5Xk9OMf2ZPNsSAb8eRVv3hrQ6c1OaPrAQPpnOV2rZj5AXtQA85c4uxgHUvy_8PB4FWoHRCP6KMPS1mam43Q/s1600/ANK_018_01.jpg" width="209" /></a></span></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
</span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiME7M7uDM3BJ8cwtoavpKwn84QLh0W79PpDj29Ctj1wctNtvozkgBDRWYQ7PaNhvFYqpr1sFOduXaeCfzmIsR7Gzv_eu6RJZYHb9-RK3MGZxXZDybszY9A4vOsXDBWckdMgBmrMyFnbGdo/s1600/ANK_018_06.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiME7M7uDM3BJ8cwtoavpKwn84QLh0W79PpDj29Ctj1wctNtvozkgBDRWYQ7PaNhvFYqpr1sFOduXaeCfzmIsR7Gzv_eu6RJZYHb9-RK3MGZxXZDybszY9A4vOsXDBWckdMgBmrMyFnbGdo/s1600/ANK_018_06.jpg" width="255" /></a></span></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;">
</span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"><br /></span></div>
<span style="font-size: large;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: small;"><strong><br /></strong></span></span></span>
<span style="font-size: large;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: x-small;"><strong><br />Nilüfer (Çantacılar) Sokak sakinlerinden Anılar;</strong></span></span></span>
<span style="font-size: large;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: small;"><strong><br /></strong></span></span></span>
<span style="font-size: medium;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: x-small;"><strong>Sn.Prof.Dr.Rasim Adasal'dan bir Anı</strong> ;</span></span><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfvjXmkqmolY7CdsVs3B2kXa3z_bFjLuyPLb-gv9P8Kv87qoqEs3uPe56vYmuYRpcw4-jBzRgWlR2Fh-Lz_Or4SYtG19uho8n-663ap6ORlhJFcP0A__qvtywYewWMvU34b-8sbFPf_GvE/s1600/rasim-adasal.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfvjXmkqmolY7CdsVs3B2kXa3z_bFjLuyPLb-gv9P8Kv87qoqEs3uPe56vYmuYRpcw4-jBzRgWlR2Fh-Lz_Or4SYtG19uho8n-663ap6ORlhJFcP0A__qvtywYewWMvU34b-8sbFPf_GvE/s320/rasim-adasal.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-size: large;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></span>
<span style="font-size: large;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></span>
<br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Tarih: 30 Kasım 1957 Cumartesi.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Yer: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Konser ve Konferans Salonu.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Konuşmacı: E. Tabip Albay. Prof. Doktor Rasim Adasal.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Konferansın konusu: İnsanların yetkileri ve bu yetkilerin kullanılması.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">“Muhterem konuklar ve talebeler...</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Bazı insanlara yetki verilir; bazıları da yetkiyi kendileri ararlar ve üstlenirler. Ben bugün yetkiyi kendi arayıp bulanlardan söz edeceğim... Ve size bana intikal eden bir hikâyeyi anlatacağım.”</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">“Adamın biri yabancı olduğu bir kasabada dolaşırken büyük abdesti gelir. Fena halde sıkışmıştır. Oraya-buraya seğirtir. Tuvalet arar, bulamaz. Sonra aklına gelir. Burası bir Müslüman kentidir. Ve her caminin müştemilatında mutlaka bir umumi tuvalet olması gerekir. Gözlerini havaya çevirir ve bir minare görür. O yana doğru seğirtir ve tuvaleti bulur. Boş iki kabin; kapılarında birer su ibriği ve çubuğunu tüttüren; bir sandalyenin üstüne adeta tünemiş bir tuvaletçi görür. İbriklerden birini kaptığı gibi kabinlerden birine dalar. İbrikçi arkasından var gücüyle bağırır.”</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">“- Bırak o ibriği, ötekini al.....”</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">“ Adamın tartışacak hali yoktur. Bırakır aldığı ibriği, ötekini alır ve içeri girer... Ooohhhh... rahatlamıştır. Taharetlenir, dışarı çıkar, ellerini yıkar, parasını da verdikten sonra ibrikçiye sorar... ”</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">“- Yahu arkadaş içeride merak ettim, düşündüm. Bu ibriği değil de ötekini alsaydım ne olurdu?”</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">“İbrikçi mağrur bir ifadeyle çubuğundan iki nefes daha çeker; sandalyesine iyice gömülür ve soruyu yanıtlar...</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">“- Bırak be hemşerim!.. Bizim de bu kadar forsumuz olsun!..”</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">İşte muhterem misafirlerim ve sevgili talebelerim. Bazı insanlar hayatta zorla ya da hasbel kader aldıkları yetkiyi böyle kullanırlar. Onun için bu tiplere aldırış etmeyeceksiniz ve üzülmeyeceksiniz!..”</span><br />
<span style="font-size: medium;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: large;"></span><br />
<strong><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: x-small;">Sn.Dr.Engin Tonguç'tan bir Anı (Umut Yolu Kitabından) ;</span></strong></span><br />
<span style="font-size: large;"><strong><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;"><br /></span></strong></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcy3_qw5nnjyn_k-xXSmaUN_Ht3PONbATVXoWcqRScDU5OqKqzPbubzYjEk_vviFfVkwxfOgdK3nH0w2xpH7pAoRu1rLcg3G9KYgdw-FXtSfGJFyiZh3y_CvalJ6PxzeJzyIDbph_m8gEw/s1600/DSC_9442_1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcy3_qw5nnjyn_k-xXSmaUN_Ht3PONbATVXoWcqRScDU5OqKqzPbubzYjEk_vviFfVkwxfOgdK3nH0w2xpH7pAoRu1rLcg3G9KYgdw-FXtSfGJFyiZh3y_CvalJ6PxzeJzyIDbph_m8gEw/s320/DSC_9442_1.jpg" width="256" /></a></div>
<span style="font-size: large;"><strong><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: small;"><br /></span></strong></span>
<br />
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> .</span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">..Kentteki evimizin alt katı kiradaydı. Kiracımız alaturka müzik sanatçısı Şerif İçli idi. Ailecek iyi, efendi insanlardı. Oğlu Rebii mahalledeki oyun arkadaşlarımızdandı. Yetişkin iki kızları vardı. Bazı geceler Şerif Beyin saz arkadaşları gelir, birlikte çalışırlardı. Şerif Bey Ankara Radyosu fasıl heyetinde çalardı. Bazen de Çankaya Köşkü'nün bir otomobili Şerif Beyi “Yukarı” götürmeye gelirdi. Köşke gitmeye böyle denirdi. Orada çalarlardı.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
</span>
<br />
<div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Bir yaz akşamıydı. Evin ortak kullandığımız arka bahçesinde bir gürültü koptu. Birisi hırpalanıyordu. Koşuştuk. Babam, Şerif Beyin arkadaşlarının elinden ortayaşlı, ufaktefek, zayıfça birisini aldı. Olaya aile arasında yıllarca gülecektik; </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
</span>
<br />
<div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"> Polatlı'da çalışan bir ilkokul öğretmeni maaşını aldığı gün eğlenmek amacıyla Ankara'ya gelmiş. Biraz içmiş. Sonra Bentderesi'ndeki genelevlere gitmek üzere yola koyulmus. Ankara'yı iyi bilmiyormuş. Bentderesi yokuşuna ineceğine dosdoğru yürüyerek bizim sokağa gelmiş. O gece Şerif Beylerde saz arkadaşları bekleniyormuş. Kendisi henüz yokmuş ama, bazı arkadaşları gelmişler, hatta hafiften saza da başlamışlar. Hava sıcak olduğu için kapı ve pencereler açıkmış. Bizimki buraya dalmış. Evdekilerse Şerif Beyin davet ettiği tanımadıkları bir konuk sanmışlar, içeri buyur etmişler. Ne var ki, adam bir süre sonra hizmet etmekte olan kızlara sataşmaya başlamış. Bir süre sabretmişler. O sırada Şerif Bey gelmiş. Adamı tanımadığı anlaşılmış. Sarkıntılığı iyice arttıran adamı arka bahçeye götürmüşler. Başına gelenlerden iyice şaşırmış çakırkeyf öğretmenin bir de karşısında İlköğretim Genel Müdürünü bulunca yüzünün aldığı şekil görülmeye değerdi! </span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">İşte böyle bir semtti bizimkisi...</span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
</span>
<br />
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
<strong style="font-size: x-large;"><span style="font-size: small;"></span></strong><br />
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; font-size: x-large; text-align: left;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
<span style="font-size: large;">
</span><br />
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
</div>
Metin Atuf Kansuhttp://www.blogger.com/profile/03975513475686597640noreply@blogger.com1